14 Ekim 2020 Çarşamba

Garbis Altınoğlu'nu anarken

Uzun yıllar yaşamını devrim ve sosyalizm savaşımına adamış olan Garbis Altınoğlu'nu 14 Ekim 2019 yılında kalp krizin nedeniyle kaybetmiştik. Uzun yıllar TKP-ML Hareketi’nin saflarında mücadele etmiş ve 1986 yılından itibaren zindan iken MK'sine seçilmiş ve o günden sonrası 1994 yılı MLKP-K dönemine kadar hareketimizin önderliğinde sorumluluk üstlenmiş ve oportünist ve ilkesiz birlik sürecinin ardında MLKP önderliğinde yer almış, 1981 yılında polis operasyonun polisle boğuşurken silahın patlaması sonucu bir gözünü yitiren, 6 ayı aşkın bir dönem İstanbul ve Kahramanmaraş polisince en ağır işkenceler maruz kalan, yoldaşları ve örgütü hakkında susmayı yeğleyen, 6. Klordu Mahkemesi'nce örgüt yöneticisi olduğu gerekçesiyle yargılanıp idama mahkum edilen, mahkemede devleti yargılayan ve bir gün yapılanların hesabının sorulacağını yüksek sesle haykıran Garbis Altınoğlu, İstanbul, Antep, Mersin, Sinop, Adana zindanlarında tam olarak 10 yıl bol işkenceli ve hücre tecrit koşullarında zindanlarda yattı.

‘91 Özal affıyla dışarıya adım atan Garbis, tereddüt duymadan örgütsel çalışmalara katıldı. Örgütümüzün öncü kadroları arasında yer alması ve MK'si üyesi olması nedeniyle siyasi büro da görevlendirilen Garbis örgüt kararıyla 1992 yılında maceralı bir yolculuğun ardında ilk denemede kara yolculuğuyla Edirne kapıda yurtdışına çıkarken, polisin kuşkulanması nedeniyle pasaportunun kontrolü edilmesi amacıyla otobüste indirilip açık alanda beklerken, polislerin dikkatsizliğinden yararlanarak gümrük alanında kaçarak polisin elinde kurtulan Garbis, bölgeyi bilmemesi nedeniyle oldukça uzun sazlık ve bataklıklarla mücadele ederek, sınır telleri ve çalıları aşarak, sabaha kadar bilinmez yollarda yürüyerek yola çıkar.

Değişik araçlar değiştirerek İstanbul'a döner ve yoldaşlara ulaşır. Polis yeniden aranır durumda olan Garbis'in kullanmış olduğu sahte pasaportta yapıştırılmış olan resmin kime ait olduğunu çözemez. Sularda geçen ve yurtdışına çıkarıldı. Yurtdışında hem teorik-politik alanda merkezi yayınlara yazı yazma, hem yurtdışı çalışmalarına ideolojik-politik olarak destek sunma ve hem de enternasyonal ilişkiler alanında görevlendirildi. Ama işin özü Garbis, 92-94 yılları döneminde oldukça geniş zamanı olmasına karşın pek ciddiye alınabilecek bir ürün vermedi.

9 Ekim 2020 Cuma

Bir doktorun devrime dönüşen hayatı

14 Haziran 1928 tarihinde Ernesto, Arjantin’in Rosario kentinde dünyaya geldi. Aristokrat bir yapıya sahip orta sınıf bir ailesi vardı. Ernesto’nun gençliğinde ailesi sabit bir yerde kalmayıp birçok farklı yere taşındı. Ernesto astım hastalığına yakalandı ve çok sert bir şekilde astım krizleri geçiriyordu. Bazen bu krizler o kadar şiddetli oluyordu ki yakınındakiler öleceğinden korkuyorlardı. Guevara bu hastalığı yenme konusunda oldukça kararlıydı. Akademik olarak başarılı bir eğitimin yanı sıra ragbi ve yüzme gibi fiziksel hareket içeren diğer birçok aktivitede aktif bir rol aldı.

1947’de Ernesto, yaşlı büyükannesine bakmak için Buenos Aires’e taşındı. Kısa bir süre sonra büyükannesi vefat etti ve bu vefattan sonra Guevara, tıp öğrenimi için 1948’de Buenos Aires Üniversitesi’ne girdi. Bazıları bunun bir tesadüf olmadığını, Ernesto’nun büyükannesinin vefatından çok etkilenip tıp okumaya karar verdiğini iddia ediyor. Bir doktor adayı olarak Ernesto, hastanın zihin durumunun kendisine verilen ilaç kadar önemli olduğu fikrine inanıyordu. Ernesto’nun hastalığı hala devam ediyordu fakat egzersizlerle bir bakıma bu hastalığın üstesinden gelmeyi başarıyordu. Ruhsal olarak biraz rahatlamak için çalışmalarını bir kenara bırakıp tatile çıkmaya karar verdi.

1951’in sonunda Ernesto, en iyi arkadaşlarından birisi olan Alberto Granado ile Güney Amerika’nın kuzeyinde bir geziye çıktı. Gezinin ilk başlarında Norton bir motosikleti vardı fakat motor bakımsız ve yıpranmış bir durumda olduğu için Santiago’da bırakmak zorunda kaldı. Alberto ve Ernesto birlikte Şili, Peru, Kolombiya ve Venezüella’yı dolaştı fakat Venezuella’da yolları ayrıldı. Ernesto Miami’ye oradan Arjantin’e döndü. Ernesto bu gezide Latin Amerika’nın ne kadar kötü bir durumda olduğunu ve halkın yaşadığı sefaleti gördü. Ne yapacağını bilmese de bu konuyla ilgili olarak bir şeyler yapmak istediği kesindi. Guevara’nın bu yolculuğu anlattığı seyahat notları “Notas de viaje’’ 2004 yılında “Diarios de motocicleta” (Motosiklet Günlükleri) adıyla sinemaya uyarlandı.