18 Ekim 2012 Perşembe

Zor günlerin devrimci öncüsü ‘Ölüm Orucu’ şehidimiz Ali Ekber Barış yoldaş kavgamızda yaşıyor!

Kimdir gerçekten de devrimci olan. Zor koşullarda öne atılarak bedenini devrimin zaferi için ikircimsizce ölüme yatıran mı, yoksa zoru gördüğünden arkasına bakmadan, rezilce kaçıp düzenin limanına sığınmamıştır. Türkiye devrimci ve komünist hareketi iki eğilimini de sıklıkla yaşadı. Yoldaşlarını savaş cephesinde yalnız bırakarak arkasına bakmadan kaçanlar tanık olduğumuz gibi, aynı zamanda ölümü hiçe sayarak faşizmin zindanları teslim alıp ihanet yuvaları haline getirme saldırısına karşı, bedenini ölüm orucuna yatırarak 180 günde 18 Ekim 2001 tarihinde ölümsüzler ordusuna kattığımız Ali Ekber Barış yoldaş gibi zor dönemin yürekli militan devrimcilerin direnişini de tanığız.

İşçi ve Emekçilerin devrim ve sosyalizm davasına ihanet eden, düzenin limanına demir atarak devrimciliğin unutan, düzenin pislikleri ve kirliliklerinden beslenmekten başka bir şey yapmayanların çoğaldığı dönemde, ölümünün 11. yılında Ali Ekber Barış yoldaş kavgamızın kızıl yıldızı, zor dönemin devrimci militanı, dava adamı, aldığı görevleri yerine getirmedeki kararlı duruşu ve fedakârlığıyla daha bir parlayıp öne çıkıp, biz yoldaşlarına, dürüst devrimcilere yol gösterip, örnek olmaya devam etmektedir. Zindanlar her dönem devrim ile karşı devrim güçlerinin göğüs göğüse çarpıştığı alanların başında gelmiştir. Uzun yıllar açlık grevleri, ölüm oruçları ve can-kan bedeli yürütülen cesaret yüklü ve fedakârlık üzerinde yükselen devrimci direniş sonucu zindanlar faşist teslim alma dayatması kırılmış ve devrimci tutsaklar önemli mevziler kazanmıştı. Faşist MGK diktatörlüğün, dışarıyı-içeriyi F-Tipi Cezaevine çevirerek devrimci halk muhalefetini ezip dağıtmak için 19 Aralık 2000 tarihinde 20 cezaevine yönelik kanlı operasyonuyla, içeride, dışarı da, işçilere, emekçilere ve devrimcileri gözdağı vermeyi, zindanları teslim alarak, ihanet yuvaları haline getirmeyi amaçladı. Ne ki faşist diktatörlüğün bu kanlı katliamlarına ve zindanları teslim alarak ihanet yuvalarına dönüştürme planlarına karşı, devrimci ve komünist tutsaklar SAG ve büyük Ölüm Orucu eylemiyle yanıt verdiler.

İşçi ve sınıfı ve emekçi yığınların öncüsü devrimci ve komünistleri teslim alarak, toplumu teslim almayı hedefleyen F-Tipi hücre saldırılarına karşı, mücadele bir yandan faşist diktatörlüğün topyekûn zindanları teslim alma ve Mamaklaştırma-Diyarbakırlaştırma saldırısına karşı devrimci duruş iken, öte yandan devrimci hareket içinde yeni bir saflaşmanın muştusuydu aynı zamanda. Hatırlanacağı üzere, 19 Aralık 2000 operasyonu bizzat MGK'nın kararıyla Genelkurmayın insiyatifinde gerçekleştirilmiş çok yönlü ve kapsamlı bir faşist saldırıyı. Bu çok yönlü ve kapsamlı saldırıyı geri püskürtmek ve zindanların ihanet ve teslimiyet yuvaları olmasını darbelemek, etkisiz hale getirmek topyekûn bir kararlı ve dirençli devrimci direnişi zorunlu ve gerekli kılıyordu. Faşist diktatörlüğün 19 Aralık 2000 cezaevleri operasyonuyla zindanlarda yeni bir dönem açılmıştı. Özgürlük tutsakları, Ya saldırılara karşı topyekûn direnecek ya da düşmana teslim olunacaktı.

Nitekim 19 Aralık 2000 cezaevleri faşist operasyonun ardında devrimci ve komunist tutsaklar kararlı bir devrimci direniş örerek, faşist diktatörlüğün zindanları teslim alarak ihanet yuvalarına dönüştürme planlarını karşı durdular. 19 Aralık operasyonuna karşı devrimcilerin kararlı direnişi ve bu direnişin F-Tipi hücre cezaevlerinde de artarak sürmesi, SAG ve Ölüm Orucu eylemlerinin görülmemiş cesaret ve coşkuyla devam etmesi ve yüzlerce devrimcinin bedenlerini ölüme ikircimsizce yatırması ve birer birer ölümü gülerek kucaklamaları, yüzlercesinin gazi olması dünya ve Türkiye devrim tarihinin sayfasına büyük başlıklı altın harflerle; büyük ölüm orucu direniş olarak kazındı. Bu soylu ve onurlu büyük ölüm orucu yürüyüşünde örgütümüz KP-İÖ'de ikircimsizce yer aldı.Faşist diktatörlüğün topyekun saldırısına karşı SAG ve ardında seçilmiş yoldaşlarla Ölüm Orucu eylemini katıldı ve bu zorlu mücadeleye gücü ve olanakları ölçüsünde katkı sunmaya ve faşist saldırı ve teslimiyeti geri püskürtmeye çalıştı.

Ölüm Orucu eylemine gönüllü ve seçilmiş yoldaşlardan iki grup olarak katılan örgütümüz, eylemi sonuna kadar taşıdı ve üzerine düşen görevleri en iyi bir şekilde yerine getirmeye çalıştı. Nitekim, bu soylu Ölüm Orucu yürüyüşümüzün ikinci ekibinde görev alan Ali Ekber Barış yoldaşı 18 Ekim 2001 tarihinde şehitler ordusuna kattık. Onlarca Ölüm Orucu savaşçısı gibi KP-İÖ'nün bir militanı olarak Ölüm Orucu eylemine devrimci coşku ve inançla katılan, aldığı görevin bilincinde olarak büyük bir sorumluluk duygusu içinde hareket eden Ali Ekber yoldaş, her zaman olduğu gibi, yine devrimin bir işçisi olarak üzerine almış olduğu devrimci görevini sonuna kadar götürerek ölüm orucunda ölümü kucaklayarak, kızıl bayrağı lekesizce yoldaşlarına devretmesini bildi.

Büyük Ölüm Orucu Direnişi'nin sıra neferi olarak kavgaya tutuşan ve bedenini ölüme yatıran Ali Ekber yoldaş, sessiz, sakin ama büyük bir inanç ve tutkuyla bağlı olduğu devrime ve örgütüne karşı sorumluluklarının bilinci içinde hareket etti. İnşanın ve başka örgütlerinde saflarında yönetici konumda bulunan insanların bir çoğu ölüm orucunun soğuk yüzüyle karşılaştıklarında, nasıl geriye savrulduklarına ve yoldaşlarına, davalarına ihanet ettiklerine yakınen tanıklık olduk. Ama genç, deneysiz ve tecrübesiz olmasına karşın, Ali Ekber yoldaş ölüm orucu eylemine, gönüllü ve bilinçli olarak katıldı ve eylemi sonununa kadar taşıyarak, devrime ve KP-İÖ'ye ne kadar içten bağlı olduğunu, faşizme karşı kin ve nefretle dolu olduğunu ortaya koydu. Aslında Ali Ekber Barış yoldaşın, başladığı işi sonuna kadar götürme ve hiç bir engele takılıp kalmadan devrime ve göreve kilitlenme komnist duruşu, onun örgüte ve davaya yüksek inancı ve güveni, işine ve görevlerine sıkıca, yüksek bir sorumluk bilinciyle bağlı olduğun gösteriyor.

Ali Ekber yoldaşın ölümü orucu direnişindeki göstermiş olduğu ölümü hiçe sayan fedakarlık yüklü ölüm orucu direnişiyle, şehit yoldaşlarına vermiş olduğu devrim sözüne bağlı kalarak, şehitler ordusuna katılan bu soylu ve onurlu direnişi, devrim ve sosyalizm için dövüşen emekçilere, devrimler ve yoldaşlara örnektir. Devrim ve sosyalizm davamız Ali Ekber yoldaş gibi yaşamlarını çekinmeden ortaya koyan feda yüklü komünist militanların omuzlarında zafere taşınacaktır. 122 devrimci ve komünistin ölümü kucakladığı ve yüzlercesinin gazi olduğu büyük ölüm orucu direnişi düşmanın teslimiyet ve ihanet dayatmasını boşa çıkardı.

Ölüm Orucu feda eylemcisi Ali Ekber Barış yoldaş, bir komnist gibi düşündü, öyle mücadele etti ve ölümü de aynı kararlıkla karşıladı.Yoldaş vasiyetine bağlı kaldı, az konuştu ve çok iş yaparak bizlere yürünmesi gereken devrimci yolu gösterdi. Bugün Ö.O direnişinde ölümü gülerek kucaklayan Ali Ekber yoldaşı 11.yılında anarken, onun bizlere bırakmış olduğu, KP-İÖ’yü devrimin öncü konumlarına yükseltme vasiyetine sıkıca bağlı kalarak, uğruna ölümü gülerek kucakladığı devrim ve sosyalizm mücadelesini ileriye taşıyıp, zafer yürüyüşünü hızlandırarak, yarım bıraktıklarını tamamlayacağımıza söz veriyoruz.

Ölüm Orucu şehidimiz Ali Ekber Barış yoldaş ölümsüzdür!
Yaşasın büyük ölüm orucu direnişimiz!
Tipi hücre, tecrit, izolasyon dayatmasına hayır!
Zindanlar yıkılacak, devrimci tutsaklar kazanacak!
Faşizmi devrimle ezeceğiz!
Yaşasın devrim ve sosyalizm mücadelemiz!

Hiç yorum yok: