6 Temmuz 2011 Çarşamba

İdeolojisiz bir doktrin: Anarşizm - 1

İNSANLIK TARİHİNİN EN GERİCİ EN KARŞI DEVRİMCİ DOKTRİNİ "ANARŞİZM!"

"Dünyadaki her şey hareket halindedir...
Yaşam değişir, üretici güçler büyür, eski ilişkiler çöker."
Karl Marx

I.Bölüm
ANARŞİZM’İN BABASI: JOSEPH PROUDHON
Fransız düşünürü Pierre Joseph Proudhon (1809–1865), iktisadi doktrinler tarihi içinde, Anarşizm’in babası olarak nitelendirilebilir. Siyaset bilimi alanında Anarşizm deyimini ilk defa kullananda Proudhon olmuştur. (G.D. H. Cole, A History of Socialist Thought, Cilt: 1 Londra, Syf. 202, 1962) Bu niteliğini bütünleyen bir diğer özelliği de tekelleşmenin ağır baskısı altında ölmeye mahkûm duruma düşen ve “Ölmek istemeyen orta sınıfların sözcüsü” olmasıdır. Dolayısıyla Anarşizm, özü itibariyle bir orta sınıf (küçük-burjuva) ideolojisidir. Lenin’in “Çocukluk Hastalığı…” isimli kitabında belirttiği gibi, “Kapitalizmin hoyratlıkları karşısında çılgına dönen küçük-burjuvada, Anarşizm’de kapitalizme özgü birer olgudur. Bu tür bir devrimciliğin kararsızlığı, boşluğu, hızla teslimiyete, duyarsızlığa, boş fanteziye ve hatta olan şu veya bu çeşit burjuva eğilimi yönünde çılgın bir tutkuya dönüşme özelliği herkesçe bilinmektedir. (V. İ. Lenin, Çocukluk Hastalığı, 1968)

Proudhon, yalnızca despotik iktidara değil, her demokratik iktidara da karşı çıkmıştır. Örneğin 1848’de Fransa’da genel oy hakkının sağlanmasına “İnsanın insan tarafından daha çok yönetilmesi” olarak gördüğü için karşı çıkmıştır. Bu yöndeki düşüncelerinin uzantısı
olarak işçilerin siyasal parti içinde örgütlenmelerine karşı çıkmış; “İktidar, tiranlık kalesinin aracı ise, partiler onun hayatı ve düşüncesidir” görüşünü savunmuştur. (P. J. Proudhon, Les Confessions d’un revolutionnaire, 1849, M. Riviere Paris 1929) Nihayet, işçilere seçimlerde çekimser davranmayı örgütlemekle medyanın varlıklı sınıflara kalmasına hizmet etmiştir.

Proudhon’un örgütlü işçi hareketi karşısındaki tavrı, büyük balıkların küçük balıkları yuttuğu bir ortamda, birleşerek kolay yutulur lokma olmaktan kurtulan küçük balıkların halini hatırlatmaktadır.

İdeolojisiz bir doktrin: Anarşizm - 2

II. Bölüm
I. ENTERNASYONAL’DE ANARŞİSTLER
1864 yılında faaliyete başlayan I. Enternasyonal (Uluslararası İşçi Derneği) çerçevesinde Marks, enerjisinin büyük bir bölümünü Anarşistlerin saldırılarına karşı koymak yolunda tüketmek zorunda kaldı.

Anarşistler, Marks’ı Enternasyonal’den atmayı denediler. Bu olmayınca, genel sekreterlik görevinden uzaklaştırmayı denediler. Bunu da başaramayınca, hükümetsiz toplum anlayışları paralelinde genel sekreterliği olmayan bir örgütlenme savundular.

Marks, işçilerin sendikalarının yanı sıra, siyasal parti halinde örgütlenmeleri fikrini, anarşistlerin muhalefeti yüzünden güçlükle ve uzun mücadeleler sonucunda kabul ettirebildi. Anarşistler, Marks’ın parlamenter siyasal eylemden yana görüşlerine de karşı çıktılar. Marks, 1866 tarihli Cenevre Kongresi’nde işgününün sekiz saatle sınırlanması, çocukların korunması gibi konularda karar alınmasını önerdiğinde de Proudhoncuların muhalefeti ile karşılaştı. Onlar, böyle kanunlara mevcut iktidarların daha da güçlendirilmiş olacağını savunmaktaydılar. Marks, onlar karşısında, devletin göreli bağımsızlığı düşüncesine koşut olarak şu görüşü ortaya koydu; “Böyle kanunların takviye edilmesi ile işçi sınıfı hükümetinin iktidarını takviye etmiş olmayacaktır. Aksine, bu iktidarı değiştirerek kendi hizmetine daha uygun duruma getirmiş olacaktır. ( J. Braunthol, History of the International, Cilt: I, Syf. 125, Londra 1967)