28 Ekim 2012 Pazar

Hüseyin Toraman yoldaşı unutmadık!

Toraman dosyasına “zamanaşımı”
21 yıl önce, İstanbul Kocamustafapaşa'daki evinin önünden gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Toraman'ın dosyası “zamanaşımı” gerekçesi ile kapatıldı. Dosyaya bakan İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından başlatılan soruşturma “zamanaşımı” gerekçe gösterilerek kapatıldı.

Gözaltında kaybedilmişti
Hüseyin Toraman, 27 Ekim 1991 sabahı ailesi ile beraber yaşadığı evin önünden sivil giyimli, silahlı ve telsizli kişiler tarafından kaçırılmıştı. Görgü tanıkları da Toraman'ın kaçırıldığını doğrulamış, kaçıranların kullandığı arabanın plakasını dahi vermişlerdi. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da, oğullarını arayan aileye "Oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin" demişti. Ancak aradan geçen yıllara, ailesinin ve yoldaşlarının mücadelelerine rağmen Toraman'dan haber alınamamıştı.

Toraman'ın ablasından mektup
Toraman'ın kaybedilişinin yıldönümünde mektup gönderen ablası Sakine Toraman, kardeşinin kaçırılması ile ilgili şunları ifade etti:

“Mahallelinin gözü önünde, gündüz gözüyle, hem de mahalle karakolunun 100 metre ilerisinde kardeşimi kaçırdılar. Mahalleli tanıklık etti. Kaçırma olayında kullandıkları arabanın plakası sahte çıktı. Mahalle karakolunun bildirimi üzerine araba sahil yolunda durduruldu, ancak kardeşimi kaçıranlar kendilerinin de polis olduklarını söylemeleri üzerine mahalle karakolu komseri duruma müdahale edemediklerini bizzat babama ve dayıma söyledi. Aralarında geçen konuşma gizlice kasete kaydedildi.

Annemin babamın çalmadıkları kapı kalmadı. Dönemin Eminiyet müdürü Mehmet Ağar’a bile konuştular. Ağar “oğlunuz eminiyettedir, merak etmeyin, evinize gidin“ diyerek eve gönderdi. Kardeşimin arkadaşları ve yoldaşları destek verdi, açlık grevi yaptılar. Gazetelerde her gün boy boy haberler yer aldı.

Çalınan kapıları burada sıralamak istemiyorum. Sonuçta hiçbir sey sonuç vermedi. Devletin yaptığı tek şey Maraş katili diye tanınan Ökkeş Şendiller'in de içinde bulunduğu bir araştırma komusyonu oluşturmak oldu. Komusyon kardeşimden önce evde oturan kişinin Ermeni olması nedeniyle, olayda Ermeni parmağı olabileceğini, hatta kardeşimin yurt dışına kaçırılmış olabileceği sonucuyla soruşturmayı bu şekilde sonlandırdı.”

Sakine Toraman'ın mektubu şöyle devem ediyor:

“Biz Kardeşim Hüseyin Toraman'ın kaçırılmasından devletin sorumlu olduğunu biliyoruz, bunu söyledik ve hep söyleyecegiz. Devlet, bütün kurumlarınla suçlusun.

Bugünkü hükümet, sen de bir o kadar kardeşimin kaybedilmesinden suçlusun. Mehmet Ağar'ı kolluyorusun. Kayıpların sorumlusu o ve çetesidir. Bunu bilmeyen yok. Ağar, devlet içinde gizli çeteleri örgütleyip yöneten kişidir. O bunca insanın katiliyken tutup Susurluk davasndan 5 yıl ceza verdin. 2 yıl dinlenme tesislerinde kalıp çıkacak. Halbuki Ağar'ın bugünkü devlet yasaları çerçevesindeki cezası ağırlaştırılmış müebbettir. Elin kimlere ulaşmadı ki sayın Erdoğan, en üsteki genaralleri bile hapse tıkmaya gücün yetti de Ağar'a neden dokunamıyorsun. Kirli çamaşırları saçıp dökeceğinden mi korkuyorsun? Hangi sırları (suçları) saklıyor!”

Öldür, kaybet zaman aşımı de. Özlemimiz, beklememiz zamanaşımına uğruyor mu?! Bir ananın, annemin acılarının zaman aşımı olur mu hiç? Elikanlı katiller, öfkemiz zaman aşımına uğrar mı sanıyorsunuz?”
Genç Komünistler Hareketi (GKH) önderliğinde yer aldı. KP-İÖ’nün önceli komünist öncü  TKP/ML Hareketi'nin bu yiğit militanı ve komünist gençliğin önderi ve aynı zamanda gençliğin anti-faşist önder savaşçısı Hüseyin Toraman yoldaş, 27 Ekim 1991'de faşist diktatörlüğün beyaz müfrezeleri tarafından kaçırıldı ve bir daha haber alınamadı. Hüseyin Toraman yoldaşı unutmadık, unuttumayacağız!

Hiç yorum yok: