21 Ocak 2020 Salı

İşkencede direnişin ve fedakarlığın adı Meral Yakar

1973 yılının Ocak ayının 22'sinde Meral Yakar yoldaş, İstanbul Ümraniye'de kaldığı bir evde yoldaşının kaza kurşunuyla yaralandı. 22 Ocak 1973 yılında kaldırıldığı İstanbul Haydarpaşa Numune Hastane'sin de konuşmadığından dolayı 25 Ocak 1973 yılında katledildi.

Meral yoldaş, Gaziantep'in Nizip ilçesinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünya gözlerini açtı. Başarılı bir öğrenci olduğundan İzmir Yüksek Öğretmen okuluna seçildi. Liseyi burada bitirdi. Aynı yıllarda büyük bir coşkuyla mücadeleye atıldı. Sivil faşistlere, polislere ve okul idaresine karşı mücadelelerde kararlılıkla yer aldı.

Daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. Okula kaydedildiği günden itibaren aktif olarak mücadeleyi omuzladı. Bu dönemde Marksist eserleri ciddiyetle inceledi. Askeri faşist diktatörlüğün cellatları yaralı haldeyken kafasına kurşun sıkılarak 19 Mart 1973'te katledilen silah yoldaşı Ahmet Muharrem Çiçek ile tanışması da bu yıllara dayanır. Onun militan ve ele avuca sığmaz savaşçılığından derinden etkilenen Meral, komutanı Ahmet Muharrem Çiçek’in izin de yürürdü. Onun gibi sağlam ve her cephede düşmana karşı savaşan bir militan olmak için çalıştı ve bunu da başardı. Meral yoldaş okulda mücadeleler içinde öne çıkar. Çalışkanlığı görev aşkıyla dolu olması, alçak gönüllüğü ve devrime olan sarsılmaz bağlılığıyla, kısa sürede çevresinin sevgi ve güvenimizi kazandı. O bu erdemleriyle çevresine örnek oldu.

12 Mart asker faşist diktatörlüğünün balyoz hareketine dayanamayarak kendine devrimci süsü veren birçok tatlı su balığı, iyi gün dostu palavracı çıktı. Bunlar zoru gördüklerinde küçük burjuva teslim bayrağını çekerek, mücadele saflarını terk ederek, sıcak köşelerine çekildiler. Meral yoldaş ise, sağlam amacı ve sürekli devrimciliğiyle öne çıkan militanlardan oldu. O 12 Mart döneminin ağır baskı ve terör koşullarında gerilemedi, yılgınlığa kapılmadı, aksine bu tipleri küçümsedi, daha ön saflarda görevlere talip aldı.

Meral yoldaş, bu yıllarda ilk dönemlerde, PDA'nın gençlik örgütü İhtilalci Gençlik Birliği içinde faal görev aldı.

Polisin ağır baskı ve takibatlarına rağmen, görevlerini her defasında büyük bir şevk ve coşkuyla yerine getirdi. Onun için devrim, hava ve su kadar zaruriydi. İşte bunun yığınlara kavratılması gerekiyordu. Bunun için okulda gençliği 12 Mart faşist cuntasına karşı mücadeleye katmak için yoğun bir çalışma içinde oldu. İllegal bildiriler gençliğin elinden düşmedi. Bunda Meral'in belirleyici bir rolü vardı. Aldığı dağıtım görevlerini gizlilik kurallarına uygun davranarak, aldığı devrimci görevleri yüksek bir bilinç ve sorumluluk duygusuyla yerine getiriyordu. Bildirileri elden ele dolaşması polisi çılgına çeviriyordu. Ama bildiriyi dağıtanlar ele geçirilemiyordu.

Bu durumda polis denetimlerini daha da sıkılaştırıyordu. Ama tüm bu tedbirler sonuç vermedi. Meral yoldaş aldığı görevleri yerine getirmeyi başarıyla sürdürdü. Ahmet Muharrem Çiçek yoldaşın yakın desteğiyle Meral daha büyük yolunu aralıyordu.

1972 Nisan'ında PDA oportünizmiyle yollarını ayıran bir grup komünistin kurduğu TKP-ML Hareketi’nin saflarında yer almakta tereddüt etmedi. PDA'nın çizgisinin sağcı ve reformist özünü yaşadığı pratik içinde yakıcı olarak görmüştü. İhtilalci bir temelde yükselen ve düzene silahlı savaşımla başkaldırıcı İbrahim Kaypakkaya’nın önderliğindeki TKP-ML Hareketi'nde Marksist-Leninist Gençlik Birliği saflarında bir süreç çalıştı. Daha sonra örgütü ve mücadelenin ihtiyaçları gereği okulunu terk ederek, işçi sınıfı saflarında savaşım yürütmeye başladı.

O ağır gizlilik koşullarında, mücadelenin zorluklarını severek göğüsledi. Zor şartlar altında geri adım atmadı-aksine onların üstüne yürüdü. Meral oldukça mütevazı ve görev ayrımı yapmayan, devrim için en basit görevi bile büyük bir sorumluluk duygusuyla yerine getirendi Meral yoldaş. Mücadelenin ihtiyaçlarından doğan her göreve sıkıca sarılarak diğer yoldaşlarına örnek oldu. O görevlerin ağırlığı ve bütün enerjisini devrimci savaşıma hasrettiğinin gündeme girdiğinden, o işçiler arasında çalışmalarının yanında daktiloyla çoğaltmaya kadar birçok iş yaptı.

Yine daktiloyla yazı çoğaltma görevini sürdürdüğü bir sırada Ümraniye'de kaldığı bir evde yoldaşının kaza kurşunuyla yaralandı. Meral'i hemen hastaneye götürdü. Meral yoldaş, kendisini hastaneye getiren yoldaşı, yakalanmaması için ısrarla kendisini bırakıp gitmesini ve evi boşaltmasını söyledi. Yoldaşının yakalanmaması için kendi hayatından daha üstün tutmak, devrimci fedakarlığın en ileri örneğini verdi.

Meral yoldaş yaralı olarak yattığı hastanede polisin baskılarına ve konuşmasına tedavi edilemeyeceği saldırısına, konuşmayarak yanıt verdi. Canına karşı, yoldaşlarını isteyen işkencecilere Meral'in yanıtı açıktı; davamızın zafere taşınması için, canım feda olsun. Faşist işkencelerin bütün teslim alma saldırılarını devrimci direnişle yanıtlayan Meral yoldaş polisin öldürme tehditlerine kulak asmadı. O zaten ölümle evli ve yaşamla nişanlıydı. Yani o devrim ve örgütü için ölüme hazır bir devrim savaşçısıydı. O yaralı haliyle devrime, halka sarsılmaz inanç ve sadakatle faşist işkencecilerin önünde kaya gibi dimdik ayakta durdu, boyun eğmedi. Aynı inanç, sağlamlık ve kararlılıkla 25 Ocak 1973'te şehitler arasında yerini aldı.

Meral yoldaşın bu kısa devrimci yaşamı bütün devrimcilere örnek oldu. Nice Meral'ler bugün devrim ve sosyalizm savaşımını örmek için, devrim kavgamızda yerlerini alarak, kadınların özgürleşmesi savaşımında daha aktif görevler üstlenmektedirler. Onun erdemlerinde öğreneceğimiz çok şeyler vardır.


Anısı mücadelemizde sonsuza dek yaşayacaktır. Şehitlerimizi her anışımız da kinimiz daha bilenmekte, onların şerefle taşıdığı proletaryanın kızıl bayrağını daha da yükseltme, zafer burçlarına çekme azmimiz pekişmektedir.

Hiç yorum yok: