6 Mayıs 2020 Çarşamba

Fedakarlıkta sınır tanımayan kadın savaşçı Yeter (Sevim) Uçar’ı kaybettik

Biz onu hep İsviçre’de devrimci çalışmanın en ön saflarında sınırsız devrimci düşlerini pratikleştirmek için canhıraş mücadele içinde ve fedakarlıkta sınır tanımazlığın nasıl olması gerektiğini pratiğiyle ortaya koyan ve iki çocuğuyla her eyleminin örgütleyicisi-pratikçisi olan kocaman sarıp sarmalayan yoldaş deyince akar suları durduran devrimci yüreğiyle, faşizme ve sermayeye düzenine karşı uzlaşmak tutumuyla Sevim olarak tanıdık. Artık erkence eylem yerinde olan ve neden geç geldikleri için insanları eleştiren, uyaran, doğrucu davut, mütevazı yaklaşımıyla omuz omuza olduğumuz Sevim yoldaşımız aramızda yok.

Yıllarca omuz omuza dövüştüğümüz, kah acıları kah güzellikleri paylaştığımız, kavgamızın komünist kadın savaşçı Sevim yoldaşı, 1 Mayıs 2020 tarihinde kahrolası kanser hastalığından kaybettik. Sevim yoldaşın yaşamı hem kadın olması ve hem de iki çocuğu yalnız başına büyütmesi nedeniyle yokluklar, yoksunlar ve zorlu mücadeleler içinde geçti.

1965’de Dersim’in Nazimiye ilçesi Dallıbahçe köyünde yaşama gözlerini açan ve yoksulluğun yarattığı göç nedeniyle Mersine göç etmek zorunda kalan sevim yoldaş Mersinde devrimci savaşıma atıldı. Ele avuca sığmaz ve “kavgaya girdin mi tüm yüreğin ve kaslarına gireceksin” diyen şairin dediği gibi daha genç yaşında TKP-ML Hareketi’nin bir militanı olarak sorumluluklar üstlendi. Engel tanımaz ve hesapsızca kavgaya sıkıca bağlı özellikleriyle devrimci savaşımda öne çıktı. Kavga içinde tanışıp evlendi ve çocukları çok sevdiğinden dolayı 2 çocuk yaptı.

Ne ki kavga ve yaşam arkadaşı kavgaya erkence yorulup mücadelenin dışına düştüğünde asla duygusallığa kapılarak, mücadeledeki kararlı duruşundan milim geri adım atmadı. Hem 2 çocuk ve hem de devrimci görevleri canla başa yerine getirmeye çalıştı.

12 Eylül faşist darbesi kapıyı çaldığında bölgede ağır darbe yiyen hareketin çalışmaları zaafa uğradı. Sevim yoldaş 12 Eylül’ün karanlık günlerinde bir yandan çalışarak çocuklarına bakmaya diğer yandan tasfiyeciliğin olumsuz etkilerine karşı kendisini korumaya çalıştı. Aklı fikri yoldaşların da ve örgütündeydi. Birçok kez değişik yollarla örgüte ulaşmaya ve kaldığı yerde kavganı görevlerini omuzlamaya çalıştı. Ama her ilişki kurma çabası olumsuzlukla sonuçlandı. İki çocuk ve ağır politik koşullarda yaşam savaşının güçlenmesi sonucu, yurtdışında İsviçre'ye çıkmak zorunda kalan Sevim yoldaş, yurtdışına adım atar atmaz hemen örgüte yoldaşlarına ulaştı. Mersin çalışmalarında yakinen tanıdığı yoldaşına ulaştığında sevincinde gözyaşlarını dökmüştü.

Sevim yoldaş örgüt ile ilişki kurduğundan itibaren her türlü devrimci göreve hazır ve yılların boşluğunu doldurma kararlılığı içindeydi. Dur durak bilmeden örgütün çalışmalarına katıldı hem kendisini ve hem de yoldaşlarını yeniden ayağa kaldırmaya çalıştı. Özellikle kadın çalışmasında sorumluluklar üstlenen sevim yoldaş TKP-ML Hareketi yurtdışı kadın komisyonunda sorumluluklar üstelendi ve aldığı görevlerini yerine getirme ve yeni kadın savaşçıları yetiştirmeye çalıştı.

Sınırsız, sürekli anlam kazanarak büyüyen, ütopyalarla yoğrulduğu kadar yeni yaşamın hayallerini bunları gerçekleştirme mücadelesiyle birleştiren, bulduğu kadar yeniye yönelen, sonsuz anlama ve yaratma merakıyla arayışlarını sürekli canlı tutan, salt arayışların rüzgarında kalmayıp ulaştığı özgür yaşam damlalarını derinliğine yaşayan, yaşattıran ve soluduğu havaya yayan, bunu günlük yaşamında sürekli bir akışa dönüştüren bir yaşam tablosu içinde hareket etti Sevim yoldaş.

Sevim yoldaş “Özgür kadın mücadele eden kadındır” şiarını kendi yürüyüşünün pusulası yapan özgür kadın kişiliğiydi. Tarihte az görülen kişilikler olduğu gibi, bizim mücadele tarihimizde de örnek kişilikler vardır. Acılarla örülen tarihi, halkın umutlarını ve acı çeken kadınları unutmayan mücadelecilerdir onlar. Gerçek özgürlüğü küçük hazlara değiştirmezler. Sıradan gözler yetişmez onların görüş açılarına. Çelişkileri derinden yaşadıklarından acıları da derinden yaşarlar.

Yok oluşun eşiğine getirilen halkın ve kimliksizleştirilen kadının hakikatini çağırırlar. Hakikat ve ikiyüzlülük, karanlık ve aydınlık, güzellik ve çirkinlik, barış ve savaş, özgürlük ve kölelik olguları damla damla onların içinde yaşanır ve süzülerek onların öz kişiliğini oluşturur. Onlar her güne yeni bir doğumu sığdırırlar ve duruşlarıyla yeni bir mücadele ilanı yaparlar tüm egemenlik kuşatmalarına karşı. Güzelliklerin nöbetçisi olma kararlılıklarını ne kar ne fırtına ne de hiçbir tufan engelleyemez.

Yaşamak için yaşamayı öğrenmek, öğrendiklerini anlamak, anladığını uygulamak, uyguladıklarının sonuçlarını değerlendirmek ve bu değerlendirme ışığında yaşamayı ne kadar hak edip etmediğinin muhasebesini yapmak gerekmektedir. Sevim yoldaş bu mücadeleyi kendi bedenini bu terazide tartmış, ruhunu buradan çıkan sonuçlarla anı anına muhakeme etmiş ve kendini, kendisiyle bu zorlu mücadelenin sonucunda yaratmıştır.

Yarattığı bu kişilik, yarattığını yaşamın akışına katan, kendini kuşatmakla, oluşanla yetinmeden, kendini hiçbir şeyin üstünde görmeden, öğrendiklerine rağmen öğrenme ve öğretme eylemini, hata ve eksikliklerine karşı savaşımda, günlük yaşamın ayrıntılarına yerleştiren, aynı yolu paylaştığı yoldaşlarıyla yaratmak istediklerini gerçekleştirmenin çabasını veren, bunu yaparken bireyi reddetmeden, yıldırmadan, mütevazı bir yürek ve beyinle, değişimin gerekliliğine inanarak, değişimin kazanımlarıyla onurlandırarak ve bireyi bunun iç sorgulaması kadar kutsal çabasına yönelten sürekli bir esintiyi kendine kabul etmiş ve devrimin gerektirdiği fırtınalı kişiliğe bir örnek olmuştur. Çünkü Sevim yoldaşın insanı algılayışı ve insan yaklaşımı, hümanizmin yorumlanması, duygu ve akılla yoğrulan özelliklerin onurlu yaşamaya yönelen insan uğruna davranışa dönüştürülmesi, insanlığın bugün yaşadığı olgunluğun kocamış dünyada duygulanımlarla bütünleştirilerek bir yaşam tanımının oluşturulması hedefine kilitlenmiştir.

Sevim yoldaşın kişiliği, kendine örnek aldığı komünist önder kadınları miras olarak aldığını, neleri tarihten bugüne taşıdığını, hangi aşamalardan damıtarak kendini bugüne getirdiğini bilmek, bizleri O’nun şahsında gerçekleşen özgür kadın kişiliği hakkında aydınlatacaktır. Bu somut örnekle ortaya çıkan özgür kadın gerçekleşmesi bizler için yaşamın her anında, her türlü yaşamsal olguda ve hayallerimizde dahi kendimiz için örnek alacağımız bir özgür kadının portresidir.

Fazla söze gerek yok Sevim yoldaş gerçekten de yoldaştı, çünkü sade, doğal, dürüst, sevgi ve saygıyla etrafına yaklaşan, paylaşımcı, bütünleştirici, gerçek hareket ruhla, onun moral ve maneviyatıyla, gerçek yoldaşlık ölçüleriyle komünist kadın militanı temsil eden ve sonuna kadar pratiğiyle güven veren bir yoldaştı. Hareket sonuna kadar bağlı, hizmeti ve emeği esas alan, mevki ve yetki derdi olmayan, olumsuzlukları çekinmeden eleştiren bir komünist kadın militandı.

Ve kadının özgürleşmesi savaşımına sonuna kadar bağlı olan, devrimci değerlerden taviz vermeyen ve kendi öz gücüne ve halka- örgütüne güvenen, inanan, onu koruyan, emekçilere hizmette sınır tanımayan gerçek bir kadın militandı.

Mayısın ‘de emeğin sermayeye karşı kavga gününde ölümsüzler ordusuna kattığımız Sevim yoldaşın anısı önünde saygıyla eğiliyor, mücadelesini bayraklaştıracağımıza söz veriyoruz.

Hiç yorum yok: