18 Mayıs 2019 Cumartesi

"Türkiye'de faal sol örgütler için anahtar liste" başlıklı makaleye zorunlu düzeltme

"Türkiye'defaal sol örgütler için anahtar liste" başlıklı makale 2005 yılı tarihli, makaleye ufakta olsa bir katkı ve düzeltme ihtiyacıyla paylaşıyoruz. Yazarın iyi niyetinden şüphe etmediğimizi de belirterek, yazısında düzeltme yapmasını umuyoruz. Sağlıklı bilgilere ulaşmanın zor olması nedeniyle bu devrimci ve sol hareketin örgütsel soyağacını düzenleyen arkadaşlar birçok bakımdan hatalı ve yanlış değerlendirmeler de bulunuyorlar, değişik kesimler Türkiye’de devrimci hareketin örgütsel gelişimine ilişkin olarak soyağacı çıkarmaya çalışıyorlar. Aslında KP-İÖ'nün bloku ve değişik zamanlarda yayınlanana yazıları dikkatli incelenmiş olsaydı bu hata ve eksilikler tekrarlanmazdı.

Hatalı bilgilerin düzeltilmesi bakımında kısada olsa açıklama yapmaya gerek duyduk. Bir kere KP-İÖ’de hiç bir dönem ve zamanda ideolojik - politik ve örgütsel olarak bir bölünme ve ayrılma olmadı. Hareketin gelişimine ayak bağı olanlarla ilişkiler kesildi. Kendilerine “Emeğin Bayrağı” adını verip bir kaç sayı, dergi çıkarıp ardından mücadeleden toz olup düzene döndüler.

Ne ki bunlar KP-İÖ tarafından ahlaksızlıklarından, emekçilerin yardımcılarını bireysel-ailesel çıkarları için kullanmalarından ve mücadelede görevlerini yerine getirmedikleri ve ülke çalışmalarına dönmediklerinden dolayı ilişkisi kesilen, devrimci kişiliği çözülmüş, tamamıyla ahbap çavuş ilişkiler içinde hareket eden kişilerdi. KP-İÖ’den adeta intikam almak amacıyla zaaflılar bir araya gelip KP-İÖ’ye zarar verip, MLKP’ye yaranmaya çalıştılar. Zaten ahlaksızlıklarında ve sahtekar tutumlarından dolayı cezalandırılıp atılan kişi kapağı MLKP’ye attı. KP-İÖ ile ideolojik-politik ve örgütsel hiçbir farklılıkları olmadığı halde, devrimci görünmeye çalıştılar. Ne ki bunların devrim ve sosyalizm diye bir iddiaları yoktu ve nitekim birkaç ayın ardında bir birlerini suçlayarak tümüyle mücadeleden koptular.

KP-İÖ ile hiçbir örgütsel ve ideolojik-politik bağı kalmamış ve örgüt tarafından saflarından uzaklaştırılmış olanların, ahbap çavuş olarak bir araya gelmelerini ayrı bir örgüt gibi göstermek yanlış ve hatalıdır. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. KP-İÖ tüm zorluklara, yoksunluklara ve ihanetlere karşın 95'de komünist çıkışını derinleştirerek yoluna devam ediyor. Hayali ve gerçek dışı bilgilere değil gerçeklere inanmak dileğiyle tüm devrimci kamuoyuna duyurulur. 

17 Mayıs 2019 Cuma

46. yılında 18 Mayıs penceresinde geçmişe ML bakış ve oportünizmin eleştirisi

Tarih yaprakları 18 Mayıs 1973’ü gösterirken Diyarbakır zindanında ser verip sır vermeyen komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş, faşist cellatlarca katlediliyordu. Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilmesinin üzerinden 46. yıl geçti. O’nu katledenler lanetle anılırken, Kaypakkaya yoldaş milyonların kavgasında ve beyninde umut olmaya devam ediyor.

Katledilmesinin 46. yılında Kaypakkaya yoldaşı anarken, aynı zamanda kurucu önderi olduğu TKP-ML Hareketi nezdinde, geçmiş sorununa nasıl bir ML yaklaşım içinde olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak ve oportünist akımlarla aramızdaki temel farklılıklara yeniden dikkat çekmek yerinde olacaktır. 

Marksist-Leninist hareketin doğuşu ve gelişimine kısacası geçmişin değerlendirilmesine dair inkarcılık, tahrifatçılık ve çarpıtmanın sınır tanımadan sürdüğü ve özellikle Partizan geleneğinden gelen akımların tarih çarpıtıcılığına devam ettiği bugünkü ortamda, gerçekleri anti-Marksist oportünist-revizyonist akımlara karşı bir kez daha savunmak, olağanüstü önem taşıyor. Sapla samanın birbirine karıştığı ve Kaypakkaya ve kurucu önderi olduğu komünist hareketle nostalji dışında hiçbir ideolojik-politik ve örgütsel ilişkisi kalmamış olanların, dün dündür bugün bugündür yaklaşımı içinde, geçmişe dair yalan yanlış ve çarpıtılmış görüşler yazıp çizmeleri bu akımların nasıl bir samimeyetsizlik içinde olduklarını gösterir.

15 Mayıs 2019 Çarşamba

Umudu büyütmek için komünist önder İbrahim Kaypakkaya’dan öğrenerek ilerlemek

Değerli işçiler, emekçiler, devrimciler, yoldaşlar:

18 Mayıs 1973 yılında Diyarbakır işkence hanelerinden katledilen İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anıyoruz.

Tarih yaprakları 18 Mayıs 1973’ü gösterirken Diyarbakır zindanında ser verip sır vermeyen komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş, faşist cellatlarca katlediliyordu. Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilmesinin üzerinden 46. yıl geçti. Onu katledenler lanetle anılırken, Kaypakkaya yoldaş milyonların kavgasında ve beyninde umut olmaya devam ediyor.

Biliyoruz ki, ilk insanın sevda tohumunu, sadeliğini, güzelliğini taşıyanlar hep varlıklarını sürdürmüşlerdir. Hem söze anlam kazandırmak ve hem de kaybedilen insanı tekrar aramaya koyulmuşlar. Bunun için tek amaçları iyi ve güzele ulaşmak için kire pasa bulaşmamakmış. Derileri soyulsa da, çarmıhlara gerilseler de, kuyulara doldurulsalar da boyun eğmezlermiş Tıpkı 3,5 ay en ağır işkencelere direnen Kaypakkaya yoldaş gibi. 

Volkan gibi patlayıp önce ölüm, sonra yaşam olanlar da vardır. Tasarlanmış yürekten yüreğe. Her volkanda daha bir arınır, direnişte daha bir kanatlanır, her ateşte daha bir güzelleşirlermiş. Komünist önder yoldaş, aslında ateş topuydu. O hem uçurum kelebeği kadar narin ve soylu, hem de volkan kadar öfkeli, isyankar ve ateşte yaşamı tutacak kadar büyüktü.

Peki, neden Kaypakkaya gibi yoldaşlar en iyiler en önde düşerler toprağa! Neden yaşamı anlamlandıracaklar erken terk ederler bu yaşamı? Neden doğa en güzel sanatıyla yarattıklarını ilk adaklar arasında sunar? Neden en çirkin pislikleri, en güzel ürünleriyle temizler? Neden acı ve sevinç iç içedir, umut ve gelecek gibi. Neden ve neden?

Aslını sorarsan bulur bazı sorular cevaplarını, ama yürek kaldıramaz. Bilir asırların çarpıklığını, ancak bu narin canlar düzeltir. Ama bedelini kaldıramaz ki… Kimler çağırdı seni? Halayını kimler izledi? “Üzülmeyin benden sonra…” kavgayı harlayın demiştin ve söylediğini unutmadan kavgayı daha sıkı ördük ve senin izine takılıp yolunda yürüdük inatla ve ısrarla. Kendilerine, kavgaya küsenler, yarı yolda düşenler oldu ve diri kalmaya çalışanlar oldu. Neden en iyiler en önde düşerler.

Biliriz ki komünist önderlik silikleşen değerlerin yeniden dirilişidir. İçinde Kaypakkaya yoldaşın temsil ettiği değerlerde, devrim, sosyalizm, soyluluk, özgürlük, sevgi ve isyan vardır. Hem devrim, sosyalizm hem yaşam, hem isyan, hem sevda olan… Soylu değerlerini yitiren insanlar tanrılar yarattılar. Sonra da kendi cüceliklerini görüp onlara taptılar. Korktular, korkuttular, yedi kat göklere çıkarırken bir nefes kadar yakına oturttular. Gerçek kurtuluşun kendi içlerinde saklı olduğunu bilmeden.

Veya bildiği halde onu açığa çıkarmaya cesaret etmeden. Halkın Birliği , Kaypakkaya yoldaşın komünist mirasına sahip çıkarak devrim ve sosyalizmde ısrar ediyor ve emekçilerin kurtuluşunun örgütlü savaşımı dışında başka bir yolu olmadığını yüksek sesle dillendiriyor. “ İşte bu herkesin içinde gizlenmiş kurtuluşun özellikleriyle donanıp, bilinçle yoğrulup, Haziran isyanla canlanan, azimle yaratılan komünist değerlerin bayraklaştırıcı olarak, korkunun ve yılgınlığın üzerine yürüyerek , önder Kaypakkaya’ya  layık olmaya çalışacağız.

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş ölümsüzdür!

14 Mayıs 2019
KP-İÖ

5 Mayıs 2019 Pazar

Kaypakkaya ve önderlik ettiği TKP/ML Hareketi nostalji ile anılamaz

Türkiye devriminin tabulara takılıp kalmasını parçalayan ve oportünizm ve revizyonizmin kopuşu sağlayarak komünist hareketi Mustafa Suphi den sonra- ikinci kez ayakları üzerine diken İbrahim Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin 46. yıl dönümü. 29 Ocak 1973 yılında gözaltına alınarak Diyarbakır zindanlarında 3,5 ay en ağır işkencelere maruz kalan Türkiye proletaryasının yetiştirmiş olduğu ender komünist önderlerden İbrahim Kaypakkaya yoldaş, 18 Mayıs 1973 yılında devlet tarafından “tehlikeli “görüldüğü için katledildi.

Kaypakkaya yoldaşın işkencede hunharca katledilişinin 46. yıl dönümü. Komünist bir önder olarak tabuları parçalayan ve komünist hareketi Türkiye coğrafyasında ikinci kez ayakları üzerine diken Kaypakkaya yoldaşın adının yasaklandığını, hakkında marş ve türkü söyleyenlerin cezalandırıldığı, yaşamı ve mücadelesini anlatan kitabın toplatıldığı koşullarda daha geniş kesimlerin katılımıyla Kaypakkaya yoldaşın anılması ve yaşamı, mücadelesi ve de fikirlerinin geniş kitlelere tanıtılması daha bir aciliyet taşıyor.

Kaypakkaya yoldaşı anarken, O’ndan öğrenip, O’nu aşmanın kararlılığı içinde olmalıyız, O’nu daha derinden kavrayarak, bize devrettiği komünist hattını derinleştirerek ileri taşımak ve O’nun gibi uzlaşmaz sınıf savaşımı zemininde ısrarla yürümek büyük önem taşıyor.