9 Nisan 2011 Cumartesi

TKP/M-L Hareketi’nin kurucusu ve önder İbrahim Kaypakkaya

1949 yılında Çorum'da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Burayı bitirdikten sonra İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi-Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı. FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada MDD kesiminde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul’daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA saflarında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA oportünistleriyle yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını söyleyen Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-Hareketini kurdu.
.
TKP/ML Hareketinin faaliyetlerini yoğunlaştırdığı Dersim bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik mezrasında faşist diktatörlüğün resmi güçleri tarafından etrafi sarıldı. Çatışma sırasında Ali Haydar Yıldız yoldaş şehit düşerken, Kaypakkaya yoldaş yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Ancak beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Dört ay süren işkencelerde hiçbir şeyi kabul etmedi ve bu işkenceler sonucu 18 Mayıs 1973'de şehit düştü..
.
18 MAYIS TARİHTİR UNUTMA!
KOMÜNİST ÖNDER KAYPAKKAYA YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!
Bilindiği gibi 18 Mayıs, Türkiye işçi sınıfının tarihsel yürüyüşünün, sınıfsız toplum yaratma yolunun aydınlatıcısı ve komünist militanların yüreklerinde devrime olan inancın bitmez tükenmez dinamosu TKP/ML Hareketinin kurucu önderi komünist İbrahim Kaypakkaya yoldaşın faşist diktatörlüğün eli kanlı cellatlarınca Diyarbakır zindanlarında 3.5 ay süren ağır işkenceler sonucu 1973 yılında hunharca katledildiği gündür. Komünist önder yoldaşı kaybedeli 35. yıl oldu. Faşist karşı devrimin tüm unutturma ve yok sayma çabalarına, oportünistlerin dogmatik ve inkârcı yaklaşımlarına karşın Kaypakkaya yoldaş devrimci teori ve pratiğin adı olduğu gibi komünist hareketi yeniden ayakları üzerine dikerek tabuları kırıp ön acıcı olmanın da kutup yıldızı olmuştur.

İşte bunun içindir ki tarihte kimi anlar vardır ki, kazanma ile kaybetme, var olma ile yok olma, yücelme ile cüceleşme gerçekliği paradoksal bir biçimde iç içe geçer ve yaşanır. Bu tarihsel süreçlerde bilinmezlik, kaygı, ürkeklik, korku, tedirginlik had safhaya ulaşır. Duygular mecrasını kaybeder, bilinç dumura uğrar, yürek atışları ritmini yitirir, ruhsal ve düşünsel yoğunlaşma çözüldükçe derinleşir.

Önder kişiliklerin temel özelliklerinden biri; olayları herkesten önce tespit edip görmek, sorgulayıp analiz ederek bilince çıkarmaktır. Acılar içinde kıvranma, korkunç trajediler yaşama onların vazgeçilmez kaderleridir adeta. İnsanlığa yol gösterme, çıkış kapılarını açma, zifiri karanlıkta ışık olma, dertlere derman, körlere göz, sağırlara kulak olma; herkesin, çağın, hatta tüm insanlığın acılarına ortak olma ve tüm bunları bir anda duyma, hissetme, etinde-kemiğinde yaşama, onlar için olmazsa olmaz bir özelliktir bir anlamda.

Genel olarak önder olmak zordur, ama bazı koşullarda daha da zordur. 12 Mart 1971 faşist darbesinin ardında Diyarbakır işkence hanelerinde ise çok daha zordu. Hele hele, o vahşet koşullarında, o cehennem ortamında, yüzlerce devrimci ve Kürt emekçisinin işkence tezgâhlarına çekildiği fırtınalı günlerde önder olmak sözcüklerle ifade edilemeyecek kadar daha da zordu. Öyle anlar vardır ki, tarihin bütün handikaplarını içinde barındıran, olumlu-olumsuz bütün birikimleri bağrında toplayan bir bütünden kopuşu sağlayabilmek devrimci görevlerin en büyüğü olabilir. Böylesi tarihsel anlar, sonraki gelişmelerin önünü açan, yeni bir başlangıcı muştulayan tarihi dönemeçlerdir. Türkiye komünist hareketi için de, devrimci-komünizmin, Marksizm-Leninizm’in Türkiye topraklarına sağlamca ayak basmasının bir başka ifadesidir Nisan 1972 yılı İbrahim yoldaş ve 1972 yılı; pratikten soyutlanmış ve masa başında üretilen teorilerin devrime hiç bir katkısının olmadığını, tam tersine köstekleyici ve kafa karıştırıcı olduğunu, demiri tavında dövmek için ve bazı yengilerden daha çok kazanımlar bırakan bir yenilgi pahasına, Türkiye devrimci ve komünist hareketinin başlama vuruşudur da aynı zamanda.

Rahatlıkla ve övünerek söyleyebiliriz ki, çokça sözü edilen ama bir türlü yakalanamayan "Amerikan pratiği"nin ve "Rus devrimci atılımı"nın Türkçeleştirilmiş bir biçimidir Kaypakkaya’nın önderliğindeki komünist atılımı. Mesele, tarihin o anında o tür bir şekillenmeye uğrayan pratiğin militanlaştırılmasını, bugün daha üst bir düzeyde tekrarlayabilmek maharetini gösterebilmek, devrimin önderlik sorununa kilitlenmek önümüzdeki en devrimci görevlerimizden biridir. Bunun içindir ki 18 Mayısın tarih olduğunu ve ondan öğrenerek ileri atılım yapılacağını unutmadan Kaypakkaya yoldaşın teori ve pratiğinden öğrenip onun gibi teori ile pratiğin birliğini sağlayan bir hatta yürüyerek, yarım bıraktıklarını tamamlamak için canla, başla çalışmalıyız.

İşte bunu içindir ki, 18 Mayıs tarihtir unutmamalıyız ve bu tarihten öğrenerek daha bir inançla ve inatla sömürü ve zulmü yere çalarak, demokrasi, özgürlük ve sosyalizmi kurmak için savaşmalıyız.

İnşacılar olarak; işkencede katledilişinin 35. yıldönümünde Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anarken, O’nu azizleştiren dogmatizme ve ya da O’nu inkar eden mukememliyetçilik altında tasfiyeciliğin her türüne karşı O’nun komünist mirasına sahip çıkıp, O’nun izinde yürüyerek devrimin Türkiyesini yaratma savaşımını körükleyeceğiz. Ona layık olmanın da buradan geçtiğini biliyoruz. O halde, 18 Mayıs tarihtir bu komünist direniş tarihini unutmayacağız ve unutturmayacağız, hesap sorma sorma bilincini hep taze tutacağız.

18 Mayıs tarihtir unutma!
Tarihte öğren inatla savaş!
Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş ölümsüzdür!
Faşizme ölüm halka özgürlük!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
Yaşasın devrim ve sosyalizm mücadelemiz!

Hiç yorum yok: