17 Ocak 2018 Çarşamba

Sınıfa kaşı sınıf duruşu ve sınıftan kopuk devrimciliğe karşı sınıf devrimciliğinin adıdır Atilla Özkan!

Atil­la Öz­kan, 1957 yılında Kayserinin Sarız ilçesinde yoksul Kürt ve Alevi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Daha küçük ya­şın­da ai­le­ce sömürüyü, bas­kı­yı, zul­mü ta­nı­dı.

Atil­la yol­daş, bu bas­kı ve yok­sul­luk or­ta­mın­da ile­ri­ci düşün­ce­ler­le ta­nış­tı. Öğ­ren­ci­lik yıl­la­rı Atil­la’nın dev­rim­ci ge­li­şi­mi­ni ko­şul­la­dı, okul­da öğ­ren­ci ar­ka­daş­la­rıy­la omuz omu­za ge­ri­ci ted­bir ve uy­gu­la­ma­la­ra kar­şı çı­ka­rak, öğ­ren­ci­le­rin, de­mok­ra­tik, aka­de­mik, hak ve öz­gür­lük­le­ri­ni sa­vun­du. Da­ha o dö­nem­de Hü­se­yin Ce­va­hir’in fa­şist dik­ta­tör­lük­çe kat­le­dil­me­si­ne al­kış tu­tan ge­ri­ci ve fa­şist öğ­ren­ci­ler­le çı­kan bir kav­ga­da dev­rim­ci ar­ka­daş­la­rı­nın en önün­de yer almıştı. 12 Mart fa­şist dik­ta­tör­lüğün emek­çi hal­kı­mız üze­rinde­ki vah­şi zul­mü ve sömürüsü Atil­la’nın yok­sul ai­le­si­ni ­de de­rin­den et­ki­len­miş­tir. Da­ha son­ra yok­sul­luk ne­de­niy­le oku­la de­vam ede­me­yen Atil­la yoldaş 1973 yılında16 yaşında tanıştığı TKP/ML Hareketi saflarında mücadeleye omuz verdi. 

Daha küçük yaşında  bir do­ku­ma fab­ri­ka­sın­da ça­lış­ma­ya baş­la­ya­rak, öz­gür­lük ve sos­ya­lizm müca­de­le­si­ne da­ha ak­tif ve ka­rar­lı bir şe­kil­de ka­tıl­dı.

Atil­la’nın ça­lış­tı­ğı do­ku­ma fab­ri­ka­sın­da az­gın bir sömürü ve bas­kı var­dı. Fab­ri­ka­da ça­lı­şan­la­rın ço­ğu, ka­dın ve ço­cuk iş­çi­ler­di. Pat­ron ve sa­rı sen­di­ka, maf­ya ile iş­bir­li­ği, ha­lin­de iş­çi­le­rin her tür­lü mücade­le­si­ni bas­tır­ma­ya ça­lı­şı­yor, en küçük bir hak is­te­ğin­de ve­ya en küçük bir kı­pır­da­nış­ta iş­çi­ler top­lu hal­de iş­ten atı­lı­yor­du. Ka­dın ve iş­çi­ler dövülüyor­du. İş­te bu zor şartlar­da Atil­la her za­man­ki gi­bi ka­rar­lı, her za­man­ ki gi­bi en ön­de, bi­linç­li­ce hak­sız­lı­ğa, sömürüye ve zul­me kar­şı çı­ka­rak pat­ron ve maf­ya sa­rı sen­di­ka­cı­la­rın iş­bir­li­ği­ni teş­hir ede­rek iş­çi­le­ri ger­çek düş­man­la­rı­na kar­şı bir­leş­tir­me­ye ça­lış­mış­tır.

Atil­la yol­da­şın bu müca­de­le­si­nin ken­di­le­ri için teh­li­ke­li ol­du­ğu­nu gö­ren pat­ron ve maf­yay­la sa­rı sen­di­ka iş­bir­li­ği, Atil­la’nın işi­ne son ver­di. Atil­la do­ku­ma fab­ri­ka­sın­dan atıl­dık­tan son­ra yıl­ma­dan dev­rim­ci müca­de­le­si­ni sür­dür­dü. Kaz­lı­çeş­me’­de bir de­ri fab­ri­ka­sı­na iş­çi ola­rak gir­di. De­ri fab­ri­ka­la­rın­da iş­çi­le­ri il­kel şart­lar­da, leş­ler ve ça­mur­lar için­de, ma­ğa­ra gi­bi iş­ye­rin­de ça­lış­tı­rı­yor­lar­dı. Atil­la yol­daş bu­ra­da ça­lı­şır­ken, bir yan­dan iş­çi­le­re dev­rim ve sos­ya­lizm bi­lin­ci ver­me­ye ça­lı­şır­ken, bir yan­dan da iş­çi­le­rin sen­di­kal mü­ca­de­le­si­ne bütün ça­ba­sıy­la ön­der­lik ede­rek, sen­di­ka­sız ve her tür­lü sos­yal hak­tan yok­sun iş­çi­le­ri, sen­di­ka­lar­da ör­güt­le­ye­rek pat­ron­la­ra kar­şı bir­leş­ti­ri­yor­du. Bu­nu gören pat­ron Atil­la’nın işi­ne son ve­re­rek onu döv­meye kalk­tı. Atil­la’nın iş­ten atıl­ma­sı­na kar­şı çı­kan iş­çi­ler, Atil­la’yla bir­lik­te omuz omu­za ve­re­rek pat­ro­na kar­şı koy­du­lar. Ve bu­nun so­nu­cu ola­rak Atil­la’yla be­ra­ber 7-8 iş­çi de iş­te atıl­dı. Atil­la iş­ten atı­lan ar­ka­daş­la­rıy­la bir­lik­te hak­la­rın­dan vaz­geçme­ye­rek, pat­ro­nun bas­kı ve hak­sız­lık­la­rı­nı teşhir et­mek için müca­de­le et­ti­ler.

18 Ocak 1976 günü 12 Mart döne­mi­nin iş­ken­ce­ci­le­ri ve dev­rim­ci kat­let­me­le­riy­le ün­lü MİT ve 1. Şu­be Tim­le­ri ta­ra­fın­dan Atil­la yol­da­şın Zey­tin­bur­nu’nda kal­dı­ğı ev sa­rıl­dı. Atil­la ev­de iki ar­ka­da­şıy­la otu­ru­yor­du. Vu­ru­cu tim­den, iş­ken­ce­ci ka­til­ler­den Me­te Al­tan ve Muh­sin Bo­dur ka­pı­yı çal­dı. Ka­pı Atil­la ta­ra­fın­dan açıl­dı ve ka­pı açı­lır açıl­maz içe­ri­ye do­lan vu­ru­cu tim­ler oto­ma­tik si­lah­la­rı­nı Atil­la’ya ve ar­ka­daş­la­rı­na da­ya­dı­lar. Atil­la da­ha bun­la­ra kim ol­duk­la­rı­nı sor­ma­ya fır­sat bu­la­ma­dan po­lis Muh­sin Bo­dur ateş açtı. Atil­la po­li­sin ate­şi kar­şı­sın­da ye­re yı­kıl­dı ve po­lis di­ğer ar­ka­daş­la­ra­ da ateş açtı. Ağır ya­ra­lı olan Atil­la yol­da­şın vücu­du­nu tek­me­le­yen iş­ken­ce­ci­ler ölümünü ça­buk­laş­tır­ma­ya ça­lış­tı­lar.

Fa­şist­ler bu al­çak­ça iş­len­miş si­ya­sal ci­na­ye­ti hal­kın gö­zün­de hak­lı çı­kar­mak için, emir­le­rin­de­ki ba­sın-ya­yın or­gan­la­rı­nı kul­lan­dı­lar. Ci­na­ye­ti giz­le­mek için bir si­lah­lı ça­tış­ma süsü ver­me­ye ve Atil­la yol­daşı’da soy­gun­cu ola­rak gös­ter­me­ye ça­lış­tı­lar. Ama kit­le­le­rin nez­din­de ger­çek­le­rin açı­ğa çık­ma­sı­na en­gel ola­ma­dı­lar. Atil­la yol­da­şın ger­çek ka­til­le­ri Muh­sin Bo­dur ve Me­te Al­tan ca­ni­ler gös­ter­me­lik yar­gı­la­na­rak be­ra­at et­ti­ler. Ama on­lar dev­rim­ci­le­rin ada­le­tin­de be­ra­at et­me­miş­ler­di. Muh­sin Bo­dur TKP/ML ta­ra­fın­dan ölüm­le ce­za­lan­dı­rı­la­rak hal­kın ada­le­ti­ni ye­ri­ne ge­tir­di. Me­te Al­tan ise bu­gün yine zulüm sa­çıp, kan dök­me­ye de­vam edi­yor. Ama hiç bir halk düş­ma­nı ce­za­sız kal­ma­ya­cak hal­kı­mız er geç Me­te Al­tan’dan da he­sap so­ra­cak­tır.

Atil­la yol­daş genç ve yü­rek­li bir dev­rim­ci ola­rak TKP/ML Ha­re­ke­ti­’nin bir sa­vaş­çı eriy­di. O tam bir görev ada­mıy­dı. Hem fab­ri­ka­lar­da ça­lı­şı­yor, iş­çi­le­ri ör­güt­lüyor ve hem de mi­li­tan bir çiz­gi­de as­ke­ri ey­lem­le­re ko­şu­yor­du. İs­tan­bul’da birçok as­ke­ri ey­le­min ör­güt­len­me­si ve pra­ti­ğe ge­çi­ril­me­sin­de Atilla’nın dev­rim­ci ira­de­si ve ener­ji­si var­dır. O ey­lem için doğ­muş ve yok­sul­lu­ğun an­cak dev­rim­le son bu­la­ca­ğı­nı bi­len inançlı bir dev­rim­ciy­di.

Ya­şam ko­şul­la­rı­nın çok ağır ol­ma­sı­na ve büyük ola­nak­sız­lık­lar­la sa­vaş­ma­sı­na rağ­men, on­da hiç­bir za­man of-puf çek­me ya da köşe­yi er­ken­den dön­me gi­bi za­yıf­lık­lar görül­me­miş­tir. Kav­ga­ya gir­din­ mi her şeyinle gi­recek­sin di­yen­ler­den olan Atil­la yol­daş, söz­le­ri­ne uy­gun bir pra­tik ser­gi­le­di. Ölümü güle­rek ku­cak­la­dı. Mütevazı, baş­la­dı­ğı işi so­nu­na ka­dar gö­tür­me­de­ki ka­rar­lı­lı­ğı, güç­lü inan­cı ve ör­güt­çü ye­te­ne­ğiy­le Atil­la yol­daş, TKP/ML Ha­re­ke­ti­nin iş­çi sı­nı­fı için­de ge­li­şip güç­le­nme­si için can­la baş­la ça­lış­tı ve kı­sa za­man­da Kaz­lı­çeş­me de­ri iş­çi­le­ri ara­sın­da önem­li bir iliş­ki ağı ya­rat­tı. TKP/ML Ha­re­ke­ti­nin iş­çi sı­nı­fı için­de ça­lış­ma­dı­ğı ya da sı­nıf ça­lış­ma­la­rı­na önem ver­me­di­ği­ni id­dia eden in­kar­cı opor­tünist­le­re en iyi yanıt Atil­la Öz­kan yol­da­şın ya­şa­mı ve pra­ti­ği­dir. Yine sınıftan kopuk devrimciliğin  devrimci hareketi nasıl bir çıkmaz içine soktuğunu yıllardan bu yana yaşayarak görüyoruz. Atilla yoldaş 42.yıl önce sınıfla bağlanma ve buradan beslenmenin ne kadar önemli olduğuna pratik duruşuyla vurgu yapıyordu. 

O, ön­cü iş­çi ko­münist mi­li­tan ola­rak kav­ga­ya ka­tıl­dı ve fa­şist dik­ta­tör­lüğün si­lah­lı sa­va­şım­la par­ça­la­na­rak halk­la­rın öz­gür­lüğe ka­vu­şa­ca­ğı inan­cıy­la sa­vaş­tı. Bu­gün fab­ri­ka ça­lış­ma­la­rı­nı ge­liş­ti­rip, ile­ri çek­mek ve ger­çek bir ko­münist iş­çi par­ti­si ya­rat­mak için, Atil­la Öz­kan yol­daş gi­bi ön­cü komünist iş­çi mi­li­tan­la­rın ye­tiş­ti­ri­lip sa­va­şa sürül­me­si­ne da­ha faz­la ih­ti­yaç var­dır. Bu zen­gin top­rak­lar, va­roş­lar ve fab­ri­ka­lar, ör­güt­çü mi­li­tan­la­rın, iş­çi yol­daş­la­rın öne atıl­ma­sı­nı ve kav­ga­yı da­ha sağ­lam ze­min ve emin el­ler­de yük­sel­til­mesini em­re­di­yor.

Mi­li­tan iş­çi önderi Atil­la Öz­kan yol­da­şı katledilmesinin 42. yılında  anar­ken, “fab­ri­ka­lar ka­le­le­ri­miz ol­ma­lı­dır” şi­arı­na da­ha sı­kı sa­rıl­mak, sınıftan kopuk devrimciliğe kadar inatla ve ısrarla savaşım yürütmek, iş­ken­ce­ci cel­lat­la­rın­dan he­sap sor­mak için saf­la­rı da­ha bir sık­laş­tır­ma­nın ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­ruz. Kav­ga ye­ni iş­çi mi­li­tan Atil­la­la­rın omuz­la­rın­da za­fe­re ta­şı­na­cak­tır. Atil­la Öz­kan, zul­me ve sömürüye son ver­me kav­ga­mız­da hep bi­zim­le ol­du ve bun­dan son­ra­da kav­ga­mı­zın ile­ri ta­şın­ma­sın­da hep bi­zim­le ola­cak­tır.

Hiç yorum yok: