13 Eylül 2011 Salı

Katledilişinin 31. yıldönümünde düşünce ile eylemi birleştiren önder İrfan Çelik

İrfan Çelik yoldaşı Davutpaşa zindanında kaybettiğimizin 31. yıldönümü. 31. yıl önce 12 Eylül 1980’de faşist generalleri darbe yaparak yönetime el koydular ve ülkemiz emekçileri üzerine bir karabulut olarak çöktüler.

Kuşku yoktu ki faşist darbenin baş hedefinde devrimci ve komünistler duruyordu. Daha faşist darbenin ikinci gününde faşist generaller çetesi zindanları teslim almayı ve buralarda mücadelenin başında yürüyen öncü devrimcileri katlederek hem içeride ve hem de dışarıda emekçilere ve devrimcilere gözdağı vermeyi hedefliyordu. Onun içindir ki faşist darbeciler intikam almak ve devrimci sesi boğmak için zindanlara görülmemiş düzeyde saldırı başlattılar. Nazilerden almış oldukları yöntemleri birer birer uygulamaya sokarak devrimci muhalefeti ezip dağıtmayı ve böylece dikensiz gül bahçesi yaratmayı düşleyen generaller çetesi zindanlarda önder konumda olan devrimcileri özel sorgulamaya alıp ihaneti dayatarak, devrimci hareketi kötürüm bırakma ve buradan giderek zindanları ihanet yuvaları haline getirme, devrimci akımların örgütsel konumlarını çözerek kısa yoldan darbeler vurmayı amaçlıyordu. İşte bunun içindir ki 12 Martı'da yaşamış olan ve Haziran 1980’de yakalanmasına ve en ağır işkenceler uygulanmasına rağmen tek bir kelime alamadıkları İrfan çelik yoldaşı Davutpaşa zindanında özel sorguya aldılar ve 14 Eylül’de yoldaşı kaybettik. İrfan yoldaşın erken kaybı hareketimiz açısından yeri doldurulması zor bir kayıptı. Nasıl ki İbrahim yoldaşın kaybı hareketi önderliksiz ve pusulasını bulmada zorlanan ve sağa sola yalpalar bir konuma ittiyse aynı şekilde irfan yoldaşın kaybı da hareketin önderliği ve yöneliminde aşılması zor sorunlar yaratmış ve sağa sola gelgitler yaşamasını koşullamıştır.



Dahası İbrahim Kaypakkaya yoldaş nasıl ki 50.yıllık revizyonist-reformist geleneği aşarak komünist hareketi Türkiye topraklarında yeniden ayakları üzerine dikmede, dönemin önderi oldu ve bunu pratiğiyle tanıtladıysa aynı şekilde İbrahim Kaypakkaya yoldaşın öğrencisi olan İrfan Çelik yoldaşta komünist hareketin 1973 yılında ağır darbe alarak yenilmesi ve darbelenmesi sürecinde hareketi yeniden toparlama ve ayağa dikmede önderlik rolünü üstlenerek ve bu görevi başarıyla yerine getirerek Kaypakkaya yoldaşın önderlik özelliklerini kendisinde toparlayarak komünist hareketin hatalarından ve zaaflarında arınarak daha da sağlamlaşmasını ve kendi gücüne güveninin gelişimini pekiştirici olmuştur. İbrahim yoldaştan sonrası hareketin önderliği ve kadroları arasında çalışkanlığı, çözümcülüğü, adaletli yaklaşımı, mütevazılıği, politik ön görüsü ve militanlığıyla tartışmasız devrimci otoritesini kabul ettirmişti İrfan yoldaş.

Bilindiği üzere devrim ve sosyalizm savaşımında büyük insanları, seçkin önderleri, halkların kurtuluş umudu olan yaşamı yaratanları anlatmak elbette çok zordur. Yaşamları, bilinen anıları, bugüne ulaşmış söz, belirleme ya da tutum davranışları düşünülebilir. Onların sıradanlığı aşan yanları, ayırt edici özellikleri tek tek sayılabilir. Ama yetmiyor bunlar. Her biri bir roman kahramanı, yaşamlarının her bir anı destan konusu olan bu önderler yoktan var etmesini bilen seçkin insanları anlatmaya yetmiyor. Çünkü onlar sıradanlığı aşıp olağanüstü yeteneklerle donanmayı başaran, maddi yaşam içindeki duruşlarıyla yıkılmaz değer yaratanlar, kutsallığa erişmiş ön açıcı insanlardı.

Örgütçülüğü, disiplini, dinamik yapısı, ilkeli yaklaşımı, proleter özelliği, mütevazı yaşamı, birleştirici yanları ile İrfan yoldaş, tam bir ilke ve dava adamı olarak öne çıktı. Zorlu ve kaotik bir tarihinin yarattığı umutsuzluk ortamı karşısında o hep bir umut kaynağı oldu. Ve küçük sorunlara çakılıp kalmayı, yâda küçük düşünmeyi değil hep büyük düşünmeyi ve devrimi merkezde tutmayı birlik yanları öne çıkararak hizipçiliğe ve yıkıcılığa karşı amansız bir savaş verdi. Hepsinden önemlisi o, değer tüketen değil yaratandı. Yaratılan değerlerin savurganlığı karşısında bir öfke yumağı olmakta geri kalmadı. Ama bu öfkesini asla yolda sapanlara ve yolunu kaybedip savrulanlara karşı şiddete dönüştürmedi Çünkü o kendisine güveniyor ve haklı olduğuna inanıyordu. Onun içindir ki ideolojik savaşımda asla şiddet ve komplocu yöntemlerden medet ummadı. Bu yöntemlerde yarar umanların hep karşısında durdu İrfan yoldaş. Çünkü yoldaş hem öğreniyor ve öğrendiklerini paylaşmak için hep öğretiyordu. Yoldaşlarına, dostlarına bu kadar güç, moral veren, karşıtlarına ve ihanetçilere de elbette ki korku salardı. Onun için hep karşıtlarınca bile arkasında kötü söz söyleyenin çıkmadığı ender komünist önderlerden birisi oldu.

İrfan Çelik yoldaş 30 yaşında yaşama gözlerini kapadı, ama bu kısa zaman içinde yaşamına ve mücadelesine birçok değerli şeyler doldurdu. Yani yoldaşın devrimci yaşamı ve mücadelesinde öğrenip, bugünlere taşımamız gereken önemli erdem ve özellikler var. Onu anmak ve anlamakta buradan geçiyor. İrfan Çelik, 1950 yılının 1 Ocak’ında Yozgat'ın Yerköy ilçesine bağlı Gültepe köyünde orta halli bir Türk ailenin çocuğu olarak doğdu. Köyün politik olarak faşist gericiliğin etkisi altında olması ve ailede babanın bu gerici düşüncelerin etkisi altında olması, İrfan yoldaşın devrimci olmasının önünde her hangi bir engel oluşturmaması önemli bir olaydır. İrfan yoldaş İlk ve ortaöğrenimini Yerköy'de bitirdikten sonra, Tokat öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen okulunun son sınıfını İzmir Yüksek öğretmen Okulu'nun hazırlık sınıfında okudu. 1969 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik-Astronomi bölümüne başladı. Tokat Öğretmen Okulu'nda okurken devrimci düşüncelerden etkilendi ve üniversitede artık tamamen o yılların gençlik hareketi için de yer aldı. Öğrencilik yıllarında Dev-Genç militanı olarak mücadele yürüttü, 12 Mart faşizmi döneminde TİİKP/PDA saflarında yer aldı. TİİKP/PDA saflarındayken askeri eğitim görmek için Filistin'e gitti.

Türkiye'ye dönüşünde TİİKP/PDA içinde, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın başını çektiği Marksist-Leninist muhalefetin saflarında yer aldı. TKP/ML Hareketi'nin örgütlenmesi ve mücadelesinin sürdürülmesi için canla başla çalıştı. 12 Mart döneminde düşman eline geçti. 12 Mart'ın işkence hanelerin de, mahkemelerinde kararlılıkla direndi ve bu zorluklarda daha da olgunlaşarak bilincini bileyerek ve ufkunu geliştirerek çıktı. İçerde dağılmış ve önderliksiz kalmış komünist hareketi yeniden toparlamak için oluşturulan değerlendirme komisyonun başta gelen üyelerinden birisiydi. Sürecin değerlendirilmesi ve kadroların polis, cezaevi tutumları ve mücadeleye yaklaşımları vb. değerlendirilerek örgütün merkezi görevini üstlenene Koordinasyon Komitesi (KK) içinde yer aldı. Bu önderlik görevlerini yerine getirmek için canla başla çalışarak üstlenmiş olduğu ağır görevlerin bilinci içinde hareket etti. 1975 yaz ortasında serbest kaldığında hemen komünist hareketin yeniden örgütlenmesi çalışmalarına tüm bilgi ve enerjisiyle atıldı ve ülkenin hemen her yerini dolaşarak dağılmış örgütleri ve yaratılmış yeni ilişkileri yerinden denetledi, her gittiği yerde devrimci coşku ve umut taşıdı. Hareketin yeniden toparlanması sürecinde aldığı önderlik görevini kesintisizce 1979 Nisan Konferans'ına kadar yürütür.

Nisan Konferansı'nda Merkez Komitesi'ne oybirliği ile seçilir. Merkez Komitesi'nin sekreteri olarak görevini 25 Haziran 1980'de düşmanın eline geçene kadar sürdürür.

İrfan yoldaş, işkencede sarsılmadan başarılı bir direniş gösterir. Düşmana tek bir bilgi vermez. Komünist bir kararlılık, deneyimli bir olgunlukla tüm saldırıları geri püskürtür. Davutpaşa zindanına atıldığında orada da direnişin önderliğini yapar ve devrimcilerin sevgi ve saygısını kazanır.. 12 Eylül askeri faşist darbesinin öngününde ve sonrasında yeniden işkenceye alınır. Yoğun ve sistemli işkencelerden sonra, bu deneyimli ve değerli komünist önder 14 Eylül günü kaybettik.

İrfan Çelik yoldaşın örgüt ve mücadele yaşamındaki yeri deyince, aklımıza ilk gelen şey, onun en zor anlarda, güçleri toparlama, kazanma ve örgütleme özelliğiydi.72 yenilgisi dönemin de, zindanda, Hareket’imizin kadro ve sempatizanlarını toparlayıp zindanda mücadeleyi örgütlü tutma, onların eğitimlerine bizzat katılarak düzenleme, '76'da dogmatik Partizan hizbinin tahribatlarını gidermede, hizbin etkisinde kalanları kazanmada; örgütlü çalışmanın dağıldığı yerlerde yeniden örgütler oluşturmada; '78 Ağustos hizbinin rüzgârlarının etkili olduğu yerlerde gene aynı toparlayıcılık ve örgütleyiciliği göstermesi, O'nun örgütümüze tayin edici katkılarıdır. Kadro ve sempatizanların, her günkü devrimci çalışmalarda eğitme, düzeylerin yükseltme çalışmalarına büyük bir önem verir ve çalışmalarında bunu uygulardı. Bu çalışmayı, insanlara değer verme, onları sorunlarıyla, özellikleriyle kavrama, analiz etme ve onlara hitap etmeyi bilerek yapardı. Bu onun çok doğal bir özelliğiydi.

Alınmış kararların pratiğe geçirilmesi, en zor koşullarda ve en kısıtlı imkânlarla bile ''olmazı olur kılma'' kararlılığı O'nun örgüt yaşamına kattığı ve vücut verdiği değerlerdir. Bu özellikleriyle aynı zamanda birlikte çalıştığı yoldaşlara da aynı kararlılığı, tuttuğunu koparma azmi ve yaratıcılık ruhunu aşıladı, bütün de bir devrimci coşku ve enerji yaratabilirdi. Kendi gücüne güven duygusu, bilgiyle donanmış bir yöneticilik rüzgârı estirebilirdi. Organlar yaratmak, organlara dayanarak, mücadelenin görevlerini gerçekleştirmek, ilkelere bağlı çalışmalarda damgasını bastığı gibi, yetiştirdiği kadrolara da bu özellikleri kazandırmıştır. İrfan yoldaşın, güçlü bir ikna gücü vardı. Bu güç, yalnızca günlük çalışmalara, güçleri seferber etmekle kalmazdı. Daha da önemlisi en zor anlarda, ideolojik kargaşa anlarında ya da konularda en geniş örgüt kitlesini doğru fikirlere kazanmada tayin edici rol oynamıştır. Bu, hareketin hata ve eksikliklerinin tartışıldığı 1976 yılında dogmatizme, idealizme ve sübjektivizme karşı mücadelede, yine 78’de Ağustos hizipçilerin keskin sol maceracı çıkışlarının boşluğunun açığa çıkarılmasında, örgütümüzün geçmişi ve dışımızdaki akımların niteliği tartışmalarında sağcı ve kendi gücüne güvensizliğin açık göstergesi olan dışımızda komünist akımlar vardır vb. yaklaşımlarının mahkûm edilmesinde ve Maocu revizyonizme karşı mücadele sırasında, açık olarak yaşanmış ve ideolojik mücadelede Marksist-Leninist fikirlerin üstün gelmesinde, kadroların Marksist-Leninist fikirlere kazanılmasında görülmüştür.

İrfan yoldaşın, örgüt ve mücadele yaşamımıza bir başka önemli katkısı, hata ve zaaflarımıza karşı -ideolojik, politik ve örgütsel alanlarda mücadelede her türlü önyargıdan uzak ve proleter bir alçakgönüllülükle, mücadele kararlılığı gösteren bir önder olmasıdır. Bu önder özelliği bugün de hata ve zaaflarımıza karşı mücadelede tüm komünistlere yol göstermelidir. irfan yoldaşın pratik savaşımının belirgin çizgileri; en ağır görevleri eşsiz bir alçak gönüllülükle omuzlama sorumluluğu, örgütümüzün en kritik dönemlerinden geçtiği koşullarda daha fazla duyarlı davranıp sorumluluk üstlenme özverililiği, proletaryanın savaşımının zor koşullarına dayanıklılık, eşsiz bir yoldaşlık ilişkisi, gösterişsiz gözü pekliği işkencelerdeki direnişçiliğiydi. Bu özellikleri nedeniyle, O, hep en önde sorumluluklar yüklediği halde, komünizm davasının bir sıra neferi gibi yaşadı. O'nun tutumu, proletaryanın devrimci çizgisinin, komünizm davasının çizgisiydi.

Bugün, 12 Eylül faşizminin yol açtığı devrimci hareketteki gerileme ve savrulmayı geride bırakmak, aşmak açılan yaralarımızı yeniden sarmak ve proletaryanın güçlü ve nitelikli komünist hareketini geliştirme zor göreviyle karşı karşıyayken, İrfan yoldaş gibi önder komünist yoldaşları, onların erdemli proleter özelliklerini daha yakıcı hissediyoruz. O ve O'nun gibi yoldaşların yarattığı boşluğun büyüklüğünü beynimizde şimşek çakarcasına daha çarpıcı duyumsuyoruz.

İrfan yoldaşı ve komünist erdemlerini yaratan 1965-80 döneminin fırtınalı devrimci ve komünist savaşıydı. O dönemin İrfan yoldaş ve diğer şehitlerimizde cisimleşen devrimci ve komünist değerlerini, bugün proletaryanın kendiliğinden hareketiyle sıkıca bağlanma yolunda kararlı ve militan bir komünist hareket geliştirme savaşımının sökülemez harcı yapalım! Faşizmi ve kapitalist boyunduruğu yerle bir edecek devrimci fırtınayı geliştirme yolunda ilerleyelim!

Anısı mücadelemize ışık tutuyor!

Hiç yorum yok: