12 Mayıs 2013 Pazar

18 Mayıs’ı kavramak geçmişe Marksist-Leninist bakışla yaşamak ve olguları gerçeklikten aramaktan geçiyor


Bölüm: 2

“Par­ti­miz edim­sel ola­rak, ya­ni top­lum­sal köken iti­ba­rıy­la iş­çi sı­nı­fı­nın ‘en bi­linçli azın­lı­ğın­dan’ oluş­tuğ­u kuş­ku­suz söy­le­ne­mez.” (agb. 28)

“Par­ti­miz, ke­sim­sel ça­lış­ma söz ­ko­nu­su ol­du­ğun­da, özel­lik­le büyük met­ro­pol­ler­de güç­le­ri­nin en ço­ğu­nun gi­de­rek iş­çi ça­lış­ma­sın­da ko­num­lan­dır­ma­ya yönel­di… An­cak so­run­da ıs­rar­lı dav­ra­nı­la­ma­dı. Ge­liş­me­miz ha­la cı­lız ve sı­nır­lı­dır… çok sa­yı­da kad­ro sı­nıf ça­lış­ma­sın­da görev­len­diril­se­ de bun­la­rın önem­li bir ke­simine ge­re­ken iş­ler­lik ka­zan­dı­rıl­dı­ğı söy­le­ne­mez… İş­çi iliş­ki­le­ri­mi­zi ör­güt­le­me­de be­lir­gin ge­liş­me­ler ol­du. Ama bu de­vam et­ti­ri­le­me­di…” (Agb. s. 51-52.)

“Par­ti­miz, ko­münist ha­re­ke­ti, bütün var­lığ­ı süre­sin­ce bir göl­ge gi­bi iz­le­yen iş­çi ha­re­ke­tin­den ya­lı­tıl­mış­lık so­ru­nu­nu çöz­me id­dia, görüş açı­sı ve ka­rar­lı­lığ­ı­na sa­hip ol­du­ğu­nu özel­lik­le bun­dan son­ra­ki pra­ti­ğiy­le gös­ter­mek zo­run­da­dır.” (agb. s. 53.)

Da­ha bu­ra­ya ak­tar­ma­yı ge­rek­li gör­me­di­ği­miz bir çok de­ğer­len­dir­me ve ve­ri­ler çe­te­ci­le­rin söy­lem­le­riy­le pra­tik­le­ri ara­sın­da­ki çe­liş­ki­nin de­rin­le­şe­rek sürüp git­tiğ­i­ni ve sı­nı­fı te­mel alan bir ör­güt­sel, pra­tik ça­lış­ma ge­liş­tir­me­dik­le­ri­ni gös­ter­mek­te­dir. Pe­ki 40 yıl son­ra Kay­pak­ka­ya yol­daş ve da­ha son­ra­sın­da ko­münist ha­re­ke­tin ya­rat­tığ­ı, fab­ri­ka iş­çi iliş­ki­le­ri­nin on­da bi­ri­si­ni bi­le ör­güt­le­me, fab­ri­ka iliş­ki­si ya­rat­ma ve hüc­re­leş­me, sen­di­kalar içinde bu­na uy­gun ha­re­ket et­me­di­ği ge­rek­çe­siy­le eleş­ti­rip küçük-bur­ju­va çem­be­ri kı­rıp, dı­şı­na çık­ma­dığ­ı id­di­asıy­la eleş­ti­rip, mah­kum eder­ken, bu­gün­kü MLKP, 40 yıl son­ra semt ve öğ­ren­ci gençlik için­den dev­şir­diğ­i küçük bur­ju­va kad­ro­lar­la, esas ola­rak pra­tik ça­lış­ma­la­rı­nı sı­nıf dı­şı küçük-bur­ju­va ke­sim­ler için­de -ö­ğren­ci gençlik ve semt­ler gi­bi yoğ­un­laş­tı­rır­ken Mark­sist olu­yor ama önün­de ya­rar­la­na­cağ­ı her­han­gi bir de­ney, tec­rübe ve ola­nak­lar vb. yok­ken ilk­li­ğin ve ço­cuk­luğ­un ge­tir­miş ol­duğ­u ne­den­ler­den do­la­yı ay­nı ko­num­da ha­re­ket eden Kay­pak­ka­ya ve ko­münist ha­re­ke­ti çok ra­hat­lık­la küçük-bur­ju­va ola­rak dam­ga­la­ya­rak mah­kum et­me­ye ça­lı­şı­yor. Ba­ka­lım MLKP 26 yıl son­ra ör­güt­sel-po­li­tik ça­lış­ma­nın mer­ke­zin­de tut­tu­ğu­nu id­dia et­tiğ­i sı­nıf­la bir­leş­me­de ne ka­dar yol ka­t et­miş­tir?


“MLKP’nin sı­nıf ha­re­ke­ti­ne bağ­lan­ma­dı­ğı, onun te­mel za­afı, iş­çi sı­nı­fıy­la bağ­la­rı­nın faz­la­sıy­la za­yıf ol­ma­sı­dır…” (2. Kong­re Bel­ge­le­ri, s. 27.)

“Par­ti­miz edim­sel ola­rak, ya­ni top­lum­sal köken iti­ba­rıy­la iş­çi sı­nı­fı­nın ‘en bi­linçli azın­lığ­ın­dan’ oluş­tuğu kuş­ku­suz söy­le­ne­mez.” (agb. 28.)

“Par­ti­miz, ke­sim­sel ça­lış­ma söz­ ko­nu­su ol­duğ­un­da, özel­lik­le büyük met­ro­pol­ler­de güç­le­ri­nin en çoğ­u­nun gi­de­rek iş­çi ça­lış­ma­sın­da ko­num­lan­dır­ma­ya yönel­di… An­cak so­run­da ıs­rar­lı dav­ra­nı­la­ma­dı. Ge­liş­me­miz ha­la cı­lız ve sı­nır­lı­dır… çok sa­yı­da kad­ro sı­nıf ça­lış­ma­sın­da görev­len­di­ril­se­ de bun­la­rın önem­li bir ke­si­mi­ne ge­re­ken iş­ler­lik ka­zan­dı­rıl­dı­ğı söy­le­ne­mez… İş­çi iliş­ki­le­ri­mi­zi ör­güt­le­me­de be­lir­gin ge­liş­me­ler ol­du. Ama bu de­vam et­ti­ri­le­me­di…” (Agb. s. 51-52.)

“Par­ti­miz, ko­münist ha­re­ke­ti, bütün var­lığ­ı süre­sin­ce bir göl­ge gi­bi iz­le­yen iş­çi ha­re­ke­tin­den ya­lı­tıl­mışlık so­ru­nu­nu çöz­me id­dia, görüş açı­sı ve ka­rar­lı­lı­ğı­na sa­hip ol­du­u­nu özel­lik­le bun­dan son­ra­ki pra­ti­ğiy­le gös­ter­mek zo­run­da­dır.” (agb. s. 53.)

Da­ha bu­ra­ya ak­tar­ma­yı ge­rek­li gör­me­di­ği­miz bir çok de­ğer­len­dir­me ve ve­ri­ler MLKP’nin söy­lem­le­riy­le pra­tik­le­ri ara­sın­da­ki çe­liş­ki­nin de­rin­le­şe­rek sürüp git­ti­ği­ni ve sı­nı­fı te­mel alan bir ör­güt­sel, pra­tik ça­lış­ma ge­liş­tir­me­dik­le­ri­ni gös­ter­mek­te­dir. Pe­ki 40 yıl son­ra Kay­pak­ka­ya yol­daş ve da­ha son­ra­sın­da ko­münist ha­re­ke­tin ya­rat­tığ­ı fab­ri­ka iş­çi iliş­ki­le­ri­nin on­da bi­ri­si­ni bi­le ör­güt­le­me, fab­ri­ka iliş­ki­si ya­rat­ma ve hüc­re­leş­me, sen­di­kal ça­lış­ma­lar ya­ka­la­ma­yı ba­şa­ra­ma­yan MLKP’nin ken­di­si­ni ko­münist, ama ger­çek ko­münist­le­ri küçük bur­ju­va ola­rak ni­te­le­me­ye kal­kış­ma­sı ne ka­dar do­ğru ve dürüst bir yak­la­şım­dır? Bu açık­tan “be­nim­se iyi­dir öte­si tu­fan­dır” bi­çi­min­de­ki küçük-bur­ju­va opor­tünist in­kar­cı bir de­ğer­len­dir­me değ­il mi? Ni­te­kim MLKP’nin in­kar­cı opor­tünist görüş­le­ri ken­di ger­çek­li­ği­ni kav­ra­ma ve de­ğer­len­dir­me­de ayak bağ­ı ol­muş­tur ve ge­li­nen du­rum­da ken­di ger­çek­liğ­i­ni açık­la­ma­da zor­lan­dığ­ı gi­bi tam bir çık­maz ya­şa­mak­ta­dır.


Ül­ke­miz­de küçük bur­ju­va­zi, nüfu­sun en büyük ke­si­mi­ni oluş­tu­ran bir sı­nıf­tır. Bu sı­nı­fın çı­kar­la­rı­nı sa­vu­nan an­cak pro­le­tar­ya adı­na ha­re­ket et­me id­di­asın­da olan küçük bur­ju­va grup ve çev­re­le­rin sa­yı­sı bir hay­li ka­ba­rık. M-L par­ti ö­ğre­ti­si, bu grup ve çev­re­le­rin yad­sı­dı­ğı so­run­lar­dan bi­ri­dir. Bu grup­lar bi­çim­de bir­bir­le­rin­den ay­rı­lı­yor gözük­se­ler­ de, öz­de ay­nı nok­ta ­da bir­leş­mek­te­dir­ler. Ge­nel do­ğru­la­rı sı­ra­la­yan ama iş ül­ke so­mu­tu­na gel­di­ğin­de in­kar­cı an­la­yış, par­ti­nin süb­jek­tif ko­şul­la­rı­nın ha­zır­lan­ma­sı­nı red­de­den ta­be­la­cı yak­la­şım, M-L par­ti ö­ğre­ti­si­nin günümüz­de ge­çer­li­li­ği ol­ma­dı­ğı tez­le­ri vb. opor­tünist an­la­yış­la­rın ba­zı ör­nek­le­ri­dir. Hep­si­nin or­tak özel­liğ­i ­de küçük-bur­ju­va bi­rey­ci sı­nıf tav­rı­dır.

Dün­ya­nın mer­ke­zi­ne ken­di­le­ri­ni ko­ya­rak, ken­di­le­ri­ni en büyük M-L ilan et­mek ama­cıy­la te­ori­yi ya­rat­ma­ya ça­lış­mak, ger­çek­le­ri ta­rif ede­rek söz­de tes­pit­ler yap­mak opor­tünist akım­la­rın or­tak özel­lik­le­rin­den bi­ri­dir. Küçük bur­ju­va sı­nıf tav­rı­nın açık bir ifa­de­si olan bu yak­la­şım tar­zı dü­şün­ce pla­nın­da muğ­lak­lık ve te­ori­nin çar­pı­tıl­ma­sı ile bir­le­şi­yor. So­nuçta bütün küçük-bur­ju­va akım­la­rın var­dık­la­rı nok­ta ise, pro­le­tar­ya par­ti­si so­ru­nun­da an­ti-Mark­sizm.

Küçük-bur­ju­va akım­lar, Le­ni­nist par­ti te­ori­si­ni kat­le­der­ken par­ti­siz ko­münist par­ti­si ku­ru­la­cağ­ı görüşüy­le par­ti­nin süb­jek­tif şart­la­rın tah­ri­fi­ne, re­form­cu dönüşüm te­ori­si­ne ka­dar bir di­zi opor­tünist görüş­ler sa­vun­ma­ya götür­mek­te­dir.


El­bet­te bu opor­tünist ce­nahın görüş­le­ri­ni bu­ra­da tek tek ele alıp eleş­tir­mek ya­zı­mı­zın hac­mi­ni aşa­cak­tır. Ama biz bu­ra­da opor­tünist an­la­yış­lar­dan iki­si üze­rin­de dura­ca­ğız. Bu iki opor­tünist eği­lim, ge­nel­de dev­rim­ci ha­re­ke­tin üze­rin­de bir­leş­ti­ği yakla­şım­lar ol­duğ­u için bu eleş­ti­ri­le­ri­miz di­ğer akım­lar için­de ge­çer­li­liğ­i­ni ko­ru­mak­ta­dır. Bi­lin­diğ­i gi­bi geç­mi­şe ba­kış ala­nın­da iki akım da­ha çok öne çı­ka­rak opor­tünist görüş­le­rin sis­tem­li sa­vu­nu­cu­la­rı ol­muş­tur.

Diğ­er akım­lar, asıl ola­rak bu iki akı­mın özel­lik­le ­de TDKP’nin in­kar­cı mükem­me­li­yet­çi görüş­le­ri­nin ta­kip­çi­le­ri ol­muş­lar­dır. TDKP ve TKP-ML bu her bi­ri ken­di­si­ni dün­ya­nın mer­ke­zin­de tut­ma -bun­la­ra da­ha son­ra TİKB, EKİM, MLKP gi­bi grup­lar­ da ka­tıl­mış­lar. Ama bütün bu ör­güt­le­re ön­der­lik eden ve an­la­yış ve­ren TDKP opor­tüniz­mi ol­muş­tur ken­di grup­la­rı­nı ya­nıl­maz say­ma­yı, M-L gös­ter­me­yi çı­kış nok­ta­la­rı yap­ma­la­rı, ger­çek­le­ri bu­na göre çar­pıt­ma­la­rı or­tak dün­ya görüş­le­ri­nin baş­lı­ca yan­sı­ma­la­rın­dan­dır. Ken­di için­de tu­tar­lı ba­kış açı­sı­na sa­hip ol­ma­ma­la­rı, mu­ğlak­lık, ek­lek­tizm ve me­ka­nizm için­de yüz­me­le­ri yu­ka­rı­da be­lirt­tik­le­ri­mi­ze ek­len­me­li­dir.


TDKP ve diğ­er in­kar­cı opor­tünist­le­ri -ki da­ha son­ra­sın­da bu çiz­gi­nin üze­ri­ne ka­pak­la­nan MLKP, EKİM, TİKB’nin her iki ka­na­dı vb. akım­lar bu in­kar­cı­lığ­ın en ka­ba bi­çi­mi­nin ka­rar­lı ta­kip­çi­si ha­li­ne gel­miş­ler­dir- ek­lek­tizm­le­ri­ni te­orik yak­la­şım­da­ki mu­ğlak­lık­la bir­leş­tir­mek­te, ka­ba bir in­kar­cı­lık ola­rak bi­çim­len­mek­te­dir. TDKP, MLKP, EKİM, TİKB vb. mükem­mel­i­yet­çi bir yak­la­şım­la geçmi­şi bütünüy­le red­de­de­rek, ko­münist ha­re­ke­tin geçmi­şi­ne ha­ya­sız­ca sal­dı­rı­la­ra gi­riş­ti­ler. Bu akım­lar özel­lik­le ko­münist ha­re­ke­tin geçmi­şi­ne mükem­meli­yet­çi mev­zi­de sal­dı­rır­lar­ken, ge­rek ken­di geçmiş­le­ri­ni ve ge­rek­se bu­gün için­de bu­lun­duk­la­rı du­rum­la­rı­nı ele alır­ken ola­bil­di­ği­ne hoş­görülü bir yak­la­şım­la ha­re­ket eder­ler­ken, so­nuçta bütün ça­ba­la­rı her şe­yin ken­di­le­riy­le baş­la­dı­ğı­nı, ken­di­le­riy­le süre­ceğ­i id­di­ala­rın­da düğüm­len­mek­te­dir.

TDKP, Kay­pak­ka­ya’dan 7 yıl son­ra bun­la­rı sa­vun­mak­ta­dır; ve da­ha son­ra­ki süreçte ve bu­güne ka­dar TDKP bu gö­rüş­le­ri­nin bir çoğ­u­nun öz-e­le­şti­ri­si­ni kök­lü ola­rak yap­ma­dığ­ı gi­bi kong­re bi­le top­la­ma­mış­tır, ne­ ki, görüş­le­ri­ni çak­tır­ma­dan opor­tü­nist yön­tem­ler­le ter­k e­der gözük­mek­ten ge­ri dur­ma­yan TDKP ge­li­nen du­rum­da li­ki­das­yo­na u­ğra­mış­tır. Fa­kat tüm bun­la­ra kar­şın TDKP, kıs­kançlı­ğı­nı bu küçük bur­ju­va görüş­le­ri­ni Mark­sist ola­rak gös­ter­me­ye ça­lı­şır­ken ken­di­sin­den fer­sah fer­sah ile­ri­de olan Kay­pak­ka­ya ve ko­münist ha­re­ke­ti küçük-bur­ju­va­lık­la suçla­ma­dan ge­ri dur­ma­mış­tır.

TDKP’nin görüş­le­ri; “ Tür­ki­ye em­per­ya­liz­min ya­rı-sömür­ge­si al­tın­da ya­rı-fe­odal bir ül­ke­dir.” (TDKP Kong­re Bel­ge­le­ri, s. 86.)

“Mev­cut şart­lar­da Tür­ki­ye dev­ri­mi­nin yo­lu­nun ge­nel çiz­gi­si top­rak dev­ri­mi­ni yürüte­rek ve köy­lük bölge­ler­de tah­kim edil­miş üs­le­re da­ya­nı­la­rak, kır­lar­dan şe­hir­le­re ge­li­şen halk sa­va­şı yo­luy­la ik­ti­da­rın par­ça par­ça alın­ma­sı çiz­gi­si­dir.” (Par­ti Bay­rağ­ı, s.1, s.20.)

TDKP’nin ‘dün dün­dür bu­gün bu­gün­dür’ opor­tünist ve çift stan­dart­çı yak­la­şım­la­rı­nın kıs­kançlık­la sa­vu­nu­cu­la­rın­dan bi­ri­si­de TİKB ve bu­gün MLKP’de ifa­de­si­ni bu­lan TKİH, EKİM eği­li­mi­dir. Ko­nu­nun daha iyi an­la­şıl­ma­sı ba­kı­mın­dan bu akım­lar­dan ba­zı gö­rüş­le­ri bu­ra­ya al­ma­yı ya­rar­lı bul­duk.

TKİH bel­ge­le­rin­den; “ Bütün or­gan­lar la­ğve­dil­di. Kolek­tif ça­lış­ma­ya son ve­ril­di. in­san­lar ken­di baş­la­rı­na bı­ra­kıl­dı. Ka­rar alı­nır­ken ör­gütün bir da­ha ne za­man top­la­na­ca­ğı ko­nu­sun­da bi­le hiç bir ga­ran­ti ve­ril­me­di. (Sı­nıf müca­de­le­si­ni ta­til eden ör­güt ko­münist olu­yor­ da, her ko­şul­da düş­ma­na cep­he­den ka­fa tu­tan Ka­ypak­ka­ya ve ör­gütü küçük-bur­ju­va ola­rak de­ğer­len­di­ri­le­bi­li­ni­yor) Hat­ta açık­tan, ‘ör­gütü bir da­ha ye­ni­den ku­ra­ma­ya­cağ­ı­mız’ da­hi söy­len­di.” (TKİH Ge­nel Top­lan­tı Ka­rar­la­rı s. 12, yıl 1984.)

“De­ğer­len­dir­me­ler­de es­ki­yen yan­lar­ da var. Bu es­ki­me­ye kıs­men 84’ün ağır şart­la­rı­nın bas­kı­sı al­tın­da ya­pı­lan süb­jek­tif, di­ğer grup­la­ra kar­şı aşı­rı güven­siz ya­pay, yer yer ki­bir­li sap­ta­ma­lar, yer yer mad­di ko­şul­lar­da­ki de­ğiş­me­le­re yol açmış­tır.” (Age. s.1. yıl 1990.)

“Tür­ki­ye’nin sos­yo-eko­no­mik ya­pı­sı­nın ya­rı-fe­odal ola­rak ta­nım­lan­ma­sı ye­ri­ne, bu ger­çeğ­e da­ha uy­gun bir bi­çim­de ye­ni, ‘ge­ri ka­pi­ta­list’ ola­rak ta­nım­la­dı­ğı­mı­zı da ay­rı­ca be­lir­te­lim.” (Age. s. 3)

TİKB bel­ge­le­rin­den; “Top­rak ağa­lı­ğı eko­no­mi­si ya­şam­da­ki be­lir­le­yi­ci­li­ği ko­nu­mu­nu ko­ru­mak­ta­dır.” (TİKB Prog­ra­mı, Ak­ta­ran Bir­lik Üze­ri­ne, s. 54)
“Kuş­ku­suz he­nüz sı­nıf te­me­li­ne otur­ma­yı­şı, müca­de­le tak­tik­le­ri, ör­güt­len­me bi­çim­le­ri ye­te­rin­ce ge­liş­me­miş ko­münist bir ör­güt­te çe­şit­li dar­lık­lar, sığ­lık­lar ve uz­laş­ma­cı eği­lim­ler görüle­bi­lir.” (Orak-Çe­kiç sy. 70 s. 31.)

“TİKB’nin ge­nel plat­for­mu bun­dan 34 yıl ön­ce ya­ni 1979 yı­lı­nın ilk ay­la­rın­da ya­zıl­dı. Do­la­yı­sıy­la (dik­kat edil­sin tam 34 yıl son­raki bugün ortada kaç TİKB kaç TİKB olduğu belli değil. HB) ya­yın­la­ndı­ğı döne­min iş­le­riy­le be­ra­ber ham­lık­la­rın ve geçmiş ya­nıl­gı­la­rın ba­zı ka­lın­tı­la­rı­nı ta­şı­yor­du. Plat­for­mun ya­zıl­dı­ğı dönem­de ha­re­ke­ti­miz he­nüz gençti ve doğ­al ola­rak te­orik bi­ri­kim ba­kı­mın­dan bu­güne göre da­ha ge­riy­di. Plat­for­mun üs­lu­bu­nu, çö­züm­le­me­le­ri­ni, de­rin­lik düze­yi­ni ve for­mülas­yon­la­rı­nın ifa­de edi­liş tar­zı­nı ha­re­ke­ti­miz çok­tan açmış bu­lu­nu­yor, bu­gün ar­tık…” (Orak-Çe­kiç s. 74, s.13.)

“Prog­ra­mı­mız ve ba­zı ko­nu­lar­da­ki te­mel po­li­ti­ka­la­rı­mı­zın, kıs­mi ek­sik­lik ve ye­ter­siz­lik­le­ri ta­şı­ma­sı­nın ya­nı sı­ra, geçmi­şin ki­mi yan­lış­la­rın­dan ve re­viz­yo­nist ka­lın­tı­lar­dan tümüy­le aza­de ol­ma­dık­la­rı­nı bu­gün da­ha iyi göre­bi­li­yo­ruz.” (TİKB 2. Kong­re Bel­ge­le­ri s. 105.)

“Cid­di bir si­ya­sal kim­lik­le kit­le­le­rin kar­şı­sı­na çı­ka­bil­diğ­i­miz öl­çü­de bir al­ter­na­tif sun­muş olu­ruz. Bir an ön­ce par­ti kim­liğ­i ile or­ta­ya çık­ma­mı­zı ge­rek­ti­ren te­mel ne­den­ler­den bi­ri de bu­dur. Kit­le­le­rin ile­ri ke­sim­leri­ni, bu yol­la, sos­ya­liz­me açık ke­si­mi­ni kas­te­di­yo­rum. Bir an ön­ce par­ti kim­li­ğiy­le or­ta­ya çık­ma­mı­zı ge­rek­ti­ren te­mel et­ken­ler­den bi­ri ­de bu­dur. ( EKİM sı­nıf ha­re­ke­ti­nin ay­rı yol­da ken­di­le­ri­nin ha­la ay­rı yol­da yürüdük­le­ri­ni ve sı­nıf­la bir­li­ği az-çok ya­ka­la­ya­ma­dık­la­rı­nı ve sı­nıf ha­re­ke­ti­nin bir dur­gun­luk süre­cin­den geçtiğ­i­ni söy­le­mek­te­dir­ler. HB) Bu­nu biz, bu il­kel, bu cid­di­yet­siz, ge­li­nen yer­de bu so­rum­suz dev­rim­ci akım­lar­la ara­ya da­ha be­lir­gin bir me­sa­fe koy­mak­la mut­la­ka bir­leş­tir­mek du­ru­mun­da­yız.” (K. Bay­rak sy. 28, s.17.)

İn­kar­cı opor­tünist ce­na­hın süb­jek­ti­viz­me, küçük-bur­ju­va­zi­nin bi­rey­ci sı­nıf tav­rı­na da­ya­lı çı­kış nok­ta­sı, on­la­rın sa­vun­duğ­u tez­ler hak­kın­da fi­kir ve­ren baş­lı­ca nok­ta­lar­dan bi­ri­si­dir. Söy­le­nen tüm bu söz­ler, ya­pı­lan tes­pit­ler, be­lirt­ti­ği­miz çı­kış nok­ta­sıy­la uyum için­de, her şe­yin ken­di­le­riy­le baş­la­dı­ğı­nı is­pat­la­ma­nın ber­bat bi­rer ara­cı ol­mak­tan öte bir an­lam ta­şı­ma­mak­ta­dır. Ba­zı ko­nu­la­rın ge­çiş­ti­ril­me­si, ek­lek­tizm vb. tümü bu va­zi­ye­ti kur­tar­ma ça­ba­sı­nın küçük-bur­ju­va bi­rey­ci­liğ­in fa­tu­ra­sı­dır.

Dog­ma­tik Maocu TKP-ML ve MKP ce­na­hı­nın geçmi­şe ve bu­güne iliş­kin in­kar­cı opor­tünist ce­nah­tan ta­ma­men fark­lı tes­pit­ler yap­ma­ları, bunların ara­la­rın­da­ki kök­lü bir ay­rı­lık­tan kay­nak­lan­dığını söylenemez. Ak­si­ne, ko­münist ha­re­ke­tin şah­sın­da geçmi­şi red­de­den in­kar­cı­lık­ta, yi­ne geçmi­şi ide­ali­ze eden, ha­ta­la­rı gör­mek, ka­bul­len­mek ye­ri­ne bun­la­ra sı­kı­ca sa­rı­larak komünist hareketi hatalardan azade bir yaklaşım içinde değerlendiren do­gma­tizm­de ay­nı te­mel üze­rin­de yük­se­lir. Fark­lı­lık ay­nı dün­ya görüşünün, sı­nıf tav­rı­nın de­ği­şik bi­çim­le­rin­den iba­ret­tir.


Bi­lin­diğ­i gi­bi do­gma­tik TKP-ML, MKP ve diğerleri Maocu ce­na­hı, Tür­ki­ye’de ör­güt­lü ko­münist ha­reke­tin ikin­ci kez 1972 yı­lın­da TKP/ML Ha­re­ke­ti ile do­ğdu­ğu­nu sa­vun­mak­ta­dır. Bu do­ğru tespit­ten ha­reket­le geçmi­şin ha­ta­la­rı­na sı­kı sı­kı­ya sa­rıl­mak­tan ge­ri dur­mu­yor. Bu­ra­da TKP-ML, MKP vb. ce­na­hı süb­jek­tif un­su­run öne­mi­ni yad­sı­yor. Bir ko­münist par­ti­si­nin be­lir­li ob­jek­tif te­mel­ler üze­rin­de süb­jek­tif ko­şul­la­rın ol­gun­laş­ma­sıy­la ku­ru­la­cağ­ı­nı, süb­jek­tif ko­şul­la­rın müca­de­le ile ol­gun­laş­tı­rı­la­cağını red­de­di­yor.

Ta­bi ki böy­le bir görev­den ken­di­sini aza­de gören bu opor­tünist­ler, par­ti is­mi­nin kul­la­nıl­ma­sıy­la her­şe­yin hal­lo­la­cağ­ı­nı, par­ti so­ru­nu­nun çö­züm­le­ne­ce­ği­ne ina­nı­yor­lar. Par­ti­yi bi­linç ve ör­güt­len­me düze­yi ol­duk­ça ge­ri bir grup de­re­ke­si­ne düşüren bir an­la­yı­şın sa­vu­nu­cu­lu­ğu­nu yap­mak, par­ti­nin ku­rul­ma­sı için en te­mel ha­zır­lık­la­rı bir yana itmek par­ti­nin pro­le­tar­ya­nın ör­güt­lü ön­cü gücü ol­du­ğu­nu red­det­mek­le, par­ti­yi sı­ra­dan bir ör­güt düze­yi­ne düşür­mek­le eşit­li­yor.


İn­kar­cı ve do­gma­tik opor­tünist­ler sı­nıf müca­de­le­si­nin ge­li­şim ya­sa­sı­nı kav­ra­ya­mı­yor­lar. Bu ya­sa­nın kav­ran­ma­yı­şı in­kar­cı opor­tünist ce­na­hı geçmi­şi de­ğer­len­di­rir­ken mükem­me­li­yet­çi­lik­le bir­le­şip, in­kar­cı­lık ola­rak so­mut­laş­tı­rır­ken, yi­ne ay­nı diyalektik ya­sa­nın kav­ran­ma­yı­şı, TKP-ML, MKP vb. Maocu ce­na­hı­n, geçmi­şi ide­ali­ze ede­rek sı­nıf müca­de­le­si­nin ge­li­şim ya­sa­sı­nın dı­şı­na çı­kar­ma­ya, geçmi­şin ha­ta­la­rı­na sa­rıl­ma­ya götür­mek­te ve dahası açıkça in­kar­cı­lığ­a kar­şı çı­kar görünen TKP-ML, MKP Maocu ce­na­h, 72’den bu ya­na bi­linç ve ör­güt­len­me­de­ki ge­liş­me­yi red­de­de­rek, in­kar­cı­lı­ğın ka­ba bir ör­neğ­i­ni ser­gi­le­mek­te­dir­ler. Ay­nı bi­çim­de geçmiş­te cid­di ha­ta ve za­af­la­rı­nı ka­bul et­me­nin, geçmi­şi M-L’ist ola­rak de­ğer­len­dir­mek­le çe­li­şe­ceğ­i­ni düşün­mek­te, mükem­mel­i­yet­çi­liğ­i­nin bir baş­ka ör­neğ­i­ni ser­gi­le­mek­te­dir.

Ni­te­kim bu ce­nah saf­la­rın­da sık sık ay­rı­lık­la­rın ya­şan­ma­sı, geçmiş ha­ta­la­rı­nın pra­ti­ğin ve­ri­le­riy­le bi­lim­sel ba­kış­la ele alı­nıp de­ğer­len­dir­me ve ar­tık müca­de­le­nin ge­ri­sin­de kal­mış olan sos­yal ge­liş­me­nin ih­ti­yaçla­rı­na ya­nıt ver­mek­ten uzak­laş­mış görüş­le­ri­ni göz­den ge­çi­re­rek, opor­tünist ve do­gma­tik görüş­le­ri aş­ma ye­ri­ne, ge­ri­de kal­ma ve do­gma­tik­ler eliy­le da­ha da ge­ri­ye çe­ki­le­rek, ha­ta­la­rı sis­tem­li ha­le ge­ti­re­rek çiz­gide dönüş­müş ve or­ta­ya Ma­oist ve ya­şa­mın ger­çek­li­li­ğin­den ko­puk, sol opor­tünist bir çiz­gi ortaya çık­mış­tır. Bu ar­ka­daş­lar eko­no­mik, po­li­tik ve sos­yal ge­liş­me­nin ya­sa­la­rı­nı du­rağ­an, sta­tik ola­rak gör­dük­le­rin­den do­la­yı, dün müca­de­le­nin ih­ti­yaçla­rı­na ya­nıt ve­ren ama bu­gün müca­de­le­nin ih­ti­yaçla­rı­na ya­nıt ol­mak­tan ge­ri kal­mış görüş­ler­le müca­de­le et­me­ye ça­lı­şı­rlarsa, so­nuçta ortaya ne de­ve ne kuş gi­bi ucu­be bir du­rum or­ta­ya çı­kar ve TKP-ML, MKP vb Maocu ce­na­hı, bu olum­suz­lu­ğu, geçmi­şe sa­hip çık­ma adı­na kıs­kançlık­la sa­vun­ma­ya ça­lı­şa­rak, Kay­pak­ka­ya yol­da­şa say­gı­sız­lık­ta ku­sur et­mez bir ko­num­da yürümekten kendisini alamaz.

TKP-ML, MKP vb. Maocu cenahın her iki-üç yıl­da bir ön­der­lik­le­ri­ni opor­tünist ola­rak suçla­yıp, çiz­gi­den uzak­laş­tık­la­rı vb. yön­lü eleş­ti­ri­ler­de bu­lun­ma­la­rı­na kar­şın, yi­ne­de TKP-ML’yi Mark­sist ola­rak gör­me­le­ri de ken­di için­de ne ka­dar tu­tar­lı bir konum­da durduk­la­rı­nı gös­te­rir.


İn­kar­cı akım­lar geçmi­şe mükem­me­li­yet­çi yak­la­şır­lar­ken ya­şa­nan bu ka­dar de­ney ve tec­rübe­den son­ra ken­di du­rum­la­rı­nı ve ya­kın geçmiş­le­ri­ni de­ğer­len­di­rir­ken bü­yük bir hoş ­görüy­le ha­re­ket et­me­le­ri, bu opor­tünist ce­na­hın ne ka­dar ek­lek­tizm için­de yüz­dük­le­ri­ni ve di­ya­lek­tik ge­li­şim ya­sa­sı­nı kav­ra­ma­dık­la­rı­nı gös­te­rir. Do­la­yı­sıy­la bu akım­la­rın ken­di için­de bir­bir­le­riy­le ta­ban ta­ba­na zıt görüş­ler sa­vun­ma­la­rı ka­çı­nıl­maz ol­mak­ta­dır.

Her iki akı­mın, dogma­tizm ve in­kar­cı­lı­ğın ulaş­tı­ğı nok­ta­da ay­nı­dır; Le­ni­nist par­ti il­kele­ri­nin ve par­ti­leş­me süre­ci­ne yak­la­şı­mın red­di. TKP-ML, MKP vb. Maocu cenahın işçi sınıfının öncüsü komünist par­ti­yi sı­ra­dan bir grup de­re­ke­si­ne düşüre­rek, bu­nu yap­mak­ta­dır­lar. O, ken­di ör­gütünü par­ti ola­rak ilan et­mek­le kal­ma­yıp, TKP-ML is­mi­nin kul­la­nıl­ma­sın­dan do­la­yı Türki­ye’de par­ti­nin 72’den bu ya­na va­r ol­du­ğu­nu id­dia et­mek­te­ de geri durmuyor. Sı­nıf ha­re­ke­tin­den ko­puk ve di­ğer bir çok göre­vi ye­ri­ne ge­tir­me­de da­ha ye­ni adım at­mış ve düş­ma­nın sal­dı­rı­la­rı so­nu­cu atı­lan bu adım­la­rın önem­li öl­çü­de bu­ pratikte denenip sınanmadığı bir du­rum­da TKP/ML Ha­re­ke­ti’nin doğ­u­şun­dan iti­ba­ren par­ti ol­duğ­u­nu sa­vun­mak, M-L par­ti ö­ğre­ti­si­nin ka­ba red­di de­mek­tir.

İn­kar­cı opor­tünist ce­na­hın sa­vun­duğ­u görüş­ler­de bütün pa­lav­ra­la­rı­na kar­şın re­form­cu dönüşüm te­ori­si üze­ri­ne bi­ne­rek, sı­nıf­tan ko­puk par­ti fik­rin­de bu­luş­muş­lar­dır. Küçük bur­ju­va ör­güt­le­rin bölün­me­den, par­ça­lan­ma­dan adım adım dönüşe­rek, pro­le­tar­ya par­ti­si­nin sı­nıf­tan ko­puk ola­rak ku­ru­lup, da­ha son­ra sı­nıf­la bir­le­şe­ce­ği görüşü, TKP-ML, MKP vb. Maocu cenahın ters yüz edil­miş, par­ti­yi sı­ra­dan bir grup düze­yi­ne düşüren, opor­tünist yak­la­şım­dan pek­te fark­lı bir ya­nı ol­ma­dığ­ını gösterir.


Görüle­ceğ­i gi­bi her iki opor­tünist ce­nah da so­ru­nu ele alır­ken çık­tık­la­rı te­mel nok­ta­la­rı ve ulaş­tık­la­rı yer hep ay­nı­dır. Çün­kü her iki eği­lim­de ay­nı dün­ya görüşüne ve ba­kı­şı­na sa­hip­tir. Öz­de ay­nı ol­ma­sı­na kar­şın bi­çim­de­ki ay­rı­lık­lar, hat­ta bir­bi­ri­ne ta­ma­men ters görünmeleri ya­nıl­tı­cı ol­ma­ma­lı­dır. Önem­li olan, özün kav­ran­ma­sı­dır. Böy­le­ce öz­le bi­çim ara­sın­da­ki iliş­ki sağ­lık­lı ve doğ­ru kav­ra­na­bi­lir. in­kar­cı opor­tünist ce­na­hın ka­fa ka­rış­tır­ma, so­ru­nu çar­pıt­ma gay­ret­le­ri­nin yoğ­un­laş­tı­ğı ko­nu­la­rın ba­şı­na ba­kış açı­sı gel­mek­te­dir.


Ol­gu­la­rın şart­la­rı için­de değ­er­len­di­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni, ol­gu­la­rın yer ve za­man kav­ra­ma­la­rın­dan so­yut­la­na­ma­ya­cağ­ı­nı in­kar­cı­lar özel­lik­le ka­rart­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. M-L az çok bi­len her­ke­sin kav­ra­ya­bi­le­ceğ­i bu en te­mel un­su­run; ba­kış açı­sı­nın ge­çiş­ti­ril­me­si il­ğginçtir. Ge­nel söy­lem­le­rin sürek­li tek­rar­lan­dı­ı­ da ha­tır­da tu­tu­lur­sa opor­tü­nist­le­rin bi­linçli ge­çiş­tir­me ça­ba­la­rı ko­lay­ca görülür. İn­kar­cı­la­rın, bu alan­da ıs­rar­lı ça­ba­la­rı bo­şu­na de­il­dir.


Do­ğru ba­kış açı­sı­nın dev­rim­ci kad­ro­lar ve kit­le­ler ta­ra­fın­dan kav­ra­nı­şı, opor­tünist manev­ra­la­rın, key­fi de­er­len­dir­me­le­rin önün­de en­gel ola­cak­tır. Ha­re­ket alan­la­rı­nı sı­nır­la­ya­cak­tır. O hal­de opor­tünizm için ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, so­ru­nu kar­ma­şık­laş­tır­mak, iyi­ce mu­ğlak­laş­tır­ma­ya ça­lış­mak vb.’dir. İn­kar­cı­la­rın yap­ma­ya ça­lış­tık­la­rı ­da bu­dur. İn­kar­cı­la­rın, ba­kış açı­sı so­ru­nun­da he­men hiç bir şey or­ta­ya koy­ma­dık­la­rı­nı be­lirt­miş­tik. Bu ne­den­le bu alan­da­ki eleş­ti­ri­le­ri­mi­zi, on­la­rın çe­şit­li ko­nu­la­ra iliş­kin, değer­len­dir­me­le­rin­de­ki yan­sı­ma­la­rın­dan ha­re­ket­le ya­pa­cağ­ız.


Bu akım­la­rın or­tak özel­lik­le­rin­den bi­ri, key­fi­lik­tir. İn­kar­cı­la­rın so­ru­nu doğ­ru ba­kış açı­sı ile ele ala­rak ol­gu­la­ra or­tak öl­çüt­ler­le yak­laş­tı­kla­rın­da opor­tünist tes­bit­le­ri­nin ne ka­dar ha­va­da ka­la­cağ­ı­nı bil­mek­te­dir­ler. Opor­tünist tes­pit­le­ri­ne sa­rı­la­rak, M-L yak­la­şı­mın red­di ise, onun sı­nıf ni­te­li­ği­ne ta­ma­men uy­gun­dur. Bu opor­tünist­ler ge­niş bir ma­nev­ra ala­nı­na ih­ti­yaç du­yar­lar. Ba­zen mük­em­mel­li­yet­çi­li­in pas­lı zır­hı­na bürüne­rek geçmi­şe sal­dır­mak, işi­ne gel­me­di­in­de bu­nu çı­ka­rıp büyük bir hoşgörü ile ha­re­ket et­mek için opor­tünist mu­lak­lı­a ih­ti­yaç duy­mak­tan ge­ri kal­maz­lar.


Ol­gu­la­ra or­tak öl­çüt­ler­de, ay­nı an­la­yış te­me­lin­de yak­laş­mak, değ­er­len­dir­me­ler­de bu­na aza­mi ti­tiz­lik gös­ter­mek, opor­tünist­ler için ta­ham­mül edil­mez bir şey­dir. Kim­se böy­le bir gi­ri­şim­de bu­lun­ma­ma­lı­dır. Fa­kat ha­yır, ko­münist­ler, in­kar­cı­la­rın sözünü bi­le et­mek is­te­me­di­ği bu ve ben­ze­ri ko­nu­lar üze­rin­de ıs­rar­la du­ra­cak­lar­dır. Bu in­kar­cı ce­na­hın bı­ra­ka­lım dün­le­ri­ni, bu­gün­le­ri­ne de bak­tığ­ı­mız­da ‘72-79’un çok ge­ri­sin­de dur­duk­la­rı­nı görürüz. 20-30 yıl­lık de­ney ve tec­rübe­nin ar­dın­dan bu akım­lar söz­le­ri­ne uy­gun bir pra­tik ge­liş­tirme­le­ri ge­re­kir­ken, ne ya­zık ki, İb­ra­him Kay­pak­ka­ya’nın 72’ler­de çöz­düğü so­run­la­rı an­cak bu­gün an­la­ma­ya baş­la­dık­la­rı görül­mek­te­dir. Bu akım­la­rın ken­di­le­ri için uy­gu­la­dık­la­rı bu opor­tünist uz­laş­ma­cılık, ‘72-79 döne­mi­ne gel­di­ğin­de ter­si­ne dön­mek­te­dir. Bi­raz­cık tu­tar­lı­lık ola­bil­me­si için öl­çüt­le­rin diğ­er akım­la­ra­da ay­nı bi­çim­de uy­gu­lan­ma­sı ge­re­kir. Bu te­mel ger­çeğ­i gör­me­ye­cek ka­dar tu­tar­sız­lı­a düş­mek küçük-bur­ju­va­zi­ye öz­gü bir du­alizm­le, key­fi­lik­le ek­lek­tizm­le izah edi­le­bi­lir.


Bu opor­tünist in­kar­cı ce­nah, 30-40 yıl son­ra “sı­nıf ha­re­ke­tin­den ko­pu­ğuz” di­ye­rek fer­gat fi­gan eder­ler­ken 72-79 yı­lın­da ko­münist ha­re­ke­tin ne­den iş­çi ha­re­ke­tiy­le bir­leş­me­di­ğin­den dem vu­ra­rak, bu döne­mi ba­sit bir man­tık­la küçük-bur­ju­va dev­rim­ci­liğ­i ola­rak mah­kum et­me­ye ça­lış­mak­tan­da ge­ri kal­ma­mış­lar­dır. Pe­ki bu­gün bu in­kar­cı akım­lar ko­münist ha­re­ke­ti değ­er­len­dir­me­de kul­lan­dık­la­rı öl­çüt­le­ri ne­den ken­di­le­ri­ne uy­gu­la­ya­rak sı­nıf­tan ko­puk­luğ­u aşa­ma­dık­la­rı ve küçük-bur­ju­va­zi­nin dı­şı­na çı­kan bir ör­güt ça­lış­ma­sı ya­ra­ta­ma­dık­la­rı ger­çek­liğ­in­den ha­re­ket­le ken­di­le­ri­ni küçük-bur­ju­va ola­rak mah­kum et­miyor­lar?


Evet öy­le ama, bu akım­lar­da il­ke ve is­tik­rar de­nen bir olay ol­ma­dı­ığn­dan do­la­yı, bun­lar için dün dün­dür, bu­gün bu­gün­dür. Bun­lar ge­nel­lik­le ken­di­le­ri­ne uz­laş­ma­cı­lığ­ı, li­be­ra­liz­mi, dı­şın­da­ki­le­ri­ne ise acı­ma­sız­ca sal­dı­rıp, mükem­mel­li­yet­çi uy­gu­la­ma­yı re­va gör­müş­ler­dir. Bu akım­la­rın so­ru­na yak­la­şı­mı ko­nu­sun­da bi­linçli ses­siz­lik­le­ri, key­fi­liğ­i, M-L’in en ba­sit ger­çek­le­ri­nin tah­rif edil­me­siy­le ele­le git­mek­te­dir. Opor­tünist ya­zar­lar, ko­münist ha­re­ke­tin ge­li­şi­mi­ni izah­ta ol­duk­ça sı­kın­tı çe­ki­yor­lar, opor­tünist tes­bit­le­ri­ni kur­ta­ra­bil­mek ama­cıy­la yı­lan e­ri­le­ri çi­zi­yor­lar. İn­kar­cı akım­la­rın bütün bu sı­kın­tı­la­rı­nı gi­der­me­de en faz­la sa­rıl­dık­la­rı re­form­cu dönüşüm te­ori­si olu­yor. in­kar­cı akım­la­rın ge­li­şim süre­ci­ni bu­gün­kü du­rum­la­rın izah­ta baş­vur­duk­la­rı bu re­form­cu te­ori, ay­nı za­man­da ide­olo­jik uz­laş­ma­yı va­az et­mek­te­dir.


İn­kar­cı opor­tüniz­min re­for­mist dönüşüm te­ori­si

M-L ör­güt­le­rin do­uş ko­şul­la­rı, par­ti­nin sub­jek­tif ko­şul­la­rı ele alış­ta mu­lak­lık ve prog­ram, sı­nıf­la bir­lik vb. ko­nu­la­rın­da­ki opor­tünist yak­la­şım­lar, dönüşüm te­ori­si ile bir­leş­ti­ril­di­ğin­de, bu akım­la­rın par­ti so­ru­nun­da­ki yak­la­şım­la­rı­nın ana tab­lo­su ta­mam­lan­mak­ta­dır. Bu ba­kı­m­dan, in­kar­cı­lı­ğın te­orik da­ya­nak­la­rın­dan bi­ri­si olan re­for­mist dönüşüm te­ori­si üze­rin­de dur­mak­ta ya­rar ol­du­ğu or­ta­ya çık­mak­ta­dır.


Pe­ki ne­dir dönüşüm te­ori­si? iş­çi sı­nı­fı özel mülk sa­hi­bi ol­ma­yan, ge­le­ce­i tem­sil eden tek mo­dern sı­nıf­tır. Onun dün­ya görüşüy­le mülk sa­hi­bi sı­nıf­la­rın dün­ya görüş­le­ri ara­sın­da­ki uz­laş­maz­lık, eko­no­mik alan­da üre­ti­min sos­yal ni­te­li­i ile özel mül­ki­yet ara­sın­da­ki çe­liş­ki­nin üst ya­pı­da­ki ifa­de­si­dir.


Öte yan­dan ol­gu­lar, uy­gun ko­şul­lar al­tın­da ken­di­ne öz­gü te­mel­ler üze­rin­de yük­se­lir. ‹ş­çi sı­nı­fı­nın di­er sı­nıf­la­rın ide­olo­ji­le­ri, po­li­ti­ka­la­rı, ör­güt­len­me­le­riy­le ke­sin bir sı­nır çi­zil­me­si­nin şart­la­rı ol­gun­laş­tı­ın­dan M-L ör­güt­le­rin doğ­a­bi­le­ce­i ta­nım­lan­ma­sı bu ger­çe­in de­i­şik bir an­la­tı­mı­dır. Kı­sa­ca­sı iş­çi sı­nı­fı­nın bi­li­mi­ni, ya­şa­nı­lan döne­min ta­ri­hi, sos­yal ve ik­ti­sa­di şart­la­rı için­de al­ma­dan bu te­mel­de ör­güt­len­me­den M-L olu­na­maz. Ko­münist ha­re­ket M-L’yi te­mel ala­rak do­ar ve ge­li­şe­bi­lir. Ak­si tez­ler, iş­çi sı­nı­fı­nın ide­olo­ji­siy­le, diğ­er sı­nıf ide­olo­ji­le­ri ara­sın­da­ki uz­laş­maz­lı­ı yok sa­yan opor­tünist, uz­laş­ma­cı an­la­yı­şa da­yan­mak­ta­dır.


Küçük-bur­ju­va akım­lar için­de uy­gun dış şart­lar­da M-L fi­kir­le­rin ge­li­şip, yay­gın­lık ka­zan­ma­sı önem­li bir iti­bar sağ­la­ma­sı ta­ma­men müm­kün­dür. Ve ör­nek­le­ri çok­ca görül­mek­te­dir. Fa­kat bu, o akı­mın ni­te­lik değ­iş­tir­me­si an­la­mı­na gel­mez. M-L’in küçük bur­ju­va akım­la­rı et­ki­le­me­si, için­de yer alan ki­şi­le­rin ve­ya ba­zı çev­re­le­rin ni­te­lik değ­iş­tir­me­si müm­kün­dür. An­cak, bir küçük-bur­ju­va akı­mın bütünüy­le dönüşüme u­ra­ma­sı pra­tik­te im­kan­sız­dır.


Söz ko­nu­su et­ti­ği­miz ve do­ğru olan; bu akım­lar için­de M-L fi­kir­le­rin ge­liş­me­si di­ğer uy­gun ko­şul­lar­la bir­leş­ti­ğin­de M-L ki­şi ve grup­la­rın çı­ka­bil­me­si­dir. Ta­bi ki böy­le bir ge­ğliş­me­nin ol­duğ­u nok­ta­da M-L ka­nat gi­de­rek küçük-bur­ju­va ha­re­ket­le bütün bağ­la­rı­nı ke­se­rek var­lı­ğı­nı sür­düre­bi­lir, ge­li­şe­bi­lir. Böy­le bir ge­liş­me adım adım re­form­cu bir dönüşüm­le değ­il, küçük-bur­ju­va akım için­de ide­olo­jik po­li­tik ça­tış­ma­lar­la, par­ça­lan­ma­lar­la, kay­naş­ma ve müca­de­le­ler­le bir­lik­te olur. Küçük-bur­ju­va­zi­nin ide­olo­jik-po­litik ve ör­güt­sel çiz­gi­den tam bir ko­pu­şu, on­la­rı tümüy­le red­de­dip, M-L’i te­mel alıp, pra­tik­te sert müca­de­le­ler­le, ör­güt­sel alan­da da ay­rış­ma ile ele­le gi­de­cek­tir. Bu eş­ya­nın ta­bi­atı ge­reğ­i böy­le­dir. Küçük-bur­ju­va bir si­ya­si ha­re­ket için­de ni­te­liğ­i ge­reğ­i sı­nı­fın çı­kar­la­rı­nı sa­vunan ka­nat ya da ka­nat­lar mut­la­ka ola­cak­tır. Bu­nu yad­sı­mak, sı­nıf ha­re­ket­le­ri­nin ken­di sı­ğnıf çı­kar­la­rı­nı sa­vun­duğ­u il­kel ger­çeğ­i­ni yad­sı­mak olur.


İn­kar­cı opor­tünist ce­nah, küçük-bur­ju­va ör­güt­le­rin bölünüp, par­ça­lan­ma­dan adım adım M-L’i ka­bul ede­rek ko­münist ha­le ge­le­bi­le­cek­le­ri­ni ile­ri süre­rek, TDKP, TKP-ML Ha­re­ke­ti­ni, TKİH vb. akım­la­rın esas göv­de­le­ri­ni ko­ru­ya­rak, cid­di par­ça­lan­ma­la­ra ve bölün­me­le­re u­ra­tıl­ma­dan, bu akım­la­rın re­form­cu yol­dan dönüş­tük­le­ri görüş­le­ri­ni sa­vun­mak­ta­dır­lar. İşin il­gin­ci şu ki bu ör­güt­ler öy­le küçük bur­ju­va ör­güt­ler ki bir çok kez çiz­gi değ­işik­li­ği­ne uğ­ru­yor, ama bu akım­la­rın saf­la­rın­da küçük-bur­ju­va çiz­gi­le­ri­ni sa­vu­nan hiç bir akım çık­mı­yor. Bu akım­la­rın saf­la­rın­da küçük-bur­ju­va­zi­nin sı­nıf çı­kar­la­rı­nı sa­vu­nan, dire­nen hiç bir ke­si­min çık­ma­ma­sı bu akım­la­rın ne ka­dar küçük-bur­ju­va ol­duk­la­rı­nı gös­te­ri­yor. Böy­le küçük-bur­ju­va­lar dost­lar ba­şı­na ver­sin. Ola­yın özü sı­nı­fın çı­kar­la­rı­nın ob­jek­tif­li­ği­dir.  Ki­şi­le­rin ni­te­li­ği de öy­le. Sub­jek­tif niyet­le­re ba­kı­la­rak değ­er­len­dir­me ya­pıl­ma­ya­cağ­ı gi­bi, sa­de­ce ni­yet­le­re da­ya­na­rak, si­ya­sal ge­liş­me­ler­de izah edi­le­mez. Bu­ra­dan ha­re­ket et­tiğ­i­miz­de re­form­cu dönüşüm te­ori­si­nin an­ti-Mark­sist­liğ­i da­ha net kar­şı­mı­za çıkar.


Çün­kü kök­lü eleş­ti­ri­ler­le küçük-bur­ju­va bir akı­mın dev­ri­me inançla adım adım Mark­sizm-Le­ni­niz­mi ey­lem kla­vu­zu ola­rak ka­bul ede­rek Mark­sist ol­ma­sı söz ko­nu­su edi­le­mez. Ko­nu­ya iliş­kin ola­rak Le­nin şun­la­rı be­lir­tir; “… Rus­ya’da de­mok­rat­la­rın fi­kir­le­riy­le sos­ya­list­le­rin fi­kir­le­ri ara­sın­da hiç bir de­rin ni­te­lik fark­lı­lık ol­ma­dı­ı yo­lun­da­ki düşün­ce­nin, bu­gün ke­sin­lik­le hiç bir te­me­li yok­tur. Tam ter­si­ne; ge­niş bir uçu­rum, bu fi­kir­le­ri ayır­mak­ta­dır ve Rus sos­ya­list­le­ri­nin bu­nu an­la­ma­la­rı­nın, de­mok­rat­la­rın görüş­le­rin­den tam ve ke­sin bir kop­ma­nın ka­çı­nıl­maz ve zo­run­lu ol­du­ğu­nu an­la­ma­la­rı­nın za­ma­nı gel­miş­tir.” ( Hal­kın Dost­la­rı Kim­ler­dir s. 164.)


Bu­ra­da Le­nin’in söz­le­ri açık­tır. İde­olo­jik uz­laş­ma­yı red­det­mek­le, pro­le­tar­ya­nın si­ya­si ha­re­ke­ti­nin Mark­sizm te­me­li üze­rin­de yük­se­le­ce­i­ni vur­gu­la­mak­ta­dır. Dönüşüm te­ori­le­ri­nin sa­vu­nu­cu­la­rı ise, ne idüğü be­lir­siz eleş­ti­ri­ler­le, aşa­ma aşa­ma küçük-bur­ju­va­lığ­ın aşı­la­cağ­ı­nı, küçük-bur­ju­va bir akı­mın bütün­lük için­de komünist bir ha­re­ket ha­li­ne dönüşe­ceği­ni va­az et­mek­te­dir­ler. Küçük-bur­ju­va dev­rim­ci bir ör­güt için­de Mark­sist ki­şi ve grup­lar çı­ka­bi­lir. Bu küçük bur­ju­va­zi­den ke­sin ide­olo­jik ko­puş­la müm­kün­dür. Küçük bur­ju­va ör­gütün adım adım dönüşüm te­ori­si, dev­rim­ci ge­liş­me­nin do­la­yı­sıy­la ide­olo­jik uz­laş­ma­nın ifa­de­si­dir. Ay­rı­ca böy­le bir dönüşüm eş­ya­nın ta­bi­atı­na ­da ay­kı­rı­dır. Küçük bur­ju­va bir akı­mın için­de Mark­sist bir ka­na­dın çık­ma­sı dönüşüm ola­rak ni­te­le­ne­mez. Bu­ra­da söz ko­nu­su olan dönüşüm­le bir de­i­şme de­il, bir ni­te­lik sıçra­ma­sı­dır. El­bet­te ki bu, büyük müca­de­le­le­ri, çal­kan­tı­la­rı be­ra­be­rin­de ge­ti­rir. Saf­laş­ma­la­ra yol açar. Bu, opor­tünist dönüşüm te­ori­sin­den ta­ma­men fark­lı ge­li­şim sey­ri­dir. İn­kar­cı ce­nah, ge­li­şim süre­ci­ni dönüşüm te­ori­siy­le izah et­ti­ğin­den, ko­münist ha­re­ke­tin han­gi şart­lar­da doğ­up, ge­liş­me­si ve par­ti­leş­me­si süre­ci­ne iliş­kin ola­rak önem­li döne­meç nok­ta­la­rı­na değ­in­me­ye­rek tar­tış­ma­nın özün­den kaçmak­ta­dır­lar. On­la­rın bu ko­nu­lar­da da yap­tık­la­rı key­fi ve çift stan­dart­çı değ­er­len­dir­me­le­rdir. As­lın­da dönüşüm te­ori­si, sözünü et­tiğ­i­miz so­run­la­ra na­sıl yak­la­şıl­dı­ğı ko­nu­sun­da ge­nel bir fi­kir ver­di­ğin­den, üze­rin­de da­ha faz­la dur­ma­ya da ge­rek yok­tur.


So­nuç:

Yu­ka­rı­da or­ta­ya koy­muş ol­duğ­u­muz görüş­le­rin bütün­sel­li­ği­ni dik­ka­te al­dı­ğı­mız­da Kay­pak­ka­ya yol­daş ve ko­münist ha­re­ke­tin doğ­u­şu, ge­li­şi­mi ve par­ti­leş­me süre­ci­ni de­ğer­len­dir­me ko­nu­sun­da opor­tünist­ler ile Mark­sist­ler ara­sın­da­ki te­mel ay­rım çiz­gi­si­nin ok­ya­nus­lar ka­dar de­rin ol­du­ğu net­çe görül­mek­te­dir. Bu opor­tünist akım­lar, ken­di­le­ri­ne opor­tünist uz­laş­ma­cı­lı­ğı uy­gu­lar­ken, dı­şın­da­ki akım­la­ra kar­şı ay­nı or­tak öl­çüt­ler­den uzak­la­şa­rak, daha acı­ma­sız ve key­fi­yet­çi bir yak­la­şım için­de ha­re­ket ede­rek, in­kar­cı ya da do­ğma­tik bir ko­num­da yak­la­şa­rak, ko­münist ha­re­ke­ti olum­suz de­er­len­di­ri­rler­ken, ay­nı ha­ta­la­rı bu ka­dar de­ney, tec­rübe, bi­ri­kim ve ola­nağ­a kar­şın 26 yıl son­ra ­da sür­düren ve bir çok alan­da geçmi­şin çok ge­ri­sin­de ka­la­rak, şe­hir küçük bur­ju­va­zi­si için­de ör­güt­len­mek­ten öte gi­de­me­yen opor­tünist akım­la­rın bu ger­çek­le­ri gör­mez­den ge­le­rek ters­yüz et­me­le­ri, ken­di­le­ri­ni ko­münist ola­rak gös­ter­me­ye ça­lış­ma­la­rı, bu akım­la­rın cid­di­yet­siz­lik­le­ri­ni ve düalizm­le­ri­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Ge­ri­de bı­rak­tığ­ı­mız 26 yıl­lık süreç için­de yan­lış­la­rı­nı, ek­sik­lik­le­ri­ni atıp, sürek­li ve sis­tem­li ola­rak do­ru­lar üze­rin­de yürüye­rek ko­münist ha­re­ke­ti ye­ni­den ayak­la­rı üze­ri­ne di­ke­rek sağ­lam ze­min üze­rin­de ör­me­ye ça­lı­şan İn­şa­’mız, bun­dan son­ra­sın­da da M-L’in ışık­lı yo­lun­da ve komünist prog­ra­mı ya­şa­ma ge­çir­me sa­va­şı­mın­da bil­di­ği doğ­ru ve dev­rim­ci yol­da ka­rar­lı­lık­la iler­le­ye­cek ve sı­nıf­lar kav­ga­sı­nı dev­rim­ci görev­le­ri ye­ri­ne ge­ti­re­rek ile­ri ta­şı­ya­cak­tır.


Her tür­den opor­tüniz­me, re­viz­yo­niz­me, in­kar­cı­lı­ğa, do­ğma­tiz­me ve sı­nıf dı­şı her tür­den an­ti-Mark­sist akım­la­ra kar­şı uz­laş­maz bir hat­ta sa­va­şım yürüte­rek, ger­çek­le­rin dob­ra dob­ra sa­vu­nu­cu­su ola­cak ve yan­lış­la­rın, çar­pıt­ma­la­rın açı­ğa çı­ka­rı­la­rak eleş­ti­ri si­la­hı­nın he­de­fi ol­mak­tan ge­ri kal­ma­ya­cak­tır. Eleş­ti­ri­ci­liğ­in dönüş­türücü ve kav­ra­tı­cı gücünü Kay­pak­ka­ya yol­da­şın Di­yar­ba­kır iş­ken­ce­ha­ne­le­rin­de kat­le­di­li­şi­nin 26. yıl dönümün­de olan­ca gücümüz­ü kul­la­na­rak, ko­münist ha­re­ke­ti ken­di ger­çek­li­in­den ko­par­ma­dan ele alıp değer­len­di­re­cek ve çift stan­dar­tçı­lı­ğın çık­maz sokak olduğunu unutmayacak, unutturmayacağız.

Hiç yorum yok: