Camillo Cienfuegos'a
Bu eser Camilo Cienfuegos'un [*] anısına sunulmuştur. Onu okumalı ve
gerekli düzeltmeleri yapmalıydı, kaderi buna izin vermedi. Bu satırlar, Direniş
Ordusunun büyük yüzbaşısına, bu devrimin yarattığı en büyük gerilla şefine,
kusursuz devrimciye, kardeşçe bağlı olduğum dosta saygı ifadesi olarak kabul
edilebilir.
Camilo, Fidel'in
silah arkadaşı, savaşın zor anlarında güvenilir adamı, fedakar mücadeleci,
fedakarlığından daima karakterini çelikleştirmek ve birliğininkini işlemek için
araç olarak yararlanan bir savaşçıydı. Sanırım ki, gerilla savaşının
kazandırdığı bütün deneyleri bir araya topladığımız bu el kitabını
onaylayacaktı, çünkü deneyimimiz hayatın ta kendisinin ürünüdür. Fakat bu
sayfalara ancak bazı tarihi kişiliklerde görülebilen kusursuzluktaki
duygularının, zekasının ve cesaretinin canlılığını ekleyecekti.
Bununla birlikte, Camilo'yu yalnız dehasının gücüyle olağandışı işler başaran bir efsane kahramanı olarak düşünmemek gerekir. Onu, halkın, zor koşullar ve mücadele içinde kahramanlarını, şehitlerini, şeflerini muazzam bir seçimle oluşturduğu gibi kendi içinden çıkardığı bir unsur olarak görmelidir.
Camilo'nun, Danton'un devrim anları için söylediği, "cüret, daha çok cüret, daima cüret!" biçimindeki özdeyişini duymuş olup olmadığını bilmiyorum. Bütün eylemlerinde, gerillaya gerekenleri, yani durumun hızlı ve kesin analizini, gelecekte ortaya çıkacak sorunları önceden görebilme yeteneğini de ekleyerek, her zaman, bu sözü pratiğe uygulardı. Kahramanımıza karşı kişisel saygı ve bütün bir halkın saygısı niteliğindeki bu satırlardan amaç Camilo'nun biyografisini anlatmak, başarılarından söz etmek değildir, diyebilirim ki Camilo binlerce başarının adamıydı, onları çok doğal bir biçimde gerçekleştirir, çünkü cesaretine, halka olan saygısına kendi kişiliğini eklerdi. Kişiliği ki, çok kez bilinmez ya da unutulur, bu değerli, unsur ki, Camilo'ya ait her şeye damgasını vurur, bu değerli orijinallik ki, çok az insan, eylemlerinin her birinde izini bırakabilir. Fidel daha önce söylemişti: Kültürü kitaplardan gelmiyordu; onu, cesareti katılığı, zekası ve benzersiz dikkat ve özeni sayesinde, binlercesi arasından, eriştiği ayrıcalıklı mevkiye seçen halkın doğal zekasına sahipti.
Doğruluk, Camilo
için bir din gibiydi, kendini halkın iradesini kişiliğinde cisimleştiren
Fidel'e karşı ve halkın kendisine karşı doğruluğa adamıştı. Bu yenilmez
gerillada bu iki duygu, Fidel ile halk gibi birbirinden ayrılmazdı.
Onu kim
öldürdü?
Daha doğrusu kendimize şöyle sormalıyız: Fiziksel varlığına kim son verdi? Çünkü onun gibi insanların hayatı halkın içinde sürer gider, ancak halkın kararıyla sona erer.
Onu öldüren
düşmandır, çünkü ölmesini istiyordu; çünkü güvenilir uçak yoktur, çünkü
pilotlar henüz gerekli tüm deneyimi kazanmış değillerdir; çünkü yüklü işleri
nedeniyle, Havanaya mümkün olduğu kadar çabuk varmak istiyordu... ve yine, onu
öldüren karakteri oldu. Camilo tehlikeyi ölçmezdi, tehlike onun için bir
eğlenceydi, onunla oynardı, tehlikeyle güreşir, üzerine çeker ve şaşırtmaca
yapardı; gerilla zihniyeti gereğince, hiçbir engel onu durduramaz, çizdiği
yoldan döndüremezdi.
Bütün bir halkın onu tanıdığı, hayranlıkla sevdiği bir sırada gitti. Bu daha önce olabilir, geçmişi, bir gerilla yüzbaşısının sade geçmişinden farksız olurdu. Fidel, daha pek çok Camilo olacaktır, demişti. O'nun tarihe kazandırdığı şahane dönemi tamamlayamadan hayatını bitiren Camilo'lar olduğunu eklemeliyim. Camilo ve diğer Camilo'lar (gerçekleşmeyenler ve gelecek olanlar) halkın gücünün kanıtları, savaşa girişen bir ulusun en saf düşüncelerini savunmak için neler yaratabileceğinin ve en soylu amaçlarına erişmeye inancının en yüce ifadesidir.
Onu belirli
kalıplar içine hapsetmek için saptama yapmayacağız, bu onu öldürmek olurdu. Onu
böylece, taslak halinde bırakalım, kesinlikle tanımlanmış olmayan toplumsal ve
ekonomik ideolojisine katı sınırlar koymayalım; sadece, bu kurtuluş savaşında
Camilo ile kıyaslanabilecek bir asker olmadığını hatırlayalım. Kusursuz
devrimci, halk adamı, Küba ulusunun kendisi için yaptığı bu devrimin
zaanaatkarı olarak, ruhu yorgunluk ya da yılgınlığın en küçük gölgesinin bile
ne olduğunu bilmezdi. Gerilla Camilo, günlük evrimin sürekli unsurudur; şunu ya
da bunu, "Camilo'ya özgü bir şeyi" yapandır. Küba devrimine kesin ve
silinmez izini bırakandır, bütün gerçekleşmeyenlerin ve bütün gelecek olanların
kalplerinde yaşayandır.
Sürekli ve ölümsüz yenilenişi içinde, Camilo halkın bir benzeridir.
Sürekli ve ölümsüz yenilenişi içinde, Camilo halkın bir benzeridir.
1| GERİLLA SAVAŞININ GENEL
İLKELERİ
I. GERİLLA SAVAŞININ ÖZÜ
I. GERİLLA SAVAŞININ ÖZÜ
Küba halkının, Batista diktatörlüğüne karşı silahlı zaferi, sadece, tüm
dünya gazetelerinin yazdığı gibi destansı bir zafer olmakla kalmamış, Latin
Amerika halk kitlelerinin davranışlarıyla ilgili eski dogmaları da yıkmıştır.
Bu devrim bir halkın, gerilla savaşıyla, kendisini ezen bir yönetimden
kurtulabileceğini elle tutulur, gözle görülür biçimde kanıtlamıştır.
Küba devriminin:
1. Halk güçlerinin düzenli orduya karşı savaşı kazanabileceğini,
2. Devrim yapmak için tüm koşulların bir araya gelmesini beklemenin her zaman gerekli olmadığını, ayaklanma odağının bunları yaratabileceğini,
3. Az gelişmiş Amerika'da, silahlı savaşın temel alanının kır olması gerektiğini kanıtlayarak, Amerika'da devrimci hareketlerin mekanizmasında üç temel değişim meydana getirdiğini düşünüyoruz.
İlk iki madde, hareketsizliklerini profesyonel ordulara karşı bir şey
yapılamayacağı gibi bahanelerle haklı çıkarmaya çalışan devrimcilerin ya da
sözde-devrimcilerin, mekanik biçimde bütün nesnel ve öznel koşulların bir araya
gelmesini bekleyen, bunları hızlandırmayı düşünmeyenlerin bozgunculuklarına
karşıdır. Bu çürütülemez iki gerçek, bugün tamamen açıktır; fakat eskiden
bunlar Küba' da tartışılıyordu ve belki de Latin-Amerika'da hâlâ bu
böyledir.
Tabii ki, devrim için gerekli tüm koşulların bir araya gelmesi için
yalnızca gerilla faaliyetinin itici gücü yetmez. İlk odağın kuruluş ve
sağlamlaştırılmasının en azından bazı elverişli koşulları gerektirdiği
unutulmamalıdır. Halk, sivil talepler çerçevesinde sosyal amaçlar için
savaşmanın beyhude olduğunu açıkça görmelidir. Barışı bozan, kesinlikle,
ezenlerin hukuka karşı iktidarda kalmalarıdır.
Bu koşullarda, halkın hoşnutsuzluğu giderek daha kesinlikle kendini açığa
vuracak ve direnişin, başlangıçta otoritelerin tutumu yüzünden, bir mücadele
embriyonu halinde kristalleşeceği an gelecektir.
Bir hükümet, hileli olsun ya da olmasın, halkoyuyla iktidara gelmişse ve az
da olsa anayasaya uygunluk görünümünü koruyorsa, barışçıl mücadele olanakları
henüz tüketilmiş olmayacağından, gerillanın çıkışı gelişemeyebilir.
Üçüncü katkı, stratejinin temelidir; stratejik düzen, dogmatik ölçütlere
bağlı kalarak, kitle mücadelesini şehir hareketlerinde merkezleştirmeyi ileri
sürenlere, bütün azgelişmiş Amerika ülkelerinin hayatında köylülüğün çok büyük
katkısını tümüyle unutanlara karşı koyacak biçimde kurulmalıdır. Örgütlü işçi
kitlelerinin şehirlerdeki mücadelelerini küçümsemiyoruz, yalnızca,
anayasalarımızın garantilerinin havada kaldığı ya da bilmezlikten gelindiği
durumlarda, onların silahlı mücadeleye katılımının gerçek olanağını dikkatli
bir biçimde tahlil etmek zorundayız. Bu koşullarda, illegal işçi hareketi çok
büyük tehlikelerle yüz yüzedir. Onlar, silahsız olarak gizlice faaliyet
yürütmek zorundadırlar. Kırda ise, durum bu kadar zor değildir, çünkü kırsal
bölgelerde, baskı güçlerinin erişemediği yerlerde yaşayanlar silahlı gerillanın
desteğindedir.
Daha ilerde, çözümlememizi inceden inceye geliştireceğiz, fakat şimdiden,
daha bu eserin başında, bizce temel katkımız olan, Küba devrimci deneyinden
çıkarılmış, bu üç sonucu not edelim.
Gerilla savaşı, halkın kurtuluş mücadelesinin temeli olarak, her zaman aynı
kurtuluş iradesinden kaynaklanmakla birlikte, bazı karakteristikler, çeşitli
yönler gösterir. Açıktır ki -ve yazarlar bunu daima söylemişlerdir- savaş bir
dizi belirli bilimsel yasaya karşılık verir ve bunlara uymayan başarısızlığa
mahkumdur. Gerilla savaşı klâsik savaşın bir aşamasıdır; bunun bütün
yasalarınca yönetilmelidir; fakat özel yönüyle, ayrıca uyulması gerekli ek
yasalar getirir. Her ülkenin coğrafi ve toplumsal koşulları, gerilla savaşının
kendini uyduracağı tarzları ve özel biçimleri belirler, fakat genel yasalar bu
tip mücadelelerin hepsi için geçerlidir.
Şu an için bizim görevimiz, bu tip savaşın dayanacağı temel ilkeleri, kurtuluşlarını arayan halkların izleyeceği kuralları bulmak; gerçeklerden yola çıkarak teoriyi geliştirmek ve başkalarının yararlanması için deneyimimizi ortaya koymak ve genelleştirmektir.
Göz önünde tutulacak ilk soru, gerilla savaşında, savaşan tarafların kimler
olduğudur. Bir yanda, ezenler ve onun ajanları, iyi teçhizatlanmış ve
disiplinli profesyonel ordu; bu grup, çoğu durumlarda dışardan gelecek desteğe,
ezenlerin uydusu olan bürokrasiye güvenebilir. Diğer yanda, ülkenin ya da söz
konusu bölgenin halkı. Gerilla savaşının, bir kitle savaşı, bir halk savaşı
olduğunu belirtmek önemlidir. Gerilla kolu, silahlı bir çekirdektir, halkın
savaşan öncüsüdür. Onun gücünün kaynağı halk kitleleridir. Gerilla kolu, ateş
gücü daha düşük olduğu halde, dövüştüğü düzenli ordudan sayıca az bir askeri
birlik olarak düşünülmemelidir. Gerilla savaşı, ezenlere karşı savunmada çok az
bir silaha sahip olsa da, çoğunluğun desteğine sahiptir.
Öyleyse, gerilla savaşçısı, yerel halkın tam desteğine güvenir, bu kesinlikle aranan bir koşuldur. Bir bölgede faaliyet gösteren haydut çeteleri örneğini gözümüzün önüne getirdiğimizde, bu apaçık görünür. Bu çeteler, gerilla ordusunun bütün karakteristiklerine sahiptirler: birlik, şefe saygı, cesaret, araziyi tanıma ve çok kez izlenecek taktiği cesaretle benimseme. Ancak, halkın desteğinden yoksun olmaları nedeniyle bu çeteler önüne geçilemez biçimde kamu gücü tarafından zararsız duruma getirilir ya da yok edilir. Gerilla kolunun harekât tarzını tahlil ettikten, mücadele biçimini inceledikten, kitle tabanını anladıktan sonra, şu soruya yanıt verebiliriz: Gerilla savaşçısı niçin savaşır? Bu sorudan hareketle, kaçınılmaz olarak gerilla savaşçısının toplumsal reformcu olduğu, halkın ezenlere karşı için için kaynayan protestosunun yankısını meydana getirmek için silahları eline aldığı ve tüm silahsız kardeşlerini rezillik ve yoksulluk içinde tutan toplumsal rejimi değiştirmek için dövüştüğü sonucuna varırız. Gerilla savaşçısı, belirli bir dönemin egemen kurumlarına saldırır, bunu, koşulların izin verdiğince büyük bir güçle, bu kurumların yapılarını yıkmak için yapar.
GeriIla savaşı taktiğini, daha derinlemesine incelediğimizde, gerilla
savaşçısının araziyi, varış ve geri çekilme yollarını, hızla manevra yapma
olanaklarını, saklanılacak yerleri ve tabii ki halkın desteğini eksiksiz
bilmesi gerektiğini göreceğiz. Bütün bunlar, gerilla savaşçısının eylemini
kırsal alanlarda ve küçük bir nüfusun yaşadığı meskün yerlerde, özellikle
toprak mülkiyetinin toplumsal yapısını değiştirmek amacıyla yapılan halkın hak
isteme mücadelelerinin yer aldığı yerlerde yapacağını gösteriyor. Diğer
kelimelerle, gerilla savaşçısı her şeyden önce tarım devrimcisidir. Büyük köylü
kitlesinin isteğini dile getirir: toprak sahibi olmak, üretim araçlarının,
hayvanlarının, yıllar boyunca özledikleri her şeyin, hayatlarını ve üzerinde
ölecekleri toprağı oluşturan her şeyin sahibi olmak.
İki ayrı tip gerilla savaşı olduğunu belirtmek gerekir: birincisi, büyük
düzenli orduların tamamlayıcısı olan mücadele şekli -örneğin Sovyetler
Birliği'nde Ukraynalı partizanlarda olduğu gibi- bu incelememizde göz önüne
alınmamıştır. Bizi ilgilendiren yalnız ikinci biçimdir: Sömürge olsun olmasın,
kurulu iktidara karşı mücadele içinde ilerleyen, tek üs olarak kırsal
bölgelerde yerleşen ve yayılan silahlı bir grubun mücadelesi. Mücadeleyi
harekete geçiren ideolojik yapı ne olursa olsun, ekonomik temelini toprak
mülkiyeti isteği oluşturur.
Mao'nun Çin'i, güneyde, bozguna uğratılan ve hemen hemen yok edilen işçi
gruplarının mücadelesiyle devrime başladı. Ancak, Yunnan büyük yürüyüşünden
sonra, kırlara dayanınca ve hak davalarının temeli olarak tarım reformunu kabul
edince yerleşti ve yükselen ilerleyişine başladı. Çinhindi'nde Ho Chi Minh' in
mücadelesi, Fransız sömürgeci boyunduruğunun altında ezilen pirinç
yetiştiricisi köylülere dayalıdır ve bu gücün yardımıyla, sömürgecileri alaşağı
edecek kadar ilerlemiştir. Her iki durumda da, saldırgan Japonya'ya karşı
yurtsever savaşın oluşturduğu paranteze rağmen, toprak için mücadele ekonomik
temeli ortadan kalkmamıştır. Cezayir olayında, büyük Arap milliyetçiliği
düşüncesi, Cezayir'in hemen hemen tüm ekilebilir topraklarından bir milyon
Fransız sömürgecisinin yararlanmasında ekonomik karşılığını bulmuştu. Özel
koşulları gerilla savaşına uygun olmayan Porto-Rico gibi ülkelerde, her günkü
ırk ayrımına bağlı aşağılamalar yüzünden en derinden yaralanan ulusal ruhun
temeli (proleterleştirilmiş olmasına rağmen) köylünün, istilacı yankee
tarafından elinden alınan toprağı için duyduğu özlemdir. Başka koşullar altında
olmakla birlikte, 30 yıllarının kurtuluş savaşı sırasında toprak mülkiyeti
haklarını birlikte savunmak için gruplaşan Doğu Küba çiftliklerinin köylü, köle
ve küçük mülk sahiplerini harekete geçiren de aynı merkez düşünceydi.
Gerilla savaşının gelişim olanakları hesaba katıldığında, yani gerilla
kolunun gelişimiyle potansiyel olarak mevzii savaşa dönüşme olanakları hesaba
katıldığında, bu savaş tipinin özel niteliğine rağmen, mevzii savaşın
embriyonu, bir taslağı olarak kabul edilebilir. Konvansiyonel savaşa kadar
gerilla kolunun gelişme ve savaş tarzını değiştirme olanağı, her muharebere,
her çarpışmada ya da çatışmada düşmanı yenme olanağını olabildiğince büyütür.
Bu yüzden, temel ilke, kesinkes kazanılamayacak hiçbir muharebeye, çarpışmaya
ya da çatışmaya girişmemektir. Kötü niyetle yapılmış bir tanımlamaya göre,
"gerilla savaşçısı savaş düzenbazıdır". Bunun anlamı, gerilla
savaşının temel unsurlarının gizlilik, hile ve şaşırtmaca (süpriz) olduğudur. Tabii ki bu özel bir düzenbazlıktır, bazı
anlarda zorlayıcı nedenlerle uygulanır, savaşın mutlaka bunlarla yapılacağına
inandırıldığımız romantik ve sportmence görüşlerden farklı bir yol
tutulur.
Savaş daima hasımlardan birinin diğerini imha etmeye çalıştığı bir
mücadeledir. Bu amaca ulaşmak için hasımlar, güç kullanmanın dışında, her türlü
kurnazlığa ve savaş hilesine başvurur. Askeri strateji ile taktikler, hasım
grupların hedeflerinin ve bu hedeflere ulaşmak için kullandıkları araçların
tahlilini ifade eder. Bu araçlar, düşmanın zayıf noktalarının avantajlarını
kullanmayı içerir. Mevzii savaşta büyük bir ordunun her tekil birliğinin savaş
eylemi, gerilla kolunun eylemiyle benzer özellikler gösterecektir: gizlilik,
hile ve şaşırtmaca (süpriz). Ancak
karşı taraf şaşırtmacayı (süprizi)
önlemek için hazır bekliyorsa, bu taktik uygulanmaz. Ama yine de, gerilla kolu,
kendi başına bir birlik olduğundan ve düşman tarafından denetlenemeyen geniş
bir bölgede hareket ettiğinden, her zaman bu tür şaşırtmaca (süpriz) taktiğini gerilla
saldırılarında uygulama olanağına sahiptir ve gerilla savaşçısının görevi bunu
yapmaktır.
Bu, bazen "vur ve kaç" olarak adlandırılır ve bu doğrudur. Vur ve
kaç, bekle, pusuya yat, tekrar vur ve kaç ve düşmana hiçbir dinlenme olanağı
tanımaksızın sürekli yinele. Burada, geri çekilme ve cephesel savaştan kaçınma
tutumu, olumsuz bir yön olarak görünür. Bununla beraber, bu durum, herhangi bir
savaşta olduğu gibi, son amacı düşmanı imha etmek, zafer kazanmak olan gerilla
savaşının genel stratejisinin bir sonucudur. Nitekim açıktır ki, gerilla
savaşı, kesin zafere ulaşmak için uygun bir aşama değildir. Gerilla savaşı,
savaşın başlangıç aşamasıdır ve sürekli gelişerek düzenli ordu özelliklerine
sahip bir gerilla ordusu haline dönüşecektir.
O anda, düşmana son darbeyi vurmaya ve zafere ulaşmaya hazır olacaktır.
Zafer, temeli bir gerilla ordusuna da dayansa, her zaman düzenli ordunun ürünü
olacaktır. Modern savaşta bir tümenin generali birliklerinin başında ölmediği
gibi; kendi kendinin generali olan gerilla savaşçısının da her muharebede
ölmesi gerekli değildir. Yaşamını vermeye hazırdır, fakat gerilla savaşının bu
olumlu yönü, her gerilla savaşçısının bir ideali savunmak için değil, onu
gerçeğe çevirmek için ölmeye hazır oluşudur. Bu, gerilla savaşının (fighting) temelidir, özüdür. Mucizevi
bir biçimde, küçük bir insan kolu, onu destekleyen büyük halk güçlerinin
silahlı öncüsü, taktik hedeflerin ötesinde, kararlılıkla bir ideali
gerçekleştirmek için, yeni bir toplum kurmak için, eskimiş yapıları yıkmak için
ve nihayet toplumsal adaleti gerçekleştirmek için savaşır.
Bu açıdan bakıldığında sıradan yargılara konu olanlar, yeni bir ışık
altında görülür, gerilla savaşçısının esinlendiği ereğin büyüklüğü onları haklı
çıkarır, bu ereğe ulaşmak için başvurulacak yolların gizli kapaklılığı söz
konusu değildir. Bu savaşçı tutum, bu korkusuz tutum, son hedefin büyük
sorunlarıyla mücadele etme kararlılığı, gerilla savaşçısının
büyüklüğüdür.
II. GERİLLA SAVAŞININ STRATEJİSİ
II. GERİLLA SAVAŞININ STRATEJİSİ
Gerilla terminolojisinde, strateji, topyekün askeri durumun ışığında
ulaşılacak hedeflerin ve bu hedeflere ulaşmanın değişik yollarının tahlilinin
kavranışıdır.
Gerilla kolunun bakış açısından doğru bir stratejik değerlendirme için,
temel olarak düşmanın hareket tarzının ne olacağını tahlil etmek zorunludur.
Eğer son hedef, her zaman, hasım gücün topyekün imhasıysa, düşman, bir iç
savaşta bu standart görevle karşı karşıyadır: o, gerilla kolunun tüm üyelerini
topyekün imha etmeye girişmek zorundadır. Diğer taraftan gerilla savaşçısı,
düşmanın bu çözüme ulaşmak için hangi çarelere güvendiğini, hangi araçlara dayandığını,
insan, hareketlilik, halkın desteği, silahlanma ve kumandanın niteliği
durumlarını tahlil etmek zorundadır. Stratejimiz, son hedefimizin düşmanı
yenilgiye uğratmak olduğunu aklımızdan çıkartmayarak bu sonuçlara uygun olarak
saptanmalıdır.
İncelenecek temel yönler vardır: örneğin, techizat ve bu techizatın
kullanım tarzı. Bu tür bir savaşta, bir tankın, bir uçağın değerinin ne
olacağının kesinlikle araştırılması. Düşmanın silahları, mühimmatı,
alışkanlıkları göz önünde tutulmalıdır; çünkü gerilla gücünün temel ikmal
kaynağı, düşmanın techizatıdır. Seçme olanağı varsa, düşmanın kullandığıyla
aynı tip tercih edilmelidir, çünkü gerilla kolunun en büyük sorunu mühimmat
eksikliğidir ve hasmı buna fazlasıyla sahiptir.
Hedefler tahlil edilip saptandıktan sonra, son hedefe ulaşmak için
izlenecek adımların planlanması gereklidir. Bu, savaşın gelişimine ve önceden
görülemeyen koşulların ortaya çıkmasına bağlı olarak değiştirilebilecek ve
düzenlenebilecek olsa da, bir ön planlama olacaktır.
Başlangıçta, gerilla savaşçısının temel görevi, imhadan kendini korumaktır.
Yavaş yavaş, gerilla kolunun ya da kollarının üyeleri için bu yaşam tarzına
kendilerini uydurmak ve kaçmayı becermek, düşman güçlerinin günlük
saldırılarından kurtulmak kolaylaşacaktır. Bu koşullara ulaşıldıktan sonra,
gerilla, düşmanın menzilinin dışında ya da düşmanın saldırmaya cesaret
edemeyeceği derecede büyük bir güç toplayarak ulaşılamaz bir konuma sahip
olarak düşmanı tedrici olarak yıpratmayı sürdürmesi gereklidir. Bu, ilkin,
gerilla koluna karşı etkin savaş noktalarına en yakın yerlerde ve daha sonra
düşman bölgesinin içlerinde yürütülecektir; düşmanın iletişim hatlarına
saldırılacaktır; daha sonra da, düşmanın merkez üsleri ile harekât üslerine
saldırılacak ya da taciz edilecek, gerilla güçlerinin tüm olanakları her yerde
kullanılarak düşman çaresizliğe düşürülecektir.
Sürekli olarak vurmalıdır. Harekât bölgesinde bulunan düşman askerine
uyuyacak zaman bırakmamalıdır. İleri karakolları sistematik olarak saldırıya
uğratılmalı ve tasfiye edilmelidir. Her an düşmanda çepeçevre kuşatıldığı
izlenimini uyandırmalıdır. Bu saldırılar, ormanlık ve engebeli arazide gece ve
gündüz aynı şiddette sürdürülmeli; düşman devriyelerinin girmesi kolay olan
açık arazilerde sadece geceleri yapılmalıdır. Bütün bunlar, halkla tam bir
işbirliği ve arazinin çok iyi bilinmesini gerektirir. Bu iki koşul, gerilla
savaşçısının yaşamının her dakikasında yeniden kendini gösterir. Bu nedenle,
şimdiki ve gelecekteki harekât alanlarının eğitim merkezlerinin yanı sıra,
yoğun bir kitle çalışması, devrimin itici güçlerinin ve hedeflerinin
anlatılması, kesinlikle düşmanın halka karşı zafer kazanamayacağı çürütülemez
gerçeğinin propagandasının yapılması gereklidir. Bu kesin gerçeği hissetmeyen gerilla savaşçısı olamaz.
Başlangıçta, çalışma gizlice yürütülmelidir. Her köylüye, içinde çalışılan
topluluğun her üyesine, gördüğü ve işittiği şeyleri kimseye açıklamaması
öğütlenmelidir. Daha sonraları, devrime karşı doğruluklarına en sağlam biçimde
güvenilen köylülerin yardımına başvurulur, sonra bunlar bağlantı, eşya ve silah
taşınması gibi görevlerde kullanılır, bildikleri bölgelerde kılavuzluk
yaparlar. Sonunda, çalışma merkezlerinde artık örgütlenmiş olan kitlelerin
eylemine sıra gelir, bunun sonucu genel grevdir.
Grev, iç savaşlarda en önemli bir faktördür, fakat buna erişmek için ikinci
dereceden bir dizi koşul gereklidir. Bu koşullar her zaman mevcut değildir ve
çok az durumda kendiliğinden oluşurlar. Devrimin amaçlarını açıklayarak ve
halkın gerçek gücünü ve olanaklarını göstererek bu temel koşulları yaratmak
gereklidir.
Yine, daha önceleri, nispeten daha az tehlikeli işlerde etkinliklerini
göstermiş, çok homojen, belirli küçük gruplara başvurarak sabotaj yaptırmaya
başlamalıdır. Bu, gerilla savaşının bir başka etkili silahıdır, tüm ordular
felce uğratılabilir, bir bölgenin endüstriyel hayatı altüst edilebilir, bir
şehrin sakinleri çalışmaktan alıkonulabilir, ışıktan, sudan, haberleşmeden
yoksun edilebilir, bazı saatler dışında sokağa çıkmamaya zorlanabilir.
Bu başarılırsa, savaşçı birlikleriyle birlikte düşmanın morali giderek
düşer, istenilen zamanda toplanacak biçimde meyve olgunlaşmıştır.
Gerilla eyleminin yer aldığı toprağın genişletilmesi düşünülebilir. Fakat
asla aşırı büyümeye vardırılmamalıdır. Daima güçlü bir harekât üssü
bulundurulmalı ve tüm savaş süresince güçlendirilmesi sürdürülmelidir. Bölge
halkına yeni düşünceler kabul ettirilmeli, azılı devrim düşmanları tecrit
edilmeli ve bu alanın içinde, siperler, mayınlar ve haberleşme gibi tamamen
savunmayla ilgili sistemler geliştirilmelidir.
Bir gerilla birliği silah ve savaşçı bakımından azımsanmayacak bir güce
ulaştığında, yeni kollar oluşturulmalıdır. Bu, arı kovanında yeni kraliçe
arının, arıların bir kısmıyla başka bir bölgeye gitmesiyle aynı şeydir. Daha
önce açıkladığımız sürece göre, yeni kollar diğer düşman bölgelerine nüfuz
ederken, ana kovan, en değerli gerilla şefi ile daha az tehlikeli bölgede
kalır.
Bir an gelir ki, çeşitli kolların işgal ettiği alan bunlara çok dar gelmeye
başlar, düşman tarafından sağlam şekilde elde tutulan bölgelere doğru
ilerlerken büyük güçlerle karşı karşıya gelebilirler. Bu durumda kollar
birleşir, sıkı bir cephe oluştururlar, mevzii savaş verir, düzenli ordu gibi
savaşırlar. Bununla birlikte, eski gerilla ordusu üssünden ayrılamaz. O halde,
düşman hatlarının gerisinde, yeni gerilla kolları oluşturulması gerekir, bunlar
birinciler gibi davranır ve yavaş yavaş kontrolleri altına alıncaya kadar, yeni
bölgeye nüfuz ederler.
Böylece gerillalar, saldırı aşamasına, müstahkem üsleri kuşatma ve takviye
güçlerini bozguna uğratma aşamasına, kitlelerin her gün daha da artan kitle
eylemleri aşamasına erişirler ve tüm ulusal topraklar üzerinde savaşın nihai
amacına, zafere ulaşırlar.
III. GERİLLA SAVAŞININ TAKTİĞİ
III. GERİLLA SAVAŞININ TAKTİĞİ
Taktik, büyük stratejik hedefleri izlemenin pratik yöntemidir.
Taktik, stratejinin tamamlayıcısı ve bazı yönlerden, uygulanmaya konuluşudur. Son hedeflere göre çok daha değişken, çok daha esnek olan taktik yöntemler, savaşın bütün koşullarına uymak zorundadır. Savaş süresince, sabit ve değişen taktikler vardır. Her şeyden önce, gerilla eyleminin, düşmanınkine uydurmaya dikkat etmelidir.
Bir gerilla birliğinin belirleyici özelliği, birkaç dakika içinde eylem
yerinden uzaklaşmasını, hatta gerekli ise, birkaç saat içinde harekât bölgesinden
uzak yerlere gitmesini sağlayan hareketliliğidir. Hareketlilik, sürekli olarak
cephe değiştirmesini ve kuşatılmanın her türlüsünü önlemesini sağlar. Savaşın
aşamalarına göre, gerilla, kuşatmadan kurtulmak için kendini özellikle geri
çekilmeye hasredebilir, bu, kuşatıcıları, belki de kendileri için özellikle
elverişsiz olacak bir savaşa sürüklemenin tek yoludur, kuşatmaya karşı
savaşlara da girişebilir: küçük bir grup, görünüşte düşman tarafından sarılmış
gibi yaparken, düşman birden bire kendini sayıca daha üstün bir grup tarafından
çevrilmiş bulur, ya da bu küçük grup, ele geçirilmez bir mevzide sipere yatar,
bunlar yem rolü oynar, bütün askeri birlikler ve bütün malzeme düzenli ordunun
yardımına geldiğinde, çevrilir ve yok edilir. Bu savaş hareketine, bu adı
taşıyan dansla alan benzerliğinden dolayı "menüet" denir: örneğin,
gerillalar, her önemli noktada beş-altı adam olmak üzere bir yürüyüş kolunu
çevirir, yalnız, kendileri sarılmamak için yeteri kadar uzakta dururlar.
Gruplardan biri çarpışmayı başlatır; otomatikman yürüyüş kolu bütün gücünü bu
grubun üzerine yöneltir. Bu anda, düşmanla teması kaybetmeksizin, gerillalar
geri çekilir, aynı anda bu kez diğer bir gruptan gelen saldırı başlar. Ordu,
daha önceki manevrasını tekrarlar, gerillalar yeniden geri çekilir. Böylece
büyük bir tehlikeyle karşı karşıya gelinmeden, bir düşman kolunu hareketsiz
bırakmak, büyük miktarda cephanesini boşu boşuna harcatmak ve moralini bozmak
mümkündür.
Gece, aynı taktik uygulanır, fakat bu kez daha büyük bir saldırganlık
gösterilir, çünkü bu durumda kuşatma daha zordur. Gece eylemi, gerilla
savaşının bir başka önemli özelliğidir. Saldırılacak mevzilere en çok
yaklaşmayı sağlar, az bilinen ya da tanınma olasılığı bulunan bölgelerde
dolaşmaya uygundur. Elbette ki, sayısal azlık göz önünde bulundurularak, bu
saldırıların daima şaşırtıcı biçimde yapılması zorunludur, bunun avantajı
büyüktür, gerillalara, kendileri kayıp vermeksizin düşmana kayıp verdirmeyi
sağlar; gerçekte, bir yanda yüz, diğer yanda on adam olan bir savaşta kayıplar
eşit olamaz. Düşman, ne zaman olursa olsun kayıplarını yerine koyabilir,
yukarıda verdiğimiz örneğe göre, bir askerin ölümü halinde kaybı gücünün
%1'inden fazla değildir. Gerillanın kayıplarını yerine koyması ise daha uzun
zaman alır, çünkü gerilla yüksek bir uzmanlık kazanmış askerdir ve kayıplar
toplam gücünün % 10'udur.
Gerilla tarafında, hiçbir ölü asker, savaş için çok değerli olan silah ve
cephanesiyle terkedilmemelidir. Bütün gerillaların görevi, bir yoldaşları düşer
düşmez, silahlarını almaktır. Gerilla, savaşının bir başka özelliği, gerekli
cephaneye gösterilen özen ve bakımdır. Bir gerilla ile düzenli bir ordu
arasındaki savaşta, hasımlar ateş etme tarzlarından ayır edilebilir: düzenli
ordu tarafında yoğun ateş, gerillaların tarafındaysa, aralıklı ve isabetli
atışlar.
Bir kez, düşmanın ilerleyişini önlemek için şimdi ölmüş olan bir
kahramanımız, beş dakika süreyle aralıksız makinalı tüfeğiyle atışını
sürdürmüştü. Güçlerimiz, bu atış temposu karşısında şaşırmış, bu önemli mevziin
hasmın eline düştüğünü sanmışlardı. Bu, savunulan noktanın, önemi nedeniyle
cephaneyi iktisatlı kullanmayı düşünmediğimiz ender olaylardan biriydi.
Gerillanın temel belirleyici niteliklerinden biri de, kendini tüm koşullara
uydurabilme ve bütün ani olayları lehe çevirme yeteneğidir. Klasik savaş
kurallarının katılığı karşısında, gerilla, savaşın her anında, kendine özgü
taktikler yaratır, düşmanını sürekli şaşırtır.
Her şeyden önce mevzileri daima esnektir: bunlar, düşmanın geçemeyeceği
belirli yerler ve şaşırtma hareketi için gerekli noktalardır. Sık sık, düzenli
ilerleyen ve engelleri aşan düşmanın birdenbire durdurulduğunu, daha ileri
gidemediğini far kedince kapıldığı şaşkınlık izlenir. Bunun nedeni, araziyi
ciddi şekilde inceleyen gerillaların ellerinde bulundurdukları mevzilerin
alınmaz olduğudur. Saldırganların sayısının önemi yoktur, savunanların sayısı
geçerlidir, bu sayı yeterliyse bir alaya karşı da direnebilir ve her zaman
diyemezsek de, hemen hemen her zaman, bu direniş başarılı olur. Şeflerin başlıca
görevi, bir mevziinin sonuna kadar savunulabileceği yeri ve anı doğru
seçebilmektir.
Gerilla için saldırı tekniği tamamen başkadır, saldırı şaşırtmayla başlar,
öfkeli, dizginsiz başlayan hücum, birdenbire tam bir pasifliğe gömülür. Sağ
kalan düşmanlar, saldırganların kaçtığını sanıp sakinleşirler, dinlenirler,
kışla içinde ya da kuşatılan şehirde normal hayatlarına döner, birdenbire,
başka bir noktadan, aynı özellikleri gösteren başka bir saldırı ortaya çıkar,
bu sırada, gerillanın en büyük güçleri, düşmanın olası takviyesini kollar.
Bazen, bir mahalleyi savunan bir kol, şiddetli bir saldırıya uğrar,
gerillaların eline düşer. Saldırıda önemli olan, şaşırtma ve hızdır.
Sabotaj eylemlerinin önemi çok büyüktür. Etkisi yüksek bir devrim aracı
olan sabotaj, genellikle az etkili, önceden görülemeyen koşullar içinde
yapıldığında suçsuz insanlar arasından çok kurban veren, devrime yararlı çok
sayıda hayata kıyan terörist eylemlerden ayır edilmelidir. Terörizm,
zalimliğiyle, baskı yapmada etkililiğiyle tanınan, baskı güçlerinin önemli bir
yöneticisini cezalandırmak için, yok edilmesinin yararlı olacağı biliniyorsa
uygulanan bir yöntem olarak kabul edilmelidir. Fakat önemi az olan, ölümü daha
sıkı bir baskıya neden olacak bir birey hiçbir zaman öldürülmemelidir.
Terörizmin değerlendirilmesinde çok tartışılan bir nokta vardır. Bazıları,
polis baskısına sebep olmanın ya da şiddetlenkesine yol açmanın kitlelerle tüm
az ya da çok yasal -ya da yarı gizli- bağları güçleştirdiğini, zamanı
geldiğinde gerekli olacak eylemler için gruplaşmayı olanaksızlaştırdığını kabul
ederler. Kendi başına bu doğrudur, fakat bir iç savaş süresince, belirli bir
halk için, baskının zaten her türlü yasal eylemi ortadan kaldıracak kadar
şiddetli olduğu durumlar da vardır. Bu durumda, silahla desteklenmedikçe kitle
eylemi olanaksızdır. O halde uygulanacak yöntemlerin seçimine çok dikkat
edilmesi, devrim için yararlanılabilecek elverişli koşulların incelenmesi
gerekir. Koşullar ne olursa olsun, sabotaj iyi kullanıldığında, daima daha
etkili bir silahtır. Sabotajdan, halkın bir kesimini felce uğratacak, başka
deyişle, bir toplumun normal yaşayışını felce uğratmaksızın işsizlik yaratacak
biçimde üretim araçlarını kullanılmaz duruma getirmekte yararlanılmamalıdır.
Diğer kelimelerle, bir elektrik santralinin sabote edilmesi hem etkili hem
yerindeyken, bir gazoz fabrikasını sabote etmek gülünçtür.
İkinci durumda, birkaç işçi işinden edilir, fakat bununla endüstriyel
hayatta hiçbir değişiklik olmaz. Birinci halde ise, yine bir işçi transferi olacaktır,
fakat bu kez, bölgede tüm hayatı felce uğramasından dolayı bu tamamen yerinde
bir hareket sayılabilir. Sabotaj tekniğine daha sonradan tekrar
döneceğiz.
Ordunun en gözde silahlarından biri de uçaklardır, fakat gerilla savaşının
birinci aşamasında bunların sayısı az ve bunlar engebeli bir arazide dağılmış
durumdadırlar. Uçaklar, gözle görünür ve örgütlü savunma sistemlerini
sistematik olarak yok ettiklerinde etkili olurlar, bizim savaş tipimizde durum
bu değildir. Ayrıca, hava saldırıları, yürüyüş kolları, düz ve korunaksız arazi
gibi durumlarda da etkilidir, fakat gece yürüyüşleri yapmakla kolayca
savuşturulabilir. Yollar ya da demiryolları aracılığıyla ulaşım, düşmanın zayıf
noktalarından biridir. Bir yolu ya da demiryolunu metre metre gözetim altında
bulundurmak, pratikte olanaksızdır. Neresine olursa olsun, bir araç geçtiği
sırada patlayacak, yolun tahrip edilmesinden başka, ayrıca büyük bir insan ve
malzeme kaybına yol açacak şekilde patlayıcı madde yerleştirmekle yol
kullanılmaz duruma getirilebilir.
Patlayıcıların kaynaklan çok çeşitlidir; dışarıdan getirtilebilir,
düşmandan elde edilen patlamamış mermiler bu amaçla kullanılabilir, gerilla
mıntıkası içinde, gizli laboratuvarlarda imal edilebilir. Bunları patlatmak
için kullanılan teknikler de çok çeşitlidir. Bu patlayıcıların üretimi de
gerillanın içinde bulunduğu koşullara bağlıdır.
Laboratuvarlarımızda, patlayıcı olarak kullandığımız barutu üretiyorduk.
İstenilen anda bu mayınları patlatacak çeşitli patlayıcılar icat etmiştik. En
iyi sonuçları verenler, elektrikli düzeneklerdi. İlk patlattığımız mayın,
düşman uçaklarının attığı, içine çeşitli patlayıcılar yerleştirdiğimiz bir
bombaydı. Bu bomba, tetiğine bir kordon taktığımız bir tüfeğe bağlıydı. Bir
düşman tankı geçtiğinde, kordonu çekiyorduk, atış bombayı patlatıyordu.
Bu teknikler son derece geliştirilebilir. Cezayir'de, örneğin, şimdilerde,
Fransız sömürgeci iktidarına karşı, radyo aracılığıyla harekete geçirildikleri
noktadan çok uzakta patlayan, uzaktan kumanda edilen mayınlar kullanıldığını
öğrendik.
Mayın patlatmak için yollarda pusuya yatmak ve hayatta kalanları yok etmek,
silah ve cephane edinmek çok kazançlı bir tekniktir, düşman ne silah kullanmaya
ne de kaçmaya zaman bulabilir. Çok az cephane harcayarak, önemli sonuçlara ulaşılabilir.
Bu hırpalanmalar, düşmanı taktiklerini değiştirmeye zorlar. Yer
değiştirmeler, artık tek tek araçlarla değil, gerçek motorize birliklerle
yapılmaya başlanır. Bununla birlikte, yeri iyi seçilirse, aynı sonuçlara
varılabilir, birlik dağıtılır, güçler tek bir aracın üzerinde yoğunlaştırılır.
Bu durumda, gerilla savaşı taktiğinin temel unsurları göz önünde
bulundurulmalıdır: arazinin son derece iyi bilinmesi ve kaçıp kurtulmaya
yarayacak bütün ikinci derecedeki yolların gözetlenmesi. Bölge halkının tanınması,
ikmal, ulaşım, yaralı arkadaşların geçici ya da sürekli olarak gizlice misafir
edilmesi gibi konularda halkın tam desteğine sahip olma. Son olarak, belirli
bir noktada sayısal üstünlük, büyük bir hareketlilik ve yedekler.
Bütün bu koşullar bir araya gelmişse, düşmanın ulaşım yollarının şaşırtıcı
saldırılara uğratılması, oldukça önemli sonuçlar verir.
Gerilla taktiğinin önemli bir öğesi, tüm insanlara karşı takınılacak
tavırdır. Düşmana karşı davranış başlı başına önem taşır: saldırı büyük bir
şiddetle yapılmalıdır, aynı şekilde, hafiyeliğe, cinayet işlemeye kalkışan
bütün nefret verici unsurlara karşı da aynı tutum söz konusudur. Fakat askeri
görevlerini yerine getirmek için dövüşen -ya da öyle sanan- askerlere karşı
olanaklar elverdiği ölçüde merhametli olunmalıdır. Büyük harekat üsleri ya da
düşmanın erişemediği yerler yoksa esir alınmamalıdır: hayatta kalanlar serbest
bırakılmalı, yaralılar, tüm çarelere başvurularak tedavi edilmelidir. Sivil
halka karşı davranışların temeli, bölge halkının gelenek ve adetlerine büyük
bir saygı olmalı, gerillanın ahlaki bakımından ezici askere göre üstünlüğünü
kanıtlamalıdır. Özel durumlar dışında, suçluya kendini savunma olanağı vermeden
adalet yerine getirilmemelidir.
IV. ELVERİŞLİ ARAZİDE SAVAŞ
IV. ELVERİŞLİ ARAZİDE SAVAŞ
Daha önce de söylediğimiz gibi, gerilla savaşı her zaman gerilla taktiğinin
uygulanması için en elverişli arazide cereyan etmez. Fakat bir gerilla grubu,
ormanlık ve sarp dağların bulunduğu erişilmesi zor bir bölgede, geçilmez çöller
ya da bataklıklar içinde bulunuyorsa, genel taktik daima aynı kalmalı, gerilla
savaşının temel kurallarına dayanmalıdır.
Düşmanla teması nasıl kurmalı, düşman nasıl oyalanmalıdır, işte önemli
nokta budur. Bölge içinden çıkılmaz, düzenli orduların giremeyeceği kadar
tehlikeliyse, gerilla, düzenli ordunun erişebileceği, çarpışmanın mümkün
olacağı bölgeye kadar ilerlemelidir.
İlk aşama bittikten, gerilla yaşamını sürdürebilir duruma geldikten sonra,
savaşmalıdır. Bunun için durmadan sığınağından çıkmalıdır, fakat
hareketliliğinin elverişsiz arazideki kadar fazla olması gerekmez. Gerilla
ordusu düşmanın koşullarına kendini uydurmalıdır, fakat düşmanın hızla çok
miktarda insanı bir araya getirebildiği arazilerdeki kadar çok yer değiştirmeye
artık ihtiyacı yoktur. Operasyonların gece yapılması da artık gerekli değildir.
Genellikle, gündüzleri operasyonlar yapılabilir ve hele yer değiştirilebilir.
Elbette ki, bütün bunlar, yerde olduğu kadar havada da düşmanın uyanıklığına
bağlıdır. Savaşlar, özellikle dağda daha uzun sürebilir; çok az elemanla uzun
süreli savaşlara girişilebilir, düşman takviye birliklerinin operasyon alanına
kadar gelmesini engellemek çok mümkündür.
Ulaşım yollarının gözetlenmesi gerillanın asla unutmaması gereken bir
kuraldır. Düşmanın takviye almakta karşılaştığı güçlükler gerillanın saldırı
gücünü artırır; daha yakınlaşabilir, daha doğrudan saldırıya geçebilir,
cepheden ve daha uzun süreli savaşabilir. Bütün bunlar, tabii ki, çeşitli
koşullara, örneğin cephane miktarına bağılıdır.
Elverişli arazide, örneğin dağda savaşmak, birçok avantajlı yönlerine
rağmen, tek bir operasyonla büyük miktarda silah ve cephane ele geçirememek
gibi sakıncalı yönler de gösterir; çünkü bu gibi bölgelerde, düşman bir takım
önlemler alır. (Gerilla, silah ve cephane
ikmali kaynağının düşman olduğunu asla unutmamalıdır.) Tersine olarak,
böyle yerlerde, elverişsiz araziye nazaran, gerilla güçleri daha hızlı
yerleşebilir, mevzii savaşı sürdürebilecek bir merkezi üs oluşturabilirler.
Buralarda, gerilla, uçak saldırıları ve uzun menzilli top atışlarına karşı tam
bir korunma sağlayarak, hastahaneler, eğitim ve talim merkezleri, ayrıca
dağıtılacak malzeme için ambarlar gibi ihtiyaç duyduğu küçük tesisleri
kurabilir.
Bu koşullarda, gerilla sayısal gücünü artırabilir, savaşmayan adamları da
kapsamına alabilir, hatta gelecekte gerillanın eline düşecek silahları alacak
savaşçıları eğitebilir.
Bir gerillanın adamlarının sayısı, yer, yiyecek ikmali kolaylıkları, komşu
bölgelerden ezilen insanların kitle halinde kaçışı ve örgütün kendi ihtiyaçları
gibi değişebilen ölçütlere bağlıdır. Her ne olursa olsun, yeni savaşçıların
katılması yerleşmeyi çok daha kolaylaştırır.
Bu tip bir gerillanın eylem yarıçapı, komşu bölgelerdeki diğer gerillaların
operasyonlarının izin verdiği ölçüde geniş olabilir. Bununla birlikte, bu
yarıçap, bir operasyon alanından, güvenilir bir bölgeye gitmek için gerekli
zamanla sınırlıdır. Yürüyüşlerin ancak gece yapılabileceği hesaba katılırsa,
bir gerilla asgari güvenlik noktasından beş-altı saatlik yoldan daha uzak
yerlerde operasyonda bulunamaz. Bu güvenlik bölgesinden başlayarak, küçük
gerilla grupları, elbette ki, yayılabilir ve gitgide komşu bölgeye
sokulabilirler.
Bu tip bir savaş için salık verilen silahlar, uzun menzilli olanlar ve az cephane harcayanlardır; bunlar, otomatik ve yarı otomatik silahlarla desteklenmelidir. Kuzey Amerikan pazarlarında bulunan tüfekler ve makinalı tüfekler arasında, özellikle salık verilecek silahlardan biri Garand denilen M1 tüfeğidir, belirli bir deneyim kazanmış kişilerce kullanılmalı, çünkü çok cephane tüketmek gibi bir sakıncası vardır. Elverişli arazide, kullananlar için daha güvenilir olan üçayaklı mitralyöz gibi yarı ağır silahlar kullanılabilir; bununla birlikte bunlar daima saldırı değil, savunma silahı olmalıdır.
Bu tip bir savaş için salık verilen silahlar, uzun menzilli olanlar ve az cephane harcayanlardır; bunlar, otomatik ve yarı otomatik silahlarla desteklenmelidir. Kuzey Amerikan pazarlarında bulunan tüfekler ve makinalı tüfekler arasında, özellikle salık verilecek silahlardan biri Garand denilen M1 tüfeğidir, belirli bir deneyim kazanmış kişilerce kullanılmalı, çünkü çok cephane tüketmek gibi bir sakıncası vardır. Elverişli arazide, kullananlar için daha güvenilir olan üçayaklı mitralyöz gibi yarı ağır silahlar kullanılabilir; bununla birlikte bunlar daima saldırı değil, savunma silahı olmalıdır.
Yirmibeş kişilik bir gerilla birliği için ideali şudur: on-onbeş kadar bir
seferde tek mermi atan tüfek, Garand'dan otomatik tabancaya kadar bir düzine
otomatik silah, destek olarak Browning ya da Belçika F.A. L. ve en modern tipte
M-14 mitralyöz tüfekleri gibi hafif ve kolay taşınır otomatik silahlar.
Otomatik tabancalar arasından, daha çok mermi taşımayı sağlayan 9 mm'likler
seçilmelidir, yapıları ne kadar basitse o kadar kullanışlıdırlar, çünkü
parçaları kolayca yerine takılabilir. Koşullar ne olursa olsun, cephanesi, silahları
elimize düştüğünde kullanacağımız cephanenin aynı olduğundan silahlar
düşmanınkinin aynı olmalıdır. Düşmanın kullanabileceği ağır
silahlardan kaçınmalıdır. Görünür bir hedef olmadığından uçaklar etkisizdir ve
bu gibi bölgelere girmede karşılaştıkları güçlükler göz önüne alınırsa tanklar
ve toplar fazla bir işe yaramaz.
Yiyecek ikmali çok önemlidir: genellikle girilmesi zor bölgeler, köylülerin
azlığı (ve bunun sonucu olarak tarım
ürünleri ve etin doğrudan ikmalinin güçlüğü) nedeniyle sakıncalıdır. Bir
takım tatsız kısıtlamaları önlemek ve yedek olarak depolanan asgari bir
miktardaki yiyeceğe güvenebilmek için sağlam ulaşım yolları her zaman el
altında bulundurulmalıdır.
Genellikle, böyle bir operasyon alanında geniş çapta sabotaj olanakları azdır.
Bölge zor erişilir türden olduğundan, doğrudan bir eylemle zarar verilebilecek
binalar, telefon hatları, su kemerleri pek bulunmaz.
Yiyecek ikmali için, yük hayvanları bulundurmak önemlidir. Arazi engebeli
olduğundan en uygun hayvan katırdır. (Tam
beslenmesinin sağlanması için çayırlıklar olmalıdır.) Katır, başka hiç bir
hayvanın geçemeyeceği son derece arızalı yerleri aşabilir. Çok zor durumlarda,
insan sırtında taşımaya başvurulmalıdır. Her kişi, günde birkaç saat olmak
üzere, yirmibeş kiloluk bir yükü günlerce taşıyabilir.
Dışarıyla bağlantı sağlayan yollar üzerinde, tam olarak güvenilen
insanların malzemeyi depo ettiği ve habercileri sakladığı bir dizi konak yeri
bulunmalıdır. Yayılma derecesine, gerillanın ulaştığı gelişim düzeyine bağlı
olarak iç ulaşım yolları da yaratılabilir. Küba gerilla ordusunun operasyon
cephelerinin yer aldığı bazı bölgelerde, kilometrelerce uzunlukta yollar ve
telefon hatları kurabilmiş; bütün bölgeleri kaplayan, en kısa bir zaman içinde
haber alabileceğimiz bir haberci servisi kurmuştuk.
Küba gerillasının kullanmadığı, dumanla işaretleşme, güneş ışınlarını
aynayla yansıtma, haberci güvercinler gibi başka bağlantı olanakları da
vardır.
Gerilla silahların, cephanenin bakımına göz kulak olmalı ve her şeyden önce
uygun ayakkabılara sahip olmalıdır. Bu hayati bir zorunluluktur. İlk
zanaatkarlık çabaları bu konuda yapılmalıdır. Başlangıçta, fabrikalar, eski
ayakkabılara pençe vurmak için çalışan kuruluşlardır, daha sonraları
iş bölümüyle düzgün bir günlük tempoyla ayakkabılar üretecek çeşitli atölyeler
kurulabilir. Barut üretimi basittir, gerekli malzemeyi dışarıdan getirterek
küçük bir laboratuvarda çok miktarda üretilebilir. Mayınlı araziler, düşman
için büyük bir tehlike demektir: geniş mayın tarlaları, bir anda, yüzlerce insanı
yere gömebilir.
V. ELVERİŞSİZ ARAZİDE SAVAŞ
V. ELVERİŞSİZ ARAZİDE SAVAŞ
Az engebeli, ormansız, pek çok ulaştırma yolu olan böyle bir arazide
savaşmak için, gerilla savaşının bütün temel koşullarının bir araya gelmiş
olması gereklidir; yalnızca yöntemler değişir. Bu tip bir gerillanın hızı
olağanüstü olmalıdır; tercihan gece vurulacak darbe son derece hızlı geri
çekilmekle kalmamalı, yeni bir üsse ulaşmalıdır. Baskı güçleri için hiçbir
sığınağın erişilmez olmadığı asla unutulmamalı, yeni üs başlangıçtaki üsten
farklı ve başlangıçtaki yerden mümkün olduğu kadar uzak olmalıdır.
Bir adam, bir gecede, otuz kırk kilometre yol alabilir, fakat aynı şekilde,
operasyon bölgelerinin gerilla tarafından çok iyi biçimde kontrol edilmesi ve
bölge sakinlerinin düşman ordusuna, gerilla birliğinin durumunu ve gittiği yönü
bildirmesi gibi bir tehlike bulunmaması koşuluyla günün ilk saatlerinde de
yürünebilir. Eğer belirtilen tehlike söz konusuysa, daima gece eyleme geçmeli,
eylemden önce ve sonra tam bir sessizlik içinde bulunulmalı, bunun için gecenin
ilk saatleri seçilmelidir. Bu durumda da, hesaplar ters çıkabilir; çünkü öyle
durumlar vardır ki şafak saatleri daha uygundur. Durum ne olursa olsun, düşmanı
asla belirli bir savaş biçimine alıştırmamalı; gerillalar yerleri, saatleri,
operasyon biçimlerini sürekli olarak değiştirmelidir.
Hareketin hiçbir zaman uzun süremeyeceğini, hızlı ve son derece etkili
olması gerektiğini, birkaç dakika devam edeceğini ve arkasından derhal geri
çekilmenin zorunlu olduğunu söylemiştik. Bu durumda kullanılacak silahlar,
elverişli arazidekinin aynı olamaz. Mümkün olduğu kadar çok sayıda otomatik
silaha sahip olmak yeğ tutulur: Gece saldırılarında, belirleyici etken,
nişancılık değil atış yoğunluğudur. Otomatik silahlar ne kadar yakından
ateşlenirse düşmanı yok etme şansı da o kadar artar.
Ayrıca, yollarda mayın patlatma ve köprüleri yıkma en belli başlı
etkenlerdir. Saldırılar daha kısa süreli, daha aralıklıdır, fakat çok şiddetli
olabilir; daha önce sözünü ettiğimiz mayınlar gibi çeşitli silahlar ve av
tüfekleri kullanılabilir. Askeri birliklerin nakli için kullanılan açık araçlar
ve özel bir savunması olmayan kapalı taşıtlar, örneğin kamyonlar için av tüfeği
korku verici bir silahtır: iri saçma dolu bir tüfek son derece etkilidir. Bu,
gerillaya özgü bir silah değildir; klasik savaşlarda da kullanılır,
Amerikalıların mitralyöz yuvalarını temizlemek için süngülü, kaliteli
tüfeklerle silahlanmış piyade mangaları vardı.
Önemli bir sorun daha kalıyor: cephane. Cephaneler hemen hemen her zaman
düşmandan elde edilir.
Güvenilir yerlerde saklı büyük cephane stoklarına sahip olunmadıkça, ancak
kullanılan cephanenin yerine konulabileceğinden kesin biçimde emin olunan
yerlerde saldırıya geçilmelidir. Diğer bir deyişle, eğer tüm cephane elden
gidecekse, yerine konması olanağı da yoksa, bir grup insan üzerine saldırı
düzenlenmemelidir. Gerilla taktiğinde, savaşı sürdürmek için temel olan savaş
malzemesi ikmali gibi önemli bir sorun her zaman göz önünde bulundurmalıdır. O
halde, silahlar düşmanınkilerin aynı olmalı: yalnızca cephanesinin şehirden ya
da gerillanın kendi bölgesinden sağlanması olanağı bulunan tabanca ve tüfekler
bunun dışındadır.
Bu tarz bir gerilla birliğinin sahip olabileceği adam sayısı on ya da
onbeşi geçmemelidir. Tek bir savaşçı müfrezesinin sayısal gücünü daima yapacağı
etkiyle sınırlamayı hesaba katmak son derece önemlidir: on, on iki, on beş adam
nereye olsa saklanabilir ve aynı zamanda aralarında yardımlaşarak düşmana karşı
etkili bir direnişte bulunabilirler. Dört ya da beş kişi büyük bir olasılıkla
yetersizdir, ancak, sayı on-ikiyi aştığında, bir yürüyüş sırasında ya da
üslendikleri noktada düşmanın onların yerini saptaması olasılığı çok daha
büyüktür.
Bir yürüyüş sırasında, gerilla birliğinin hızının en yavaş adımlarınkine
eşit olduğunu hatırlayınız. On kişiye nazaran, yirmi, otuz ya da kırk kişide
aynı yürüyüş temposunu bulmak daha güçtür. Ova gerillası ise mutlak biçimde
hızlı bir koşucu olmalıdır. “Vur ve kaç”ın pratiğe uygulanması en tam anlamını
ovalarda kazanır. Ova gerillaları hızla kuşatılabilmek, etkili bir direnişte
bulunabilecek güvenli yerlere sahip olmamak gibi son derece büyük sakıncalarla
karşı karşıyadırlar. Bu yüzden, başlangıç sürecinin büyük bir kısmında,
bağlılığı çok iyi denenmemiş olan hiçbir komşusuna güvenmeksizin, mutlak bir
gizlilik içinde yaşamak zorundadırlar. Genellikle düşmanın, yalnız aile reisine
karşı değil, çoğu kez kadın ve çocuklara karşı da baskısı öylesine şiddetli ve
serttir ki, onların "ihanet etmeye", gerillanın bulunduğu yeri ve harekat
tarzını açıklamaya karar vermelerine sebep olabilir. Bunun sonucu derhal,
gerilla için daima ölümle bitmemekle birlikte acı olaylar doğuran bir çevirme
hareketinin ortaya çıkmasıdır. Silah ikmali, ya da halkın ayaklanma durumu adam
sayısını artırmaya elveriyorsa, gerilla bölünmelidir. Ayrı ayrı gerillalar,
gerekirse, büyük bir darbe indirmek için, belirli bir anda yeniden
birleşebilirler, fakat bu, onların, hemen bunun arkasından on, onbeş kişilik
küçük gruplara ayrılabileceği, her zamanki bölgelerine doğru dağılabilecekleri biçimde
yapılmalıdır.
Gruplaşmış olarak kalmak zorunluluğu olmadan, tek bir komuta merkezi olan
gerçek ordular örgütlemek ve bunların saygı ve bağlılığını kazanmak mümkündür.
Bir gerilla şefinin seçiminin son derece önemli olmasının nedeni budur. Çünkü
bu şefin, bölgenin en önemli şefi önünde ideolojik ve kişisel olarak tam
anlamıyla sorumlu olacağına güvenmek zorunluluğu vardır.
Gerilla birliği için faydalanılabilecek silahlardan biri taşınması ve kolay
kullanılması nedeniyle çok büyük yararlılığı olan, ağır silah - bazukadır (roketatar). Gerekirse, tanksavar el
bombası bunun yerini tutabilir. Elbette ki, bu, düşmandan alman bir silahtır:
zırhlı araçlar üzerine, zırhlı olmayan fakat askeri birlikler yüklü taşıtlar
üzerine ateş etmek, zapt edilen garnizonlarda hızla küçük askeri karakolları
ele geçirmek için idealdir. Bununla birlikte, adam basma üç füzeden fazlasının
taşınamayacağını, bunun bile azımsanmayacak bir çaba gerektirdiğini
belirtmeliyiz.
Gerillalar, düşmandan alman ağır silahlardan hiçbirini kaybetmemeye
çalışmalıdır. Bununla birlikte, bir kez ele geçirilen üçayaklı mitralyöz, 50
kalibrelik mitralyöz gibi bazı silahlara karşı, kaybedilmeleri olasılığı varsa,
biraz ilgisizce davranılabilir: ağır bir mitralyözü ya da bu cins bir silahı
savunmak için elverişsiz koşullarda savaşılmamalıdır. Bunlar, yalnızca herhangi
bir mevzide terkedilmeleri gerekinceye kadar kullanılır. Kurtuluş savaşımızda,
bir silahı terk etmek ağır bir suç sayılıyor, ileri sürdüğümüz mazeretlerden
hiçbiri kabul edilmiyordu. Ancak, bu olasılık karşısında, silah terkinin
eleştiri nedeni olmadığını belirtelim. Elverişsiz arazide, gerillanın silahı,
ateş etmedeki hızıdır.
Genellikle kolay girilen bölgelerde yaşayan insanlar vardır, buralarda
köylü nüfus çok sıktır; bu olgu ikmal olanaklarını büyük ölçüde kolaylaştırır.
Yiyecek dağıtan merkezlerle ilişkisi olan güvenilir kimseler aracılığıyla,
gerilla, uzun ve tehlikeli ikmal işlemleriyle zaman ve parasını harcamaksızın
yaşamını sürdürebilir. Yine, sayısal güç ne denli kısıtlıysa, yiyeceğinin de o
denli garantili olduğunu hatırda tutmak iyidir. Temel ikmal malzemeleri,
hamaklar, örtüler, su geçirmez 'bezler, cibinlikler, ayakkabılar, ilaçlar ve
yiyecekler doğrudan doğruya bölgeden sağlanır, çünkü bunlar halkın her gün
kullandığı eşyalardır.
Güvenilir daha çok insan ve yol bulunduğundan ulaşım çok daha kolaydır,
fakat uzak bir yere haber iletmede güvenlik azdır, çünkü çok sayıda güvenilir
bağlantı unsuruna ihtiyaç vardır. Sürekli olarak düşman bölgeleri içinden geçen
bu habercilerden birinin yakalanması olasılığı sürekli bir tehlike yaratır. Bu
mesajlar son derece önemli değilse ağızdan iletme yoluna başvurulmalı; büyük
önem taşıyan haberlerse şifreyle yazılmalıdır. Deney, ağızdan ağıza iletilen
sözlü mesajların haberleşmeyi tamamıyla amacından saptırdığını
kanıtlamıştır.
Aynı nedenlerle üretim önemini yitirir. Ayakkabı ve silah fabrikaları
kurulamaz. Pratikte, tüfeklerin fişeklerin değiştirildiği, herhangi bir
çeşitten mayının, silah parçalarının ve acil ihtiyaç duyulan her şeyin üretilebildiği
küçük atölyelerle yetinilmelidir. Buna karşılık, bölgenin tüm dost
atölyelerinden gerekli işler için yararlanılabilir.
Söylediklerimizden mantıki olarak çıkan iki sonuca varıyoruz. Bir yandan,
gerilla savaşı çerçevesinde, yerleşim koşulları ilgili bölgenin gelişme
düzeyiyle ters orantılıdır. Kolaylıklar insanı yerleşmeye iter, fakat gerilla
konusunda ortaya çıkan durum bunun tam tersidir; Gerilla ne kadar çok rahatlık
bulursa, hayatı da o kadar kararsız ve göçebe tarzındadır. Bu bölümün başlığı “Elverişsiz
arazide savaş”tır, çünkü insan hayatı için elverişli olan ve ulaşım, şehir ya
da yarı-şehir yerleşme merkezleri, büyük nüfus sıklığı, makinaların kolayca
işlediği topraklar gibi sonuçlar veren her şey gerillayı elverişsiz bir duruma
sokar.
İkinci sonuç: Eğer gerilla zorunlu olarak önemli bir kitle çalışması
yapıyorsa, bu çalışma, elverişsiz arazide, düşmanın tek bir saldırısının bile
felaket yaratacağı yerlerde daha da önemlidir. Buralarda, işçilerin, köylülerin
ve bölgenin öteki toplumsal sınıflarının birleşmesini gerçekleştirmek, iç
cephenin tamamen homojen ve gerillalarla uyum halinde olmasını sağlamak için
propaganda sürekli olmalıdır. Gerilla ile bölgenin sakinleri arasındaki
ilişkiler yönüyle ele alınan bu sürekli kitle çalışması, bir tehlike durumuna
geldiği anda acımaksızın yok edilmesi gereken düşmanca tutumlarında kararlı
bireyleri unutturmamalıdır. Bu konuda, gerilla katı olmalıdır. Güvenli olmayan
yerlerdeki operasyon bölgeleri içinde gerillaların düşmanları çok
tehlikelidir.
VI. ŞEHİRLERDE SAVAŞ
Gerilla savaşının belirli bir anında, gerillaları oldukça güvenlikli biçimde yerleştirmek suretiyle civardaki kırsal bölgelere nüfuz ederek, şehirlere saldırma sırası gelirse, şehirleri özel bir örgütle gerekçelendirmek gerekir.
Gerilla savaşının belirli bir anında, gerillaları oldukça güvenlikli biçimde yerleştirmek suretiyle civardaki kırsal bölgelere nüfuz ederek, şehirlere saldırma sırası gelirse, şehirleri özel bir örgütle gerekçelendirmek gerekir.
Şehir bölgelerinde, gerillanın hiçbir zaman kendiliğinden ortaya
çıkmadığını belirtmek gerekir. Ancak varoluşu için zorunlu bazı koşullar
yaratıldıktan sonradır ki, doğar. Bu gerçek, şehir gerillasının doğrudan
doğruya başka bir bölgede bulunan şeflerin emrine verilmesi gerektiğini
kendiliğinden gösteriyor. Şehirlerdeki gerillanın görevi, bağımsız değil,
tersine daha önceden saptanmış stratejik planlar çerçevesinde hareket etmektir.
Bu görev, şehirde olmayan gerillaların harekat genişliğine sahip olmaksızın, başka
bir bölgenin daha büyük gruplarının eylemine yardımcı olmak ve belirli bir
taktik görüşün başarı kazanmasına katkıda bulunmaktır. Şehir bölgesindeki
gerilla, haberleşme servisini sabote etmek, suikastlar düzenlemek ya da
uzaktaki bir yol üzerinde bir askeri devriye koluna baskın yapmak arasında
seçim yapamaz, ona ne denilmişse kesinlikle onu yapmak zorundadır. Eğer rolü
direkleri yıkmak, elektrik kablolarını kesmek, demir yollarını ve su
kemerlerini havaya uçurmaksa, bu görevleri tam anlamıyla yerine getirmekle
yetinmesi gereklidir.
Sayısal gücü, dört-beş adamı geçmemelidir. Bu sınırlama önemlidir, çünkü
şehir gerillasının olağanüstü elverişsiz bir arazide bulunduğu kabul edilir.
Burada, düşman son derece uyanık, baskı ve hafiyelik olanakları çok daha fazladır.
Durumu daha da zorlaştıran bir koşul, şehir gerillasının operasyon
noktalarından asla uzaklaşamamasıdır. Eylemin ve yer değiştirmenin hızına
karşılık, eylem yerinden uzaklaşma azdır. Şehir gerillası en üstün eylemlerini
gece gerçekleştirebilir, ayaklanmanın ilerleyişi şehri kuşatmaya elverişli
duruma gelinceye ve bu kuşatmada faal savaşçı olarak yer alıncaya kadar
eyleminde bir değişiklik yapamaz.
Bu gerillanın temel nitelikleri, olanaklar elverdiği ölçüde öteki
gerillalardakinden daha büyük bir disiplin ve gizliliktir. Konuk olmak için iki
üç arkadaş evinden başkasına güvenemez. Bu koşullarda, sarılmanın ölüm demek
olduğu hemen hemen kesindir. Silahlar diğer gruplardakinin aynı olamaz. Bunlar
gizlenebilen ve hızla kaçmayı engellemeyen kişisel savunma silahlandır. Grubun
en fazla iki üç karabina tüfeği (ya da
kısa namlulu tüfek) ve her bir grup üyesinin tabancaları olabilir.
Birdenbire şaşırtıcı baskın biçiminde olmadıkça, düşman ordunun bir iki
üyesi ya da haber alma servisine karşı saldırıya girişmemelidir. Eylemin ekseni
örgütlü sabotaj olmalıdır.
Bu, önemli malzemeler gerektirir: testere, dinamit, kazma-kürek, rayları
kaldırmak için aletler; ayrıca, güvenilir bir yerde gizlenen fakat ihtiyaç
duyulduğu anda el altında bulunabilecek mekanik araç-gereç.
Birden fazla grup varsa, hepsi, gerekli çalışmaları, tam olarak güvenilen
sivil bağlantı elemanları aracılığıyla yöneten tek bir şefe bağlı olmalıdır.
Bazı durumlarda, gerilla, barış zamanında yaptığı işi sürdürebilir, fakat bu
çok zordur. Pratikte, şehirde savaş, daha önceden kendini gizlemiş, bir ordu
gibi örgütlenmiş ve daha önce tanımladığımız elverişsiz koşullar içinde yer
almış bir grup insanın eseridir.
Şehirdeki mücadelenin önemi çok küçümsenmiştir, oysaki son derece büyüktür.
Geniş çapta, iyi bir çalışma, bölgenin ticaret ve sanayi hayatını hemen hemen tamamıyla
felce uğratır, halkı o kadar endişe, tedirginlik, huzursuzluk içine sokar ki,
bu bekleyişten kurtulmak için şiddet olayları istemeye başlarlar. Daha savaşın
başlangıcında bu tip savaş uzmanları yetiştirilirse, çok daha hızlı bir eylem,
insan hayatları ve ulus için çok değerli olan zaman boşuna harcanmamış
olur.
2| GERİLLA BİRLİĞİ
I. GERİLLA - TOPLUMUN ISLAHATÇISI
2| GERİLLA BİRLİĞİ
I. GERİLLA - TOPLUMUN ISLAHATÇISI
Gerillayı daha önce anlattık: halkın kurtuluş iradesini iyice anlayan, bir
kez barışçı yollar tükendikten sonra, savaşçı halkın silahlı öncüsü olarak
mücadeleyi başlatan insan. Mücadeleye girerken, haksız bir düzeni yıkmak ve az
çok dışa vurduğu, eski düzenin yerine yeni bir rejim geçirmek isteğiyle hareket
eder.
Latin Amerika'da ve hemen hemen tüm az gelişmiş ülkelerde, bugünkü
koşullarda ideal mücadele alanının kır olduğunu belirtmiştik; o halde,
gerillanın ortaya atacağı toplumsal hak davalarının temeli, tarımsal özel
mülkiyetin yapısının değiştirilmesi olacaktır.
Bu nedenle, mücadele sürekli olarak tarım reformu bayrağı altında akıp
gidecektir"; başlangıçta bu reformun sınırları ve amaçları tümüyle
saptanmış olmayabilir, köylünün, binlerce yıllık, işlediği ve işlemek istediği
toprağa sahip olmak iradesinden ibaret kalabilir.
Bir tarım reformunun gerçekleşme koşulları, mücadele başlamadan önceki
koşullara ve mücadelenin toplumsal genişliğine bağlıdır. Fakat halkın öncüsünün
bilinçli unsuru olarak gerilla, öne sürdüğü reformun hizmetinde olduğu güvenini
yaratan bir ahlaki hal ve gidişe sahip olmalıdır. Savaşın zor koşullarına bağlı
zorunlu ağırbaşlılığa, kendi kendisi üzerinde kurduğu, koşulların
kolaylaştırabileceği en küçük bir aşırılığa, en küçük suç eğilimine karşı çıkan
ciddi bir kontrolden doğan ağırbaşlılık eklenmelidir. Gerilla, kendini halka
adamış bir çilekeş olmalıdır.
Toplumsal ilişkilere gelince, savaş geliştiği ölçüde değişecektir. En
başta, henüz acemi olan gerillalar yerel toplumsal yapılarda ne olursa olsun hiçbir
şeyi değiştirmeye kalkışmazlar bile. Parasını ödeyemedikleri mallar, ilk
fırsatta ödenmek üzere borçlanarak satın alınır.
Gerilla, her zaman, teknik, ekonomik, moral ve kültürel bakımdan insanlara
yardım etmelidir. Savaşın ilk anlarından başlayarak, zengini mümkün olduğu
kadar az gereksiz önlemlere zorlarken, fakire yardıma her zaman hazır
olmalıdır. Fakat süreç içeresinde, çelişkiler keskinleşir ve devrime sempatiyle
bakanların tam karşıt bir tutum aldıkları bir an gelir. Bunlar, halk güçlerine
karşı ilk adımlarını atarlar. Bu anda, gerilla değişmeli, halkın davasının her
türlü ihaneti cezalandıran bayraktarı olmalıdır. Savaş bölgesinde, özel
mülkiyet toplumsal işleviyle sınırlandırılmalıdır: yani zengin bir ailenin
fazla toprağı, ihtiyacını aşan sürü hayvanları halkın eline geçmeli ve eşit
olarak dağıtılmalıdır.
Malları böyle bir işleme uğratılan bir mülk sahibinin zararı ödenmeli ve bu
hakka saygı duyulmalıdır; ödeme borç senediyle yapılır (ustamız, general Bayo bu tür senetlere "umut bonoları" derdi).
Devrimin herkesçe bilinen doğrudan düşmanlarının toprak ve mülkü derhal
devrimci güçlerin eline verilmelidir. Savaş ortamından, insanca kardeşlik
duygularının en yüksek noktasına eriştiği bu anlardan yararlanarak, bölgedeki
zihniyetin kabul edilebildiği her çeşit ortak çalışma yapılmalıdır.
Toplumsal ıslahatçı olarak gerilla yalnızca davranışlarıyla örnek olmakla
kalmamalı, bilgileri, özlemleri, savaş ayları ya da yılları boyunca kazandığı
deneyimi sayesinde sürekli olarak ideolojik yöneliş de kazanmalıdır. Bu
deneyim, silahların gücünü kabul ettirdiği ve bölge sakinlerinin durumunun
bilincine vardığı ölçüde görüşlerine ışık tuttuğu devrimci için yararlıdır.
Böylelikle, eskiden kuramsal önemi onun için apaçık olan, fakat çoğu kez,
uygulamadaki acilliği gözünden kaçan birçok değişmenin haklılığını ve hayati
zorunluluğunu anlar.
Bu durum sık sık görülür, çünkü gerilla savaşında inisiyatif sahibi
olanlar, yani yöneticiler, her gün saban izi üzerine eğilen insanlar
değillerdir, köylülerin toplumsal düzenini değiştirmenin gerekliliğini anlarlar,
fakat, bütün içinde, bu durumun acısını çekmemişlerdir. Böylece -Küba
deneyinden söz ediyorum- halka gerçekleri ve silahlı mücadelenin temel önemini
öğreten yöneticilerle, mücadele içinde büyüyen ve kendisi de yöneticilere
pratik zorunlulukları öğreten halk arasında tam bir karşılıklı etkileşim
meydana gelir. Gerilla ile halk arasındaki bu karşılıklı etkileşimden,
hareketin devrimci özelliklerini yavaş yavaş keskinleştiren ve ona ulusal boyut
kazandıran ilerici bir kökleşme ortaya çıkar.
II. SAVAŞÇI GERİLLA
II. SAVAŞÇI GERİLLA
Gerillanın kısaca taslağını çizdiğimiz hayatı ve tanımlayıcı özellikleri,
bu hayata kendini uydurmak ve zorunlu kıldığı görevleri başarıyla yerine
getirmek için fiziksel, zihinsel ve moral koşulların tümünü gerektirdiğini
gösteriyor.
Ortaya çıkan ilk soru şudur: bir gerilladan ne istenir? Her şeyden önce,
gerillanın tercihan bölgenin sakinlerinden olması gerektiği cevabı
verilmelidir. Çünkü söz konusu yerde, doğrudan doğruya başvurabileceği
akrabaları vardır, o bölgeye ait olduğu için orayı tanır (arazinin tanınması gerilla mücadelesinde önemli etkenlerden biridir.)
Bölgesinde karşılaşılan güçlüklere göğüs germeye alışık olduğundan en kusursuz
çalışmayı yapabilir; buna, kendi mirasını savunmanın ya da kişisel evrenine
zarar veren toplumsal rejimi değiştirme mücadelesinin heyecanını ekler.
Gerilla gece savaşçısıdır: bununla, gece eylemi için gerekli bütün
niteliklere sahip olduğunu söylemek istiyoruz. Kurnaz olmalı, kimse farkına
varmadan dağ tepe aşarak savaş yerine kadar yürüyebilmeli, şaşırtma oyunu
oynayarak düşmanın üstüne atılmalıdır -şaşırtma bu tip savaşın başlıca
öğesidir. Bu biçimde yaratılan panikten yararlanarak, silah arkadaşlarında en
küçük bir zayıflığa göz yummaksızın ve düşmandaki en küçük bir güçsüzlük
belirtisinden yararlanarak coşkuyla savaşa atılmalıdır. Gerilla kasırga gibi
birdenbire gelir, her şeyi yıkar, ancak durum öyle gerektiriyorsa canları
bağışlar, gerektiğinde adaleti yerine getirir, düşman savaşçıları arasında
panik tohumları eker. Fakat aynı zamanda, savunmasız yeniklere karşı iyiniyetli
davranır, ölülere saygılıdır.
Yaralı kutsaldır, olanaklar elverdiği ölçüde en iyi biçimde tedavi
edilmelidir -eğer geçmişteki hayatı ölüm cezasını gerektirmiyorsa. Asla
yapılmaması gereken bir-şey, henüz düşmanın erişemeyeceği güçlü bir üsse sahip
olunmadığı zamanlarda bir tutsağı birlikte götürmektir. Bu -durumda, bu tutsak,
tekrar birliğine döndüğünde verebileceği bilgiler nedeniyle yerel halkın
güvenliği ve gerilla örgütünün kendisi için bir tehlike halini alır. Eğer suçlu
değilse, adamakıllı azarlandıktan sonra serbest bırakılmalıdır.
Gerilla gerektiği her anda hayatını tehlikeye atabilmeli, istenen anda en
küçük bir duraksamaya düşmeden bu hayatı vermeye hazır olmalıdır; bununla
birlikte, tedbirli olmalı, gerekmediği yerde kendini tehlikeye almamalıdır.
Aleyhte bir sonu ve yok oluşu önlemek için olanaklar elverdiğince her önlem
alınmalıdır. Bu nedenle, her çarpışmada, düşmanın takviye alabileceği noktaları
gözetlemek çok önemlidir. Fiziksel bakımdan çok ağır bir felaket, moral bakımındansa
daha da acı bir yıkım olan, çünkü savaşın geleceğine olan güveni kaybettiren
çevrilme tehlikesi de böylelikle önlenebilir.
Bununla birlikte, gerilla cüretkar olmalı, tehlikeyi ve eylem olanaklarını
soğukkanlılıkla incelemeli, koşullar ne olursa olsun her zaman iyimser bir
tutum almaya hazır olmalıdır. Lehteki unsurlarla aleyhteki unsurlar arasında
yapılan kıyaslama pek umut vermediği zamanlarda bile, gerilla başarılı bir
çözüm bulmalıdır.
Yaşamını, sürdürebilmek için, gerilla yaşadığı ortama uymasını ve ondan bir
müttefik olarak yararlanmasını sağlayacak biçimde yeterince çevreye uyma
yeteneği göstermelidir; ayrıca, canlı bir kavrayışa ve eylem sırasında karar
almasını sağlayacak kendiliğinden yaratma yeteneğine sahip olmalıdır.
Halk ordularının uyum ve yaratıcılık yetenekleri, savaş ustalarının bütün
hesaplarını suya düşürür, atılımlarını önler.
Hiçbir zaman, gerilla yaralı silah arkadaşını düşman birliklerinin insafına
terk etmemelidir, çünkü bunun sonu onun için hemen hemen kesinlikle ölümdür.
Ne pahasına olursa olsun, yaralıyı savaş bölgesinden uzaklaştırarak güvenli
yerlere taşımalı, bu uğurda en ağır yorgunluklara katlanmalı, en büyük
tehlikeleri üzerine çekmekten yılmamalıdır: gerilla askeri eşi benzeri bulunmaz
bir arkadaştır.
Üstelik dilsiz olmalıdır. Önünde tüm konuşulanlar ve yapılanlar yalnız onun
tarafından bilinmelidir. Kendi silah arkadaşlarıyla bile olsa, ağzından fazla
bir kelime kaçırmamalıdır, çünkü düşman planlan, bulunulacak yerleri, yaşama
biçimlerini öğrenmek için gerilla kuruluşu içine sürekli olarak adamlarını
sokmaya çabalar.
Sözünü ettiğimiz manevi özelliklerin yanı sıra, gerilla savaşçısı pek çok
önemli fiziksel niteliğe de sahip olmalıdır. Yorgunluğu çekilmez bir hal
aldığında bile "yeni bir soluk" bulmalıdır. Her hareketi kahramanca olmalı,
inancının derinliğinden gelmeli, onu bir adım daha atmaya zorlamalı, bu da son
adım olmamalı, çünkü bir başka ve sonra bir tane daha adımı başarmalı, şefin
gösterdiği yere kadar her zaman bir adım daha atmalıdır.
Had sınırlara kadar ıstıraba katlanabilmelidir, yalnız her an karşı karşıya
bulunduğu yiyecek, giyecek, barınak yoksunluğuna değil, hastalıklara ve ağır
yaralara da göğüs germelidir. Bu hastalıklar ve yaralar, çoğu zaman cerrahın
müdahalesi olmadan sadece doğanın yardımıyla iyileşmek durumundadır, böyle
olması da zorunludur, çünkü tedavi olmak için gerilla bölgesinden ayrılanlar
çoğu kez düşman tarafından katledilir.
Bu koşulları yerine getirmek için, gerillanın hasta olmaksızın bütün
tersliklere dayanmasını, bu kovalanan av hayvanı hayatı içinde, doğal çevreye
uyma olayı sayesinde, deyim yerindeyse, üzerinde savaştığı toprağın ayrılmaz
bir parçası durumuna gelinceye kadar sağlamlaşmasını sağlayacak çelik gibi bir
sağlığa sahip olması gereklidir.
Bütün bu düşünceler, bizi kendi kendimize şu soruyu sormaya götürüyor:
gerilla için ideal yaş nedir? Bunun sınırlarını belirtmek çok zordur. Her türlü
toplumsal ve kişisel özellik bunu değiştirebilir. Örneğin, bir köylü, şehir
adamından çok daha dayanıklıdır. Bedenini çalıştırmaya ya da sağlıklı bir
hayata kendini alıştıran bir şehirli, ömrünü masa başında tüketen bir adamdan
çok daha etkili olabilir. Ancak, özet olarak, gerillanın tam göçebelik
döneminde, savaşçının yaşı, özellikle köylülerde rastlanan birkaç istisna dışında
kırkı aşmamalıdır. Savaşımızın kahramanlarından biri olan komutan Crescencio
Pérez, altmış beş yaşında Sierra'ya çıktı, ordunun en yararlı adamlarından
biriydi.
Bir gerilla örgütü üyelerinin belirli bir toplumsal kategoriye girip
girmemeleri gerektiğini de sorabiliriz. Bu çevrenin operasyonun merkezi olarak
seçilen bölge olması, yani savaşçı çekirdeğinin köylü olması gerektiğini
söylemiştik. Köylü muhakkak ki en iyi askerdir, fakat bunun anlamı halkın diğer
unsurlarını haklı dava uğruna savaşma olanağından yoksun etmek değildir. Bu
alanda da, istisnasız bir kural yoktur.
En küçük yaş sınırını henüz belirtmedik. Burada da, çok özel koşullar
dışında, onaltı yaşından küçük olanların kabul edilmemeleri gerektiğini
sanıyoruz. Genellikle, hemen hemen çocuk sayılabilecek bu ilk gençlik çağını
yaşayan unsurlar, henüz karşılaşacakları güçlüklere, ıstıraplara, ağır işlere
dayanacak kadar gelişmemişlerdir.
Gerilla için ideal yaşın yirmibeşle otuzbeş arası olduğu söylenebilir, bu
aşamada, hayat her yönden kesin yönelişini kazanmıştır, evini ve evrenini terk eden
kimse sorumluluklarını iyice düşünmüş ve bunu bir adım bile geri çekilmemek
için kesin bir kararla yapmıştır. Çocuklar arasında da, direniş ordumuzun en
üst rütbelerine kadar erişen olağanüstü savaşçılar vardır. Fakat bunlar
istisnadır. Büyük savaşçı nitelikleri gösteren bir çocuk yaştaki gence
karşılık, düzinelercesi de gerilla örgütü için uzun süre tehlikeli bir yük
olarak kaldıktan sonra evlerine gönderildiler.
Daha önce de söylediğimiz gibi, gerilla, kaplumbağa gibi evini sırtında
taşıyan bir savaşçıdır, o halde çantasını öyle hazırlamalıdır ki elverdiğince
az yer tutan eşyaları en büyük faydayı sağlasın. Ancak en zorunlu olanları
götürür. Fakat karşılaştığı değişik koşullar ne olursa olsun, onu ancak en
umutsuz durumlarda yitirebileceği, en değerli varlığı gibi korur.
Silahları, yalnız ve yalnız taşıyabilecekleri olacaktır. Yeniden silah
ikmali çok zor, hele cephane ikmali daha da zor olacaktır. Talimat, kurşunları
ıslatmamak, bakımını ihmal etmemek, kaybolmalarını önlemek için bir bir
saymaktır. Tüfeğe gelince, daima temiz, iyice yağlanmış, namlusu parlar durumda
korunacaktır, her grubun şefinin silah bakımı yapmak istemeyenleri
cezalandırmasında yarar vardır.
Bu ters koşullar içinde hareket etmelerini sağlayan, böylesine fedakarlık
ve katılık niteliklerine sahip olmak için insanların bir ideali olması
lazımdır. Bu ideal basit, dolaysız, yüksekten atmayan, genellikle fazla uzağa
gitmeyen bir idealdir. Fakat o kadar katı, açıktır ki, en küçük bir duraksama
olmaksızın uğruna hayatlar feda edilebilir. Hemen hemen her köylüde bu ideal,
kendinin olan bir toprak parçasına sahip olmak, işleyebilme ve adaletli
toplumsal koşullardan yararlanmaktın işçiler için bu ideal, bir işte çalışmak,
uygun bir ücret almak ve yine adaletli toplumsal koşullardan yararlanmaktır.
Öğrenciler arasında, liberal açıklamalarda, uğrunda mücadele ettikleri özgürlük
duygusu gibi daha soyut düşüncelere rastlanır.
Bütün bunlar, bizi, gerilla nasıl yaşar sorusuna götürür. Normal hayatı
yollarda geçer. Örneğin, dağda, ormanlık bir bölgede, düşman tarafından
durmaksızın tedirgin edilen bir gerilla düşünelim. Bu koşullarda, gerilla
örgütü, yemek yemeye bile zaman harcamaksızın durmadan yer değiştirir. Gece
olunca, ormanın açıklık bir yerinde, bir subaşında, alışılagelmiş örgütlenmenin
gerektirdiği biçimde açık ordugah kurulur. Her grup ortaklaşa yemek yemek için
toplanır, karanlık iyice basınca, ne bulunursa onunla ateş yakılır.
Gerilla ne zaman olanak bulursa yemek yer ve ne bulursa onu yer. Bazen,
inanılmayacak kadar büyük paylar savaşçıların midelerinde kaybolur, bazen de,
iki üç gün, çalışmalarında hiçbir azalma olmaksızın açlık rejimine katlanırlar.
Gerillanın çatısı gökyüzüdür, hamağıyla gök araşma bir parça su geçirmez naylon
parçası yayar, hamağın altınaysa, hazinesi demek olan sırt çantasını, tüfek ve
mermilerini yerleştirir. Ani bir düşman saldırısı beklendiği durumlarda
ayakkabıları hiç çıkarmamak daha iyidir. Ayakkabılar da hazinenin bir
parçasıdır. Bir çift pabuca sahip olan, günlük güçlüklerin sınırları içinde
mutlu bir yaşamı garantilemiş sayılır.
Böylelikle gerilla, insanların yaşadığı yerlere yaklaşmadan, kendi
istemediği her türlü karşılaşmadan kaçınarak, en sarp yerlerde yaşayarak,
sıcakta ve soğukta, bazen hiçbir şey yemeden hatta içmeden günlerce yürür.
Sürekli yürüyüşler sırasında terler, önceki terlere karışır, düzenli olarak
temiz kalmaya olanak yoktur (yine de bu, her zaman olduğu gibi, herkesin
mizacına bağlıdır).
Son savaş içinde, 16 kilometrelik bir yürüyüşten ve iki saat kırk beş
dakikalık bir çarpışmanın arkasından, elverişsiz koşullarda geçmiş on günden
sonra, El Uvero kasabasına vardığımızda, kendimizi kızgın güneş altında deniz
kenarında bulduk; vücutlarımızdan kendine özgü, öylesine keskin bir koku çıkıyordu
ki, kimse yanımıza yaklaşamıyordu. Koklama duyumuz da bu tip hayata kendini
uydurmuştu: gerillalar hamaklarında birbirlerini kokularından
tanıyorlardı.
Kamp yerleri kolayca terkedilebilmeli ve arkada hiçbir iz kalmamalıdır;
uyanıklık son derece büyük olmalıdır. Uyuyan on kişi için iki kişi uyanık
bulunmalı, nöbetçiler sık sık değiştirilmeli, açık ordugaha gelen bütün yollar
sıkı biçimde gözetlenmelidir.
Kır hayatı yemek pişirmek için, bunu çabuk yapmak ve dağda bulunan her
şeyle lezzetini artırmak ya da yeni yemekler ortaya koymak, baş yemeğin yanma
başka çeşitler eklemek için, tropikal bölgelerde, bitki yumrularından,
tanelerden, tuzdan, biraz zeytinyağı ya da sadeyağdan ve nadiren de herhangi
bir etten yararlanmak üzere pek çok yöntem esinlendirir.
Savaşçının hayatının akışı içinde, acının son kertesinde bulunan herkese
sevinç veren, yenilenen coşkularıyla ileri atılmalarını sağlayan en ilginç
olay, çarpışmadır. Gerilla hayatının doruğu olan çarpışma, yok edilmek için
yeterince zayıf bir düşman kampının yeri keşfedildiği ve görüldüğünde ya da bir
düşman kolu, doğrudan doğruya kurtuluş güçlerinin kontrolündeki araziye girecek
biçimde ilerlediğinde patlak verir. Bu iki durum birbirinden farklıdır. Kamp
yerine karşı yapılan eylem, kitle halinde yapılır, başlıca amacı, kuşatmayı
kırmak için gelen kolları kovmaktır; istihkamlarla pekiştirilmiş düşman güçleri
hiçbir zaman gerillanın hedefi değildir.
İdeal hasım, hareket durumunda, sinirli, bölgenin topografyasını bilmeyen,
korkak, doğal savunması olmayan düşmandır, istihkamlarla güçlenmiş düşman,
içinde bulunduğu durum ne kadar kötü olursa olsun, bir saldırıyı püskürtecek
güçlü silahlara sahiptir. Burada durum, iki üç değişik noktasından saldırıya
uğratılan, bölünen, saldıranların çevrilmedikleri ya da yok edilmedikleri
takdirde, en küçük bir karşılığa zaman kalmadan geri çekildiği önemlice bir
düşman kolunun içinde bulunduğu duruma benzemez.
İstihkamlardakileri, açlıkla, susuzlukla ya da doğrudan bir saldırıyla
yenmenin olanaksız olduğu durumlarda, çevirme hareketi, düşman kollarına kayıp
verdirmeye izin verdiği anda geri çekilmelidir. Gerilla kolu çok zayıf,
istilacıların kolu çok güçlüyse, eylem düşmanın öncü kuvvetleri üzerinde
yoğunlaştırılmalıdır. Alınacak sonuç ne olursa olsun, bu öncüye özellikle önem
verilmelidir. Öncü birçok kez darbe yediğinde ve askerler en ön saflarda
bulunmanın kaçınılmaz olarak ölmek demek olduğunu anladıklarında, bu saflarda
yer almak korkusu gerçek isyanlara yol açar. Öyleyse, gerillalar daima öncülere
darbe indirmelidir, bu ise başka yerlere de darbe indirilmeyeceği anlamına
gelmez.
Gerillanın eylemlerindeki rahatlık, çevreye uyma olanakları, teçhizatına
bağlıdır. Küçük eylem gruplarıyla bütünleşmiş olmakla birlikte, gerilla
bireysel özelliklerini korur. Sırt çantasında, yaşamını sürdürmek için bütün
gerekli olanları, hatta belirli bir süre yalnız kalması olasılığına karşı
kişisel barınağını da taşımak zorundadır. Teçhizat listesini verirken, temel
olarak, birinci aşamadaki savaş durumunda, engebeli arazide, sık yağan
yağmurlar ve bir dereceye kadar soğuk altında, düşman tarafından kovalanma
koşullarında bir bireyin üzerinde taşıyacaklarını düşünürüz.
Bu teçhizat arasında, temel olanla yardımcı olanı ayırmak gereklidir. Uygun
biçimde dinlenmeyi sağlayan hamağı temel olanlar arasında sayarız. Hamak germek
için iki ağaç her zaman bulunur, yerde uyunacaksa hamak yer yatağı görevi de
yapabilir. Yağmur yağdığında ya da nemli bir bölgede bulunuluyorsa ki bu
tropikal bölgelerde sık rastlanan bir durumdur, hamağın yerini bir şey tutmaz,
naylondan su geçirmez bir örtü onu tamamlar, hamağı örtecek büyüklükte olan
naylon, dört köşesinden kordonlarla bağlanır, ortasına bağlı bir başka kordon
da hamağın arasında gerili olduğu ağaçlara bağlanır. Bu, suların akmasına
yarar, naylonun köşeleri yakında bulunan küçük bir ağaca tespit edilir, böylece
naylon küçük bir kır çadırı oluşturmuştur.
Örtü zorunludur, çünkü dağda, geceler çok soğuk olur. Yine, aşın sıcaklık
değişmelerine dayanabilmek için sıcak bir giyeceğe de sahip olmak gereklidir.
Giyim eşyası, üniforma biçiminde olsun olmasın bir pantolon, kaim bezden bir
gömlektir. Ayakkabılar olanaklar elverdiği ölçüde iyi kaliteden olmalıdır ve bu
yedeği bulundurulacak eşyalar arasında en önde gelendir, çünkü ayakkabısız
yürümek son derece acı verir.
Gerilla barınağını sırt çantasında taşıdığına göre, bu çanta da çok
önemlidir. En basitleri, halattan iki askı bağlanmış bir çuvaldan yapılabilir,
fakat pazarlarda bulunabilen ya da saraçların yaptığı kaba bezden olanları
yeğlenmelidir. Gerilla daima, birliğin tümününkinden ayrı, yiyecek maddeleri
bulundurmalıdır: her şeyden önce, organizmanın yağ tüketimi için gerekli olan
sadeyağ ya da zeytinyağı, ancak pişecek yiyecek sağlamanın olanaksız olduğu
zamanlarda ya da çok sayıda konserve kutusu olup da yürüyüşü güçleştirdiğinde
kullanılmak üzere konserveler, büyük besleyici gücü olan balık konserveleri,
çok miktarda şeker içerdiğinden eksiksiz bir besin ve gerçek bir tatlı olan
kondanse süt, ayrıca süt tozu da bulundurulabilir. Diğer bir temel madde
şekerdir, tuz gibi bulunmayışı halinde hayat cehenneme döner. Temel nevale
bölümünü, en çok bilinenleri soğan ve sarımsak olan, bölgelere göre daha
başkaları da bulunabilen çeşni vericileri belirterek bitirelim. Temel olanlar
bunlardır.
Her gerilla, sırt çantasında bir tabak, bir kaşık ve birçok bıçakları olan
bir çakı taşımalıdır. Tabak, karavana, tencere ya da bir konserve kutusu da
olabilir. Bunlar bir parça et gibi, malanga da, patates de, çay ya da kahve de
pişirmeye yararlar.
Tüfekleri yağlamak için, son derece büyük bir özenle kullanılması gereken
özel yağlar lazımdır: özel yağ yoksa dikiş makinesi yağı. Silahları sürekli
olarak parlatmak için bezlere, içini temizlemek için çubuğa ihtiyaç vardır, bu
işler oldukça sık yapılır. Fişeklik mümkünse standart ya da yerel imalat olmamalı,
bir tek merminin bile kaybolmaması için yeterince iyi kaliteden olması
gereklidir. Mermiler, mücadelenin temelidir, onlarsız her şey boştur, altın
kadar değerlidirler.
Herkes üzerinde matara ya da su bidonu taşımalıdır, çünkü bol bol su içmek gereklidir
ve her istenen yerde de suya kavuşma olanağı pek yoktur. Özellikle ağızdan
alman penisilin ve diğer antibiyotikler gibi ateş düşürücüler, bölgeye özgü
salgın hastalıklara karşı kullanım alanı geniş ilaçlar da lazımdır. Sıtmaya
karşı haplar, ishale karşı ilaçlar ve her türlü böcek öldürücüler de
alınabilir. Zehirli yılanların ve diğer zehirli hayvanların olduğu yerlerde,
buna çare olacak bir serum bulunması yerinde olur. Teçhizatın kalanı cerrah
araçlarıdır. Ayrıca, önemsiz hasta bakımı için ilk yardım malzemesine de sahip
olunmalıdır.
Gerillanın hayatında özellikle önemli olan alışılagelmiş bir tamamlayıcı,
tütündür. Sigaralar, purolar, pipo tütünü vazgeçilmeyecek derecede önemlidir,
çünkü tütün yalnız bir askerin dinlenme zamanında büyük bir arkadaştır. Pipo
çok yararlıdır; çünkü darlık zamanında, sigara ve puro izmaritlerinin bütün
tütününün kullanılmasını sağlar. Kibrit, yalnızca sigara yakmak için değil,
yağmur zamanında dağda büyük bir sorun olan ateşler için de önemlidir.
Çakmakların doldurulmasının olanaksız olduğu zamanlarda kullanılmak üzere
ayrıca kibrit alınması uygundur.
Yalnızca vücut temizliği için değil, bulaşık yıkamak için de sabun
bulunması gereklidir; çünkü bulaşıklar kirli kalırsa, taze gıdayla birlikte
alınan fermante olmuş yiyecek artıklarının neden olduğu tahrişler gibi sık sık
bağırsak iltihaplanmalarına da yol açar.
Bu teçhizatla gerilla, koşullar ne denli kötü olursa olsun, duruma hakim
olmaya yetecek süre ile, dağda yaşayabileceğine güvenebilir.
Bazen can sıkıcı olan, bununla birlikte, genellikle, büyük yararlılığı olan
yardımcı eşyalar da vardır. Pusula bunlardan biridir; önceleri doğru yönü
bulmak için çok kullanılır, fakat yavaş yavaş araziyi tanıdıkça, gereksizlesin
Diğer yandan, dağlık arazide, pusulayı kullanmak çok zordur, çünkü işaret
ettiği yol kesinlikle en iyisi değildir, düz çizgi çoğu kez aşılmaz engellerle
kesilmiştir. Diğer bir yararlı nesne, fazladan bir naylon parçasıdır; yağmur
zamanında tüm teçhizatın üstünü örtmeye yarar. Tropikal ülkelerde, yağmurun
hemen hemen sürekli olduğunu ve suyun, gerillanın tüm malzemesinin, yiyeceğin,
silahların, ilaçların, kâğıtların ve elbiselerin düşmanı olduğu
unutulmamalıdır.
Değiştirilecek çamaşıra sahip olunabilir, fakat genellikle bu acemilerin
bulundurduğu bir yüktür. Havluları, iç çamaşırlarını bir yana bırakarak, çok
çok, değiştirilecek bir pantolon alınır. Çünkü yaşadığı hayat içeresinde,
gerilla, er eşyasını taşımakta da ekonomi yapmak zorundadır; bu yüzden, yavaş
yavaş temel bir değeri olmayanları terk eder.
Vücut bakımı gibi, elbiselerin de yıkanmasına yarayacak bir parça sabun,
bir diş fırçası, bir diş macunu, işte tuvalet malzemesi. Gerilla üyeleri
arasında elden ele dolaşacak birkaç kitap sahibi olmak da iyidir: geçmişteki
kahramanların biyografileri, tercihan ülkeye ait tarih ve ekonomik coğrafya
kitapları ve askerlerin kültür düzeyini yükseltecek, oyun oynama eğilimini
azaltacak, (çünkü bazen gerillanın hayatında çok fazla boş zaman kalır) genel
nitelikte birkaç eser.
Sırt çantasında fazladan biraz yer varsa, yiyecek edinme şartlarının iyi
olduğu bölgelerin dışında, mutlaka yiyecek bir şeyler konmalıdır. Şekerlemeler,
ya da temel besinlerin yanında tamamlayıcı olacak, daha az gerekli yiyecek
maddeleri alınabilir. Bisküviler böyledir, çok yer tutmalarına, kırılıp toz
haline gelmelerine rağmen götürülebilirler. Tropikal bitki örtüsüne sahip
dağlarda, “kama”lar ve çok nemli yerlerde odunlar ıslak olduğu zaman ateş
yakmak için benzin ya da çıra bulundurmakta fayda vardır.
Her gerilla, bilgilerini not etmek, mektup yazmak, diğer gerillalarla
haberleşmek için, bir kalem ya da dolma kalem ve bir not defterine de sahip
olmalıdır. Çeşitli işler için her zaman bir miktar sicim ya da ip el altında
bulunmalı, iğne, iplik ve düğmelere de sahip olunmalıdır. Böyle bir teçhizatı
olan gerilla omuzlarında sağlam bir ev taşıyor demektir; ağırlığı oldukça
büyüktür fakat savaşın durmadan değişen koşulları içinde, en rahat bir hayatı
garantilemeye yeterlidir.
III. BİR GERİLLA BİRLİĞİNİN ÖRGÜTLENİŞİ
III. BİR GERİLLA BİRLİĞİNİN ÖRGÜTLENİŞİ
Bir gerilla birliğinin örgütlenişi katı bir şemaya göre yapılamaz;
kendisini uydurması gereken çevreye bağlı sayısız değişiklikler vardır.
Anlattıklarımızı sadeleştirmek için, kendi deneyimizin evrensel bir değeri
olduğunu varsayacağız. Fakat başka bir silahlı grup için uygun olan başka
yöntemlerle de bir gerilla örgütlemenin mümkün olduğu hatırda
tutulmalıdır.
Bir gerilla birliğini oluşturacak adamların sayısı çözülmesi en güç
sorunlardan biridir. Daha önce açıkladığımız gibi, bu birliklerin yapılan gibi
sayısal değerleri de değişkendir. Dağlık, elverişli arazide, ne sürekli olarak
kaçış halinde olmalarını gerektirecek kadar güç, ne de bir harekat üssüne sahip
olacak kadar iyi koşullar içinde evrimleşen bir gücün söz konusu olduğunu kabul
ediyorsak, bu durumda, bir silahlı grup her savaşçı birimi başına en fazla yüz
elli kişilik olmalıdır, bu bile yüksek bir sayıdır, ideali yüz kişidir. Bu,
Küba hiyerarşisine göre, bir binbaşı tarafından komuta edilen bir kol
oluşturur. Bizim savaşımızda, zorbalığı akla getiren onbaşı, çavuş gibi
rütbelerin bulunmadığını hatırlatmakta yarar vardır.
O halde, binbaşı güçlerin tümünün: yüz yüzelli kişinin başındadır ve her
bir otuz-kırk kişilik grup için bir yüzbaşı vardır. Yüzbaşının rolü, bölüğünü
yönetmek ve yeniden gruplandırmak, birlik içinde çarpışmasını sağlamak,
dağıtımını ve genel örgütlenmesini üstlenmektir. Gerilla savaşında etken birim
mangadır. Her biri, aşağı yukarı sekiz-oniki adamdan oluşur, başlarında, grubu
için yüzbaşının yaptığı görevlerin aynılarını yerine getiren, fakat daima
yüzbaşısına bağlı kalan bir teğmen bulunur.
Gerillanın küçük gruplar halinde harekette bulunma, eğilimi, gerçek
biriminin manga olması sonucunu verir: bu koşullarda birlik içinde savaşmak
için sekiz ila oniki adam en yüksek sayıdır. Bu grup, doğrudan doğruya, çok
özel koşulların dışında, aynı cephede bulunmakla birlikte, yüzbaşısından çoğu
kez ayrı olan şefinin emirleri altında hareket eder. Birim, asla
bölünmemelidir. Her bölük ve mangada, kaybı halinde şefin hemen yerine geçecek
olan kişi belirtilir; bu kişi, yeni sorumluluklarını derhal yerine
getirebilmesi için yeterli formasyona sahip olmalıdır.
En sonuncu adamdan şefine kadar herkese aynı biçimde davranılmasının
gerekli olduğu bu birliklerde, beslenme temel bir sorundur. Yalnızca süreğen
kötü beslenme nedeniyle değil, yiyecek dağıtımının her gün tekrarlanan tek olay
olması nedeniyle de son derece büyük önem kazanır. Adalet konusunda çok duyarlı
olan birlik, yiyecek paylarını eleştirici bir gözle ölçer; en küçük bir kayırmaya
bile izin verilmemelidir. Eğer herhangi bir nedenle, yiyecek bütün bir kola
dağıtılıyorsa, bir düzen kurulmalı ve herkese verilen yiyeceğin miktar ve
kalite bakımından aynı olmasına dikkat edilerek bu düzene kesinlikle
uyulmalıdır. Giyeceklerin dağıtılmasına gelince, sorun başkadır; bunlar kişisel
kullanım eşyasıdır. Bu durumda iki etken başta gelir: birincisi isteklilerin
ihtiyaç derecesi, bu, her zaman dağıtılacak miktarın üstündedir, ikincisi
herkesin kıdemi ve yararlılığı. Saptanması güç olan, kıdem ve yararlılık
sistemi, kendisi de doğrudan doğruya birliğin şefinin kontrolü altındaki bir
sorumlu tarafından düzenlenmelidir. Dağıtım, ortak kullanımı olmayan diğer
maddeler için olduğu gibi yapılmalıdır. Tütün ve sigaralar, herkese eşit olarak
dağıtılmalıdır.
Dağıtım işiyle insanlar özel olarak görevlendirilmelidirler: direkt olarak
komutanlıktan gelmeleri tercih edilir. Komutanlık, çok önemli iki şey olan
yönetim işleriyle ve bağlantılarla, ayrıca günlük işlerden çıkan diğer
görevlerle uğraşır. Erleri, kavrayışlı ve son dereceye varan fedakarlık
duyguları taşıyan askerler olmalıdır, çünkü onlardan daima birliğin geri
kalanlarına göre daha fazla iş istenecek, buna karşılık yiyecek konusunda
diğerlerinden farklı davranılmayacaktır.
Her gerilla teçhizatını taşır: üstelik de, tüm kolu İlgilendiren önemli
eşyalar eşit olarak paylaştırılır. Bunun için iki yöntem vardır, seçimi silah
taşımayan adam sayısına bağlıdır. Birinci yöntem, ilaç, cerrahiye ve dişçilik
aletleri, fazladan yiyecekler, giyecekler, fazladan çeşitli araç-gereç, ağır
silah gibi her türlü eşyayı, sonradan alınan eşyadan sorumlu olacak şekilde
bütün takımlar arasında eşit olarak dağıtmaktır. İkincisi tüm grup silahlı
olmadığı zaman uygulanır, bu yöntem, özellikle yük taşımakla görevlendirilmiş
mangalar ya da takımlar oluşturmaktır; genellikle bu, daha verimli bir yoldur:
silahsızlandırılmış olanlar ağırlıktan ve tüfeğin sorumluluğunu taşımaktan
kurtulmuş olduklarından, daha az yüklüdürler. Böylelikle daha çok
merkezileştirilmiş olan malzemenin kaybedilme tehlikesi azalmıştır. Bir silahla
ödüllendirilecekleri vaadedilen taşıyıcılar gayrete gelir, daha çok yük taşımak
ister, daha çok coşku gösterirler. Bu takımlar artçı olarak yürür: grubun geri
kalanıyla aynı görevlerle yükümlüdürler, aynı muameleyi görmeye hakları
vardır.
Bir kol içinde, görevler, faaliyete göre değişir; kamp yerinde kalmıyorsa,
savaş deneyimi görmüş, uzmanlaşmış birliklerden oluşan özel muhafız ekipleri
kurulur. Bunlar, bu görevlerine karşılık özel olarak ödüllendirilmelidirler.
Ödüller, genellikle, daha büyük bir bağımsızlık tanınması ya da şekerleme, ek
tütün dağıtımıdır, örneğin, yüz adam ve yüz onbeş kutu sigara varsa, bu
fazlalık onbeş kutu, bu ekiplerin üyeleri arasında dağıtılabilir. Birliğin geri
kalanından, tümüyle ayrı olan öncü ve artçılar, temel muhafızlık görevlerini
yükümlenebilirler; fakat her bir takım kendi nöbetçilerini çıkarmalıdır.
Özellikle serbest arazide, muhafız ekibi kampın ne kadar uzağındaysa, grubun
güvenliği o kadar büyüktür.
Yerleşmek için seçilen yerler, gündüz geniş bir görüş alanına hakim olmak,
gece ise erişilmesi güç olması için yüksek olmalıdır. Dağlık bölgede, doğru
seçilmiş bir yerde, etkili olacak tek ağır silahın havan topu olduğu hatırda
tutulmalıdır. Bölgeye özgü malzeme: tahta, taş, vs. kullanılarak düşman
birliklerinin yaklaşmasını durduracak ve gerilla savaşçılarını obüs
mermilerinden koruyacak mükemmel koruganlar inşa edilebilir.
Kamp yerinde, eğitici amaçlara yönelik disiplini sürdürmek çok önemlidir.
Gerillalar belirli saatlerde yatıp kalkmak zorunda tutulmalı, birliğin moralini
sarsma eğilimi yaratacak, toplumsal işlevi olmayan oyunlara kendilerini
kaptırmaları önlenmeli, alkollü içkilerin tüketimi yasaklanmalıdır. Bütün bu
görevler, daha büyük devrimci yararlılığa sahip savaşçılar arasından seçilen,
iç düzeni sağlamayla yükümlü bir komisyon tarafından yerine getirilir. Yine
bunların bir görevi de, gerillanın varlığı konusunda tam bir gizlilik sürdürmek
için açık alanlarda ateş yakılmasını, gece basmadan duman sütunları yükseltilmesini
önlemek, terkedilmesinden önce kamp yerinin temizlenmesine nezaret
etmektir.
Korları uzun zaman yanmaya devam eden ateşlere çok dikkat edilmeli,
kağıtlar, konserve kutulan, yiyecek artıkları gömülmelidir. Yürüyüş sırasında,
kolda, tam bir sessizlik hüküm sürmelidir. Emirler, el kol hareketleri ya da
fısıltıyla verilmeli, en arkadakine kadar kulaktan kulağa iletilmelidir.
Gerilla, bilmediği bir arazide yol açarak ilerliyor, ya da bir kılavuzu
izliyorsa, öncüler, bölgenin özelliklerine göre, yüz ya da ikiyüz metre önden
yürür. Kaybolma olasılığı bulunan bölgelerde, her dönemeçte, arkadan geleni
beklemek üzere bir adam bırakılır, artçıların en sonuncusuna kadar bu böylece
sürer gider. Bu artçılar da, öncüler gibi, yürüyüş kolunun geri kalanından ayrı
yürür, arkaları gözetler ve geçişten kalan izleri mümkün olduğu kadar yok
etmeye çalışırlar. Tehlike arz eden yan yollar varsa, birliğin son adamı
geçinceye kadar, bunlar bir grup tarafından beklenir. Bu grubun özel bir
takımdan alınması daha pratiktir ama takımların her birinden alman unsurlardan
da oluşturulabilir. Bu grup, takımına dönmeden önce diğeriyle nöbet
değiştirmeyi beklemeli ve bütün birlik geçene kadar bu böyle devam
etmelidir.
Yürüyüş yalnız tekdüze ve kurulu düzene göre yapılmakla kalmamalı, örneğin
1 nolu takımın öncü olduğu, 2 nolu takımın onu izlediği, ortadaki 3 nolu
takımın komutanlığa ait olduğu, daha sonra 4 nolusunun geldiği, en geride artçı
ya da 5 nolu takımın bulunduğu her an bilinebilecek şekilde, bu düzen daima
sürdürülmelidir. Gece yürüyüşlerinde, kimsenin kaybolmaması ve ses ya da ışıkla
işaret verme zorunluluğu olmaması için sessizlik daha da büyük olmalı,
savaşçılar arasındaki uzaklık azaltılmalıdır. Gece, ışık gerillanın
düşmanıdır.
Yürüyüş kolu bir saldırıya girişecekse, hedefe erişildikten sonrası için
saptanan bir bağlantı noktasına, bütün gereksiz yükler, sırt çantaları,
tencereler, vs. bırakılır, her takım yalnızca silahları ve savaş teçhizatı ile
yola devam eder. Saldırılacak nokta, bağlantı kuran, düşman muhafızları, kampın
topografyası ve kampı koruyan adam sayısı üzerine rapor veren, güvenilir
kimselerce incelenmiş olmalıdır. Böylece, saldırının kesin planı çıkarılır,
daima, güçlerin büyük bir kısmının gelebilecek takviyelere saldırmak üzere
ayrılması hesaba katılacak biçimde savaşçılar dağıtılır. Kampa saldırmanın,
takviyelerin gelmesine (pusu dolu yollardan geçmek zorunda olan takviyeler)
sebep olmak için bir şaşırtma hareketinden başka bir şey olmadığı hallerde,
pusular için görevlendirilen bir adamın, derhal sonucu şefe bildirmesi ve
arkadan saldırıya uğramamak için kuşatmanın kaldırılıp kaldırılmaması
gerektiğini duyurması zorunludur. Her ne olursa olsun, çevirme hareketi ya da
doğrudan saldın sırasında, savaş yerine varan bütün yollarda nöbetçi
bulundurulmalıdır.
Geceleri, daima doğrudan saldın yeğ tutulmalıdır. Cesaret ve gerekli
kavrayışla, büyük bir tehlikeye girmeden kamp ele geçirilebilir.
Çevirme sırasında, düşmanı her yola başvurarak tedirgin eder, ateş ederek
yerinden çıkmaya zorlarken, beklemekten ve siper kazarak düşmana gittikçe
yaklaşmaktan başka bir şey yapılmamalıdır. Çok yakından kullanılınca, “molotof
kokteyli” çok etkili bir silahtır. Bir "kokteyl" atmak için yeterince
yaklaşılamıyorsa, özel bir parçası olan tüfekler kullanılabilir. Savaş sırasında
“M 16” adını verdiğimiz bu silahlar, namlusu kısaltılmış, 16 kalibrelik
tüfeklerden oluşturuluyordu. Tüfeğe, dipçikle birlikte üçayaklı destek
oluşturan iki ayak eklenir. Namlu yaklaşık olarak 45°’lik bir açı yapar. Desteğin
ön ayaklarının ileri geri çekilmesiyle bu açı değiştirilebilir.
Tüfek, elverdiğince silindirik biçimli bir çubuğun yerleştirildiği, mermiyi
oluşturan ve namlunun dışına kadar uzanan bir fişekle doldurulur. Dışarı taşan
uca, dibinde kauçuktan bir amortisör bulunan metalik bir muhafaza ve bir benzin
şişesi eklenir. Bu alet, ateşlenen şişeleri, az çok isabetli biçimde, yüz
metrelik, ya da daha fazla uzaklığa atılabilir. Çevirme hareketleri, tahta
yapılar ve tutuşabilen malzeme için ideal bir silahtır, dağlık arazide tanklara
karşı da kullanılır. Kuşatma zaferle sonuçlandığında, ya da hedeflere
ulaşıldığı için kaldırıldığında, bütün takımlar, sırt çantalarının bulunduğu
yere kadar geri çekilirler ve göçebe hayatları devam eder.
Gerillanın göçebelik hayatı, bu devrede, arkadaşlar arasında çok gelişmiş
kardeşlik duyguları yarattığı gibi, bazen gruplar arasında tehlikeli
rekabetlere de yol açar. Eğer bu duygular sağlıklı gayretlere dönüştürülmezse,
koldaki birliğin bölünmesi tehlikesi ortaya çıkar. Görevlerinin toplumsal
anlamı açıklanarak, mücadelenin daha başından itibaren gerillaların eğitimi
yapılmalıdır. Onlara açık kavramlar kazandırmalı, karakterlerini
çelikleştirecek, her deneyle kendilerini aşmalarını sağlayacak, ölüm-kalım
mücadelesinin ek bir aracı olarak kalmayacak bir ahlak telkin edilmelidir.
Örnek almanın büyük eğitici değeri vardır. Şefler, sürekli olarak kusursuz ve
davaya adanmış bir hayat örneği göstermelidirler. Askerin ilerlemesi,
cesaretinin, yeteneklerinin ve fedakarlık ruhunun üzerinde
temellendirilmelidir. Bu koşulları tam olarak yerine getirmeyenler sorumluluk
alamazlar: bunlar, er geç, pişmanlık verici kazalara yol açarlar.
Bir gerilla bir eve yaklaştığında, hareketleri derhal gözlenmeye başlanır:
bir hizmet ya da yiyecek istemede takındığı tavırlardan, bunları elde etmek
için başvurduğu yollardan, evin sakinleri, gerilla örgütü üzerine lehte ya da
aleyhte sonuçlara varırlar.
İhtiyat, bir şefin bütün bu sorunları ayrıntılarıyla açıklamasını, onlara hak
ettikleri önemi vermesini gerektirir, kendi de örnek olarak ikna etmelidir. Bir
kasabaya girilecekse, alkollü içkiler önceden yasaklanmalı, birliğe nasihat
edilmeli, olanaklar elverdiğince örnek bir disiplin sağlanmalı, kasabanın giriş
çıkışları sürekli olarak gözetlenmelidir.
Gerilla örgütünün savaşçı değeri, kahramanlığı ve kavrayış gücü kuşatılma
deneyini de geçirmiş olmalıdır, çünkü bu, savaşın en tehlikeli durumudur.
Gerillalarımızın argosunda, korkuya kapılan bazı askerlerin endişeli yüzü için “kuşatma
suratı” denirdi. Devrilen rejimin yüksek kademelerindekiler, kampanyalarına
ihtişamlı bir biçimde kuşatma ve yok etme adını
vermişlerdi. Fakat araziyi bilen, şefine ideolojik ve hayati bakımdan bağlı bir
gerilla örgütü için bu, çok önemli bir sorun değildir. Sipere yatmak, ağır
silahların desteğindeki düşmanın fazla ilerlemesini engellemek ve gerillanın
doğal müttefiği olan geceyi beklemek yeter. Şafakta, olanakların elverdiğince
büyük bir gizlilik içinde, en iyi yolu görüp seçtikten sonra, en mutlak
sessizlik içinde, en uygun geri çekilme yöntemine başvurulur.
Savaş gerilla hayatının en önemli eylemidir. Mücadelenin gelişiminin bir
devresinden başka bir şey değildir, fakat her çarpışma savaşanlar için gerçek
bir savaş olduğundan, bu karşılaşmaların olağanüstü bir önem kazandığı da
kuşkusuzdur.
Saldırının ancak tam bir başarı güvencesi altında yapılması gerektiğini
daha önce belirtmiştik. Yürütülecek taktiğin ve saldırının kendisinin ana
çizgilerini ve her eylemin gösterebileceği değişik özellikleri açıklamalıyız,
ilk planda, elverişli arazide savaşı anlatacağız, çünkü bu gerilla savaşının
model tipidir ve bazı sorunların çözümü için pratik deneyde daha önce sözünü
ettiğimiz ilkelerin uygulandığı mücadele biçimidir. (Ova savaşı, her zamanki gibi, gerilla birliğinin güçlenmesi ve çevre
koşulları sayesinde eriştiği bir ilerleme aşamasıdır, savaşçıların deneyimini
zenginleştirir, bu deneyimden yararlanmalarını sağlar.)
Gerilla savaşının birinci aşamasında, düşman kolları, ayaklanan bölgenin
derinliklerine kadar sokulurlar. Bu kolların gücüne göre, iki tip saldırıya
girişilir. Birinci tip, sistematik olarak birkaç ay süre ile bu kolların saldın
kapasitesini kaybettirmeye çalışmaktır; arkasından ikinci tip gelir. Bu saldın
öncülere karşı yapılır. Engebeli arazi, kolların yanlarını yeterince
perdeleyerek ilerlemesine engel olur, daima en önde ilerleyerek ve adamlarının
hayatını tehlikeye atarak, kolun geri kalanının güvenliğini garantileyen
öncüler çıkarmak zorundadırlar, insan sayısı fazla olmadığı, yedeklerin hesapta
olmadığı ve üstelik düşmanın da güçlü olduğu durumlarda, daima bu öncü ucun yok
edilmesi hedef alınmalıdır. Sistem basittir ve biraz koordinasyondan başka bir
şey gerektirmez. Kararlaştırılan yerde -mümkün olduğu kadar sarp olması
gerekir- öncünün ucu görününce, bir kısmının girmesi beklenir, sonra üzerlerine
öldürücü bir ateş açılır. Bu sırada, küçük bir grup geri kalanları silahlan,
cephaneleri ve donanımı ele geçirecek biçimde bir an oldukları yerde tutar.
Gerilla, her zaman, silah ikmal kaynağının düşman olduğunu, istisnalar dışında,
malzeme ele geçirmekten başka nedenle savaş açmaması gerektiğini hatırda
tutmalıdır.
Gerilla örgütünün gücü elverdiğinde, kol tümüyle çevrilir ya da bu izlenim
yaratılır. Bu sonuncu durumda, gerilla birliğinin öncüsü düşmanın cepheden
saldırılarına dayanacak kadar güçlü ve tahkim edilmiş olmalıdır. Düşman
durdurulduğu anda, artçılar arkadan saldırmak için fırlar. Yer, önceden,
düşmanın kanatlarına manevra yaptıramayacağı şekilde seçildiğinden, bazen sekiz
on kat üstün düşmanı ateş altında tutacak atıcılar mevzilendirmek kolaydır. Bu
durumda, gereken güçler hesaba katılarak, bütün yollar, takviyeleri durdurmak
için pusular tarafından kontrol edilmelidir. Kuşatma, özellikle geceleyin,
yavaş yavaş daraltılır; gerillalar araziyi bildiği, düşmansa bilmediği için,
gece gerillanın gücünü, düşmanın korkusunu artırır.
Bu tarzda, bir düşman kolu kolaylıkla yok edilir ya da bir daha
toparlanması için çok zaman gerektirecek kayıplar verdirilir.
Gerillanın güçleri çok azsa ve bununla birlikte, düşman kolunun ilerleyişi
geciktirilmek ya da püskürtülmek isteniyorsa, güçler, iki ila on kişilik avcı
gruplarına ayrılır, her biri, kolun etrafında dört esas noktaya yerleştirilir.
Savaşa örneğin, sağ kanattan başlanır: düşman dikkatini sağ kanada yöneltip bu
yöne yüklenince, bu kez sol kanat üzerine atış yapmaya başlanır, daha sonra
arkadan ya da önden ve bu böylece sürüp gider. Böylelikle, çok az cephane
harcayarak düşman sürekli endişeli, diken üzerinde tutulabilir.
Bir düşman konvoyu ya da mevziine saldın tekniği, seçilen arazinin
koşullarına uygun olmalıdır. Genel biçimde, bir mevziiye ilk saldırı gece, ani
ve şaşırtıcı, herhangi bir öncü kolu üzerine yapılmalıdır. Savaş deneyimi olan
komandolar tarafından gerçekleştirilen bir saldın, şaşırtıcı etki uyandırması
önceden hesaba katılmışsa, bir düşman mevziini kolaylıkla ortadan kaldırabilir.
Kurallara uygun bir kuşatmada, kaçış bölgeleri az sayıda adam tarafından
kontrol edilebilir, varış yolları bir tanesi aşıldığı takdirde, gerillaların
geri çekilebileceği ve geriye ikinci bir tuzak daha kalacak biçimde kurulmuş
tuzaklarla savunulabilir. Kamp ele geçirileceği zaman şaşırtma unsuru etkili
olmazsa, zafer ya da bozgun, çevirmeyi yapan güçlerin gelen takviyeleri
durdurma kapasitesine bağlıdır. Bu durumda, düşman genellikle, topçu, havan
topu, uçak ve tankların desteğine sahiptir. Gerillaya elverişli arazide, tank
tehlikesi az bir silahtır, kolaylıkla mayınların kurbanı olduğu dar yollardan
geçmek zorundadır. Öte yandan, tanklar tek sıra halinde ya da olsun olsun
ikişer ikişer ilerlemek zorunluluğu nedeniyle saldın güçlerini yitirirler.
Bunlara karşı en iyi, en güvenilir silah mayındır, fakat sarp arazide
gerçekleştirilmesi kolay olan göğüs göğüse dövüş sırasında, “molotof kokteyli”
olağanüstü etkili bir silahtır. Gerilla için bir savunma silahı olabilen, ama
elde edilmesi özellikle mücadelenin başlangıcında çok zor olan bazukadan söz
etmiyoruz. Havan topuna karşı, üstü örtülü (çatısı
olan) siperlerden yararlanılır. Havan topu, kuşatılan bir mevzi için çok
etkili bir silah olmakla birlikte, hareketli saldırganlara karşı gücü tersine,
azalır. Topçu, bu tür savaşta büyük bir rol oynamaz, çünkü çok kolay
erişilebilecek yerlere yerleştirilmesi gereklidir ve hareketli hedeflere karşı hiçbir
şey yapamaz. Uçaklar, baskı güçlerinin başlıca silahını oluşturur, ancak, tek
hedefleri görünmez küçük siperler olduğu sürece etkisi büyük ölçüde azalmıştır.
Zarar vermekten çok gürültü çıkaran çok güçlü bombalar atarlar. Üstelik
düşmanın savunma hatlarına ne denli yaklaşılmışsa, bu noktalara saldırmak
uçaklar için o denli zorlaşır.
Bütün mayın çeşitleri arasında en etkilisi, ancak, mevcut olmayan teknik
bilgiler isteyeni, uzaktan kumanda edilen mayındır. Fakat basınçlı, fitilli ve
özellikle elektrikli mayınlar son derece kullanışlıdır ve dağ yollarında, halk
güçleri için hemen hemen ele geçirilmeyecek derecede güçlü savunma araçları
oluştururlar.
Zırhlı araçlara karşı en iyi savunma çaresi, yol ortasında boylu boyunca
inşa edilmiş, tankların kolayca girdiği fakat ancak zorlukla çıkabildiği eğimli
siperlerdir. Bu siperler, düşmanın gece ilerleyişleri sırasında ya da,
gerillanın karşı direnişinin tankların önünden topçunun gitmesini önlediği
durumlarda kolaylıkla kamufle edilebilir.
Uygun arazide, kamyon, düşman için bir başka klasik taşıt aracıdır. Kamyon
kolları, birkaç zırhlı aracın öncülüğünde ilerler. Gerilla örgütünün gücüne
göre, ya kolun tümü çevrilir, ya da kamyonlardan bazılarına saldırılıp çok
sayıda kayıp verdirilir ve peş peşe mayın patlatılır. Bu durumda hızlı olmak,
yenilen düşmandan silahları almak ve geri çekilmek gerekir. Koşullar izin
veriyorsa, genel kurallarını daha önce anlattığımız tam çevirme hareketine
girişilebilir.
Av tüfeği, açık kamyonlara saldın için büyük etkisi olan bir silahtır. 16
kalibrelik bir tüfeğin saçmaları, on metrekarelik bir alana, yani bir kamyonun
bütün kapladığı yere yayılır, içinde bulunanlardan birkaçını öldürebilir,
ötekileri yaralar ve büyük kargaşalık yaratır. Eğer varsa el bombaları bu
durumda son derece iyi silahlardır.
Bütün bu saldırıların temeli, şaşırtma etkisidir. Zaten bu, gerilla
taktiğinin en başta gelen belirleyici özelliğidir. Bölgenin köylüleri, direniş
ordusunun varlığını biliyorsa bu etki gerçekleşemez. Bu nedenle, bütün
hareketler gece yapılmalıdır. Ancak son derece iyi sır tutan, dürüstlüğü
denenmiş insanlar bu hareketleri bilebilir ve bağlantı kurabilirler. Bu
yürüyüşler için, pusu dolu yerlerde iki, üç hatta dört gün dayanabilecek
biçimde çantalar yiyecek dolu olmalıdır.
Köylünün sır tutacağına pek güvenilmemelidir. Çünkü doğal bir konuşma
eğilimi, olayları ailesi üyeleri ya da güvendiği tanıdıkları arasında sayıp
dökme isteği vardır; üstelik de, düşman askerleri halka kötü davranır,
dövüldüklerinde terör tohumları eker, bazılarını götürüp canını kurtarması için
gereğinden fazla konuşturur, temel bilgileri edinmeye çabalar.
Pusu kurmak için, düşmanın daima az ya da çok yaklaşık olarak yerini
bildiği her zamanki gerilla üssünden yaya olarak en az bir gün uzaklıktaki
alanlar seçilmelidir.
Daha önce, bir yandan cephaneyi istediği gibi kullanmaya alışık düzenli
ordu askerinin şiddetli, sık atışlarıyla diğer yandan her merminin değerini
bilen, onları tutumlu kullanan, asla gereğinden fazlasını harcamayan gerillanın
düzenli, tek tük atışlarıyla, savaşta atış yöntemlerinin hasımların
bulundukları yerleri belirttiğinden daha önce söz etmiştik. Cephaneyi boşa
harcamamak için, düşmanın kaçmasına izin vermek ya da bir pusunun tam olarak
işlevini yapmasına engel olmak akla uygun olmadığından, her durumda
kullanılacak cephane miktarını önceden saptayıp savaşı daha önceden yapılan
hesaplara göre yürütmelidir.
Cephane, gerillanın büyük sorunudur. Silahlar daima bulunabilir ve bir kez
ele geçirilenler bir daha gerillayı terk etmez, fakat cephane azalır ve
silahlarla birlikte cephane alınmıyorsa, yalnız başına cephane çok ender olarak
alınır. Fazlası mevcut olmadığından, silahlarla birlikte alınan cephaneler,
diğer silahlar için kullanılamaz. Bu tip savaşta boşuna ateş etmeme taktik
ilkesi temeldir.
Asla bir gerilla şefi, geri çekilmeyi ihmal edemez. Geri çekilmeler,
yararlı, esnek bir anda yapılmalı ve gerilla örgütünün bütün malzemesiyle
yaralıların kurtarılmasını sağlamalıdır. Direniş ordusu askerleri, asla geri
çekilme sırasında yakalanmamalıdır, asla sarılmaya izin verilmemelidir.
Gidilecek yollar, düşmanın bir kuşatmaya kalkışmak üzere, birliklerini
gönderebileceği bütün noktalar koruma altına alınacak biçimde seçilmelidir.
Çevirme hareketi başladığında, bağlantı sistemi derhal yoldaşlara haber
iletilmesini sağlamalıdır.
Her zaman silahsız adamlar bulunmalı, bunlar yaralanan ya da ölen
yoldaşların ya da tutsakların silahlarını almalıdır. Her zaman, yorulmaz,
ciddiliğini kanıtlamış, emirleri bütün hızıyla iletebilecek iyi bir haberleşme
ekibine sahip olunmalıdır.
Bu yardımcıların sayısı koşullara göre değişebilir; bir düzine savaşçıya
karşılık iki ya da üç olarak saptanabilir; bunlar savaşta yardımcılık ve artçı
olarak gerekli görevleri yapar, sözünü ettiğimiz bağlantı görevlerini yerine
getirirler.
Gerilla örgütü, savunma tipinde bir savaş uyguluyorsa -yani belirli bir
bölgenin varış noktalarını saldırgan bir düşman koluna karşı savunuyorsa-
çarpışma mevzii savaşa dönüşür; fakat çarpışmanın başlangıcında, daima, daha
yukarıda sözünü ettiğimiz şaşırtma etkisinden yararlanılmalıdır. Siperler
kazılır ya da bölge köylülerinin kolayca yerini bulacağı diğer savunma
sistemlerine başvurulursa, bunların hatların gerisinde bulunması sağlanmalıdır.
Bu tip savaşlarda, gerçekten de, hükümet bölgeye kuşatma koyar, kaçamayan
köylüler, gerillanın denetiminden uzak bölgelerden ihtiyaçlarını sağlamaya
zorlanır. Anlattığımız kritik anlarda, gerilla bölgesinden çıkan her kimse,
düşmana verebileceği bilgiler nedeniyle çok tehlikeli olabilir.
Tüm savunma aygıtı öyle kurulmalıdır ki, düşmanın öncüleri her zaman tuzağa
düşsün. Psikolojik alanda, her çarpışmada kaçınılmaz biçimde daima öncülerin yok
edilmesi çok önemlidir. Hasım orduda bunun kesinkes olacağı bilinci gittikçe
keskinleşecek biçimde yaratılmalı, artık kimsenin öncü olmak istemeyeceği
derecede ileri götürülmelidir. Öncüsü olmayan bir kol yer değiştiremeyeceğine
göre, birisinin de bu sorumluluğu üzerine alması kesinlikle
gerekecektir...
Eğer yararlı görülüyorsa, şaşırtma manevraları, kuşatma, yanlara saldırılar
yapılabilir, ya da düşman yalnızca cepheden tutulabilir. Fakat her zaman yandan
saldırıların hedefi olabilecek noktalar savunma için güçlendirilmelidir.
Bu, daha önce anlattığımız savaşlara göre, daha çok adam ve silah
gerektirir. Çünkü bütün yolları kesmek için çok adam gerektiği açıktır ve bir
bölgeye doğru giden yollar pek çok olabilir. Burada, sabit v bu nedenle
yerleşik siperler sistemi için koşullar elverdiğince büyük bir güvenlik
sağlarken, tuzakları ve zırhlı araçlara saldırılan artırmak gerekir. Bu tip
savaşta emir genellikle ölünceye kadar savunmayı sürdürmektir, ancak, her
savunucuya da en büyük bir yaşama şansı tanınmalıdır.
Bir siper uzaktan gözlenmeye karşı ne kadar iyi gizlenmişse o kadar
güvenlidir. Havan toplarının etkisini azaltmak için damı olması iyidir.
Genellikle kırsal bölgelerde kullanılan 60 ve hatta 80 mm’lik havan topları
bölgede bulunan malzeme ile yani taş ya da tahtayla yapılan, iyi inşa edilmiş
bir çatıyı delemez. Had bir durumda, hayatını fazla tehlikeye atmaksızın
kaçmayı sağlayan çeşidi öngörülmelidir. Biz, Sierra Maestra'da bizi havan topu
atışlarından korumada çok etkili olan bu tip savunmaları düzenledik. Bütün bu
düşünceler, ateş hatlarının kesin olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Ateş hattı,
bazı önemli anlarda belirlenen, fakat iki kamp arasında esnek ve değişken olan
az çok kuramsal bir kavramdır. İki cephe arasında geniş bir sahipsiz alan
vardır, fakat gerilla sahipsiz alanının özelliği burada, belirli bir ölçüde iki
kamptan biriyle işbirliği yapan -gerçekte, büyük çoğunluğu ayaklananlardan
yanadır- sivil halk nüfusunun yaşamasıdır. Bu halk nüfusu kitle halinde başka
bir yere götürülemez, çünkü bu durum, buna kalkışan taraf için çözülmesi
olanaksız yiyecek ve ihtiyaç sorunu yaratır. Bu sahipsiz arazi, genellikle
gündüzleri düşman güçleri, geceleri gerilla güçleri tarafından düzenli biçimde
aşılır. Gerilla güçleri, burada, köylüler ve tüccarlarla en iyi bağlar
kurularak politik plânda yürütülmesi gereken ikmal sorunu için önemli bir
kaynak bulurlar.
Bu tip savaşta, doğrudan doğruya savaşmayanların çalışması çok önemlidir.
Savaş bölgesindeki bağlantı adamlarıyla ilgili bazı özellikleri belirtmiştik,
fakat bu bağlar, gerilla örgütünün bir iç kuruluşudur. En uzakta bulunan
gerilla grubuna kadar bağlar öyle kurulmalıdır ki, bölgede bilinen en hızlı
yöntemle bir noktadan diğer noktaya gitsin ve bu haberleşme elverişsiz arazide
de sürsün. Ancak, sağlam askeri garnizonlarda hizmet gören ve koşullar ne
olursa olsun, gerillanın eline geçse de, bazen oldukça güç bir çalışma olan kod
ve frekans değişimi gerektiren, yok edilmesi olanaksız radyo istasyonları
dışında, elverişsiz arazide harekatta bulunan gerillanın, yol, telgraf gibi
modern haberleşme ve ulaşım araçlarını olduğu gibi bırakması söz konusu
değildir.
Kurtuluş savaşı sırasındaki kendi deneyimizi hatırlayarak bunları
söylüyoruz: düşmanın bütün faaliyetleriyle ilgili günlük bilgiler, bağlantı
adamlarınca tamamlanır. Haber alma servisi incelenmeli ve adamları özenle
seçilmelidir. Çünkü iki yönlü çalışan bir ajanın yol açacağı zararlar
sonsuzdur, ama bu kadar olmasa da, tehlikeyi büyülten ya da küçülten abartmalı
bir haber de birçok sıkıntıların kaynağı olabilir: küçültüldüğü enderdir:
köylünün genel eğilimi haberleri şişirmektir. Doğaüstü varlıklardan her türlü
hayaleti yaratan aynı boş inançlara dayalı zihniyet, bu kez de yalnızca bir
düşman takımı ya da devriye kolu söz konusu olduğu halde dev ordular yaratır.
Casussa tersine, elverdiğince tarafsız görünmeli ve düşmana kurtuluş güçleriyle
ilişkisi olduğunu göstermemelidir. Bu göründüğü kadar güç bir görev değildir,
işbirliği yapmak isteyen ve bilgi sağlayan tüccarlardan, serbest meslek
sahiplerinden dindarlara kadar pek çok insanla karşılaşılabilir.
Gerilla savaşının en belirgin niteliklerinden biri direniş güçlerinin
edindiği bilgilerle, düzenli ordularınkiler arasındaki farktır. İkincilerin
edindiği bilgiler, büyük bir sessizlikten başka bir şeyle karşılaşmadığı
kesinlikle düşman bölgelerden edinilir, gerilla örgütününse her evde bir dostu
ya da ailesinin bir bireyi vardır ve haberler bağlantı sistemince sürekli
olarak genel karargah ya da bölge KP'sine iletilir.
Düşman, bütün köylülerin halkın davasına katılmış olduğu, açıkça
başkaldıran bir bölgeye girerse, çok ciddi bir sorun ortaya çıkar. Köylülerin
çoğunluğu çocuklarını ve uğraşılarını bırakarak halk ordusuyla birlikte
kaçmaya, diğerleri tüm ailesini götürmeye, daha başkaları kalmaya ve olayları
beklemeye eğilim gösterir. Düşman işgalinin en acı sonucu pek çok aileyi zor,
hatta umutsuz bir duruma sokmasıdır. Bunlara elverdiğince büyük destek
sağlanmalıdır, fakat bunlara kendilerini kabul etmek istemeyecek, ihtiyaçlarını
sağlayabilecekleri alışılmış yerlerinden uzak yerlere kaçmalarını önermek de
onları mutlak felaketlere atmak demektir.
Halkın düşmanlarının “tek tip baskı”sından söz etmek olanaksızdır; baskının
genel yöntemleri her zaman aynı kaldığı halde her yerde, kendine özgü tarihi,
toplumsal, ekonomik koşullara göre, halkın düşmanları az ya da çok canice
davranır. Bazı yerlerde, bir adamın ailesini bırakıp gerilla bölgesine doğru
kaçması büyük bir tepki yaratmaz. Başka yerlerdeyse, bu kaçı? Bütün varma
yoğuna el konması ya da hepsinin yakılmasına, tüm ailesinin ölümüne neden
olmaya yeter. Özel bir bölgede savaşın kuralları bilindikten sonra, düşmanın
yaklaşması karşısında etkilenen köylülerin en iyi örgütleneceği açıktır.
Çok kalabalık güçleri savaşa sokabilecek küçük gerilla grupları yardımıyla
haberleşme hatlarını keserek, ikmali engelleyerek düşmanı bölgeden atmaya
hazırlanmak gerektiği açıktır.
Bu çarpışmalarda en önemli etken, her karşılaşmada, yedekleri iyi düşünerek
kullanmaktır. Özellikleri nedeniyle, direniş ordusu yedeklerini ender olarak
hesaba katar, çünkü çarpışmalara katılanların savaş yöntemi düzenlenir ve görev
tümüyle yerine getirilir. Fakat bir karşı saldırı hazırlamak üzere ya da
beklenmedik bir duruma karşılık olarak adamlarını yerleştirmek iyidir. Gerillanın
örgütlenişine ve o andaki olanaklarına göre, bu amaçla, en tehlikeli noktalarda
görev alacak bir takımı “her şeyi yapmaya” hazır bekletmek mümkündür: onlara “intihar
takımı” adı ya da herhangi başka bir ad verilebilir, bu adın belirttiği görevi
gerçekten de yerine getirirler. Savaşın kesin aşamasına girdiği her noktada
öncüler üzerine şaşırtıcı saldırılarda, en dayanıksız ya da en tehlikeli
yerlerin savunulmasında ve düşmanın, ateş hattının sabitliğini tehlikeye
koyduğu her yerde bu “intihar takımı” bulunmalıdır. Ona katılmayı seçen adam
için bir ödül olan bu takıma herkes katılmakta serbest olmalıdır. Zamanla,
bütün gerilla ordusu için örnek olmalı, bu ekibe ait olma şerefini taşıyan
gerilla tüm yoldaşlarınca sevilip sayılmalıdır.
V. GERİLLA SAVAŞININ BAŞLANGICI, GELİŞİMİ VE BİTİŞİ
V. GERİLLA SAVAŞININ BAŞLANGICI, GELİŞİMİ VE BİTİŞİ
Daha önce, gerilla savaşını geniş biçimde tanımladık. Şimdi elverişli
arazide ideal gelişiminin ana çizgilerini, tek bir çekirdek olarak doğumundan
başlayarak, yani Küba deneyinden hareket ederek çizecek, kuramını
oluşturacağız.
Başlangıçta, az ya da çok silahlı, az çok düzenli, hemen hemen tüm çabası
sarp, girilip çıkılmaz bir yerlerde gizlenmek olan, köylülerle ancak uzaktan
ilişki sürdüren bir grup vardır. Bu grup bir darbeyi başarır: böylece ünü
duyulur; topraklarından atılmış ya da topraklarını savunmak için mücadele eden
birkaç köylüyle başka sınıfa ait genç idealistler saflarını büyütmek için
gelirler. Grup, insanların yaşadığı bölgelerde dolaşmak, bölgenin insanlarıyla
daha sıkı ilişkiler kurmak için daha büyük bir cüret kazanır, birkaç saldırı ve
arkasından hemen kaçış başlar, çabucak bir düşman koluna karşı çarpışacak
duruma gelinir ve öncüsü yokedilir; insanların katılması artar, sayı büyür;
fakat örgütlenme aynı kalır, ancak, daha az önlem alınır ve daha kalabalık
bölgelerde harekete geçilir.
Daha sonra, grup birkaç gün için düşmanın yakın olduğunu, ya da bombardıman
olacağını haber alır almaz ya da bu tehlikelerden birinden kuşkulandığında
hemen terk ettiği geçici kamplar kurar. Gerilla örgütü her köylüyü kurtuluş
savaşının bir partizanı yapan kitle çalışmalarına bağlı olarak sayısal bakımdan
büyür. Sonunda, erişilmez bir bölge seçer, yerleşik hayat başlar ve ilk küçük
üretime geçilir: kunduracılık, tütün imalatı, silahçılık, fırıncılık, bazı
terzilik işleri, hastahaneler, radyo istasyonu, basım, vs.
Şimdiden, gerillanın bir örgütü, yeni bir yapısı vardır. Bir hükümetin
bütün niteliklerinin taslaklarıyla bir hareketin başıdır. Adaletin yerine
getirilmesi için, bir mahkeme kurulur; olanaklar elveriyorsa bazı kanunlar
kabul edilir, köylü kitlelerinin -ve bölgede varsa işçilerin- politize
edilmesine devam edilir. Düşmanın bir saldırısı başarısızlığa uğratılmıştır,
tüfek sayısı, bunun arkasından da gerilla örgütündeki adam sayısı artar. Fakat
belirli bir anda, eylem yarıçapı, adam sayısıyla aynı oranda büyümez: bu
durumda, bir kol gruptan ayrılıp başka bir savaş bölgesi yaratmaya gider. Bu
yeni çekirdek kazandığı deney ve kurtuluş birliklerinin savaş bölgesine girmesi
sayesinde birincisinden biraz farklı özelliklerle işe başlar. Bu sırada merkez
çekirdek büyümektedir: ikmal, bazen de tüfek bakımından şimdiden takviye
almıştır, uzak bölgelerden adamlar gelmeye devam etmektedir, yasaların kabulüyle
birlikte yönetim görevleri başlar, yeni gelenlerin politize edilmesi ve eğitimi
için okullar açılır. Grup geliştiği ölçüde şefler kendilerini eğitir,
güçlerinin niteliksel ve niceliksel büyümesiyle birlikte kumanda yetenekleri de
gelişir.
Zamanı geldikçe, gruplar uzak bölgelerde yerleşebilir ve aynı devreye
başlayabilirler.
Fakat düşman araziler, gerilla savaşı için elverişli olmayan araziler de
vardır. Buralarda, küçük gruplar haberleşme merkezlerine saldırır, köprüleri
yıkar, mayın yerleştirir, tedirginlik tohumları ekerler. Savaşa özgü yükseliş
alçalışlarla, hareket güçlenmeyi sürdürür. Şimdiden, büyük kitle çalışması,
güçlerin elverişsiz arazide hareketliliğini sağlar ve şehirlerin yakınındaki
gerilla biçimindeki son aşamaya gelinir.
Sabotaj bütün bölgede hissedilir ölçüde yaygınlaşır. Hayat felce uğratılır,
kontrol altına alınabilir. Başka bölgelere doğru gidilir, düşman ordusuyla
belirli cephelerde dövüşülür, şimdiden, tanka varıncaya kadar ağır silahlara
sahip olunmuştur, düşmanla eşit olarak savaşılır, gerilla tarafından ileri
sürülen koşullarda savaşma kabul ettirildiğinde, arka arkaya kazanılan kısmi
zaferler, son zafere dönüştüğünde düşman alaşağı edilir, teslim olmaya
zorlanarak bozguna uğratılır.
Bu anlattıklarımız, Küba kurtuluş savaşının çeşitli aşamalarına geriye
bakış taslağından başka bir şey değildir, fakat hemen hemen evrensel bir
içeriğe sahiptir, tabii, bizim savaşımızda meydana gelen unsurların bu
bileşiminin -halk, koşullar, şef- her zaman bulunamayacağının dışında. Şunları
belirtmemiz gereklidir: Fidel Castro, savaşçı ve devlet adamı özelliklerini
kişiliğinde birleştirir, çıkarmamızı, savaşımızı ve zaferimizi uzak
görüşlülüğüne borçluyuz. Onsuz, halkın zafere ulaşamayacağını söyleyemeyiz, fakat
bu zaferin bize çok daha pahalıya mal olacağını ve bu kadar tam olamayacağını
söyleyebiliriz.
3| GERİLLA CEPHESİNİN ÖRGÜTLENMESİ
I. İKMAL
3| GERİLLA CEPHESİNİN ÖRGÜTLENMESİ
I. İKMAL
Bir gerilla örgütünün tam ve doğru ikmali temeldir. Grup toprağın
ürünleriyle yaşayabildiği gibi, onları üreten köylülerin de onlardan geçinmesini
sağlamak zorundadır. Sürdürdüğü zor mücadele içinde -hele başlangıçta- gerilla
ne olursa olsun hiçbir şey üretemez, özellikle düşman güçlerin kolayca
erişebildiği bir arazi söz konusu ise. Geliştiği ölçüde, gerilla örgütü, savaş
bölgesinden uzaklarda ikmal kaynakları bulmak zorundadır. Başlangıçta,
yalnızca, köylünün ürettikleriyle yaşayacaktır; belki bazı merkezlerden
ihtiyaçlarım elde edebilir, fakat asla ikmal ağı kurmamalıdır, çünkü henüz
bunları kuracak toprağa sahip değildir. İkmal ağı ve yiyecek stoklan,
mücadelenin gelişiminin getireceği koşullara bağlıdır.
İlk planda, bölge sakinlerinin mutlak güvenini kazanmak gereklidir. Bu
güven, onların sorunlarına karşı olumlu bir tutumla, onlara sürekli olarak
rehberlik ederek, çıkarlarını savunarak, köylüleri yerlerinden yurtlarından
etmek, ürünlerine sahip çıkmak, çıkar sağlamak için kargaşalıktan yararlanmak
isteyenleri cezalandırarak elde edilir.
İzlenecek çizgi, hem katı, hem de esnek olmalıdır: devrimci hareketin tüm
namuslu sempatizanlarıyla kendiliğinden işbirliği nedeniyle esnek,
geçimsizlikleri kışkırtarak ya da önemli bilgileri düşmana ileterek doğrudan
doğruya harekete saldıranlara karşı katı.
Yavaş yavaş, bölge kontrol edilebilecek ve daha büyük bir hareket
serbestliğine sahip olunabilecektir. Sempatizanlardan alman malların, toprak
ürünleri olsun, ticaret metası olsun, bedelinin hemen ödenmesi temel ilke kabul
edilmelidir. Bunlar çoğu zaman hediyedir, fakat köylülerin hayatı, bazen böyle
armağanlar vermeye engeldir. Savaşın zorunluluklarının, ödeme olanağı
olmaksızın, mağazalara saldırmaya zorladığı anlar olabilir. Bu durumda, tüccara
daima bir senet, yukarıda söz ettiğimiz “umut bonoları”ndan vermek gereklidir.
Fakat bu çareye kurtarılmış toprak sınırları dışında bulunan kimselere karşı
başvurulmalı ve hiç değilse bir kısmı en kısa zamanda ödenmelidir.
Düşman ordusunun erişemeyeceği bir toprağa sürekli olarak sahip olacak
kadar koşullar iyileştiğinde, ortaklaşa ekim işlerine girişilebilir. Köylüler,
gerilla ordusunun yararına, toprağı işler ve böylelikle değişmez bir yiyecek
kaynağı garantilemiş olurlar.
Gönüllü gerillaların sayısı silah sayısına göre pek çok ve politik durum bu
adamların düşmanın egemenliği altındaki bölgelere inmesine engelse, direniş
ordusu toprağı bu adamlara ve bütün katılanlara işletebilir, ikmali
garantileyen ürünler alabilir; bu gönüllüler, daha sonra savaşçı saflarına
terfi etmelerini sağlayacak hizmet cetvellerini doldururlar. Bununla birlikte,
ekimin köylüler tarafından yapılması yeğ tutulmalıdır, çünkü onlar bu çalışmayı
daha büyük bir coşku ve daha ileri bir bilgi ve tecrübeyle yaparlar. Daha ileri
bir aşamada, ürünler tümüyle satın alınabilir ve ordunun kullanması için, açık
havada ya da yiyeceğin cinsine göre ambarlarda depo edilebilir.
Köylü nüfusun yiyecek ihtiyacını sağlamayla yükümlü alt örgütler
kurulduğunda, bütün tahıl ya da yiyecek, direniş ordusunun aracılığıyla
köylüler arasında takas edilmek üzere bir araya toplanır.
Koşullar daha da iyileşirse vergi konulabilir; özellikle küçük üretici için
vergiler, olanaklar elverdiğince ağır olmamalıdır. Özellikle köylülükle, onun
içinden çıkan direniş ordusu arasında iyi ilişkiler olmasına dikkat
edilmelidir.
Vergiler, para ya da yedekleri artıracak ürün olarak toplanabilir. Örneğin,
et en başta gelen gerekli bir maddedir, üretimi ve saklanması sağlanmalıdır.
Köylülerin işbirliğiyle -bölge güvenilir bir yer değilse görünüşte gerillaya
yabancı olmalıdırlar- satın alınan ya da büyük mülk sahiplerinin malları
arasında el konan tavukları, keçi ve domuzları yetiştirecek çiftlikler
kurulabilir. Latifundiya bölgelerinde, genellikle büyük miktarda sürü hayvanı
bulunur. Kesilebilir ve tuzlanabilirler. Bu koşullarda saklanan et çok uzun
zaman için tüketime hazır bekletilebilir.
Sürü hayvanlarından deri de elde edilir. Gerillanın vazgeçilmez yardımcı
eşyası olan ayakkabılarının ham maddesini elde etmeyi sağlayan az çok ilkel
biçimde deri üretimi geliştirilebilir. Genel olarak gerekli besin maddelerinin
şunlar olduğunu söyleyebiliriz: et, tuz, bazı sebzeler, yumru ya da taneler.
Temel besin daima köylü tarafından üretilir: Dağlık doğu bölgelerinde (Küba) bu besin malangadır, fakat
Meksika'nın, Orta Amerika'nın ve Peru'nun dağlık bölgelerinde patates, Arjantin
gibi diğer bazı ülkelerde sürü hayvanları, daha başka yerlerde buğday temel
besindir. Her ne olursa olsun, birliğin, temel besin maddesi ve yiyeceği
zenginleştirmek için, bazı hayvansal ya da bitkisel yağlar bakımından ikmali
sağlanmalıdır.
Tuz, vazgeçilmeyecek derecede önemlidir. Denize yakın olunduğu zamanlarda,
derhal, yedek tuz sağlayacak küçük kurutma aygıtları kurulmalıdır. Hemen hemen
hiçbir şey üretilemeyen dağlık mıntıkalarda, bölgeyi büyük ölçüde fakirleştiren
ablukaları gerçekleştirmenin kolay olduğunu unutmayalım. Köylü örgütlerinin ve
sivil örgütlerin bu olasılığı önceden hesaba katması doğru olur. Savaşın en zor
dönemlerinde yaşamlarını sürdürebilmek için, köylülerin yedek yiyecek
bulundurması gereklidir. Mısır, buğday, pirinç vs. gibi tahılın, un, tuz,
şeker, her çeşit konserve ve benzeri maddelerin bozulmayacak biçimde acele stok
edilmesine çalışılmalıdır. Yine, gerekli ekimin de yapılması lazımdır.
Bölgenin tüm yiyecek sorununun çözümlendiği bir an gelir, fakat yine de
diğer maddelerin önemli bir miktarına ihtiyaç vardır: örneğin ayakkabılar için
deri (deri imalatını gerçekleştirme
olanağı bulunamamışsa), elbiseler için bez, başka yardımcı malzeme, kağıt,
gazeteler için baskı makinası, mürekkep, vs.
Gerilla örgütü ne denli gelişirse, dış dünyadan geIecek maddelere de o
denli ihtiyaç duyulur. Bu durumda ikmal ağı örgütünün, sempatizan köylüler
kanalıyIa kusursuz çalışması gereklidir. Yapısı iki kutuplu olmalı: yani,
uçları bir yandan şehirde, diğer yandansa gerilla cephesinde bulunmalıdır.
Gerilla bölgesinden başlayarak, ikmal hatları, malzemenin geçebileceği bütün
araziyi aşar. Yavaş yavaş köylüler tehlikeye alışır (küçük gruplar halinde harikalar yaratabilirler) ve aşın bir
tehlikeye atılmadan işaret edilen yere malzemeyi iletirler. Taşımalar,
geceleri, katır ya da herhangi bir başka yük hayvanı aracılığıyla, hatta bazı
bölgelerde kamyonlarla yapılabilir. Böylelikle düzenli bir ikmal sağlanabilir.
Burada harekat mıntıkalarına yakın yerlerden gelen ikmal ağı tipinden söz
ediyoruz.
Daha uzak bölgelerden gelen bir ikmal ağının da örgütlenmesi şarttır. Taşra
şehir ya da kasabalarında bulunmayan malzemeden başka, bu bölgeler, satın
almalar için gerekli parayı da sağlamalıdır.
Örgüt, sempatizanların doğrudan doğruya yaptığı bağışlarla yaşar ve
karşılığında gizli bağışlarda bulunur; bu bağışlarla görevli personelin çok
sıkı kontrol edilmesi şarttır. Harekat üssünden çıkan gerilla, yeni bir bölgeyi
tehdit ettiğinde, satmalmalar peşin para ya da "umut bonolarıyla" yapılabilir.
Bu durumda, malları tüccarlardan almaktan başka çözüm yolu yoktur. Böyle bir
durumda, hesabın kapatılması, iyi niyet ve güvene ya da gerillaların mali
olanaklarına bağlıdır.
Kırsal bölgelerden geçen bütün ikmal ağları gündüz, gece olana kadar
yiyeceğin saklanabileceği özel olarak seçilmiş evlerde kurulan bir dizi konak
yeri ya da "duraklar" gerektirir. Bu evler, doğrudan doğruya ikmal işiyle
görevli olanlardan başkalarınca bilinmemelidir. Evlerin sakinleri, bu taşımalar
konusunda koşullar elverdiği ölçüde az şey bilmeli ve elbette ki, örgüte en çok
güven veren kişiler olmalıdırlar.
Katır yiyecek maddeleri taşımaya en elverişli hayvandır. İnanılmayacak bir
direnci olan bu hayvan, günlerce, yüz kilodan fazla yükler altında en engebeli
mıntıkalarda dolaşabilir. Kanaatkarlığı, bu taşıma biçimini idealleştirir.
Katır iyi nallanmalı, bu işi hayvanı tanıyan katır sürücüleri üzerlerine
almalıdırlar. Böylelikle, dört ayaklılardan oluşan, çok yararlı gerçek bir ordu
askere alınır. Hayvanın bütün sabrına, en zor aşamalarda bile gösterdiği
dayanıklılığa rağmen, bazı durumlarda aşılması çok güç bir yer katırın yükünü
indirmeyi gerektirebilir. Bunu önlemek için, bir ekip dağlarda patika açmakla
görevlendirilmelidir. Bütün koşullar bir araya gelmiş, sağlam bir örgüt
kurulmuş ve direniş ordusu köylülerle olanakların elverdiği ölçüde iyi
ilişkiler sürdürmekteyse, ikmal düzenli olarak sağlanır.
II. SİVİL ÖRGÜT
II. SİVİL ÖRGÜT
Her iki cephede de -içte ve dışta- direniş ordusunun sivil örgütü çok
önemlidir. Görevleri aynı biçimde adlandırılmakla birlikte, nitelikleri ve
işlerlikleri, tabii olarak, oldukça değişiktir. Dış cephenin yapabileceği para
toplama işiyle iç cepheninki farklıdır, yine propaganda, ikmal işleri de
öyledir. Önce iç cephenin görevlerini anlatacağız.
İç cephe derken, kısmen olsun kurtuluş güçlerinin kontrolü altındaki,
gerillaya elverişli bir bölgeyi anlıyoruz; çünkü gerilla savaşları elverişsiz
arazide geliştiğinde, gerilla örgütü derinlemesine değil genişlemesine
güçlenir; giderek daha geniş noktalara yayılır fakat iç örgütlenmeyi
gerçekleştiremez, çünkü düşman, bölgeye girecek durumdadır, iç cephede,
yönetimin işlerliğini düzenleyecek özel görevleri yerine getiren bir seri
örgüte sahip olunabilir. Propaganda genellikle doğrudan doğruya orduya aittir fakat
onun denetiminde kalmak koşuluyla ayrılmış da olabilir. (Her ne olursa olsun, bu sorun o kadar önemlidir ki, bunu ayrıca ele
alacağız.) Vergi toplanması gibi genellikle köylülerin örgütlenmesi de (varsa işçilerin de) sivil örgüte
aittir, bu iki görev, bir mahkemece yönetilmelidir.
Vergi toplanması, daha önce de belirttiğimiz gibi çeşitli biçimlerde
uygulanır: dolaylı ve dolaysız vergiler, bağışlar ve kamulaştırmalar. Bütün
bunlar gerilla ordusunun ikmaline ilişkin büyük bölüme giren konulardır.
Düşman propagandasının dilinden düşürmediği bir koz olan, gerillanın,
düşman kuşatmasının dolaylı nedeni olması olgusuna rağmen, direniş ordusunun
eylemlerinin bölgenin fakirleşmesine yol açmamasına çok dikkat edilmelidir.
Kesinlikle bu nedenledir ki, hiçbir anlaşmazlığa yol açılmamalıdır. Örneğin,
hiçbir tüzük, kurtarılmış bölgedeki bir ürünün sahibine, bunu bölgenin dışında
satmayı yasaklamamalıdır -nedenlerinin köylülere iyice açıklandığı, had ve
geçici durumların dışında.- Direniş ordusunun her eylemi sırasında, propaganda
kesimi, bu eylemin, bir köylü tarafından genellikle eksiksiz anlaşılabilecek nedenlerini
iyice açıklamalıdır: bu orduda oğullar, kardeşi ya da herhangi bir akrabası
bulunduğundan eylem yine onun olacaktır. Köylülerle ilişkilerin önemi göz
önünde bulundurularak, onları yönlendiren ve yönetmelikle düzene sokan alt
örgütler kurulmalıdır. Bu alt örgütler kurtarılmış bölgelerde bulunmakla
birlikte, komşu bölgelerle de ilişkileri vardır; bu örgütler yavaş yavaş
bölgeye nüfuz etmeyi ve gerilla cephenin yayılmasını sağlar. Köylüler yazılı ya
da sözlü propaganda yapar, küçük köylüyü korumak için çıkarılan yasaları,
direniş ordusunun fedakarlık ruhunu duyurur, desteklenmesi için uygun ortamı
yaratırlar.
Köylü örgütleri, direniş ordusuna, istediğinde, az çok iyi niyetli ve
gönüllü bir dizi aracı yardımıyla, ürünleri düşman bölgesinde sattıracak
biçimde dallanmalıdır. Çünkü eğer davaya bağlılık tüccarı, bazı tehlikelere
atılmaya itiyorsa, yine onu, bu risklerden çıkar sağlamaya yönelten paraya
karşı belirli bir bağlılık da vardır.
İkmalden söz ederken, daha önce, yol yapımının önemini belirttik. Gerilla
belirli bir gelişim derecesine eriştiğinde, az çok sabit merkezler kurar,
çeşitli bölgelerde bir üsse bağlı olmaksızın dolaşıp durmaz, bu durumda, katır
için patikadan arabaların geçebileceği yollara kadar bir dizi yol yapımı
haşlar. Direniş ordusunun örgütlenme yeteneğiyle, düşmanın ulaşım yollarını
tahrip etme hatta gerillaların kamp yerine kolayca varmak için yaptıktan
yollara sahip çıkmada saldırganlık yeteneği kesinlikle hesaba katılmalıdır.
Yolların, başka çözüm bulunamadığı zamanlarda, ikmali kolaylaştırmaya yönelik
olduğu ve bunların ancak şiddetli bir düşman hücumu karşısında mevzide
tutunulabileceğinden emin bulunulduğu hallerde yapılması gerektiği ilkesinden
hareket edilmelidir, iki nokta arasında haberleşmeyi kolaylaştıran, fakat hayati
olmayan ve yapımında herhangi bir tehlikeyle karşılaşılmayacak yollar bunun
dışındadır.
Fakat başka haberleşme araçları da vardır: ağaçların direk yerine
kullanılabildiği, düşman hava gözetlemelerinden saklı dağlık yerlerde telefon
kolaylıkla kurulabilir. Ancak düşmanın erişemeyeceği bir bölgede
kullanılabilir.
