Aynı zamanda F tipi hücre cezaevleri dayatmasına karşı
başlatılan ve 19 Aralıkta 2000 yılında kitlesel bir hal alan süresiz açlık
Grevi (SAG) ve Ölüm Orucu (ÖO) eyleminin 17 yıl dönümü. Faşist diktatörlük her
ne kadar 30 aşkın devrimci katlederek F tipi zindan politikasını pratiğe
sürdüyse de, zindanlarda devrimci tutsakları teslim alarak buraları ihanet
yuvalarına dönüştürme faşist politikası devrimci tutsakların, kan ve can bedeli
direnişleri ve feda eylemleriyle 122 şehit ve yüzlerce gazi ile darbelenerek
boşa çıkarıldı.
13 Aralık 2017 Çarşamba
17. yılında 19 Aralık F tipi operasyonu ve ölüm orucu dersleri
Ölümünün 13. yılında özgür yaşamın adı Necla Kaya yoldaşı anarken
On’lar ki arkalarında üzerine konuşacağımız iyi ve güzel
şeyler yoldaşlık yaşanmışlıklarını bırakarak gittiler. On’lardı hayallerini ve
gülüşlerini gökyüzüne asarak gidenler, On’lardı yüreğimize soluyalım diyenler.
Yani ölümsüzler ordusuna kattığımız şehitlerimizdi onlar. . Her biri bir
destan, her biri kocaman yürekli yoldaş, bir parça kavga, bir bilgeydiler…
Bunun için de On’ları yani bizi var eden şehitlerimizi herkes tanıtmalı ve
On'lardan öğrenip On'ların erdemleri ve savaşımlarından öğrenmeliyiz. On’ları tanımalı
ve tanımalı ki hayalleri solunabilsin, mücadeleleri anlam kazanabilsin.
Ve On’ların yarın bıraktıklarını inatla ve ısrarla
omuzlarda taşıyarak zafer taşıma yürüyüşüne devam edebilelim. İşte her biri
destan olan, kavga ve yaşamlarından öğrenmemiz gereken yoldaşlardan biri de,
Şefika Necla Kaya yoldaştır.
Daha çok devrim ve sosyalizm savaşımımıza katkı yapacağı
bir dönemde 15 Aralık 2004 tarihinde bir zemheri günü, kahrolası kanser
hastalığı erkence koparıp aldı aramızda Şefika Necla yoldaşı. O’nu anlatmak ve
O’nun militan özgür kadın duruşu anılarına sahip çıkmak, onurlu bir yaşamın
gereğidir.
Çünkü çimin derinliklerinde özlemlerin bu kadar
saklandığı ve apansız yollarımıza çıktığı bir kavga günü soluyoruz bugün Necla
yoldaşı anarken. Özlemler yetmez diyoruz. Bu özlem değil diyoruz. Birlikteliğin
yetmediği, zamanın bir çelmesine takılıp düştüğümüz sensizliğe... Bu gün öyle
ağır, koyu bir acı düşürdü ki yüreğimize. Demiri Toz ederler şarkısının ezgisi
çalarken başladı ve her satırla bir damla verir yüreğimizin özlemlerden yanan
çorak toprağına.
Harmanlanmış cevizin kabuğu renginde, parlak kıvırcık
saçların, seni, ancak, kadın olarak güzelleştirebilirdi. Ama güzel insan
olabilmek için, saçtan, gözden öte, başka bir dünya için yanmak gerekir.
Kahrolası ve bir gün mutlak kahrolacak olan, insanı insana, emeğine, hatta
kendine yabancılaştıran bu rezil dünyanın halkalarının incelip Koptuğu
düğümlerde, çoğalarak yaşayan bize has olmak gerek. Evet, Şefika Necla bize
has...
Bize has olmak demek Şefika Necla, senin yaşamın demek,
hani, insan kızı, insanoğlunun başında kavak yellerinin estiğinin söylendiği
çağlar vardır. O çağların tüm baş aşağı çevirenler gibi, kavak yellerine değil,
özgürlük rüzgarına savrulmak vardı. Fütursuz hesapsız kitapsız.
Faşizmin saldırıları nedeniyle, ülkesinde uzakta ama onun
özgürlüğü için yürekleri çarpan yürekli kadınlar yaşardı. Yıldızsız dört köşe
gökyüzüne inancın hiç sönmediği gözlerden yıldızlar gönderilirdi dünyanın her yerine.
Mülteciliğin donukluğuna ve çürümüşlüğüne karşı ayazlı gecelerde devrim yıldızı
toplayan az sayıdaki dünü bugüne bağlayan devrimci yürekli kadındı Şefika
Necla. Parçalanmış uykuların mahmurluğunu birbirimize kenetlenmiş ellerin
sıcaklığında atardık grev ziyaretlerinde, yürüyüşlerde ve mitinglerde. Gözden
göze iletilen kaçamak moral gülücüklerle ti’ye alırdık faşizmin saldırılarını.
Omuz omuza işçilerin grevinde, direnişinde, toplu halaylara dururduk ve hep
birlikte devrim marşları söylerdik gecekondu direnişlerinde. Ayaklarımız aynı
tempoyu yakalayamasa bile, birbirine değen omuzlardan yüreklere doluşan
türkülerdi bizleri uyumlu kılan, halkın verdiği desteği öfkemize, direncimize
verdiği selamı alırdık utkuyla, böylesi direnişlerde.
Polis ve Jandarmanın göz altıların da sırtımızda
kırarcasına atılan dayakların ardından, birbirinin yaralarını Lasonille masaj
yapanlar arasında seni hatırlıyorum dün gibi. Masaj faslından sonra yaraların
cop dansıyla karikatürize edilerek tedavisinde de sen o güzel gülüşünle hep
oradaydın. Faşizmin saldırılarını cüceleştiren dansçılarımızın en
güzellerindendin. Direnişçilerde, grevlerde işçilerle, emekçilerle her şeyi
paylaşmak ve eşit olması için çok çaba gösterirdin. Sesin pek güzel değil diye
yalnız türkü söylememeye çalışırdın ama başlayan türkü ve marşlara ilk
katılanlardandın, sesin çok gürdü ve her yerde belli olurdu. Grev ve direnişlerde,
“Nöbet kiminse alabilirim” diye ilk öne atılan sen olurdun.
Seni kavga alanlarında tanıdım, kavganın sessiz
kahramanı, sitemsiz, şen kızı, güzel insan olmanın acemiliğini, ustalığını
birlikte yaşamak ne güzeldi.
Kanser illeti neden buldu seni, bunun maddi zemini tüm
insanlar için var belki ama bedensel yıpranmışlık, başka saldırılar vb. belki
bu konuda da öncelikli seni seçti.
Şefika Necla yoldaşın kişiliği, kendine örnek aldığı
komünist önder Rosa Lüksemburg , Clara Zetkin, Aleksandra Kollontay ve en çok
da Meral kadın yoldaşları miras olarak aldığını, neleri tarihten bugüne
taşıdığını, hangi aşamalardan damıtarak kendini bugüne getirdiğini bilmek,
bizleri O’nun şahsında gerçekleşen özgür kadın kişiliği hakkında daha bir
aydınlatacaktır. Bu somut örnekle ortaya çıkan özgür kadın gerçekleşmesi bizler
için yaşamın her anında, her türlü yaşamsal olguda ve hayallerimizde dahi
kendimiz için örnek alacağımız bir özgür kadının portresidir.
Necla yoldaş kadınların özgürleşmesi savaşımında her
daima en önde savaşım yürüten yoldaşların başında geldi. Kadınların savaşıma
çekilmesinin devrimci savaşımı geliştirip ileriye taşımak ve toplumun yarısının
enerjisini savaşımla buluşturmanın önem ve aciliyetine vurgu yaparak, erkek
egemen değerlere ve örgüt içindeki feodal-burjuva gerici eğilimler- barikatlara
karşı sürekli ve sistemli bir savaşım içinde yüzlerce emekçiler cenaze törenine
katıldı. Buda aslında Necla yoldaşın nasıl bir enternayonalist çalışma ve çaba
içinde olduğunu gösteriyordu.
Dahası kavga AKP dinci faşist diktatörlüğün baskı ve
saldırı dalgasını derinleştirerek kadın kırımına devam ettiği, kadınların dinci
faşist kuşatma altında köleliğe zorlandığı koşullarda, şehitlerimizin olduğu
gibi Necla yoldaşında öykülerini gençlere, kadınlara ve geleceğin savaşçıları
çocuklara taşımak daha bir anlam ve önem kazanıyor.
Biliyoruz ki, başka türlü emekçi kadınların eşitlik ve
özgürlük mücadelesini zafere taşımak mümkün değildir. Şefika Necla yoldaş
anmak, O’nun bıraktığı devrim ve sosyalizm ideallerini zafere taşıma umuduyla
kavgaya daha sıkıca sarılıp öne atılmak ve özgür kadın özgür toplumda olur
şiarını bayraklaştırma olduğu unutmayalım.
Özgür kadın Şefika
Necla yoldaş ölümsüzdür!
Yaşasın devrim ve
sosyalizm mücadelemiz!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)