19 Mart 2018 Pazartesi

Her baharda yeşeren umut ağacı Ahmet Muharrem Çiçek

“Dalın üstünde kuş,
kavgada söylenen türkü,
beyaza boyanmış gökyüzü,
ve bir de sen kalmışın aklımda,
o soğuk ilkyaz gününde”

Elde silah dilde devrimci şiarlarıyla 19 Mart 1973 yılında polis baygın haldeyken kafasına sıkmış olduğu kurşunlarlar da kaybettiğimiz Ahmet Muharrem Çiçek yoldaşı, toprağın canlandığı ve yeşillendiği bir ayda kaybettik.

Komünist hareketin kurucu militanlarından ve İstanbul Bölge sorumlusu olan Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş, 1952 yılında Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde tutucu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Devrimci fikirlerle lise yıllarında tanışan Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş, 1969-70 öğrenim döneminde İstanbul Tıp Fakültesine girdi. 1968-70’li yıllarda kabaran ve geniş emekçi ve öğrenci kitlelerini kucaklayan anti-faşist, anti-emperyalist mücadelede aktif olarak yerini alan Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş, kısa zaman içinde örgütlü savaşıma katıldı. 1972 Nisan ayında İbrahim Kaypakkaya yoldaşın önderliğinde kurulan TKP/ML Hareketi saflarında yerini alan Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş, 22 Ocak 1973 yılında işkencede katledilen Meral yakar yoldaşla gençlik çalışmalarını omuzladı.

O gün her şey, bir bahar tazeliğinde başlamıştı. Nasıl ki bir baharın başlangıcında kavgaya katıldıysa. Martın toprağı ve yaşamın canlanışında da yaşama ve mücadeleye elde silah dilde devrim türküsüyle veda edecekti Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş. Oysa doğadaki her canlı, ömrünün baharındaydı ve doğa, yeni bir yaşamın müjdesini veriyordu. Her güzelliğin bir bedeli vardı veya her yaşam bir ölümden geçiyordu. Bu çelişkinin yakıcı gerçekliğini bir bahar günü ölümsüzlüğe el sallayarak bir kez daha yaşayacaktık.

Ahmet Muharrem yoldaşta bu inançla devrimci görevlere yaklaşıyor ve eldeki kadroları kavganın örülmesine seferber ediyordu. Ancak buna karşın, devrimin ve sosyalizmin düşmanlarının bu umutları karartma çabaları da daha ilk günden eksik olmamıştır.

İşte tarih yaprakları 19 Mart 1973 gösterdiğinde İstanbul Şehrimin de kaldıkları bir ev polislerce basılıyordu. Evde Ahmet Muharrem yoldaş ve bir kaç yoldaş daha bulunuyordu. Polis baskın yaptığında Ahmet Muharrem yoldaşın üzerinde iki silah vardı. Polisi baskında birisini buldu ama diğerini bulamamıştı. Yoldaşın elini hemen kelepçeleyen polis, operasyonun rahatça gerçekleştirmenin sevincini yaşarken, ikinci silahını çıkartarak polisi etkisiz hale getiren Ahmet Muharrem yoldaş kelepçesini kırarak silahını ateşledi. İki yoldaşını kaçırmayı başardı. Kaçamayan Kutsiye Bozoklar yoldaşını polise bırakmak istemedi. Evi kuşatmış olan polisle yoldaşlarının kaçabilmesi için son mermisine kadar çatıştı. Düşman çil yavrusu gibi korkusunda girecek delik aradı.” Kahrolsun Faşizm, Yaşasın TKP/ML ” şiarlarıyla düşmanı kendi kalesinde titretti. Polis kurşunlarıyla ağır yaralanan Ahmet Muharrem yoldaş kan kaybında bayıldığı bir dönemde polislerinin yakın mesafede kafasına sıkmış olduğu kurşunlarla hunharca katledildi.

Ahmet Muharrem yoldaşın mücadele yoldaşları olarak bizler, hunharca katledilişinin 43. yıldönümünde, O'nun son anına kadar sönmeyen umutlarını gerçekleştirmek üzere, devrim ve sosyalizm kararlılığımızı yeniliyoruz. Bu yüzden, Ahmet Muharrem yoldaşın devrim için öne atılan ve ölümü yere çalarak bizlere bayrağı devreden umut dolu gözlerini her zaman üzerimizde hissedeceğiz. Bunu bir an bile unutmak, davaya yan çizmek ve ihanet etmek demektir.

Hiç bir şey, son ana kadar yaşamdan vazgeçmeyen kavga yüklü ve cesaret dolu umut saçan gözleri unutturmayacaktır bizlere. Bizleri ancak şehitlerimizin bize devrettikleri devrim ve sosyalizm bayrağına sıkıca sarılarak, İnşa’nın etrafından yıkılmaz bir birlik oluşturarak her türlü başarı ve kazanımlarımız kurtaracaktır. Bu temelde Ahmet Muharrem yoldaşın şahsında, yaşamın gerçek sahibi olan tüm şehitlerimizin huzurunda bir kez daha devrimi zafere taşıyacağımız sözümüzü yeniliyor ve anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Hiç yorum yok: