ABD - Şikago proletaryasının 1886 yılında ABD’de yaktığı isyan ateşi, yüzyılı aşkındır dünyanın her yerinde, emeğin sermayeye karşı başkaldırı günü olarak yanıyor. Biliyoruz ki, İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, işçilere, emekçilere bu zulüm cenderesi ve onun asalaklarına, zorba faşist burjuva kapitalist devlet aygıtına karşı birleşmenin, dayanışmanın kızıl bayraklarının, insan yaşamının devamını emekleriyle, emek güçlerini kullanarak sağlayanların ellerinde dünya topraklarında dalgalandırıldığı yıkım ve yeniden kurmanın müjdecisi bir gün‘ü, bir ay‘ı değil sadece, koca bir enternasyonal tarihi anımsatır.
İnsan soyunun asıl olarak iki büyük sınıf halinde; işçiler ve burjuvalar olarak karşı karşıya durdukları dünyamızda; sayıları 3.5 milyarı aşmış olan işçiler, bu dünyanın sömürüsüz ve savaşsız, baskısız ve ayrıcalıksız insan kardeşliği, eşitliği ve özgürlüğüne sahne olduğu; insanın ezilmiş ve sömürülmüş olanının kendi tüm tarihinde ümitle bağlandığı bu “düş“ü gerçekleştirebilecek, yer yüzünün en büyük, en yenilmez gücünü oluşturuyorlar.
Bunu; bu gerçekleşebilir ve gerçekleştirilebilir değişimin en fazla farkında olanlar, kapitalistler ile onların hizmetine koşmuş faşist-dinci-gerici siyasal partilerin tüm asalakları, yöneticileri, sermayenin işçilerin saflarındaki temsilcisi sendika ağaları, din bezirganları vb. dirler.
Onlar biliyorlar ki, işçiler; dünyanın bütün işçileri ve emekçileri, emperyalist kapitalistlerin sömürü dünyasına karşı, diğer ezilen ve sömürülen emekçileri de yanlarına alarak, ayağa kalkarlarsa/kalkabilirlerse, dünyanın hiç bir ordusu ve polis gücü onların karşısın da tutunamaz. Dünya emperyalist burjuvazisi bunun örneklerini yaşadı, biliyor ve korkuyor.
Türkiye emekçileri de her 1 Mayısta sermayenin faşist baskı ve saldırılarıyla yüz yüze kaldı ve katliamlara uğradı. Ne ki bu faşist baskı ve saldırılar çeşitli ulus ve ulusal azınlıklardan Türkiye emekçilerinin 1 Mayıs’ı emeğin sermayeye karşı mücadele günü olarak yaşatmasına engel olamadı. AKP - MHP faşist iktidarı yerel seçimlerden almış olduğu yenilgiyi, işçi, emekçi ve Kürt halkına yönelik faşist baskı, zulüm ve topyekün savaşla boğmanın çabası içinde. Faşist saldırıların önüne geçmek, işçi kıyımlarını, örgütsüzleştirme dayatmalarını, faşist Türk ırkçı-şovenist linç dalgasını, grev yasaklarını, kirli savaşı, yoksulluk ve zam furyasını geri püskürtmek için, Türk ve Kürt ulusundan işçi ve emekçilere demokrasi, eşitlik, özgürlük, daha iyi yaşam ve daha iyi çalışma koşulları; İstanbul da 1 Mayıs alanı Taksim'e konan yasağın parçalanması için: 1 Mayıs’ta fabrikalarda, okullarda, semtlerde güçlerimizi birleştirerek alanlara çıkalım ve emperyalist kapitalist sermayenin ve faşist dinci gerici saldırı ve savaş dalgasının karşısına gücümüzü birleştirerek harekete geçelim, her yerde ve her alanda 1 Mayıs’ta birlik, dayanışma ve mücadele kararlılığımızı ortaya koyarak, eşitlik, özgürlük, demokrasi ve sosyalizm için sesimizi alanlarda birleştirelim.
Unutmayalım ki, kurtuluşumuz devrim ve sosyalizmdedir.
İnadına direniş, inadına Taksim!
Yaşasın 1 Mayıs! Biji yek gulan!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
Faşizmi devrimle ezeceğiz!
İnsan soyunun asıl olarak iki büyük sınıf halinde; işçiler ve burjuvalar olarak karşı karşıya durdukları dünyamızda; sayıları 3.5 milyarı aşmış olan işçiler, bu dünyanın sömürüsüz ve savaşsız, baskısız ve ayrıcalıksız insan kardeşliği, eşitliği ve özgürlüğüne sahne olduğu; insanın ezilmiş ve sömürülmüş olanının kendi tüm tarihinde ümitle bağlandığı bu “düş“ü gerçekleştirebilecek, yer yüzünün en büyük, en yenilmez gücünü oluşturuyorlar.
Bunu; bu gerçekleşebilir ve gerçekleştirilebilir değişimin en fazla farkında olanlar, kapitalistler ile onların hizmetine koşmuş faşist-dinci-gerici siyasal partilerin tüm asalakları, yöneticileri, sermayenin işçilerin saflarındaki temsilcisi sendika ağaları, din bezirganları vb. dirler.
Onlar biliyorlar ki, işçiler; dünyanın bütün işçileri ve emekçileri, emperyalist kapitalistlerin sömürü dünyasına karşı, diğer ezilen ve sömürülen emekçileri de yanlarına alarak, ayağa kalkarlarsa/kalkabilirlerse, dünyanın hiç bir ordusu ve polis gücü onların karşısın da tutunamaz. Dünya emperyalist burjuvazisi bunun örneklerini yaşadı, biliyor ve korkuyor.
Türkiye emekçileri de her 1 Mayısta sermayenin faşist baskı ve saldırılarıyla yüz yüze kaldı ve katliamlara uğradı. Ne ki bu faşist baskı ve saldırılar çeşitli ulus ve ulusal azınlıklardan Türkiye emekçilerinin 1 Mayıs’ı emeğin sermayeye karşı mücadele günü olarak yaşatmasına engel olamadı. AKP - MHP faşist iktidarı yerel seçimlerden almış olduğu yenilgiyi, işçi, emekçi ve Kürt halkına yönelik faşist baskı, zulüm ve topyekün savaşla boğmanın çabası içinde. Faşist saldırıların önüne geçmek, işçi kıyımlarını, örgütsüzleştirme dayatmalarını, faşist Türk ırkçı-şovenist linç dalgasını, grev yasaklarını, kirli savaşı, yoksulluk ve zam furyasını geri püskürtmek için, Türk ve Kürt ulusundan işçi ve emekçilere demokrasi, eşitlik, özgürlük, daha iyi yaşam ve daha iyi çalışma koşulları; İstanbul da 1 Mayıs alanı Taksim'e konan yasağın parçalanması için: 1 Mayıs’ta fabrikalarda, okullarda, semtlerde güçlerimizi birleştirerek alanlara çıkalım ve emperyalist kapitalist sermayenin ve faşist dinci gerici saldırı ve savaş dalgasının karşısına gücümüzü birleştirerek harekete geçelim, her yerde ve her alanda 1 Mayıs’ta birlik, dayanışma ve mücadele kararlılığımızı ortaya koyarak, eşitlik, özgürlük, demokrasi ve sosyalizm için sesimizi alanlarda birleştirelim.
Unutmayalım ki, kurtuluşumuz devrim ve sosyalizmdedir.
İnadına direniş, inadına Taksim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder