18 Nisan 2013 Perşembe

Önceller bu kadar mı kötüydü, kopuş için bu telaş niye?

Atılım Gazetesi’nin 51. ve 52. sayılarında MLKP-MK üyesi ve 1. Konferans delegesi ile yapılan ve çeşitli sorunlara ilişkin MLKP'nin görüşlerini açıklayan bir röportaj yayınlandı. Bizi daha çok ilgilendiren röportajın 51. Sayısı’nda yayınlanan birinci bölümüdür. Bu röportajın diğer bir özelliği ise, gazetemizin birinci sayısında “nasıl bir parti ve görevlerimiz” başlığı altında işlediğimiz parti, partileşme süreci ve MLKP'nin bu sorunlarda işin hangi noktasında durduğuna ilişkin eleştiri ve değerlendirmelerimizi, MLKP MK üyesinin birincil elden doğrulaması ve dahası geçmişle bütün bağlarını kestiklerini ilan ederek, köksüz bir ağaca dönüşmelerini gururla açıklamalarıdır.

Oportünizmin bir özelliği görüşlerini dobra dobra söylemekten uzak durarak, fırsat kollama ve uygun anda görüşlerini ilan etmektir. Bütün oportünist ve revizyonist akım ve  kişiler hep böyle davranmışlardır. Örgüte egemen olmak için önce onlar gibi düşünür gözükür, sonra adım adım görüşlerini sağdan-soldan sokuşturmaya çalışır. İktidarda olmanın avantajını oportünist görüşlerini yaymak ve egemen kılmak için kullanmaya yönelir. Çünkü işbaşında olanlar için konuşmak, görüşlerini yaymak serbesttir. Hem de bunu aymazcasına yapar. Dün dündür, bugün bugündür bu oportünist zihniyetin temel yaklaşımıdır. Sorunları örgüte taşımak bunlar için yüktür. Çünkü örgüt adına hareket eden etkili ve yetkili şahıslar varsa, tabanın ve kadrolarının düşünmelerine hiçte gerek yoktur.

MK üyeleri her şeyi söyleme özgürlüğüne sahiptir. Ama bunları eleştirmek kimsenin haddine düşmüş değil. İşte bütün bunları Atılım Gazetesi’nde MLKP MK üyesi ile yapılan röportaj netçe ele veriyor. Gerçekler çarpıtıldığı gibi, doğru olmayan ve MLKP gerçekliği ile uyuşmayan şeylerde olmuş gibi gösterilerek, taban, kadrolar ve devrimci kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor. Dahası geçmişin komünist değerleri bir çırpıda unutularak, yeni kültürden bahsediliyor. Bir yıllık süreçte hala ne olduğu yeterince belirginleşmeyen ve sınanmayan bir pratikten büyük sonuçlar çıkarılmaya çalışılarak, zafer sarhoşluğu ilan ediliyor. Kuru ajitasyonla ideolojik tutumlar ve ilkesel sorunlar geçiştirilmeye ya da üzeri kapatılmaya çalışılıyor. MLKP'de var olan derin görüş ayrılıkları ve ilkesel farklılıklar, büyük bir erdemmiş gibi sunuluyor. Keza parti, partileşme süreci ve görevlerimize ilişkin tartışmalar yok sayılıyor ve MLKP önceli her iki akımın savunduğu “parti işçi sınıfı hareketi ile sosyalist hareketin birliğidir”, görüşünün yanlış olduğunun özeleştiri yapılıyor.

Bütün bunlar “birlik devrimi” adına yapılıyor. Esasında cicim aylarının üzerinde rüzgâr bulutlarının geçerek fırtınaya dönüşmesi, üzeri atlanan ya da buzdolabına kaldırılan sorunların gümbür gümbür nasıl MLKP'nin başına bela olacağını şimdiden söylemek hiçte abartıcı bir değerlendirme olmayacaktır.

MLKP  neyden kopuyor?
MK üyesi ile yapılan röportajda, MLKP'nin bir yıllık süreci değerlendiriliyor ve parti ilanına ilişkin görüşler ortaya konarak, dünün devrimci geleneklerinin sürdürücüsü lafının sahte ve aldatmacı olduğu şu satırlarla ortaya çıkıyor:

“Kuruluş ekini” kaldırmakla “dün” den kopuşu tamamlamış olduk. Bunu yapay bir biçimde yapmadık elbette. Yani "kuruluşu" kaldırırsak, parti oluruz, geçmişle bağlarımızı keseriz  “gibi kaba bir tutum içinde olma ciddiyetsizliği ne başarılarımıza, nede ideallerimize yakışır...” (Röportajın birinci bölümü.)

Yine aynı röportajda MK yetkilisi gerçek düşüncelerini ve inkarcı yaklaşımlarını şu sözleriyle sürdürüyor: “Kuruluş geçmişle bağın bir görüntüsüydü.”

Bu satırlar MLKP'nin öncelleriyle bütünüyle bağlarını kestiklerinin açık bir ilanıdır. Hani MLKP köksüz bir ağaç değildi ve komünist öncülerinin birikimleri üzerinde yükselen bir oluşumdur. Hani MLKP bütün mücadele sürecinin bir senteziydi. Demek ki söylenen bu sözler bütünüyle tabanı ve kadroları aldatmaya yönelik bir manevraydı. Böyle olduğu için MLKP-K'nın “kuruluş” ekinin konması da çarpıtılarak aktarılıyor ve oportünist önderlik MLKP gerçeğini yanlış olarak kamuoyuna taşımaya çalışıyor.

Bir kere kuruluş ekinin konması, geçmişin görüntüsünün sürmesini ifade etmiyordu. Kuruluş ekinin konmasının temel nedeni MLKP-K'yı ilan eden delegelerin çoğunluğunun sınıf hareketiyle, komünist hareketin birliğinin sağlanamadığı ve başka bir deyişle iki hareketinde ayrı ayrı yollardan yürüdüğü düşüncesiydi. Yoksa bu platformda bugün MLKP'de egemen olan sınıf dışı parti fikrini savunanlar azınlıktaydı ve çoğunluk sınıfta kopuk parti kurulamaz görüşünü savunuyordu. Buradan hareketle de bir yıllık süreç içinde MK'nın önüne sınıf içinde çalışmaları yükselterek sınıfa azçok bağlanarak, hücreler temelinde kendini sınıf içinde üretir bir duruma getirme birincil görevini koymuştu ve bütün güçlerle bu olana yüklenmek gerektiğine özel olarak vurgu yapılmıştı.

Ne var ki MK üyesi arkadaş bu gerçeği bir kalem darbesiyle bir yana fırlatarak, kuruluş kongresinde çoğunluk tarafından ret edilen sınıf dışı parti kurulur görüşünü haklı çıkarmak için, "Kuruluş" ekinin konuluş gerekçesinin eksik ve olduğu kadarıyla da yanlış koyuyor. Röportaj da MK üyesinin açıkladığı gibi, MLKP-K'nın ilanı geçmişle görünüşte bağları sürdürdüğü biçimde, değildi. Tersine MLKP-K önceli iki örgütün daha ileri düzeyde yeni bir formda kendilerini birleşerek-kaynaşarak sürdürmesiydi. Yoksa  MLKP MK temsilcisini idare ettiği gibi MLKP'nin ilanı yeni bir çığırın açılarak, süper komünistlerin ortaya çıktığı bir örgütlenme değildi.

Ya da bilinmeyenleri açığa çıkaran ve ML katkı yapan bir örgütlenme değildi. Hatta birçok nokta da önceleri TKP-ML Hareketi’ne göre daha da geriye savrulan, sınıf içindeki faaliyetlerden yan çizen, sapan ve asli görevlerinden uzaklaşan ve örgüt içi demokrasiyi ortadan kaldırmasıyla da TDKP ve DHKP-C'ye özenen bir örgüt haline gelmiştir. İddia edildiği gibi MLKP öncellerini aşmadı ve daha ileri bir örgütsel omurga ortaya çıkaramadı. Geçmişin daha ileri ve olumlu değerlerinin altında ezilen ve o değerleri yakalama başarısı gösteremeyen MLKP önderliği, durumu kurtarmak için zorlama değerlendirmelere girişmekten kendisini alamıyor. MLKP'nin kuruluş sürecine kadar eskinin devamcısı ve Eylül ayından bugüne kadar ise, yani iki aylık süreçte ise, geçmişle bütün bağlarını kopararak kendisini parti ilan ederek, her şeye yeniden başladığını iddia edecek kadar dünün devrimci komünist değerlerinden kopan bir partidir.

Peki, MLKP MK'sına sormazlar mı; siz nereden geldiniz ve hangi devrimci zemin içinde yürüdünüz, öncelleriniz komünist değil miydi ki, onlardan koptuğunuzu ve geçmişle bağlarınızı kestiğinizi ilan etmekten zevk duyuyorsunuz. Görünen o ki; MLKP önderliği daha ilginç değerlendirmeler yaparak, komünist hareketin hanesine, yeni tarzlar katmayı sürdürecek. MLKP, öncellerinin değerlerinden koptu ama iki arada bir derede kaldı. Bu arkadaşlar, kimlerin devamcısı olduklarını da açıklarlarsa aydınlanmış oluruz.

MLKP işçi hareketiyle birleşmedi ama yine de partidir
MLKP-K'nın ilanı 1. Kongre’de parti sorununda öncellerinin temel yaklaşımını onaylar ve sınıfla birliğe özel bir vurgu yaparken, MLKP'nin ilan edildiği 1. Konferans’ta tersi yapılıyor. Bir yılda tam 180 derece geriye tornistan çekiliyor.

Peki, ne oldu da bir yılda iki temel farklı görüş MLKP'ye egemen oldu. Birincil olarak MLKP önderliği ideolojik teorik olarak oturmuş bir yapıya sahip değil. İkincisi örgüt içi demokrasi dumura uğratılarak 1. Konferans’a, ideolojik-teorik ve siyasal olarak çok geri, örgütsel deney ve tecrübeleriyle birikimi zayıf gençler delege olarak atanarak, normal koşullarda görüşlerini MLKP'ye kabul ettiremeyenler, bu anti-demokratik yolla 1. Konferans’ta egemen olmayı hedeflemişler ve bunu da başarmışlardır. İşin en ilginç yönü de bir yıl önce çoğunluğun karşı çıktığı ve örgüt tabanın da kabul etmediği görüşler,  bir yıl sona anlattığımız nedenlerle kabul gördüğünde hiç kimse ne oluyor deme cüretkarlığını göstererek bu oportünist önderliğe karşı tutum alma başarısını gösterememesidir. Normal bir tartışma süreciyle, azınlık görüşlerinin çoğunluk olmasında anormal bir yan yoktur. Ama bu bir yönüyle anti-demokratik ve oldubittiye getirilen bir yolla yapılıyorsa burada bir anormallik var demektir. MLKP'de yapılan tam da bu olmuştur.

Leninist parti öğretinin özü ve MLKP'nin öncellerinin temel yaklaşımı olan, “parti sosyalist hareketle sınıf hareketinin birliğidir” görüşü, bir yıl sonra MLKP 1. Kongresi’nce yanlış ilan edilerek Leninist parti özüne ayran suyu dökmüştür. MLKP öncellerinin görüşlerine ilişkin özeleştiri yapmaya ne hakkı ve nede yetkisi vardır. Hem TKP/ML Hareketi’nin geleceğiyle bütün bağlarını ve ilişkisini kestiğini ilan et ve hem de onlar adına özeleştiri yap. Bunun açıktan dürüst olmayan ikiyüzlü bir tutum olduğunu belirtmeliyiz.

Çünkü TKP/ML Hareketi’nin, parti konusundaki görüşlerini ancak TKP/ML Hareketi kadroları değiştirebilir. MLKP'nin hareketle uzakta-yakında bir ilişkisinin kalmadığı ortamda, parti sorunundaki temel görüşler de özeleştiri yapma hakkı da, kimseye devredilmiş değildir. Ancak MLKP-K'nın kurulduğu dönemde savundukları ile 1 yıl sonrası savundukları arasındaki temel farkları ortaya koymak bağlamında, MLKP MK temsilcisinin özeleştiri yaparak, gerçeği teslim etmeleri ve sınıf dışı parti fikrinde konakladıklarını ilanları olumlu bir gelişmedir. Bu bağlamda MLKP MK temsilcisinin açıklamaları bizlerin eleştirilerini bir kez daha onaylaması bağlamında da olumlu olduğunu vurgulamalıyız.

Peki, dün parti, işçi hareketiyle sosyalist hareketin birliği diyen MLKP-MK'lı bugün ne diyor?
“Gerçekte de komünist partisi iradi kararın, çabanın bir ürünü olarak mı kurulur, yoksa komünistlerin “işçi sınıfı hareketiyle birleşecekleri güne kadar” beklenmesi mi gerekir? Enine boyuna tartışıldı bu sorunlar. Konferans sınıf hareketiyle birleşme olgusunun göreceli olduğunu dikkate alarak davrandı. Bugün işçi hareketinin sosyalist hareketle ayrı ayrı kanallarda aktığı doğrudur. Proletaryanın devrimci örgütlülüğü hatta demokratik örgütlülüğü bile çok zayıftır. Türkiye'de yaklaşık 4 milyon proletarya var; neredeyse 3/4'ü sendikasız. Bu durum alınması gereken  mesafeyi dile getiriyor. Biz bu, başarıyı elde etmek için, (sınıfı örgütlemek kastediliyor-HB) önümüze hedefler koyan; ama parti olmanın tek ve belirleyici kriteri olarak kabul edemeyiz. MLKP değil, ama onun öncelleri böyle bir düşünce savunmuşlardır. Yanlıştı, sığdı ve mahkûm edildi.

Evet, MLKP, işçi hareketiyle birleşebilmiş değildir, ama partidir. Şu satırlar da MLKP'nin parti sorununda ne söylediğinden bir şeyler anlayan beri gelsin. Burada her şey var ama hiçbir şeyin yanıtı yok. Sorular yanıtsız kalmış ve bazıları öyle buyurduğu için MLKP parti ilan edilmiştir. MLKP'nin sınıfın örgütlülüğünün geri olduğunu ileri sürmesinin partinin sınıfla birleşmesiyle kurulacağının bir ilişkisi olabilir mi? Bizce hayır. Komünist partisinin iradi çabayla kurulacağını savunmak, sınıftan kopuk parti kurulur görüşünü haklı çıkarmaz ya da biri diğerinin alternatifi olabilir mi? Yine hayır.

Önümüze  hedefler koyarız yönümüzü fabrika bacalarının tüttüğü  bölgelere dönerek, işçi sınıfına bilimsel sosyalizm taşırarak hücreler temelinde sınıf örgütlenir mi? Ya da sınıfla bağlantıyı göreceklerdir diyerek, partinin azçok kendisini sınıf içinde üretir duruma gelmeden kurulamaz temel Leninist ilkesinden vazgeçilerek, genel ve yuvarlak laflarla önce parti kurulur sonra sınıfla birleşir saçma ve sınıf dışı görüşlere kapı aralanabilir mi? Yine hayır.

Öncelleriyle bağlantısını ve ilişkisini keserek yeni tarz adı altında abartıcılık ve sübjektivizm pompalayan bir zihniyet, TKP/ML hareketi adına özeleştiri yapabilir mi? Yine hayır. Lenin'in parti sosyalist hareketle işçi sınıfının birliğidir görüşü yanlışsa peki parti için temel kriter nedir? Bu konuda söyleyebileceğiniz herhangi yeni bir şeyler var mı? Yok eğer söylenecek yeni şeyler yoksa kendinizi zorlamanın ve saçmalamanın alemi ne. MLKP işçi hareketiyle birleşmemiş ama partidir?

Peki, MLKP sınıf partisi mi yoksa başka bir parti mi? Bütün bu sorular ve yanıtlar, MLKP'nin bütünüyle TKP/ML hareketinin ML görüşlerinden, devrimci sosyalist geleneğinden ne kadar koptuğunu, uzaklaştığını ve yeni bir hatta oportünist hata kaydığını gösteriyor.

Ve röportaj MLKP MK temsilcisinin birçok konuda doğru olmayan ve gerçekleri çarpıtan açıklamalarıyla sürüyor. Onları eleştirmeyi önümüzdeki sayılarımıza bırakıyoruz. MLKP tabanını, dün söyledikleriyle bugün yaptıkları arasındaki çelişkiyi inceleyerek, doğrulardan yana tutum almaya çağırıyoruz.
Bu yazı 1996 yılında Proleter Halkın Birliği Dergisi'nin 1996 yayınlanmıştır. Belgesel önemi olduğu için yeniden yayınlandı.

Hiç yorum yok: