3 Şubat 2013 Pazar

Sonsuza dek bizimlesin Fahri yoldaş!

Biliyoruz ki insanlık tarih boyunca onurlu, yiğit, yaşamını halkın özgürlüğü ve mutluluğuna adamış nice devrimci ve komünist önder ve militan yetiştirdi. Halkın devrimci öncülerinin elinin değdiği her yer canlanmış, çiçek açmış, korku, tereddüt ve umutsuzluk darbelenerek kovulmuştur.

Elbette bunun temel nedeni, halklarının kadim hasretlerine devrimcilerin önderlik etmesi, sömürü ve zulmü yere çalarak, demokrasi, özgürlük ve adaleti zafere taşıyacak bir savaşım içinde olmalarıdır. Alazın ateşi sarsa da her yanı, barut ve kan koksa da topraklar gözü kara cesaretle devrimci militanların hayallerin çalınsa da, yaşam hala dudaklarındaki ıslaklık kadar çekici ve bu yaşamı savunacak özgür bilinçli insanlar, tarih sahnesine tarihsel rollerini oynayacak büyüktür.

Aslında genç yaşında ve beklemediğimiz bir zamanda kalp krizinde 5 Şubat 2011 yılında kaybettik Fahri Kaya yoldaşı. Yoldaş , “ kendini yakarken, etrafını aydınlatan ve umut saçan ışık”tı. Onu tanıyanlar bilir ki, Fahri demek; coşku, güleç yüzü, ince şakacılık, engellere vurma, feda ruhu içinde ileriye atılma ve yoldaşlarına, halka sevgiyle, şefkatle bakmak demektir. Fahri yoldaş denince akla; ihanete, kuşatılmış zorluklara, yokluk ve yoksunluklara,  umut olmak gelir akla. Fahri yoldaş denince akla; ben değil biz, bir lokma ekmeği yoldaşlarıyla paylaşma, sorunlara çözüm bulmak ve tasfiyeciliğe devrim kaç kınlığına örgütlü bir duruş ve direnç gelir akla.

Hayatı yaşanılır kılan ışığın adıdır Fahri. O önder yoldaşları İbo’nun, İrfan’ın ve Meralin, Altıların, Kemal’in, Ali Ekber’in ve diğer ölümsüz yoldaşların iz sürücüsüydü. Aynı topraktan tohuma durmuş ve aynı pınarda su içmişti. Onların yarım bıraktıklarını tamamlamak, kendi bulunduğu yerde inatla ve ısrarla mücadele etti. Onda yorgunluk köşeyi dönme, Abbas yolculuk vefasızlık asla olmadı ve her daima yoldaşlarına güven taşıdı.

Devrimin ışığı deriz bazı yoldaşlara. Karanlıkta bunlar hep etrafa ışık saçarlar ve yoldaşlarına güven verirler. Fahri yoldaş mücadelenin her cephesinden, kendi yeteneklerini davanın emrine sunarak, emekçilere ve yoldaşlarına güven taşıdı ve birçok genç yoldaşın mücadelede daha aktif katılımını önderlik etti. Güleç yüzü, mütevazı bakışı, mücadeledeki militan kararlılığı, olgunluğu ve halkla sıcak bağ kurmadaki başarısı, Onu her gittiği yerde güvenle karşılanmasını sağladı. Fahri yoldaşın olduğu yerde korku kaçardı ve güven, sahiplenme ve fedakârlık ruhu egemenlik olurdu.

Her alanda en önde olmaya, nice zorluk ve yoksunlukları devrimci iradeyle yenmeye çalışan Fahri yoldaş, vuruşan, can veren ve kavganın yangınında doğan hep aynı ışıktı. İbo’dur, İrfan’dır, Münir’dir, Cennet’tir, Kemaldir, Ali Ekber’dir.

Ve şimdi Fahri yoldaştır. Ölümsüzler ordusuna uğurladığımız. Hangi zamanda ve dünyanın neresinde yaşamış oldukları hiç fark etmez, bizim devrimci militanlarımızdır hepsi de aynı davanın iz sürücüsüdürler. Aslında Fahri yoldaş halkın yalın halidir. Biliyoruz ki, devrimi kitlelere taşıyan militan savaşçı devrimci kadrolardır. Onlar olmadan, devrimi örgütleyip, zafere taşımak ve zaferi ayakta tutmak asla mümkün değildir. İşte dur durak bilmeden çalışan militanlarından olan Fahri yoldaş, devrime adanmışlığıyla, cüretiyle, devrime olan tutkusuyla halkın özgür haliydi.

Biliyoruz ki, halkın gücünün kanıtları, mücadeleye atılmış bir halkın düşüncelerini savunmak için neler yaratılabileceğinin ve en soylu amaçlara erişmenin pratiğiydi Fahri yoldaş.

Ve Fahri Kaya yoldaş komünist yöneticilerimizden birisidir. 1966 yılında Maraş’ın Elbistan ilçesinin Demircilik kasabasında dünyaya gözlerini açtı. 8 çocuklu orta halli bir çiftçi ailesinin 7.ci çocuğuydu. Çocukluğu ve ilk gençliği doğduğu kasabada ve kentte, okulda kalan zamanlarda aileye yardımda bulunmasıyla geçti. Ortaokula kadar devam etti eğitime. Faşist cunta koşullarında çocukluğunu ve gençliğini yaşadı. Devrimci bir ailenin çocuğu olması ve ailesinden birçok kişinin devrimci mücadelede aktif olarak yer almaları, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin ardından yaşanan faşist terörde ve tutuklamalarda Fahri yoldaşın ailesi en çok saldırı ve tutuklama terörüne maruz kalan ailelerin başında geliyordu. Ondan dolayı fahri yoldaş daha çocukluğu ve gençliği döneminde faşist terörle tanıştı ve devrimci düşüncelerden etkilendi.

Devrimci hareketin ağır darbe alıp geri çekilmesinin ardında Fahri yoldaş yaşamını ailesine destek olmak ve sürdürmek için kente değişik işlerde çalıştı. Devrimci hareketin olumsuz yenilgisi alanı derinden etkiledi ve bir kaçış dönemi yaşandı. Fahri yoldaş 90lı yılların başında yurtdışına çıktı. Bu süreçte hızla kendisini yeniledi ve eksiklik ve yetmezliklerine karşı güçlü mücadele yürüterek yeniden kendisini devrimci mücadeleye göre konumlandırdı.

Büyük-küçük iş demeden birçok devrimci görevler üstlendi ve el attığı her yerde yaşamı yeşillendirdi ve daha fazla bilincini geliştirerek daha fazla sorumluluklar üstlendi. Eskide kalan burjuva alışkanlık ve olumsuzlukları hızla atan ve inanılmaz güçle eskiyi vurup yeniyi kuran mücadeleci yaklaşımlarla devrimci sürece en ön saflarda katılım gösterir hale geldi.

Çalışkanlığı, militanlığı, sözüyle eylemi arasındaki uyumluluğu, girişkenliği ve fedakârlığıyla hem kitlelerin ve hem de yoldaşlarının güvenini ve takdirini kazandı. Hataları ve yetmezlikleri ortaya koymada, olumsuzlukları dillendirme ve bunlara vurmada geri durmadı. Abartıcılıktan, yalandan nefret ettiği gibi devrimci olmayan tutumlarla arasına büyük ve kalın sınırlar çizdi.

1995 yılında MLKP-K ile yollar ayrılıp, KP-İÖ’lü komünist hareketi yeniden ayağa dikmek için ortaya çıktığında, bu devrimci komünist çıkışa ilk omuz verenlerin başında gelen ve devrimci görevleri omuzlamaktan geri kalmayan bu devrimci tutumunu sonuna dek sürdüren ender yoldaşların başında Fahri yoldaş vardı.

İhanete karşı duruşun adıdır Fahri yoldaş
Biliyoruz ki Türkiye işçi ve emekçilerinin kurtuluş yolu devrimden geçiyor. Devrimin yolu ise, engebe ve zorluklarla doludur. İşte bu devrimci yürüyüşün eğilip bükülmeden zafere taşınması için öne atılan ve büyük sorumluluklar üstlenmekten geri durmayanların başında Fahri yoldaş yürüyordu. Yetersizliklere, olanaksızlıklara, kuşatılmışlıklara ve her türden zorluklara bakmadan, doğruların izinde inatlı ve ısrarla yürüdü.

Fahri yoldaş bu zorlu devrimci yürüyüşte, zorluklar ve olanaksızlıklar içinde, cüreti, fedakârlığı ve güvenilirliğiyle öne çıkan ve bunu sonuna kadar sürdürenlerin başında gelenlerdendi. Dahası, kaç kınlığın, Abbas yolcu ihanetlerin bir birini kovaladığı, örgütlü mücadeleden kaçış ve devrimciliği bir geçim aracı olarak gören iblislerin ortalığı killendirdiği ve çürümenin yaygınlaştığı bir süreçte, bir ayrık otu olarak KP-İÖ’nün toparlayıcı bir neferi olarak yurtdışı örgütünün başında öne atıldı. Duruşuyla, kavgada sürekli çelikleşmesiyle örnek bir komünist olarak süreci omuzlayanların başında oldu. Biliyoruz ki mücadelede güvenilir olmak, devrimciliğin temel mayasıdır. Kolay ve herkesin devrimciliğe nostalji olarak katıldığı yükseliş dönemlerinde değil, zor zamanlarda sınanır devrimciliğin özü. Devrimcilik lafta değil bildiğin kadarıyla kavgaya katılmaktan ve büyük-küçük demden mücadelede sorumluluklar üstlenmekten ve inanç ve ısrarla sonuna kadar koşuyu götürmekten ifadesini bulur.

Böylesi zor koşulları aşmak ise mücadeleci olmakla bağlıdır. Bedel ödemeyi göze alan ve yeri gelince sadece elini değil, bütün ömrünü mücadelenin emrine sunan bir feda kararlılığıdır. Fahri yoldaş için bu fedakârlık, devrimci iradenin pratiğe yansımış halidir.

Yürekli bir devrimci için tehlikelere atılmak hiçte sorun olmaz. İşte Fahri yoldaş hem en tehlikeli görevleri üstlenmekten ve hem de yoldaşlarının güvenini kazanmaktan asla geri kalmayarak, kendisin, örgütünü ve halkının mücadelesinin zaferi ve başarısı için öne fırlamaktan geri durmamıştır. Halkın güvenini kazanmanın yolunun halkın gücünü tanımak ve bugün doğru yol ve yöntemlerle açığa çıkarmakla somutlaşacağı bir gerçektir. Halkın güveni kazanılmadan devrimin zafere taşınması ve onarlın olanaklarının mücadeleye seferber edilmesi beklenemez.

Biliyoruz ki, devrim için daha fazla cüretli olmak gerekiyor. Fahri yoldaş halkın sorunlarına eğilme ve onların istemlerine yanıt olmada, her daima duyarlı oldu ve emekçilerin güvenini buradan ilerleyerek kazanmaya çalıştı. Cenazesine binlerce insanın katılması da, aslında Fahri yoldaşın kitlelerle nasıl derin ve etkileyici bağlar kurduğunu gösteriyordu. Fahri yoldaş, kahramanlığı ve fedakârlığı, mücadeledeki tuttuğu yer ve aldığı görevlerle sıra dışı bir komünist militandı.

Fahri yoldaş, devrim ve sosyalizme daha fazla hizmet edeceği bir dönemde kaybettik. Elbette acımız büyüktür. Ama acımızı yüreğimize gömerek, kavgada enerjiye dönüştürerek, Onun bize bırakmış olduğu, devrimci yolda yürümek, bütün kirler ve paslardan arınıp, temizlenerek Onun ideallerini bayraklaştırmamız gerekiyor.

Fahri yoldaşın ardında az konuşalım ama onun gibi çok iş yapalım ve her yerde ve her alanda devrimci görevlere sıkıca sarılarak, onun cesareti, coşkusu ve erdemleriyle donanarak, biz denetleyen gözlerini sürekli olarak üzerimizden hissetmeliyiz.

Fahri yoldaşın izinde yürümek; adım adım büyüyen bir umut serüvenidir. Çünkü yoldaşları olarak, Onunla omuz omuza yürüyoruz. Eski ama eskimeyen bir marşın dileğiyle,” yürüyoruz dalgalar gibi” diyebiliriz. Ki zorlukları, zahmetleri, zorbalıkları aşarak yürüyoruz dalgalar gibi. Aslında yoldaşın izinde yürümek, sihirli bir aynadır kuşkusuz. Her adım ayna tutar gerçeğe ve yalana, doğruya ve yanlışa, insanlığa ve zorbalığa, özgürlüğe ve faşizme, söz verip tutamayanların yüzsüzlüğüne tutulmuş ir aynadır her adım. Ki kurmak isteyişleri bu nedenledir.

Yürümek, İbo’nun, İrfan’ın, Meral’in, Kemal’in, Ali Ekber’in. O büyük devrim ve sosyalizm yürüyüşüne adım eklemektir. Ancak böyle sürer emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı insanlığın onur yürüyüşüdür.

Fahri yoldaşın bayrağının altında yürümek; her adımda yaşama sunulan armağanı büyütmektir. Bir ozanın dediği gibi; “ Onur dediğin şey/hayata sunulmuş bir armağandır”  ve o armağanın mayasında fedakârlık ve cesaret vardır. Fedakârlık ise, insanlık onurunu şahlandıracaktır.

Fahri yoldaşın ayak izlerine basarak yürümek, haklılığı zamanın yüzüne, hıncını da haksızların yüzsüzlüğüne yazmaktır, her adımda. Ve haklılık yürüyüşe geçtiğinde tarih denir artık zamana.

Umudun adıdır Fahri yoldaş
Fahri yoldaşın idealleri doğrultusunda yürümek bozkıra umut yağmuru olmaktır. Ki her bir adım besler direnç çiçeğini. O çiçek solmadıysa, bunca zaman işte bundandır.

Fahri yoldaşın omuzu başında yürümek, her adımda sömür ve zulme balyoz indirmektir.  Ki sarsılır o zaman ölümün karanlık yüzü. Her bir adımda büyürken yaşam denilen kavga, O adımların kesintisizliğinde hisseder yok oluşunu, sesiz ölüm umarsızlığın ortasında, dayanışmanın kıvılcımını düşürmektir yürekleri. Ki her adımda örülür kolektif ruhun nakış, ilmek, ilmek yaşam. Dağılmak için rüzgâr bekleyen suskunluğa sesimizi taşımaktır. Her adım bir naradır, coşkudur şimdi. İstanbul’da, Almanya’dan, İzmir’den ve oradan buradan bir slogandır duvarları döven her adımda. Ve boğulmak istenen sesimizi taşır yaşamın içine Fahri yoldaş, sessizliğin perdesini yırtsın diye.

Fahri yoldaşın izinde yürümek, sahiplenmenin ve yalnız bırakmamanın ocağı olan vicdanın imzasını atmaktır, yollara ki vicdan yürüyüşe geçtiğimi, o büyük insanlık sosyalizme nefes olacaktır.  Kanıksamış zehrine karşı direncin panzehrini taşıdı Fahri yoldaş. Ve zaman kurtarır yılgınlıktan ve umutsuzluktan. Acıyı umuda, alacakaranlığı şafağa ve çaresizliği dirence çevirdi yürekli duruşuyla Fahri yoldaş.

Fahri yoldaşın izinde yürümek, öyle bir şeydir ki, yedi kar beton ve zulüm altında olsa da yüreğimiz, hisseder devrim ve sosyalizmin adımlarını. Hisseder her adıma kalbinin her atışından. Ve o yolda atılan her adım ve yükseltilen her devrimci çığlık omzumuza yüklenir bu devrimci görevler.

Düşündüğü gibi yaşamın adı Fahri yoldaş
Bir devrimci gibi yaşadı ve bir devrimci gibi yaşama gözlerini kapadı. Kuşku yok ki Fahri yoldaşın genç yaşından aramızdan, vahşi emperyalist kapitalist sistedir. İnsanların yaşamlarını alt üst eden, günde 12-15 saat çalışmaya zorlayan kapitalist sistem, bir yandan fiziksel öte yandan psikolojik- manevi olarak tüketmekte ve birçok hastalığın gelişimini tetiklemesine zemin yaratmaktadır. Fahri yoldaş kimseye bağlı kalmamak adına hem yoğun bir tempoda ve stres altında çalıştı, hem de tempolu iş nedeniyle sağlığına pek özen göstermedi.

Biliyoruz ki ölüm somut bir olaydır. Onlarca yoldaşımızı işkencelerde, çatışmalarda, idamlarda ve hastalıklardan kaybettik. Gidenlerin her biri kendi alanında bir ordu gibi devrimden gayri bir şey düşünmeyen devrimci irade yüklü davranışlarıyla, hem kararlı ve hem de fedakârlığın dorukları oldular.

Onla katillerini ve düşmanlarını asla sevindirmediler. Arkalarında her daima övünç ve gururla anacakları temiz bir devrim mirası bıraktılar. Fahri yoldaş, şehit yoldaşlarının emanetini hep büyük sorumluluk içinde omuzlarında taşıdı. Sessiz ve mağrur bir şekilde ölümünün ardından yürüyüşüne katılırken bizlere devrim bayrağını teslim etti.

Bugün onun büyük ve onurlu devrimci yürüyüşünde, Onu anarken, arkasında çok laf etmeden Onun yarattığı değerleri korumak ve geliştirme kararlılığı içinde olmak, daha çok iş yapmalı ve Onun eksikliğini doldurmaya çalışmalıyız.

Bir gün sömürü ve zulmün olmadığı, özgür ve sosyalist bir Türkiye. İşte o zamana Fahri yoldaşın düşlediği gibi yaşam özgür ve kardeşçe olacaktır. Ne zaman unutursak onun düşünü, gülüşünü, işte o zamana ölmüş olacağız. Onun yaşamını adadığı devrim yolunun boşa yürünmediğini göstermek için, gülüşünü, mücadelesini, kendimize düstur alıp, adını anısını unutmadan mücadele etmeliyiz. Daima bizimlesin Fahri yoldaş.

Fahri yoldaş kavgamızda yaşıyor!
Faşizmi devrimle ezeceğiz!
Yaşasın devrim ve sosyalizm mücadelemiz!