Kuşku yok ki hem Sami Ovaloğlu'nun ve hem de Adil
Ovaloğlu'nun anılması, katledilmelerinin lanetlenmesi ve unutulmaması bakımında
oldukça önemli. Ne ki olayları doğru olarak aktarmak ilkesel bir tutum ve
dürüst olmanın başıdır. Aynı zamanda bilmeden biliyormuş gibi kalem oynatmak,
hiçte doğru ve devrim-sosyalizm mücadelemize yarar sağlayan bir durumda
değildir.
Burada bizim karşı çıkıp eleştirdiğimiz, Adil
Ovalıoğlu'nun öldürülmesine dair verilen bilgidir. Uğur Yıldız adlı kişi,
sanırız ki tarihe "sandık cinayeti" olarak geçen karşı-devrimci bir
eylem olarak görülüp mahkum edilen bir olaya dair doğru olmayan, çarpıtılmış
bilgi veriyor ve bunu da bir kurum adına Celal Ünsal, Devrimci 78’lilerden bir
arkadaş olduğu gibi sahiplenerek gerçekmiş gibi aktarıyor. Peki, ne diyor Uğur Yıldız.
" Adil Ovaloğlu 12 Haziran 1972 tarihinde işbirlikçilerin kontra ile
planlı cinayetinde katledildi. (Bavul Cinayeti)"
Yani 12 Haziran 1972 yılında Adil Ovaloğlu’nun komplocu
bir şekilde karşı-devrimci bir eylemle katledilmesini “işbirlikçi kontracılar
ile planlı cinayetinde katledildi” diyerek olayı devlet ile işbirliği içinde
olanlar tarafından gerçekleştirildiğini iddia ediyor.
Aslında Adil Ovaloğlu’nun komplocu bir şekilde
katledilmesinin sorumlusu başında Garbis Altınoğlu’nun bulunduğu küçük bir grup
olan Robert Kolejlilerdir. Kamuoyunca “Sandık cinayeti” olarak bilinen olaya
dair bir kısım arkadaşlar ciddi bir araştırma-sorgulama yapmadan gözünü kapalı
bir şekilde yalınızca burjuva basını ve PDA-Aydınlık karşı devrimcilerinin
yazıp-çizdiklerine dayanarak, hiçte gerçekçi olmayan, önyargıyı körükleyen
değerlendirmeler yaparak hatta olayı, “işbirlikçi kontracılarla planlı cinayet”
karalamasına kadar taşımaları olumsuz bir yaklaşımdır.
Hatırlanacağı üzere yıllar öncesinde PDA-Aydınlıkçıların
o zaman çıkardığı Halkın Sesi gazetesinde, TKP-Ml Hareketi’ni karalamak için “Sandık
cinayeti”ni de gündeme getirmiş ve kirli propaganda yapmaktan geri kalmamıştı.
Bunun üzerine Halkın Birliği’nin 28 Mart 1978 tarihli 31. sayısında hem gazete
ve hem de Garbis Altınoğlu bu karşı-devrimci kampanyaya yanıt vermişti. Olay
örgüt içi mücadele de doğru devrimci yöntemler yerine burjuva-küçük burjuvazin
komplocu yöntemlerinin uygulanmasıyla bağlantılı karşı devrime hizmet eden bir
olay olması nedeniyle hem komünist hareketimizi ve hem de o dönemde komünist
hareketin bir savaşçısı olan Garbis Altınoğlu tarafından hiç kimsenin sağa sola
çekmeyeceği netlik içinde özeleştirisi yapılarak mahkum edilmiş ve emekçi
yığınlarla paylaşılmış bir olaydır. Yani “sandık cinayetinin gizemli herhangi
bir özelliği yoktur ve olayın nasıl gerçekleştiği ve neden ve neiçinleri ortaya
konmuştur.
Buradan olarak, “Sandık cinayetini” devletin
kontracılarıyla işbirliği içinde bir olay olarak gösteren-gösteren arkadaşlar
farkında olsunlar ya da olmasınlar nesnel olarak olaya dair özeleştiri yaparak
mahkum eden ve daha sonrasında yaşamını devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış
olan Garbis Altınoğlu’nu şaibe altında bırakan önyargılı ve hatalı
değerlendirmeler içinde hareket etmektedirler. Garbis Altınoğlu 2 yıl önce
yaşama veda etti. Bu bakımdan bu mesnetsiz iddialara yanıt vermesi mümkün
değildir. Yalnız bir dönem birlikte mücadele yürütmüş yoldaşları olarak Garbis
Altınoğlu'na yönelik bazı kişilerin yapmış olduğu yapan arkadaşları özeleştiri
yaparak, hayal mahsulü savlarından vazgeçmemeye davet ediyoruz.
Halkın Birliği
30 Mart 2021