5 Mayıs 2018 Cumartesi

Marksizm yeni ve bilimsel bir öğreti olmaya devam ediyor: Marx 200 yaşında

Proletaryanın büyük önderi ve öğretmeni, bilimsel sosyalizmin kurucusu, Karl Marks, 5 Mayıs 1883 yılında Almanya’nın Tirier kentinde doğdu 14 Mart 1883'te hayata gözlerini yumdu. Marks, on yıllar boyunca bilimsel sosyalizmin ülküsü uğruna olağanüstü bir özveri ve inançla çalıştı, işçi sınıfının pratikteki kavgasına aktif olarak katıldı. O, dahi bir teorisyen, usta bir pratisyen idi. O'nun ölümü, dünya proletaryası ve sosyalizm davası için büyük bir kayıptır. Ama o ardından çağlar boyu yaşayacak olan değerli bir mirası, bilimsel sosyalizmi bıraktı. Bugün, Marksizm'in dahi kurucusu Marks, enternasyonal proletaryanın bilincinde yer etmekte, adıyla, eserleriyle yaşamakta ve yeniden bayraklaşmaktadır.

Karl Marks, 5 Mayıs 1818'de Almanya'nın Trier şehrinde doğdu. Orta öğrenimini bu şehirde tamamladıktan sonra, önce Bonn, sonra Berlin üniversitesine devam etti. 1841 yılında Epicurusun felsefesi üzerine yaptığı doktora teziyle üniversite öğrenimini tamamladı. Bu dönemde Marks, görüşleri bakımından Hegelci bir idealist, radikal bir demokrattı. Marks, 1844 Elyazmaları'yla, bilimsel sosyalizmin temellerini atarak, kendisini proletaryayla özdeşleştirdi.

Gericilik onu Avrupa'nın bir ülkesinden ötekine sürüp durdu. O, politik bir sürgün olarak, oldukça ağır koşullar altında yaşadı. Zorluklar ona geri adım attıramadı. Marks, bilimsel sosyalizmin teorisini ve taktiklerini bizzat pratik devrimci çalışma içerisinde ve hasımlarıyla hesaplaşarak geliştirdi.


Bilimsel bir dünya görüşü olan Marksizm, adını Marks'tan alınmıştır. Marksizm, Marks'ın görüşlerinin ve öğretilerinin sistemidir. Marks, bu dünya görüşüne, 19. yüzyılın ikinci yarısında Engels ile birlikte kurdu. Marksizm, bütün öteki bilimler gibi deneylere, tarihin ve tabiatın gerçeklerine dayanır. Marks, insanlığın tarihi pratiğini, onun deneylerini yani somut olguları temel alarak, tabiatın ve toplumsal gelişmenin gerçeklerinden hareketle, bunları geliştirme yasalarının ortaya koydu. Marks, felsefi idealizmi çökertip diyalektik ve tarihi materyalizmi oluşturdu, geliştirdi toplumların ekonomik gelişim yasalarının ortaya çıkardı. Tarihi materyalizm ve artı-değer teorisini oluşturmak sosyalizmi bir ütopya olmaktan çıkarıp, bir bilim haline getirdi. İşçi sınıfı kendi kendisini tanımasını, kendi öz sınıfsal çıkarlarının bilincine varmasını gerekliliğini gösteren ve hayallerin yerine bilimi geçiren Marks, sadece teorisinin oluşturulmasıyla ilgili faaliyetlerle vermedi, aynı zamanda, proletaryanın sınıf mücadelesinin pratik sorunlarıyla da yakından ilgilendi. Bütün bunların sonucunda da dünya proletaryasına sönmeyen bir meşale ve tartışmasız bir önderi oldu.

Marks, tarihi materyalizm ve artı-değer teorisini oluşturarak, sosyalizmi bir ütopya olmaktan çıkarıp, bir bilim haline getirdi. Toplumsal gelişim yasalarına keşfeden Marks, kapitalizmin proleter devrim yoluyla kaçınılmaz yıkılışını ve kapitalizmin yıkıntıları üzerinde, sosyalist toplumun kurulacağını ve sınıfsız topluma doğru yürüneceğini bilimsel olarak kanıtladı. Toplumun gelişmesine yeni ufuklar açtı. Marks'ın parlak eseri, bir asırı aşkın süredir bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde dünya proletaryası ve halklarına esin kaynağı oluyor ve olmaya devam edecektir. Tarih kitleler içinde Marksizm çağımızda Marksizm-Leninizm) kadar yayılıp rekabet gören başka herhangi bir öğreti tanımamıştır.

Marksizm, kapitalizmle birlikte doğup gelişmekte olan yeni toplumsal gücün, yani işçi sınıfının kendi ideolojisine duyduğu gereksinimi karşılama yolunda nesnel bir zorunluluktu. Marks, bu öğretiyi oluştururken, kendi faşizmin ve tüm çağların bilimsel düşüncesini eleştiri süzgecinden geçirerek yararlandı. Marksizm, kapitalizme karşı mücadelede tüm açık ya da gizli düşmanlara karşı mücadele içinde, işçi sınıfının bilimsel ideolojisi olarak doğup gelişti. Marks'ın tüm eseri, bu uzlaşmaz mücadelenin damgasını taşır.

Burjuvazi, emperyalistler, gericiler ve revizyonistler, Marksizm'e saldırılarını  bugün de yoğun olarak sürdürüyorlar. Onlar, modern revizyonizminin ve sosyal-emperyalizmin iflasını, Marksizm-Leninizm'in iflası olarak lanse ettiler. Marksizm-Leninizm'in, devrim ve sosyalizm davasının modern revizyonist ihanetle kaybetmiş olduğu prestiji kullandıkça kullandılar. Marksizm-Leninizm'in açık ve gizli düşmanları koro halinde "komünizmin öldüğü"nü tekrarlayıp durdular.

Ne var ki, tüm tarih boyunca düşmanları ne zaman Marksizm'e zamanı geçmiş, eskimiş, ölmüş, vb. demişlerse, Marksizm daha güçlenmiş, daha üst bir düzeye çıkmıştır. Marks ve Engels zamanında, Proudhoncular, Lassalcılar, Bakunincilerin sahte sosyalist teorileriyle polemikten sonra; Lenin zamanında, II. Enlernasyonal'in elebaşıları Bernstein ve Kautsky'nin burjuva, küçük burjuva teorileriyle hesaplaşmadan sonra; Stalin zamanında, Troçkici, Buharinci, ve Titocu tezlere karşı mücadeleden sonra Marksizm daha güçlendi. Marksizm-Leninizm, hasımlarıyla mücadelede üstünlüğünü kanıtladı.

 Her dönem  Marksizm-Leninizm yönelik saldırlar dur durak bilmeden sürdür. Neki bu saldırılarda ML daha da güçlenerek çıktı. Zira Marksizm-Leninizm'in her yeni ve bilimsel bir öğretidir, asla yenilmezdir. Marksizm-Leninizm canlıdır. Çünkü tarihi gerçeği gösterir, nesnel yasaları yansıtır, geleceği elinde tutan proletaryanın çıkarlarını savunur ve tarihsel gelişmeyle uyumludur, Marksizm-Leninizm, yasanmış, pratiği temel alır. Yaşamı gerçeğin tek kıstası kabul eder. İşte bu nitelikleriyle, Marksizm-Leninizm, sürekli gelişmekte olan canlı, tek ve bölünmez bir öğretidir. Bu gelişim, Marksizm-Leninizm'e, yaratıcı bir nitelik kazandırıyor, onu soldurmuyor; tersine, işçi sınıfı ve Marksist-Leninistlerin yaşayıp mücadele ettikleri her ülkede derin etkinliğini sürdürüyor.

Marksizm-Leninizm, yalnızca temel ilke ve öğretileri temelinde yaratıcı olarak geliştirilebilir. Ama Marksizm-Leninizm düşmanları, revizyonistler özellikle de Rusçu modern revizyonistler, bu gerçeği yadsıyor, ona eskimiş ve aşınmış yaftası yapıştırmak ve de Lenin ve Stalin tarafından yaratıcı geliştirilmesini inkar etmek için yeni koşul ve olgularla, dünyada görülen değişikliklerle spekülasyon yapıyor; Stalin'i Lenin'e Lenin'i Marks'a ve Engels'e karşı çıkarıyorlar.

Marks’ın bilimsel teorisi, yüzyıldan fazladır tüm dünya tarihi gelişmelerine güçlü bir ışık tuttu. Bugün de insanlığın gelecek yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Çağımız başlıca özelliklerini koruyor. Burjuvazi, revizyonizm, gericilik bir dönem kapitalist toplumundaki değişiklikleri, sermayenin küresel saldırıları sonucu ağırlığının artmasını, bilimsel teknik ilerlemeyi, çok uluslu şirketlerin ve benzeri uluslararası kuruluşların gelişip çeşitlenmesini, kapitalizmin görece yükselişini. vs. gerekçe gösterip, spekülasyon yapıyorlardı. Ne ki bunun balon olduğu son krizle bir kez daha yakıcı olarak çıktı ve kapitalizmin özünde hiç bir değişiklik olmadığını ortaya koydu.

Marks’ın kapitalizmle ilgili geçen yüzyılda yaptığı devrim tahlilleri, bugün de güncel değerini koruyor. Günümüzde kapitalist toplumun gerçekleri, Marks ve Lenin'in kapitalizm konusundaki tahlillerini her gün doğruluyor. Emperyalizmin temel özellikleri sürüp gidiyor. Emek sermaye arasında, ezilen halklarla emperyalistler ve emperyalistlerin kendi aralarındaki çelişkiler derinleşmeye devam ediyor. Bütün bunlar, emperyalizmi zayıflatıp, proleter devrimlerin nesnel koşullarını daha da olgunlaştırıyor.

Marks'ın doğumunun üzerinde geçen 200. yıl, küçük-büyük olaylarla, zikzaklarla, beklenmedik gelişmelerle, vb. dolu geçti. Ama bunlardan hiç biri Marks’ın öğretisini asla sarsmadı. Marks’ın adı, dünya proletaryası ve devrimci sosyalistlerinin beyninde, yüreğinde yaşıyor. Tarihsel gelişme, Marks’ın gösterdiği insanlığın aydınlık geleceğine, sosyalizme ve sınıfsız topluma giden yolda ilerliyor, Ne burjuvazinin, emperyalizmin ve dünya gericiliğin, ne de revizyonizmin çabaları bu gelişmeyi önler.

Yaşasın Marksizm-Leninizm!
Marks’ın yaktığı komünizm ateşi yanmaya devam ediyor! 

Hiç yorum yok: