12 Mayıs 2013 Pazar

18 Mayıs’ı kavramak geçmişe Marksist-Leninist bakışla yaşamak ve olguları gerçeklikten aramaktan geçiyor


Bölüm: 2

“Par­ti­miz edim­sel ola­rak, ya­ni top­lum­sal köken iti­ba­rıy­la iş­çi sı­nı­fı­nın ‘en bi­linçli azın­lı­ğın­dan’ oluş­tuğ­u kuş­ku­suz söy­le­ne­mez.” (agb. 28)

“Par­ti­miz, ke­sim­sel ça­lış­ma söz ­ko­nu­su ol­du­ğun­da, özel­lik­le büyük met­ro­pol­ler­de güç­le­ri­nin en ço­ğu­nun gi­de­rek iş­çi ça­lış­ma­sın­da ko­num­lan­dır­ma­ya yönel­di… An­cak so­run­da ıs­rar­lı dav­ra­nı­la­ma­dı. Ge­liş­me­miz ha­la cı­lız ve sı­nır­lı­dır… çok sa­yı­da kad­ro sı­nıf ça­lış­ma­sın­da görev­len­diril­se­ de bun­la­rın önem­li bir ke­simine ge­re­ken iş­ler­lik ka­zan­dı­rıl­dı­ğı söy­le­ne­mez… İş­çi iliş­ki­le­ri­mi­zi ör­güt­le­me­de be­lir­gin ge­liş­me­ler ol­du. Ama bu de­vam et­ti­ri­le­me­di…” (Agb. s. 51-52.)

“Par­ti­miz, ko­münist ha­re­ke­ti, bütün var­lığ­ı süre­sin­ce bir göl­ge gi­bi iz­le­yen iş­çi ha­re­ke­tin­den ya­lı­tıl­mış­lık so­ru­nu­nu çöz­me id­dia, görüş açı­sı ve ka­rar­lı­lığ­ı­na sa­hip ol­du­ğu­nu özel­lik­le bun­dan son­ra­ki pra­ti­ğiy­le gös­ter­mek zo­run­da­dır.” (agb. s. 53.)

Da­ha bu­ra­ya ak­tar­ma­yı ge­rek­li gör­me­di­ği­miz bir çok de­ğer­len­dir­me ve ve­ri­ler çe­te­ci­le­rin söy­lem­le­riy­le pra­tik­le­ri ara­sın­da­ki çe­liş­ki­nin de­rin­le­şe­rek sürüp git­tiğ­i­ni ve sı­nı­fı te­mel alan bir ör­güt­sel, pra­tik ça­lış­ma ge­liş­tir­me­dik­le­ri­ni gös­ter­mek­te­dir. Pe­ki 40 yıl son­ra Kay­pak­ka­ya yol­daş ve da­ha son­ra­sın­da ko­münist ha­re­ke­tin ya­rat­tığ­ı, fab­ri­ka iş­çi iliş­ki­le­ri­nin on­da bi­ri­si­ni bi­le ör­güt­le­me, fab­ri­ka iliş­ki­si ya­rat­ma ve hüc­re­leş­me, sen­di­kalar içinde bu­na uy­gun ha­re­ket et­me­di­ği ge­rek­çe­siy­le eleş­ti­rip küçük-bur­ju­va çem­be­ri kı­rıp, dı­şı­na çık­ma­dığ­ı id­di­asıy­la eleş­ti­rip, mah­kum eder­ken, bu­gün­kü MLKP, 40 yıl son­ra semt ve öğ­ren­ci gençlik için­den dev­şir­diğ­i küçük bur­ju­va kad­ro­lar­la, esas ola­rak pra­tik ça­lış­ma­la­rı­nı sı­nıf dı­şı küçük-bur­ju­va ke­sim­ler için­de -ö­ğren­ci gençlik ve semt­ler gi­bi yoğ­un­laş­tı­rır­ken Mark­sist olu­yor ama önün­de ya­rar­la­na­cağ­ı her­han­gi bir de­ney, tec­rübe ve ola­nak­lar vb. yok­ken ilk­li­ğin ve ço­cuk­luğ­un ge­tir­miş ol­duğ­u ne­den­ler­den do­la­yı ay­nı ko­num­da ha­re­ket eden Kay­pak­ka­ya ve ko­münist ha­re­ke­ti çok ra­hat­lık­la küçük-bur­ju­va ola­rak dam­ga­la­ya­rak mah­kum et­me­ye ça­lı­şı­yor. Ba­ka­lım MLKP 26 yıl son­ra ör­güt­sel-po­li­tik ça­lış­ma­nın mer­ke­zin­de tut­tu­ğu­nu id­dia et­tiğ­i sı­nıf­la bir­leş­me­de ne ka­dar yol ka­t et­miş­tir?


“MLKP’nin sı­nıf ha­re­ke­ti­ne bağ­lan­ma­dı­ğı, onun te­mel za­afı, iş­çi sı­nı­fıy­la bağ­la­rı­nın faz­la­sıy­la za­yıf ol­ma­sı­dır…” (2. Kong­re Bel­ge­le­ri, s. 27.)

“Par­ti­miz edim­sel ola­rak, ya­ni top­lum­sal köken iti­ba­rıy­la iş­çi sı­nı­fı­nın ‘en bi­linçli azın­lığ­ın­dan’ oluş­tuğu kuş­ku­suz söy­le­ne­mez.” (agb. 28.)

“Par­ti­miz, ke­sim­sel ça­lış­ma söz­ ko­nu­su ol­duğ­un­da, özel­lik­le büyük met­ro­pol­ler­de güç­le­ri­nin en çoğ­u­nun gi­de­rek iş­çi ça­lış­ma­sın­da ko­num­lan­dır­ma­ya yönel­di… An­cak so­run­da ıs­rar­lı dav­ra­nı­la­ma­dı. Ge­liş­me­miz ha­la cı­lız ve sı­nır­lı­dır… çok sa­yı­da kad­ro sı­nıf ça­lış­ma­sın­da görev­len­di­ril­se­ de bun­la­rın önem­li bir ke­si­mi­ne ge­re­ken iş­ler­lik ka­zan­dı­rıl­dı­ğı söy­le­ne­mez… İş­çi iliş­ki­le­ri­mi­zi ör­güt­le­me­de be­lir­gin ge­liş­me­ler ol­du. Ama bu de­vam et­ti­ri­le­me­di…” (Agb. s. 51-52.)

“Par­ti­miz, ko­münist ha­re­ke­ti, bütün var­lığ­ı süre­sin­ce bir göl­ge gi­bi iz­le­yen iş­çi ha­re­ke­tin­den ya­lı­tıl­mışlık so­ru­nu­nu çöz­me id­dia, görüş açı­sı ve ka­rar­lı­lı­ğı­na sa­hip ol­du­u­nu özel­lik­le bun­dan son­ra­ki pra­ti­ğiy­le gös­ter­mek zo­run­da­dır.” (agb. s. 53.)

18 Mayıs’ı kavramak geçmişe Marksist-Leninist bakışla yaşamak ve olguları gerçeklikten aramaktan geçiyor

Bölüm: 1
18 Ma­yıs 1973, Tür­ki­ye pro­le­tar­ya­sı­nın ye­tiş­tir­miş ol­du­ğu en­der ko­münist ön­der­ler­den İb­ra­him Kay­pak­ka­ya yol­da­şın Di­yar­ba­kır iş­ken­ce­ha­ne­le­rin­ de hun­har­ca kat­le­dil­di­ği gün­dür. Ön­der yol­da­şı kat­le­di­li­şi­nin 25. yı­lın­da, izin­de yürüme­nin coş­ku­suy­la anı­yo­ruz. O’ndan ö­ğre­nip, O’nu aş­ma­nın ka­rar­lı­lığ­ı ve O’nun gi­bi çok yön­lü ve ye­te­nek­li ko­münist ön­der­le­rin sı­kın­tı­sı­nı çek­ti­ği­miz bir or­tam­da, O’nu da­ha de­rin­den kav­ra­ya­rak, bi­ze dev­ret­tiği ko­münist hat­tı­nı de­rin­leş­ti­re­rek ile­ri ta­şı­mak ve O’nun gi­bi uz­laş­maz sı­nıf sava­şı­mı­ ze­mi­nin­de ıs­rar­la yürümek her bakımdan büyük önem ta­şı­yor.

Kay­pak­ka­ya yol­daş Ni­san 1972 yı­lın­da bir grup yol­da­şıy­la bir­lik­te Tür­ki­ye ko­münist ha­re­ke­ti­ni, TKP/ML Ha­re­ke­ti şah­sın­da ye­ni­den ayak­la­rı üze­ri­ne dik­ti. Ül­ke­miz­de sol har­eket üze­rin­de ege­men­lik kuran 50 yıl­lık re­form­cu­lu­ğu, re­viz­yo­niz­mi ve pa­si­fist par­la­men­ta­rizm ge­le­neğ­i­ni kı­rıp, dev­ri­min si­lah­lı baş­kal­dı­rıy­la ger­çek­leş­ti­ri­le­ce­ği­ni pra­ti­ğiy­le or­ta­ya ko­ya­rak, Ke­ma­lizm dal­ka­vuk­çu­lu­ğu­na, Kürt ulu­su­nu in­kar eden Türk şo­ve­niz­mi­ne, Şe­fik Hüs­nü TKP’si­nin bur­ju­va mil­li­yet­çi­si opo­rtünist çiz­gi­si­ne, Sov­yet Sos­yal em­per­ya­liz­mi­ne, Troçkiz­me vb. sı­nıf dı­şı akım­la­ra kar­şı, kav­ra­yı­şı ve de­ne­yi­mi öl­çü­sün­de cep­heden tu­tum ala­rak, pro­le­tar­ya ve emek­çi yı­ğın­la­rın eli­ne na­sıl ör­güt­le­nip sa­va­şa­cak­la­rı­ sa­ğlam bir müca­de­le si­la­hı­nı tu­tuş­tur­du.

El­bet­te Kay­pak­ka­ya yol­da­şın or­ta­ya koy­muş ol­duğ­u bu M-L’ist görüş­ler, ilk ve genç ol­ma­nın ge­tir­di­ği önem­li yetmezlikler, ek­sik­lik­ler ve ha­ta­lar ta­şı­yor­du. Bu­nun böy­le ol­ma­sı bir nok­ta­da doğ­al­dır da.

Ne­ki Kay­pak­ka­ya yol­daş döne­min do­ru­ğu ola­rak ger­çek­le­re çö­züm­ler bul­maya çalıştı. Düşün­dük­le­ri­ni ve be­lir­le­dik­le­ri­ni or­ta­ya ko­yup, pra­ti­ğe gi­ri­şe­rek te­ori­si­ni pra­ti­ğin de­ne­ği­ne vur­du. 1 yıl­lık gi­bi yo­ğun bir müca­de­le­nin ar­dın­dan TKP/ML Ha­re­ke­ti, fa­şiz­min yoğ­un sal­dı­rı­la­rı so­nu­cu ağr bir ye­nil­gi al­dı. Ama Kay­pak­ka­ya’nın ge­ri­de ka­lan yol­daş­la­rı pra­tiğ­in so­nuçla­rı­nı ir­de­le­ye­rek, süre­ci göz­den ge­çi­re­rek kapsamlı olarak yar­gı­la­dı, bu müca­de­le­de bir çok olum­lu-olum­suz so­nuçla­rı bu­lup, or­ta­ya çı­kar­ta­rak, ko­münist hare­ke­tin ha­ta­la­rın­dan arın­dı­rıla­rak ge­li­şip, güç­le­ne­ceğ­i ger­çeğ­in­den şaş­maz­ca­sı­na ha­re­ket ede­rek, Kaypak­ka­ya yol­da­şın ek­sik­lik­le­ri­ni ve yet­mez­lik­le­ri­ni, do­gma­tizm ve in­kar­cı­lı­ğa düş­me­den, M-L çiz­gi­de ka­rar­lı­lık­la yürüye­rek aş­tı­l ve O’nun ko­münist özünü ge­liş­ti­rip, de­rin­leş­ti­re­rek da­ha da sağ­lam bir hatta çekti.

Kay­pak­ka­ya yol­daş, ko­münist ha­re­ket için ön a­çı­cı ol­du, bir çok alanda ta­bu­la­rı par­ça­la­ya­rak biz­le­re yol gös­te­ri­ci ol­duğ­u gi­bi, ay­nı za­man­da 1 yıl­lık gi­bi kı­sa bir pra­tik süreçte yaşadı ve bu­nun so­nuçla­rı­nı değ­er­len­dir­me fırsa­tı­nı bu­la­ma­dana Kaypakkaya yoldaş katledildi.

Kay­pak­ka­ya yol­da­şı ve ko­münist ha­re­ke­ti yar­gı­la­ma­da, da­ha­sı ko­münist ha­re­ke­tin ya­kın geçmi­şi­ni ele alıp de­ğer­len­dir­me sorunu, dev­rim­ci ha­re­ket saf­la­rın­da en faz­la tar­tı­şı­lan so­run­la­rın ba­şın­da gel­di. Bu alan­da iki eği­lim sürek­li ola­rak ça­tış­tı; bi­rin­ci­si M-L ba­kış ya­ni olay­la­rı ve ol­gu­la­rı ken­di ko­şul­la­rı için­de ele alıp değ­er­len­dir­me ve ko­münist­le­rin ha­ta­la­rı­nı müca­de­le içinde aşa­ğı do­ğru­su­nun sa­vu­nu­cu­su ve ta­kip­çi­si ola­rak ger­çek­ler üze­rin­de po­li­ti­ka ya­pan ko­münist­ler ve ikin­ci­si­ de her ne ka­dar görünüş­te fark­lı yer­ler­de du­ru­yor­lar­mış gi­bi görün­tü için­de ol­sa­lar da, geçmi­şe dogma­tik ve in­kar­cı­lık te­me­lin­de mükemmel­i­yet­çi bir ba­kış­la olay­la­ra ve ol­gu­la­ra yak­la­şımda ide­alist bir mev­zi­de birleşiyor opor­tünist ce­nah.

Geçmi­şin doğ­ru dev­rim­ci bir yak­la­şım­la nes­nel bir ze­min üze­rin­de ele alın­ma­sın­da do­gma­tik ve in­kar­cı opor­tünist­le­rin te­mel özel­lik­le­ri, sürek­li ola­rak dualizm-ikirciklilik- ve key­fi­yet­çi bir de­ğer­len­dir­me-mükemmeliyetçi-inkarcı- için­de ol­malarıdır. Bu akım­la­rın he­men tüm- MLKPden TKİP’e, EMEP’ten TİKB’nin değişik gruplarına, TKP-ML’den MKP’ye- akımların geçmi­şi değ­er­len­di­rir­ken ken­di­le­ri­ne opor­tüniz­mi, hoş­görüyü ve uz­laş­ma­cı­lığ­ı uy­gu­lar­lar­ken, baş­ka­la­rı­na, abar­tı­cı­lığı, acı­ma­sız­lığ­ı, key­fi­yet­çi­li­ği ve çift stan­dart­çı opor­tünist yak­la­şım­la­rı ve değ­er­len­dir­me­le­ri uygulamayı esas al­dıklarını görüyoruz. . Bu­ra­dan ola­rak, Kay­pak­ka­ya yol­da­şın şah­sın­da 1972-79 döne­mi­ne in­kar­cı ve do­gma­tik ba­kış açı­sıy­la mükemmeli­yet­çi yada hatalardan azade bir ko­num­da dura­rak, ger­çek­le­ri çar­pı­tan ve ol­gu­la­rı ken­di ze­mi­nin­den ko­pa­ra­rak ele alan do­gma­tik ve in­kar­cı opor­tünist ce­nah ile ko­münist­ler ara­sın­da­ki ni­te­lik­sel yak­la­şım ve ay­rım çiz­gi­si­ni or­ta­ya koy­mak bir kez da­ha öne­mi ta­şı­yor.

Ko­münist ha­re­ke­tin de­ğer­len­dir­me­sin­de opor­tünist mev­zi­de yer alan­la­rın, 40. yıl sonra bir ar­pa bo­yu bi­le iler­le­ye­me­me­le­ri ve Kay­pak­ka­ya’yı ve 72-79 döne­mi­ni sı­nıf­la bir­le­şeme­di­ğin­den do­la­yı eleş­ti­rip, mah­kum eden­le­rin bu ka­dar de­ney, tec­rübe ve bi­ri­ki­mi­n ar­dın­dan ha­la ay­nı yer­de ça­kı­lıp kal­ma­la­rı ve on­dan son­ra­da ay­maz­ca­sı­na “yok­tur bir­ bi­ri­miz­den far­kı­mız ama biz Os­man­lı Ban­ka­sı­yız” slo­ga­nı gi­bi, sık sık görüş değ­i­şik­liğ­i­ne git­se­ler­ de, dün ak de­dik­le­ri­ne bu­gün ka­ra de­se­ler­ de, bu opor­tünist ce­nah, yi­ne­de ken­di­le­ri­ni ko­münist ola­rak ni­te­le­mek­ten ge­ri durmadı ve dur­ma­mış­lar­dır. Bu­da bu akım­la­rın ne ka­dar an­ti-Mark­sist bir ko­num­da dur­duk­la­rı­nı ve di­ya­lek­tik ma­ter­ya­liz­mi ne ka­dar derinden kav­ra­dık­la­rı­nı ve ko­münist ha­re­ke­tin do­ğu­şu, ge­li­şi­mi ve par­ti­leş­me süre­ci­ne yak­la­şım­da ne ka­dar sa­lam bir ko­num­da dur­duk­la­rı­nı gösteri­yor.
İş­te opor­tünist ce­nah­la, ko­münist­le­rin ara­sın­da geçmi­şe yak­la­şım­da­ki te­mel ay­rım­la­rı ve ger­çek­ler. Kim ko­münist ve kim değ­il? Bun­la­rı bir kez da­ha or­ta­ya koy­mak ve Marksizm-Le­ni­nizm üze­rin­de şaş­ma­dan iler­le­mek ge­re­ki­yor.