Atılım Gazetesi’nin 51. ve 52. sayılarında MLKP-MK üyesi ve 1. Konferans delegesi
ile yapılan ve çeşitli
sorunlara ilişkin MLKP'nin görüşlerini açıklayan bir röportaj yayınlandı. Bizi
daha çok ilgilendiren röportajın 51. Sayısı’nda yayınlanan birinci bölümüdür.
Bu röportajın diğer bir özelliği ise, gazetemizin birinci sayısında “nasıl bir
parti ve görevlerimiz” başlığı altında işlediğimiz parti, partileşme süreci ve
MLKP'nin bu sorunlarda işin hangi noktasında durduğuna ilişkin eleştiri ve
değerlendirmelerimizi, MLKP MK üyesinin birincil elden doğrulaması ve dahası
geçmişle bütün bağlarını kestiklerini ilan ederek, köksüz bir ağaca
dönüşmelerini gururla açıklamalarıdır.
Oportünizmin bir özelliği görüşlerini dobra dobra
söylemekten uzak durarak, fırsat kollama ve uygun anda görüşlerini ilan
etmektir. Bütün oportünist ve revizyonist akım ve kişiler hep böyle
davranmışlardır. Örgüte egemen olmak için önce onlar gibi düşünür gözükür,
sonra adım adım görüşlerini sağdan-soldan sokuşturmaya çalışır. İktidarda
olmanın avantajını oportünist görüşlerini yaymak ve egemen kılmak için
kullanmaya yönelir. Çünkü işbaşında olanlar için konuşmak, görüşlerini yaymak
serbesttir. Hem de bunu aymazcasına yapar. Dün dündür, bugün bugündür bu
oportünist zihniyetin temel yaklaşımıdır. Sorunları örgüte taşımak bunlar için
yüktür. Çünkü örgüt adına hareket eden etkili ve yetkili şahıslar varsa,
tabanın ve kadrolarının düşünmelerine hiçte gerek yoktur.
MK üyeleri her şeyi söyleme özgürlüğüne sahiptir. Ama
bunları eleştirmek kimsenin haddine düşmüş değil. İşte bütün bunları Atılım Gazetesi’nde
MLKP MK üyesi ile yapılan röportaj netçe ele veriyor. Gerçekler çarpıtıldığı
gibi, doğru olmayan ve MLKP gerçekliği ile uyuşmayan şeylerde olmuş gibi
gösterilerek, taban, kadrolar ve devrimci kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor.
Dahası geçmişin komünist değerleri bir çırpıda unutularak, yeni kültürden
bahsediliyor. Bir yıllık süreçte hala ne olduğu yeterince belirginleşmeyen ve
sınanmayan bir pratikten büyük sonuçlar çıkarılmaya çalışılarak, zafer
sarhoşluğu ilan ediliyor. Kuru ajitasyonla ideolojik tutumlar ve ilkesel
sorunlar geçiştirilmeye ya da üzeri kapatılmaya çalışılıyor. MLKP'de var olan
derin görüş ayrılıkları ve ilkesel farklılıklar, büyük bir erdemmiş gibi sunuluyor.
Keza parti, partileşme süreci ve görevlerimize ilişkin tartışmalar yok
sayılıyor ve MLKP önceli her iki akımın savunduğu “parti işçi sınıfı hareketi
ile sosyalist hareketin birliğidir”, görüşünün yanlış olduğunun özeleştiri
yapılıyor.
Bütün bunlar “birlik devrimi” adına yapılıyor. Esasında
cicim aylarının üzerinde rüzgâr bulutlarının geçerek fırtınaya dönüşmesi, üzeri
atlanan ya da buzdolabına kaldırılan sorunların gümbür gümbür nasıl MLKP'nin
başına bela olacağını şimdiden söylemek hiçte abartıcı bir değerlendirme
olmayacaktır.
MLKP neyden
kopuyor?
MK üyesi ile yapılan röportajda, MLKP'nin bir yıllık
süreci değerlendiriliyor ve parti ilanına ilişkin görüşler ortaya konarak,
dünün devrimci geleneklerinin sürdürücüsü lafının sahte ve aldatmacı olduğu şu
satırlarla ortaya çıkıyor:
“Kuruluş ekini” kaldırmakla “dün” den kopuşu tamamlamış
olduk. Bunu yapay bir biçimde yapmadık elbette. Yani "kuruluşu"
kaldırırsak, parti oluruz, geçmişle bağlarımızı keseriz “gibi kaba bir tutum içinde olma
ciddiyetsizliği ne başarılarımıza, nede ideallerimize yakışır...” (Röportajın birinci bölümü.)
Yine aynı röportajda MK yetkilisi gerçek düşüncelerini ve
inkarcı yaklaşımlarını şu sözleriyle sürdürüyor: “Kuruluş geçmişle bağın bir
görüntüsüydü.”
Bu satırlar MLKP'nin öncelleriyle bütünüyle bağlarını
kestiklerinin açık bir ilanıdır. Hani MLKP köksüz bir ağaç değildi ve komünist
öncülerinin birikimleri üzerinde yükselen bir oluşumdur. Hani MLKP bütün
mücadele sürecinin bir senteziydi. Demek ki söylenen bu sözler bütünüyle tabanı
ve kadroları aldatmaya yönelik bir manevraydı. Böyle olduğu için MLKP-K'nın “kuruluş”
ekinin konması da çarpıtılarak aktarılıyor ve oportünist önderlik MLKP
gerçeğini yanlış olarak kamuoyuna taşımaya çalışıyor.
Bir kere kuruluş ekinin konması, geçmişin görüntüsünün
sürmesini ifade etmiyordu. Kuruluş ekinin konmasının temel nedeni MLKP-K'yı
ilan eden delegelerin çoğunluğunun sınıf hareketiyle, komünist hareketin
birliğinin sağlanamadığı ve başka bir deyişle iki hareketinde ayrı ayrı
yollardan yürüdüğü düşüncesiydi. Yoksa bu platformda bugün MLKP'de egemen olan
sınıf dışı parti fikrini savunanlar azınlıktaydı ve çoğunluk sınıfta kopuk
parti kurulamaz görüşünü savunuyordu. Buradan hareketle de bir yıllık süreç
içinde MK'nın önüne sınıf içinde çalışmaları yükselterek sınıfa azçok
bağlanarak, hücreler temelinde kendini sınıf içinde üretir bir duruma getirme
birincil görevini koymuştu ve bütün güçlerle bu olana yüklenmek gerektiğine
özel olarak vurgu yapılmıştı.
Ne var ki MK üyesi arkadaş bu gerçeği bir kalem
darbesiyle bir yana fırlatarak, kuruluş kongresinde çoğunluk tarafından ret
edilen sınıf dışı parti kurulur görüşünü haklı çıkarmak için,
"Kuruluş" ekinin konuluş gerekçesinin eksik ve olduğu kadarıyla da
yanlış koyuyor. Röportaj da MK üyesinin açıkladığı gibi, MLKP-K'nın ilanı
geçmişle görünüşte bağları sürdürdüğü biçimde, değildi. Tersine MLKP-K önceli
iki örgütün daha ileri düzeyde yeni bir formda kendilerini
birleşerek-kaynaşarak sürdürmesiydi. Yoksa MLKP MK temsilcisini idare
ettiği gibi MLKP'nin ilanı yeni bir çığırın açılarak, süper komünistlerin
ortaya çıktığı bir örgütlenme değildi.
Ya da bilinmeyenleri açığa çıkaran ve ML katkı yapan bir
örgütlenme değildi. Hatta birçok nokta da önceleri TKP-ML Hareketi’ne göre daha
da geriye savrulan, sınıf içindeki faaliyetlerden yan çizen, sapan ve asli
görevlerinden uzaklaşan ve örgüt içi demokrasiyi ortadan kaldırmasıyla da TDKP
ve DHKP-C'ye özenen bir örgüt haline gelmiştir. İddia edildiği gibi MLKP
öncellerini aşmadı ve daha ileri bir örgütsel omurga ortaya çıkaramadı.
Geçmişin daha ileri ve olumlu değerlerinin altında ezilen ve o değerleri
yakalama başarısı gösteremeyen MLKP önderliği, durumu kurtarmak için zorlama
değerlendirmelere girişmekten kendisini alamıyor. MLKP'nin kuruluş sürecine
kadar eskinin devamcısı ve Eylül ayından bugüne kadar ise, yani iki aylık
süreçte ise, geçmişle bütün bağlarını kopararak kendisini parti ilan ederek,
her şeye yeniden başladığını iddia edecek kadar dünün devrimci komünist
değerlerinden kopan bir partidir.
Peki, MLKP MK'sına sormazlar mı; siz nereden geldiniz ve
hangi devrimci zemin içinde yürüdünüz, öncelleriniz komünist değil miydi ki,
onlardan koptuğunuzu ve geçmişle bağlarınızı kestiğinizi ilan etmekten zevk
duyuyorsunuz. Görünen o ki; MLKP önderliği daha ilginç değerlendirmeler
yaparak, komünist hareketin hanesine, yeni tarzlar katmayı sürdürecek. MLKP,
öncellerinin değerlerinden koptu ama iki arada bir derede kaldı. Bu arkadaşlar,
kimlerin devamcısı olduklarını da açıklarlarsa aydınlanmış oluruz.
MLKP işçi hareketiyle
birleşmedi ama yine de partidir
MLKP-K'nın ilanı 1. Kongre’de parti sorununda
öncellerinin temel yaklaşımını onaylar ve sınıfla birliğe özel bir vurgu
yaparken, MLKP'nin ilan edildiği 1. Konferans’ta tersi yapılıyor. Bir yılda tam 180 derece geriye tornistan
çekiliyor.
Peki, ne oldu da bir yılda iki temel farklı görüş MLKP'ye
egemen oldu. Birincil olarak MLKP önderliği ideolojik teorik olarak oturmuş bir
yapıya sahip değil. İkincisi örgüt içi demokrasi dumura uğratılarak 1. Konferans’a,
ideolojik-teorik ve siyasal olarak çok geri, örgütsel deney ve tecrübeleriyle
birikimi zayıf gençler delege olarak atanarak, normal koşullarda görüşlerini
MLKP'ye kabul ettiremeyenler, bu anti-demokratik yolla 1. Konferans’ta egemen
olmayı hedeflemişler ve bunu da başarmışlardır. İşin en ilginç yönü de bir yıl
önce çoğunluğun karşı çıktığı ve örgüt tabanın da kabul etmediği görüşler, bir yıl sona anlattığımız nedenlerle kabul
gördüğünde hiç kimse ne oluyor deme cüretkarlığını göstererek bu oportünist
önderliğe karşı tutum alma başarısını gösterememesidir. Normal bir tartışma
süreciyle, azınlık görüşlerinin çoğunluk olmasında anormal bir yan yoktur. Ama
bu bir yönüyle anti-demokratik ve oldubittiye getirilen bir yolla yapılıyorsa
burada bir anormallik var demektir. MLKP'de yapılan tam da bu olmuştur.
Leninist parti öğretinin özü ve MLKP'nin öncellerinin
temel yaklaşımı olan, “parti sosyalist hareketle sınıf hareketinin birliğidir”
görüşü, bir yıl sonra MLKP 1. Kongresi’nce yanlış ilan edilerek Leninist parti
özüne ayran suyu dökmüştür. MLKP öncellerinin görüşlerine ilişkin özeleştiri
yapmaya ne hakkı ve nede yetkisi vardır. Hem TKP/ML Hareketi’nin geleceğiyle
bütün bağlarını ve ilişkisini kestiğini ilan et ve hem de onlar adına
özeleştiri yap. Bunun açıktan dürüst olmayan ikiyüzlü bir tutum olduğunu
belirtmeliyiz.
Çünkü TKP/ML Hareketi’nin, parti konusundaki görüşlerini
ancak TKP/ML Hareketi kadroları değiştirebilir. MLKP'nin hareketle
uzakta-yakında bir ilişkisinin kalmadığı ortamda, parti sorunundaki temel
görüşler de özeleştiri yapma hakkı da, kimseye devredilmiş değildir. Ancak
MLKP-K'nın kurulduğu dönemde savundukları ile 1 yıl sonrası savundukları
arasındaki temel farkları ortaya koymak bağlamında, MLKP MK temsilcisinin
özeleştiri yaparak, gerçeği teslim etmeleri ve sınıf dışı parti fikrinde
konakladıklarını ilanları olumlu bir gelişmedir. Bu bağlamda MLKP MK
temsilcisinin açıklamaları bizlerin eleştirilerini bir kez daha onaylaması
bağlamında da olumlu olduğunu vurgulamalıyız.
Peki, dün parti,
işçi hareketiyle sosyalist hareketin birliği diyen MLKP-MK'lı bugün ne diyor?
“Gerçekte de komünist partisi iradi kararın, çabanın bir
ürünü olarak mı kurulur, yoksa komünistlerin “işçi sınıfı hareketiyle
birleşecekleri güne kadar” beklenmesi mi gerekir? Enine boyuna tartışıldı bu
sorunlar. Konferans sınıf hareketiyle birleşme olgusunun göreceli olduğunu
dikkate alarak davrandı. Bugün işçi hareketinin sosyalist hareketle ayrı ayrı
kanallarda aktığı doğrudur. Proletaryanın devrimci örgütlülüğü hatta demokratik
örgütlülüğü bile çok zayıftır. Türkiye'de yaklaşık 4 milyon proletarya var;
neredeyse 3/4'ü sendikasız. Bu durum alınması gereken mesafeyi dile getiriyor. Biz
bu, başarıyı elde etmek için, (sınıfı
örgütlemek kastediliyor-HB) önümüze hedefler koyan; ama parti olmanın tek
ve belirleyici kriteri olarak kabul edemeyiz. MLKP değil, ama onun öncelleri
böyle bir düşünce savunmuşlardır. Yanlıştı, sığdı ve mahkûm edildi.
Evet, MLKP, işçi hareketiyle birleşebilmiş değildir, ama
partidir. Şu satırlar da MLKP'nin parti sorununda ne söylediğinden bir şeyler
anlayan beri gelsin. Burada her şey var ama hiçbir şeyin yanıtı yok. Sorular
yanıtsız kalmış ve bazıları öyle buyurduğu için MLKP parti ilan edilmiştir.
MLKP'nin sınıfın örgütlülüğünün geri olduğunu ileri sürmesinin partinin sınıfla
birleşmesiyle kurulacağının bir ilişkisi olabilir mi? Bizce hayır. Komünist
partisinin iradi çabayla kurulacağını savunmak, sınıftan kopuk parti kurulur
görüşünü haklı çıkarmaz ya da biri diğerinin alternatifi olabilir mi? Yine
hayır.
Önümüze hedefler
koyarız yönümüzü fabrika bacalarının tüttüğü bölgelere dönerek, işçi
sınıfına bilimsel sosyalizm taşırarak hücreler temelinde sınıf örgütlenir mi?
Ya da sınıfla bağlantıyı göreceklerdir diyerek, partinin azçok kendisini sınıf
içinde üretir duruma gelmeden kurulamaz temel Leninist ilkesinden vazgeçilerek,
genel ve yuvarlak laflarla önce parti kurulur sonra sınıfla birleşir saçma ve
sınıf dışı görüşlere kapı aralanabilir mi? Yine hayır.
Öncelleriyle bağlantısını ve ilişkisini keserek
yeni tarz adı altında abartıcılık ve sübjektivizm pompalayan bir zihniyet,
TKP/ML hareketi adına özeleştiri yapabilir mi? Yine hayır. Lenin'in parti
sosyalist hareketle işçi sınıfının birliğidir görüşü yanlışsa peki parti için
temel kriter nedir? Bu konuda söyleyebileceğiniz herhangi yeni bir şeyler var mı?
Yok eğer söylenecek yeni şeyler yoksa kendinizi zorlamanın ve saçmalamanın alemi
ne. MLKP işçi hareketiyle birleşmemiş ama partidir?
Peki, MLKP sınıf partisi mi yoksa başka bir parti mi?
Bütün bu sorular ve yanıtlar, MLKP'nin bütünüyle TKP/ML hareketinin ML
görüşlerinden, devrimci sosyalist geleneğinden ne kadar koptuğunu,
uzaklaştığını ve yeni bir hatta oportünist hata kaydığını gösteriyor.
Ve röportaj MLKP MK temsilcisinin birçok konuda doğru
olmayan ve gerçekleri çarpıtan açıklamalarıyla sürüyor. Onları eleştirmeyi
önümüzdeki sayılarımıza bırakıyoruz. MLKP tabanını, dün söyledikleriyle bugün
yaptıkları arasındaki çelişkiyi inceleyerek, doğrulardan yana tutum almaya
çağırıyoruz.
Bu yazı 1996 yılında Proleter Halkın Birliği Dergisi'nin 1996 yayınlanmıştır. Belgesel önemi olduğu için yeniden yayınlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder