Hrant
Dink'in hayatı eşi Rakel ile tanışmasından TKP/ML üyeliğine yetiştirme
yurtlarından gazeteci kimliğine kadar gecen yoğun trafik 53 yıl sonra menfur
bir cinayetle son buldu.
Malatya'da Terzi Haşim olarak nam salar zaten bir süre sonra... O Malatya Gürünlü, adı tek gül anlamına gelen anne Gulvart da Sivas Kangallıdır. Terzi Haşim kumar müptelasıdır. Kazandığı parayı kumarda kaybeder hep. Yetmeyince de sağdan soldan borç alır. Öyle bir zaman gelir ki kazandığı parayla borçlarını da ödeyemez. En son çare Malatya'dan kaçmaktır. Terzi Haşim de öyle yapar zaten. Esi ve çocuklarıyla soluğu İstanbul’da alır.
Günlerdir gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında uğradığı
silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Hrant Dink var. Hayatı yakın çevresi fikirleri siyasi mücadelesi anlatılıyor
genellikle.
Peki, Hrant Dink kimdir? 15 Eylül 1954 sabahı Malatya'da
Ermeni ve Alevilerin yaşadığı Çavuşoğlu mahallesinde tatlı bir telaş yaşanır.
Ebenin kapıda görünmesiyle tedirginlik yerini sevince bırakır; çünkü daha sonra
ismi Hrant olacak bir erkek çocuk gelmiştir dünyaya... Sarkis ve Gulvart cifti
ilk çocuklarına Ermenicede “Canlı ateş” anlamına gelen Hrant ismini verir. Çiftin
ikişer yıl arayla iki çocukları daha olur. Baba Sarkis Dink mütevazi bir
terzidir Malatya'da... Çevreye kendini tanıtırken "Haşim" ismini kullanır.
Malatya'da Terzi Haşim olarak nam salar zaten bir süre sonra... O Malatya Gürünlü, adı tek gül anlamına gelen anne Gulvart da Sivas Kangallıdır. Terzi Haşim kumar müptelasıdır. Kazandığı parayı kumarda kaybeder hep. Yetmeyince de sağdan soldan borç alır. Öyle bir zaman gelir ki kazandığı parayla borçlarını da ödeyemez. En son çare Malatya'dan kaçmaktır. Terzi Haşim de öyle yapar zaten. Esi ve çocuklarıyla soluğu İstanbul’da alır.
Büyük şehirde yeni bir hayata başlar aile. Terzi Haşim
Malatya'da kalmıştır artık. İstanbul’da Sarkis Dink ismiyle çıkar ortaya...
Ancak Dink çifti boşanınca aile parçalandığı gün çocuklar dramatik bir olayla karşı
karşıya kalır. Dayının evinin önünde anne, anneanne, yengeler pencereden “Babanıza
gidin” diye seslenirken baba sokağın köşesinde “Oraya gidin” işareti yapmaktadır.
En büyüğü 7 yaşında üç çocuk bu tavır karşısında bilinmedik bir yöne doğru koşar.
Üç gün sonra Kumkapı’da bir balıkçı sepetinin içinde aç sefil ve perişan halde
uyurken bulunurlar. Sonraki mekanları Gedikpaşa'daki Ermeni Yetimhanesi olur.
Hrant Dink kendi hayatını anlattığı mecmualarda yetimhaneye gidişlerini şöyle
hikâye ediyor: “İstanbul’a geldikten bir yıl sonra annem ve babam ayrıldı. Üçkardeş
ortada kaldık. Bizi dedem götürüp Gedikpaşa Ermeni Yetimhanesi’ne verdi. Ondan
sonra hayatim hep yatılı okullarda geçti. Annem okulumuza yakın bir yerde ev kiraladı
gelirdi hep görüşürdük. Benim okula gelip isler yapardı hafta sonları çamaşır
falan yıkar onlara yardım ederdi. Böylece bize yakın olurdu. Yaşlılıklarında
annem ve babamı barıştırdık. Ama bu uzun olmadı sonra öldüler.”
Hrant Dink'in hayatında dede faktörü on plandadır. Kitap
okuyan 7 yabancı dil bilen dedesinden çok şey aldığını soyluyor hatıralarında
Dink: “Benim okuyup sorgulamama bir nebze de olsa dedem sebep olmuştur. Çok
okurdu. Ben de kardeşlerimden farklı olarak okumayı seçtim. Kardeşlerim okumak
istemediler.” Kardeşleriyle birlikte daha sonra Tuzla'daki Ermeni Çocuk Kampı’na
gider Hrant Dink. Artık büyümüştür. Kampa Türkiye’nin değişik yerlerinden
Ermeni çocuklar getirilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu karış karış gezen
Hrant Güzelyan isimli papaz Cizre'de Ermeni Varto Aşireti olarak bilinen aşiretin
çocuklarını Tuzla'ya getirmek için harekete geçer. Aşiret reisi Siyament
Yagbasan olmuş ve 13 çocuğu ortada kalmıştır. Güzelyan bunlarla birlikte aşiretin
25 çocuğunu alıp Tuzla'ya getirir. Bu çocukların arasından biri kamptaki
herkesin dikkatini çeker. En çok da Hrant Dink’in. Sadece Kürtçe konuşabilen bu
küçük kız ileride Hrant'in esi olacak Rakel'den başkası değildir. Hrant Dink
kampta ona sahip çıkar ve Ermenice öğretir.
TKP/ML için Fırat adını alıyor
Bu sırada Dink diğer Ermeni yetimhanelerinde ve yatılı okullarında
belletmenlik yapmakta bir yandan da okula devam etmektedir. Bir sure sonra Üsküdar
Surp Hac Lisesi yatılı kısmından “Disiplinsizlik” gerekçesiyle atılır. Okulunu
bitirmek için kaydını Şişli Lisesi’ne aldırır ve buradan mezun olur. Tuzla’ya
geri döndüğünde Rakel’de büyümüştür artık. Hrant 20, Rakel 14 yaşındadır ve bir
yıl sonra genç aşıklar evlenir. Nikahlarını da papaz Hrant Güzelyan kıyacaktır.
Üniversite eğitimi için İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi
Zooloji Bölümü’nde okumaya başlar. Bu dönemde illegal radikal sol örgütlerle tanışır.
Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) çizgisine giren Hrant Dink’in
hayatı da, adı da bu süreçte değişir. TKP/ML’nin yanında Ermeni gençler TİKKO’nun
içinde de bulunmaya başlamışlardır. Bakırcıyan'dan sonra Hrant da arkadaşı
Stefan'la sol örgütlere katılma kararı alır. Ermeni olmaları işlerini zorlaştırmasın
diye Hrant - Fırat, Stefan - Murat, Armanek ise Orhan adını alır.
70’lerin siyasal ortamında, illegal bir Marksist-Leninist
örgütün (TKP/ML) saflarında mücadele veren iki yakın arkadaş Hrant ve Armenak,
siyasal faaliyetlerinden ötürü Ermeni toplumu zarar görmesin diye mahkemeye başvurarak
isimlerini Fırat ve Orhan diye değiştirirler. Armenak Bakırcıyan artık Orhan
Bakır’dır. Hrant kısa süre içinde örgütlülüğün uzağına düşerken Armenak
TKP/ML’nin Merkez Komitesi’ne kadar yükselir
Hrant Dink, Zooloji Bölümü’nü bitirdikten sonra biyoloji
felsefesinde akademik kariyer yapmak ister ancak kursu açılmayınca bu isteği
yerine gelmez. Bunun üzerine tekrar üniversite sınavına girip felsefe bölümüne kayıt
olur; ama burayı da yarıda bırakır. Hayatına kaldığı yerden devam eder. Dink'in
önünde artık askerlik meselesi vardır. Denizli'de piyade olarak vatani görevini
yerine getirirken çavuş yapılmadığı için hep içerlenecektir. Sekiz ay askerlik
yapan Dink girdiği çavuşluk sınavından 100 almasına rağmen rütbe takılmayınca
yatakhaneye çekilip uzun bir aradan sonra ilk kez uzun uzun ağladığını söyler. Askerden
dönen Dink iki erkek kardeşiyle birlikte yayınevi ve kırtasiye işine girer. Diğer
yandan da esi Rakel ile birlikte yetiştikleri Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı yönetmeye
başlarlar. Anadolu'nun değişik yerlerinden getirilen Ermeni çocukları bu kampta
eğitilir. Kamp değişik amaçlar için kullanıldığı gerekçesiyle 21 yıl sonra kapatılır.
Dink yazı yazmaya bazı Ermeni Cemaat gazetelerinde ufak
kitap eleştirileri yaparak başlar. Ancak bu işin böyle olmayacağını aynı
zamanda Türkiye’deki Ermenilerin sesini duyurmak için 5 Nisan 1996'da haftalık Ermenice-Türkçe
yayımlanan Agos gazetesini çıkarır. Dink’e göre Agos Türkiye’nin demokratikleşmesinde
önemli rol oynadığı gibi “Kayıp Ermenileri” de buluşturuyordu. Tehcir ile birlikte
“Emanet çocukların” torunları soyağacında gizlenen gerçekleri öğrenip harekete geçiyordu.
Dink konuyla ilgili olarak bir sohbette şöyle diyordu: “Bazen günde 5-6 mesaj alıyoruz.
İnsanlar birbirlerini buluyor. Ermeniler her yerden varlıklarını hissettirmeye başlıyorlar.
Agos bunda önemli bir araç olduğu için mutluyuz.”
Gazetecilikte sivri dil kullanmayı yeğleyen Hrant Dink, Agos'ta
yayımlanan Ermeni kimliği ile ilgili yazı dizisi nedeniyle Ekim 2005'te Türklüğe
hakaretten 6 ay hapis cezası alır. “Cezam onaylanırsa bu ülkeyi terk ederim” diyen
Dink bütün bunlara rağmen Fransa'da “Ermeni Soykırımı”nın inkarını suç sayan
yasa tasarısı karşısında da durmayı da bilir. Dink'e göre Ermeni meselesi bu
topraklarda oluşmuştu ve yine bu topraklarda çözülmeliydi. Diaspora tarafından
Erivanci olmakla suçlanan Dink diasporanın Erivan üzerinde hakimiyet kurma isteğini
eleştirip bunun yanlış olduğunu savunuyordu. “Benim halkım binlerce yıl bu
topraklarda yaşadı ama şimdi burada halkım yok, kültürüm yok. Bunun adı da soykırımdır”
görüsünü savunan Dink'in hazmettiği nokta ise bu konuda Türkiye’nin başkaları tarafından
suçlanmasıydı.
İki yıl önce Kanadalı Ermeni asıllı yönetmen Atom Agoyan tarafından
çevrilen “Ararat” filmine karşı çıkan Dink “Bu film Türkler ve Ermeniler arasındaki
bu sorunun rahat ve olgun bir şekilde konuşulmasına hizmet etmekten uzak” demişti.
Film üzerine “Ermenilerin toprak talebi var mı” sorusuna Hrant Dink “Evet bizim
bu topraklarda gözümüz var ama sahip olmak için alıp götürmek için değil gömülmek
için” demiş ve sonrasında her konuşmasına bu düşüncesini ilave etmişti. Bu
topraklarda gömülmek isteyen Dink 19 Ocak 2007 tarihinde saat 15 sularında,
genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli Halaskargazi caddesi
üzerindeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Rakel Dink, "Armenak" belgeselinde; Dersim bölgesine faaliyet yürütmeye giden Armenak Bakırcıyan'ın Hrant'a "Sen gelme Rakel var" dediğini söylüyordu. Armenak bir TKP/ML kadrosu olarak ölümsüzleşti, Hrant da yiğit bir gazeteci olarak.
Rakel Dink, "Armenak" belgeselinde; Dersim bölgesine faaliyet yürütmeye giden Armenak Bakırcıyan'ın Hrant'a "Sen gelme Rakel var" dediğini söylüyordu. Armenak bir TKP/ML kadrosu olarak ölümsüzleşti, Hrant da yiğit bir gazeteci olarak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder