12 Nisan 2011 Salı

30 Mart 1972 Kızıldere direnişi: Devrime adanmışlığın ve siper yoldaşlığının manifestosudur!

39. yıl önceki "Kızıldere"den bugüne
30 Mart 1972'de Kızıldere'de 10 devrimcinin öldürülmesinin üzerinden 39 yıl geçti. Dönemin başbakanı Nihat Erim anılarında çatışmadan sağ kalanların da öldürüldüğünü söylemişti. Geçen yıl ilk defa meclise Kızıldere'nin araştırılması için genelge sunuldu. Tarihe Kızıldere Katliamı olarak geçen olay, Türkiye'nin devrimci, sosyalist hareket tarihinin bir dönüm noktası olarak kabul görüyor. 12 Mart askeri müdahalesi sonrası yakalanan THKO militanları Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmesine engel olmak için 11 devrimci ortak eyleme geçerek 26 Mart 1972'de Ordu'nun Ünye ilçesindeki NATO üssünde görevli iki Kanadalı bir Britanya'lı teknisyeni rehin aldılar. Tokat'ın Niksar ilçesi, Kızıldere Köyü'nde yerleştikleri evde güvenlik güçlerince sarılan Mahir Çayan ve arkadaşları teslim olmayı reddettiler. Makineli tüfekler, havan topları ve bombalarla yapılan saldırı sona erdiğinde teknisyenler de dâhil on devrimci ve üç teknisyen hayatlarını kaybetmişti. Bitişikteki samanlığa sığınarak kurtulan Ertuğrul Kürkçü ertesi gün yapılan aramada yerel jandarma tarafından sağ olarak bulundu.

Nasıl bir dönemdi?
Deniz'lerin idamına ve Kızıldere'ye giden dönemin kırılma noktası 12 Mart Muhtırası ile başladı. Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, başbakanı Adalet Partili (AP) Süleyman Demirel'di. 12 Mart 1971'de, Cumhurbaşkanı Sunay'a, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler , Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur 'un imzasıyla hükümeti istifaya zorlayan bir muhtıra verildi.

Muhtıranın gerekçesi şöyle açıklandı: "Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür."

Dönemin başbakanı Adalet Parti'li (AP) Süleyman Demirel istifa etti.

Nihat Erim sekiz yıl sonra öldürüldü
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kocaeli milletvekili Nihat Erim 26 Mart'ta başbakan oldu. 22 Mayıs 1972'ye kadar işbaşında kaldı. Deniz ve arkadaşları, cumhurbaşkanı Sunay'ın da onayıyla 6 Mayıs 1972'de idam edildi. Nihat Erim, başbakanlığı sırasında, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan Yusuf Aslan'ın idam edilmesine kadar varacak Balyoz Harekâtı olarak bilinen uygulamaları başlatması nedeniyle Balyoz lakabıyla anılıyor. "Gerekirse demokrasilerin üstüne şal örtmeli" sözü nedeniyle de Aziz Nesin tarafından kendisine "Şalcı Nihat" denmiştir. 19 Temmuz 1980'de İstanbul Dragos'taki evinin yakınında Mahir Çayan ve arkadaşlarının "intikamının alınması" adına Dev-Sol militanları tarafından silahlı ateşle öldürüldü.

"Sağ kalanları öldürmüşler"
Nihat Erim'in 2005'de yayımlanan anı kitabı Günlükler'de yer alan şu cümleler, Kızıldere’de askerlerin eve girdikten sonra, hiçbir tehdit olmamasına rağmen sağ kalan devrimcileri de öldürdüğünü ispatlar nitelikte. "Akşam saat 18.00'de Tağmaç telefon etti. Hepsi ölü olarak ele geçmiş. Saat 16.30’da nasihatin etkisi olmadığını ve devamla bomba ve silah attıklarını görünce, jandarma da ateş açmış. Eve sokulup girmişler, İngilizleri ölü bulmuşlar, ötekilerden sağ kalanları öldürmüşler." Kızıldere'nin ardından geçen onlarca yıla rağmen 2007 ve 2008'de Kızıldere'de ölenlerin yer aldığı afişi asmak ve ölenlerden övgüyle bahsetmek suç sayılmıştı.

38 yıl sonra Kızıldere için meclise genelge sunuldu
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekili Şerafettin Halis, geçen yıl, 10 devrimcinin öldürülmesinin 38. yılında Kızıldere katliamıyla ilgili araştırma yapılması ve sorumluların belirlenmesi için Meclis'te önerge verdi. Halis, "Bu gün zaman aşımı nedeniyle doğrudan cezalandırılamayacak olsalar da, 12 Mart Muhtırasında ve bu yargısız infazda rol alanların kimler olduğunun ortaya çıkması, bir daha böyle benzer olayların yaşanmasını engeller" dedi.

Kızıldere'deki devrimciler
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) kurucularından Mahir Çayan, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Dev-Genç Merkez Yürütme Kurulu üyesi Hüdai Arıkan, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) militanı Cihan Alptekin, Fatsalı şoför Nihat Yılmaz, Fatsalı öğretmen Ertan Saruhan, Ünyeli çiftçi Ahmet Atasoy, Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği Yönetim Kurulu üyesi Sabahattin Kurt, THKO militanı Ömer Ayna ve "Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü"nün kurucusu üsteğmen Saffet Alp.

Dövüşerek ölenler geleceğe köprü oldular
Kızıldere’de on devrimci ölümsüzleşirken, Türkiye devrimci hareketinin tarihine büyük ve unutulmaz bir direniş destanı yazılır. ON’ları Denizler izler, idam sehpasına başı dik giderler. Ardından da bir başka büyük devrimci önder İbrahim Kaypakkaya işkencelerde ser verip sır vermeyerek ölümsüzleşir. İşte devrimci hareket de bu büyük devrimcilerin yolundan serpilip büyük. Böylelikle dövüşerek ölenler yarınların kazanılmasına köprü olurlar. 39. yılında Kızıldere direnişi ve bu direnişte kızıllaşan yoldaşlarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz.

Hiç yorum yok: