Toraman
dosyasına “zamanaşımı”
21 yıl önce, İstanbul Kocamustafapaşa'daki evinin
önünden gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Toraman'ın dosyası “zamanaşımı”
gerekçesi ile kapatıldı. Dosyaya bakan İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından
başlatılan soruşturma “zamanaşımı” gerekçe gösterilerek kapatıldı.
Gözaltında
kaybedilmişti
Hüseyin Toraman, 27 Ekim 1991 sabahı ailesi ile
beraber yaşadığı evin önünden sivil giyimli, silahlı ve telsizli kişiler
tarafından kaçırılmıştı. Görgü tanıkları da Toraman'ın kaçırıldığını
doğrulamış, kaçıranların kullandığı arabanın plakasını dahi vermişlerdi.
Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da, oğullarını arayan aileye
"Oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin" demişti. Ancak
aradan geçen yıllara, ailesinin ve yoldaşlarının mücadelelerine rağmen
Toraman'dan haber alınamamıştı.
Toraman'ın ablasından
mektup
Toraman'ın kaybedilişinin yıldönümünde mektup gönderen
ablası Sakine Toraman, kardeşinin kaçırılması ile ilgili şunları ifade etti:
“Mahallelinin gözü
önünde, gündüz gözüyle, hem de mahalle karakolunun 100 metre ilerisinde
kardeşimi kaçırdılar. Mahalleli tanıklık etti. Kaçırma olayında kullandıkları
arabanın plakası sahte çıktı. Mahalle karakolunun bildirimi üzerine araba sahil
yolunda durduruldu, ancak kardeşimi kaçıranlar kendilerinin de polis
olduklarını söylemeleri üzerine mahalle karakolu komseri duruma müdahale
edemediklerini bizzat babama ve dayıma söyledi. Aralarında geçen konuşma
gizlice kasete kaydedildi.
Annemin babamın
çalmadıkları kapı kalmadı. Dönemin Eminiyet müdürü Mehmet Ağar’a bile
konuştular. Ağar “oğlunuz eminiyettedir, merak etmeyin, evinize gidin“ diyerek
eve gönderdi. Kardeşimin arkadaşları ve yoldaşları destek verdi, açlık grevi
yaptılar. Gazetelerde her gün boy boy haberler yer aldı.
Çalınan kapıları
burada sıralamak istemiyorum. Sonuçta hiçbir sey sonuç vermedi. Devletin
yaptığı tek şey Maraş katili diye tanınan Ökkeş Şendiller'in de içinde
bulunduğu bir araştırma komusyonu oluşturmak oldu. Komusyon kardeşimden önce
evde oturan kişinin Ermeni olması nedeniyle, olayda Ermeni parmağı
olabileceğini, hatta kardeşimin yurt dışına kaçırılmış olabileceği sonucuyla
soruşturmayı bu şekilde sonlandırdı.”
Sakine Toraman'ın mektubu şöyle devem ediyor:
“Biz Kardeşim Hüseyin Toraman'ın kaçırılmasından
devletin sorumlu olduğunu biliyoruz, bunu söyledik ve hep söyleyecegiz. Devlet,
bütün kurumlarınla suçlusun.
Bugünkü hükümet, sen
de bir o kadar kardeşimin kaybedilmesinden suçlusun. Mehmet Ağar'ı
kolluyorusun. Kayıpların sorumlusu o ve çetesidir. Bunu bilmeyen yok. Ağar,
devlet içinde gizli çeteleri örgütleyip yöneten kişidir. O bunca insanın
katiliyken tutup Susurluk davasndan 5 yıl ceza verdin. 2 yıl dinlenme
tesislerinde kalıp çıkacak. Halbuki Ağar'ın bugünkü devlet yasaları
çerçevesindeki cezası ağırlaştırılmış müebbettir. Elin kimlere ulaşmadı ki
sayın Erdoğan, en üsteki genaralleri bile hapse tıkmaya gücün yetti de Ağar'a
neden dokunamıyorsun. Kirli çamaşırları saçıp dökeceğinden mi korkuyorsun?
Hangi sırları (suçları) saklıyor!”
“Öldür, kaybet
zaman aşımı de. Özlemimiz, beklememiz zamanaşımına uğruyor mu?! Bir ananın,
annemin acılarının zaman aşımı olur mu hiç? Elikanlı katiller, öfkemiz zaman
aşımına uğrar mı sanıyorsunuz?”
Genç Komünistler Hareketi (GKH) önderliğinde yer aldı. KP-İÖ’nün önceli komünist öncü TKP/ML Hareketi'nin bu yiğit militanı ve komünist gençliğin önderi ve aynı zamanda gençliğin anti-faşist önder savaşçısı Hüseyin Toraman yoldaş, 27 Ekim 1991'de faşist diktatörlüğün beyaz müfrezeleri tarafından kaçırıldı ve bir daha haber alınamadı. Hüseyin Toraman yoldaşı unutmadık, unuttumayacağız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder