13 Eylül 2019 Cuma

Pir Ahmet Solmaz’ın anısı: Emperyalizme faşizme ve her türden gericiliğe karşı mücadele bayrağıdır

Proletarya hareketinin yiğit neferi Pir Ahmet Solmaz 13 Eylül 1977 yılında kaybettik. Pir Ahmet yoldaş, M-L Hareket’in bir militanı olarak devrimci çalışma yaptığı Elazığ'da faşist polislerce 2 Eylül 1977'de gözaltına alındı. 1 Eylülde 1977 yılında mezarı başında yapılan Ali Haydar Yıldız yoldaşı ama töreninin dağılmasından sonra polis, dağılanlara gözdağı vermek amacıyla, toplayıp işkenceye çekiyordu. Polisin bu baskıları törenden bir kaç gün sonraya dek aralıksız mahalle mahalle dolaşarak, şüphelendiğini gözaltına alıyor ve işkenceye çekiyordu.

İşte Pir Ahmet bu baskıların sürdüğü koşullarda 2 Eylül 1977 yılında polisçe gözaltına alındı.

Pir Ahmet yoldaş polis tarafından yakalandıktan hemen sonra işkence altına alındı. 5 gün 5 gece ağır işkenceler komünist kararlığın örneğini vererek ser verdi sır vermedi. Yapan işkencelerin etkisiyle işkenceden çıkarıldıktan üç sonra 13 Eylül'de şerefle taşıdığı Marksist-Leninist bayrağı yoldaşlarına devrederek ölümsüzler ordusuna katıldı.

4 Eylül 2019 Çarşamba

Karanlığa ışık olan Turan Dursun’u katledilmesinin 29. yılında anarken

Din alanda uzman olan ve eleştirel yaklaşımlarıyla şeriatçıların yalanlarını açığa seren Turan Dursun 4 Eylül 1990 yılında Şeriatçılarca hunharca katledildi. Turan Dursun öldürüldü. Ama düşünceleri yok edilemedi. Çünkü bir kez ortaya çıktıktan sonra maddi bir güce dönüşür. "Din Bu" yu ve Turan Dursun’u okuyunca, bu çok bilinen gerçeği bir kez daha ayrımına vararak düşünüyor insan. Şeriatçı faşist gericiler Turan Dursun’u öldürmekle yeni bir efsanenin doğmasına yol açtılar sanki. Işıklı düşünceler tüm parıltılarıyla yolumu aydınlatırlar ve asla yok olmazlar.

Daha güzel bir dünyanın, daha, özgürlüklü dünya olmadan gerçekleşemeyeceği açık. Daha özgürlüklü bir dünyanın kurulabilmesi içinde "tabuların yıkılması gerekir” Her türlü tabu yıkılmalı. Özgürlükleri bağlayan her türlü zincir kırılmalı. En başta kafalardaki iman zinciri "Daha güzel" daha bir dünyanın kurulmasıdır Dursun'un istediği. Bunun için aydınlık gerekir, ışık gerekir: Akıl ve bilim aydınlık kesimdedir. “Din” ve “iman”sa karanlık kesimde. “Aklın”, “bilimin" ölçüleri bellidir. “Gözlem” vardır, “deney” vardır, “nesnellik” vardır. Yolu “ışıklandıranlar"da bunlar. Din ve imandaysa bunlar yoktur. Karanlığı da bundandır. Görülüyor, bir aydınlanmacı Turan Dursun. Lenin, Çarlık Rusya’sının dinsel karanlığının yoğun günlerinde Engels’de esinlenerek şöyle diyordu arkadaşlarına: “Bir zamanlar Engels’in Alman sosyalistlerine verdiği öğüdü şimdi bizim izlememiz gerekebilir, on sekizinci yüzyıl Fransız aydınlanma dönemi düşünür ve ateistlerinin yazıları çevirmeli ve geniş ölçüde yayılmalıdır. Sanırız bu sözler iki binli yıllarda bizler içinde geçerli. Genç kuşakların bu yazıları pek okudukları söylenemez.