Mahkeme ya da merkezi adalet örgütü yönetim ve devrimci yasalar, bir
kurtarılmış bölgede gerilla ordusu için vazgeçilmeyecek derecede önemlidir.
Mahkemenin sorumluluğunu, ülkede geçerli olan yasaları bilen ya da daha iyisi
bölgenin adli ihtiyaçlarının bilincinde olan, köylüye ilkelere bağlanmakta
yardımcı olacak, direniş bölgesinin içinde hayatın kurumlaşmasını sağlayacak
bir dizi kararname ve yönetmelik kaleme alabilecek bir kişi yükümlenmelidir.
Küba gerilla savaşımız sırasında, bir ceza yasası, bir medeni yasa, tarım
reformu üzerine yönetmelik, köylü ihtiyaç sağlama düzenlenmesiyle ilgili bir
yönetmelik ve daha sonra, Sierra Maestra tarım reformu yasası hazırladık.
Ayrıca mahkeme, çeşitli ordu gruplarının muhasebesini tutar, bütün mali
sorunlarını yükümlenir, bazı hallerde doğrudan doğruya ikmal sorunlarına bile
karışır.
Bütün bu temel önerilerin katı olmadığını, coğrafi ve tarihi bakımdan
belirli bir deneyin meyvesi olduklarım ve başka bir çevrenin deneysel
verilerine göre değişebileceğini belirtelim.
Ayrıca, bölge sakinlerinin bağlılığına büyük bir özen göstermek lazımdır;
merkezi askeri hastahaneler, her köylüye olanakların elverdiği ölçüde en tam
yardımı göstermelidir. Bu, devrimci güçlerin gelişme aşamasına da
bağlıdır.
Sivil hastahaneler gibi sivil halkın sağlığı da, hem halkı tedavi etmek hem
de sağlığını düzeltmek için eğitmek ikili görevini üstlenen direniş ordusuna
bağlı olacaktır. Halkın sağlık sorunları, en küçük bir sağlık ilkesi
bilgisinden yoksunluk yüzünden güçleşmiştir; bu hal, zaten kötü olan durumu
daha da ağırlaştırır.
Gerilla yerleştiğinde, malların en azından gözaltında bulundurulması ve
eşit dağıtımının kontrolü için olanaklar elverdiğince iyi tutulan mağazalar açmalıdır.
Dış cephede işlerlik, yapı ve yaygınlık bakımından değişiktir. Örneğin
propaganda hem ulusal hem öğretici olmalıdır; gerilladaki yoldaşların kazandığı
zaferleri anlatmalı, işçi ve köylü kitlelerini mücadeleye çağırmalı, olanak
bulunursa, bu cephede kazanılan başarılar üzerine bilgi vermelidir. Tamamen
gizli olan para toplama işlemi en büyük tedbirlerle, ilk para toplayandan
örgütün hazinesine kadar şebeke oluşturarak yapılmalıdır. Bu örgüt hepsi bir
bütün oluşturan bölgelere bölünmelidir. Hareketin büyüklüğüne göre, bu
bölgeler, eyaletler, şehirler ya da kasabalar olabilir. Bütün bölgelerde,
alınanların kullanılmasını yönlendirmek için birer komisyon bulunmalıdır.
Savaşın süreci yeterince ilerlediğinde, sanayicilerin direniş ordusunun
gösterdiği güç karşısında kendiliğinden ödeyeceği vergiler toplanabilir.
Gerillanın ihtiyaçlarına uydurulmuş olan ikmal, en çok bulunan mallar çevreden,
en az bulunanlarsa büyük merkezlerden sağlanacak şekilde birçok şebekeler
halinde örgütlenmelidir. Şebeke mümkün olduğu kadar sınırlandırılmalı, mümkün
olduğu kadar az insanca bilinmelidir; bu, uzun süreli olmasını
garantiler.
Sabotajlar, merkez komutanlıkla işbirliği halinde, dış sivil örgüt
tarafından düzenlenmelidir. İncelenmesi doğru olan, bazı özel koşullar, kişilere
suikast yapılmasını gerektirebilir. Genellikle, biz bunu olumsuz buluyoruz,
ancak, baskı olarak etkisi ve halka karşı büyük cinayetlerle tanınan kişilerin
ortadan kaldırılması bunun dışındadır. Küba savaşı deneyimiz, ikinci dereceden
görevleri yerine getirme uğruna feda edilen, baskı güçleri tarafından düşürülen
çok değerli yoldaşların hayatlarının korunabileceğini, kayıplarının bedeli elde
edilen neticeyle kıyaslanamayacak yoldaşlarımızı harcamamızın gereksiz olduğunu
gösterdi. Suikast ve körü körüne terörizm kullanılmamalıdır. Kitle çalışması
yapmak, devrimci ideali zihinlere yerleştirmek, istenen anda direniş ordusunun
desteğindeki kitlelerin harekete geçebilmesi ve terazinin kolunu devrimden yana
eğebilmesi için bu idealin olgunlaştırılması tercih edilmelidir.
Bu amaçla, devrimci yayınları okutarak ve açıklayarak, doğruyu öğreterek
-çünkü devrimci propagandanın karakteristiklerinden biri de doğruluğudur- kendi
saflarında devrimci idealin propagandasını yapan işçi ve köylü örgütleri ihmal
edilmemelidir. Böylelikle yavaş yavaş kitleler kazanılabilir, aralarında en iyi
çalışma yapanlar direniş ordusuna alınmak üzere seçilir ya da bunlara önemli
sorumluluklar verilir.
Bu, halk savaşının belirli bir anında, gerilla tarafından kontrol edilen
mıntıkada iç ve dış sivil örgüt semasıdır. Bütün bu unsurlar son derece
mükemmelleştirilebilir; çünkü tekrar ediyorum, burada açıkladığım, bizim Küba
deneyimizden başka bir şey değildir. Yeni deneyler, bu yöntemleri
değiştirebilir ya da mükemmelleştirebilir. Bir şema sunuyoruz, yoksa bir kutsal
kitap değil.
III. KADININ ROLÜ
III. KADININ ROLÜ
Kadın, bir devrimci sürecin gelişiminde olağanüstü önemli bir rol
oynayabilir. Bunu hatırlatmakta yarar vardır, çünkü özellikle bizim
ülkelerimizde, kadını küçük gören, hatta tamamen ayrı tutan bir sömürgeci
zihniyet vardır.
Kadın, en zor işleri yapmaya, erkeklerin yanında savaşmaya yeteneklidir ve
ileri sürüldüğü gibi, birliğin içinde cinsiyete bağlı anlaşmazlıklar
yaratmaz.
Savaşın neden olduğu güç hayat koşulları içinde, kadın, kendi cinsiyetine
özgü nitelikleriyle katkıda bulunan bir yoldaştır; fakat erkek gibi çalışabilir
ve dövüşebilir. Daha zayıftır, fakat daha az dirençli değildir ve erkek gibi
çok çeşitli savaşçı görevlerini başarıyla yürütebilir. Küba'da savaşın çeşitli
anlarında, birinci planda rol oynamıştır.
Elbette ki, kadın savaşçılar sayıca azdır. Güçlü bir iç cephe kurulduğunda
ve gereken fiziksel nitelikleri göstermeyen savaşçılar arasında mümkün olduğu
kadar eleme yapılması istendiğinde, kadınlar, çok sayıda görevlere yöneltilebilirler.
En önemli görevlerinden biri özellikle düşman bölgesinde savaşçılar arasında
bağlantılarda çalışmaktır. Mesajların ya da paraların iletilmesi, hacmi küçük
fakat değeri büyük eşyanın taşınması kesinlikle güven duyulan kadınlara emanet
edilmelidir. Binbir hileye başvurarak bunları iletebilirler, ayrıca baskı ne
kadar kaba ve sert olursa olsun kadın genellikle erkek kadar sert bir muameleye
tabi tutulmaz ve daha başarılı olabilir.
Bağlantı unsuru -kadın, görevini başarıyla yürütmek için erkekten daha
fazla serbestliğe sahiptir. Daha az dikkati çeker ve düşman askerinde daha az
tehlike korkusu yaratır: bu korku çok kez, yabancıdan korkularak şiddete
başvurulmasına yol açar. Ayrı ayrı müfrezeler arasında mesajlar, hatların içine
gönderilenler, hatta dışarıya gidecekler, hacmi fazla olmayan eşyalar, örneğin
kurşunlar, kadınlar tarafından, eteklerinin altında gizlenen özel kemerler
içinde taşınır.
Bu devrede, kadın barış zamanında olduğu gibi her günkü işlerini yapabilir,
gerilla savaşının çok zor koşulları altındaki gerilla askeri ise, bir şeylerle
lezzet verilmiş nefis bir yiyeceğe güvenmekle çok mutludur (savaşın en güç katlanılır zorunluluklarından birisi de yapış yapış,
soğuk, tamamen tatsız, berbat yemekler yemek olduğundan.) İyi bir kadın
aşçı bayağı bir yiyeceği büyük ölçüde, hissedilir derecede iyileştirebilir, onu
bu hizmetlerde alıkoymak daha kolaydır. Çünkü karşılaşılan sorunlardan biri de,
erkeklerin sivil işlere pek önem vermemeleri ve savaşçı güçlere katılmak için
bu işleri terk etme eğilimi göstermeleridir.
Bölgenin köylülerine ve devrimci askerlere okuma yazma öğretmek ve onları
politize etmek kadının en önemli görevlerinden biridir. Sivil örgütün bir
bölümü olan okulların çalıştırılması, özünde çocuklarda daha çok heves
uyandırabilen ve halk arasında daha canlı bir sempati yaratan kadınların
görevidir.
Ayrıca, cepheler sabitleştiğinde ve geriler emniyetli bir hal aldığında,
kadın, olanaklar ölçüsünde bölgenin ekonomik ve sosyal güçlükleriyle uğraşmak
üzere toplumsal hizmetler uzmanı görevi yapabilir.
Sağlık alanında, kadın, sert erkek silah arkadaşlarınınkinden çok daha
büyük bir yumuşaklıkla hasta bakıcı olarak, hatta bazen doktor olarak önemli bir
rol oynar. Erkek, kendi başına, yoksunluk içinde, rahatsız ve belki de iç
ıstıraplar yüzünden acı çeker durumdayken, partizan savaşma özgü binlerce
tehlikeyle karşı karşıya olduğu anlarda bu yumuşaklık çok değerlidir.
Küçük üretim aşamasına gelinmişse, kadın burada da özellikle Latin Amerika
ülkelerinde kadının geleneksel rolü olan giyecek dikiminde yardımcı olabilir.
Basit bir dikiş makinası ve birkaç kalıpla kadın harikalar yaratabilir. Sivil
örgütün diğer kesimlerinde, hatta silahları taşımak için güç gerektiğinde kadın
erkeğin yerini tutabilir (gerilla
savaşında bu durumun son derece ender olmasına rağmen.) Örgütün
geleneklerini sarsacak her türlü aşırılığı önlemek için erkeklerle kadınlar çok
iyi eğitilmelidir. Fakat bir kez gerilla yasalarında belirtilen işlemler
tamamlandıktan sonra birbirini seven ve kimseyle bir bağı olmayan kişiler ortak
bir hayat sürdürmek üzere Siera'da devrim nikahıyla evlenebilirler.
IV. SAĞLIK
IV. SAĞLIK
Gerillanın karşılaştığı en ağır sorunlardan biri varoluşu sırasında ortaya
çıkan bütün kazalara ve özellikle gerilla savaşında çok sık olan yaralanma ve
hastalıklara karşı savunmadan yoksunluktur. Hekim son derece önemli bir görevi
yerine getirir: hayatları kurtarmakla kalmaz (burada, çoğu kez, bilimsel müdahale, genellikle sahip olunan
malzemenin fakirliği nedeniyle geçersiz kalır), hastanın moralini
yükseltmek, yanında, acılarını hafifletmek ve tehlike geçinceye kadar müşahede
altında tutacak birinin bulunduğunu hissettirmek görevi de doktorun omuzuna yüklenir.
Hastahanelerin örgütlenmesi gerillanın eriştiği aşamaya bağlıdır. Her biri
ayrı bir aşamaya karşılık olan üç temel tipte hastahane örgütü
savılabilir.
Tarihi gelişme içinde, önce göçebelik aşaması gelir: eğer varsa, tabip,
durmaksızın yoldaşlarıyla birlikte yer değiştirir, savaşçılık dahil gerillanın
bütün diğer görevlerini de yerine getirir. Bir insan hayatını kurtaracak ilaca
bile sahip olmaksızın hastaları ve yaralıları tedavi etmek gibi yorucu ve bazen
umutsuzluğa düşürücü bir görevi üstlenmiştir. Hekimin, birlik üzerinde en çok
etkili olduğu bir aşama, onun morali için de en önemli olanıdır: bu aşamada, teselli
verme görevini tam olarak verine getirir, yoksul çantasında, insanlara
yapabileceği yardım için gerekli nesi varsa taşır. Çünkü acı çeken insan için,
basit bir aspirin tabletinin bile önemi büyüktür, hele acılarını bilen ve
kendisi çekiyormuşçasına kendine dert edinen bir kimsenin elinden almıyorsa. Bu
birinci aşamada, hekim devrimci ideali tam olarak benimsemelidir, çünkü sözleri
birliği başka herhangi bir kimseninkilerden çok daha derinden etkiler.
İkinci aşamayı yarı-göçebelik devresi olarak nitelendirebiliriz. Bu devre,
gerillaların kamplara gidip geldikleri, tamamıyla emniyetli arkadaş evlerine
malzemelerin, hatta yoldaşların bırakılabildiği aşamadır: birlik yerleşme
eğilimindedir. Bu aşamada, hekimin görevi daha az yorucudur. Çantasında, en çok
gerekli olan cerrahlık malzemesine sahip olabilir, küçük ameliyatlar için, bazı
arkadaşların evlerinde saklı tutulan, ikinci ve daha önemli bir çantası
olabilir. Hastalar ve yaralılar, onlara özenle bakan köylülerin evlerine
bırakılabilir, güvenilir yerlere, iyice sınıflandırılmış ilaçlar stok
edilebilir. Bu yarı-göçebelik aşamasında, erişilmez olduğu bilinen bölgelere,
hasta ve yaralılar yerleştirilmek üzere hastahane şeklinde evler
yapılabilir.
Üçüncü aşamada, gerilla düşmanın artık gelemeyeceği bölgeleri elinde
tuttuğu zaman, gerçek hasta bakımı örgütleri kurulabilir. En ileri aşamada,
olanaklara göre, üç ayrı merkez kategorisi sayılabilir. Önce, savaş hattında,
aynı zamanda savaşçı olan, birliğin en çok sevdiği, bilgilerinin çok derin
olmasına ihtiyaç duyulmayan bir hekim. Çünkü böyle anlarda, onun çalışması daha
çok hasta ya da yaralıyı teselli etmek, psikolojik bakımdan hazırlamaktır;
gerçek tıbbi çalışma, geride kurulu hastahanelerde yapılır. Usta bir cerrah
ateş hatlarında feda edilmemelidir.
En ön hatta bulunan bir kişi düştüğünde, sıhhiyeciler -şayet bunlardan
varsa- onu ilk karakola kadar taşırlar, sıhhiyeci yoksa yoldaşları
kendiliklerinden bunu üstlenirler. Dağlık arazide, yaralıların taşınması çok
incelik gerektiren bir manevradır. Ne kadar ağır yaralı olursa olsun, bazı
durumlarda taşınmanın verdiği ıstırap yaraların verdiği acıdan daha
şiddetlidir. Taşıma, arazinin özelliklerine göre çeşitli biçimlerde
uygulanabilir. Gerilla savaşı için elverişli olan, ormanlık ve sarp
mıntıkalarda ancak tek sıra halinde yürünebilir; en iyi sedye, uzun bir sırığa
bağlı hamaktır.
Adamlar sık sık mola verirler, çünkü omuzları ağrımıştır ve aynı zamanda
ağır ve nazik olan bir yükü taşımaktan çabuk yorulurlar. Yaralı bu ilk aşamayı
atlattıktan sonra, bütün önemli ameliyatları yapacak olan cerrah ve uzmanların
bulunduğu (tabii birliğin olanaklarına göre) bir merkeze varır.
Üçüncü kategori: Bölge sakinlerinin yakalandığı hastalıkların neden ve
zararlarını araştırmak için olanaklar elverdiği ölçüde en büyük kullanışlılığa
sahip, düzenli hastahaneler. Tam olarak yerleşik bir hayata uygun olan bu
hastahaneler, yalnızca ameliyat ve iyileşme merkezleri olmakla kalmaz, aynı
zamanda sağlık uzmanlarının halkı bilgilendirdiği, halka bağlı kuruluşlardır.
Her bireyin tıbbi müşahedesi için dispanserler de kurulmalıdır. Sivil örgütün
ikmal olanaklarına bağlı olarak, üçüncü kategoriden hastahaneler, laboratuvarda
ya da röntgen aracılığıyla teşhis koymalarını sağlayan donatıma sahip
olabilirler.
Hekimlerin dışında, yardımcı sağlık ekipleri de çok yararlıdır. Çoğu zaman
genç olan bu kişiler, gönüllü çalışırlar, bazı bilgilere sahiptirler, yeterli
fiziksel güçleri vardır, fakat kişisel kanıları nedeniyle ya da -çoğu kez
olduğu gibi- olanaksızlıklar nedeniyle silahsızdırlar. Bu yardımcılar, bütün
ilaçlardan, sedye ve hamaklardan sorumlu ve bütün çarpışmalarda yaralılarla
ilgilenmek zorundadırlar.
Gerekli ilaçları sağlayan, başka yollardan, örneğin uluslararası Kızılhaç
sayesinde elde edilebileceği zamanlarda bile, yine düşman hatlarının dışında
yerleşmiş olan sağlık örgütleriyle bağlantıda olan habercilerdir. Fakat
özellikle savaşın başlangıcında bu olanaklar yeterli değildir. Öyleyse, acele
gerekli ilaçları derhal iletecek, askeri olsun sivil olsun hastahanelerin
ihtiyaçlarına karşılık verecek bir sistem örgütlemek gereklidir. Ayrıca,
civarda bulunan ve gerillanın doktorunun araçlarının yetersizliği ya da bilgi
ve tecrübesi olmayışı nedeniyle bir şey yapamadığı durumlarda müdahale
edebilecek hekimlerle bağlantıya girilmelidir.
Bu tip savaşta çeşitli kategorilerden hekimler gereklidir: savaşçı hekim,
insanların dostu, bu, birinci aşamadaki hekim tipidir. Gerillanın eylemi daha
karmaşık bir hal aldıkça, bir seri ek kuruluşlar meydana getirildikçe görevleri
azalır. Bu anda, direniş ordusunun en iyi yeni orduya katılmış askerleri, genel
cerrahi uzmanlarıdır. İdeali, ameliyatların, gaz maddelere dayanan
anesteziklere göre kullanılması, bulunması ve saklanması daha kolay olan
largactly ve penthotal sodique'le başlayarak yapılmasına rağmen bir anestezi
uzmanına sahip olmaktır. Genel cerrahtan başka, ortopedistler de çok
faydalıdır, çünkü arazinin dağlık oluşu pek çok kırığa yol açar. Hekim,
köylüler arasında da çalışmalıdır, çünkü gerilla ordusundaki hastalıklar
genellikle kolay teşhis konan türden olmakla birlikte, besinsizlikten ileri
gelen hastalıkların tedavisi çok daha zordur.
Çok daha ileri bir aşama, iyi hastahaneler varsa, daha tam bir çalışma
yapılabilmesi için, laborantların da görevlendirilmesine elverişli olabilir. İhtiyaç
duyulan bütün uzmanlık dallarına çağrıda bulunulmalıdır, bu çağrı çoğu kez
kabul edilir. Basit kırsal bölge araçlarıyla çalışmaya katılacağı açıklanarak
dişçiler de çağrılmalıdır.
V. SABOTAJ
V. SABOTAJ
Sabotaj, gerilla savaşı yürüten halklar, için paha biçilmez bir silahtır.
Örgütlenmesi doğrudan doğruya sivil ve gizli örgüte bağlıdır. Sabotajlar, ancak
devrimci ordunun kontrolündeki mıntıkaların dışında gerçekleştirilebilir. Bu
örgüt, doğrudan doğruya, tercihan hedef alınacak sanayi ve haberleşme
merkezlerini belirlemekle yükümlü gerilla genelkurmayı tarafından
yönetilmelidir.
Sabotajın terörizmle hiçbir ilgisi yoktur: terörizm, yöntemleri sabotaj
yöntemlerinden kesin biçimde farklı olan bireysel suikastlerdir. Terörizmin,
asla istenen etkiyi yaratmayan, bunu kullananlarda elde edilen sonuçlarla
kıyaslanamayacak kadar ağır kayıplara yol açarken, halkı da devrimci hareketten
uzaklaştıran, olumsuz bir silah olduğuna içtenlikle inanıyoruz. Tersine olarak,
çok ender durumlarda, örneğin baskı güçlerinin şeflerinden birini ortadan
kaldırmak için bireysel suikastlere başvurulabilir. Fakat durum ne olursa
olsun, ölümü, baskı güçlerinin kurbanları hesaba katılmasa bile, suikaste
katılan bütün devrimcilerin yok edilmesine yol açacak küçük bir katili ortada
kaldırmak için uzman insanlar kullanılmamalıdır.
İki tip gerekli sabotaj vardır: belirli hedeflere karşı ulusal çapta
sabotaj ve savaş hattı yakınlarındaki sabotajlar. Ulusal çaptaki sabotaj, temel
olarak, ulaşım ve haberleşmeleri bozmayı hedef almalıdır. Çeşitli iletişim araçları
başka başka biçimlerde tahrip edilir: hepsinin de bozulabilir yanları vardır.
Telgraf ve telefon direkleri, geceleri zararsız bir görünüşleri olacak, fakat
en küçük bir darbede düşen direk bütün diğerlerini de birlikte sürükleyecek ve
büyük ölçüde bir arıza yaratacak biçimde, direk tümüyle kesilmeyerek
testerelenir.
Köprüler de, dinamitle sabotaja uğratılabilir. Dinamit yoksa metal
köprüler, oksihidrojen hamlacıyla yıkılabilir. Metal köprüyü destekleyen ana
kiriş ve üst kiriş kesilmelidir. Kirişler hamlaçla kesildikten sonra, aynı şey
öteki uçta tekrarlanır. Böylece köprü bir yanı üzerine devrilir, bükülür ve
çöker. Dinamitsiz, bir metal köprüyü yıkmanın en etkili yolu budur.
Demiryolları ve yollar, kanallar da tahrip edilebilir. Hatta bazen trenler de
mayınlanabilir, bütün bunlar gerillanın gücüne bağlıdır.
Yine, uygun bir malzeme, gerekli anda, her bölgenin hayati endüstrilerini
yıkmayı sağlar. Sabotaj sorunu, bütün bir görüşün nesnesi olmalıdır, çünkü bir
iş kaynağı ancak belirleyici bir anda tahrip edilebilir: böyle bir tahrip,
kitle halinde işçinin yerinden olması ve açlığı getirir. Rejimin yüksek
kişiliklerine ait sanayi kuruluşları, yok edilmeleri çok ağır toplumsal
kayıplara yol açmıyorsa, işçileri bunun yapılmasının zorunlu olduğuna inandırarak
ortadan kaldırılmalıdır.
Ulaşım yollarına karşı sabotajın önemi üzerinde ısrarla duruyoruz. Engebeli
olmayan arazide, hızlı ulaşım, düşman ordusunun direnenlere karşı büyük
silahıdır. Bu nedenle, sürekli olarak, demir yolu köprülerini, lağımları, elektrik
direklerini, telefon hatlarını ve hatta su kemerlerini tek kelime ile modern
hayat için gerekli her şeyi tahrip etmeyi denemeliyiz.
Savaş hatlarının yakınlarında, aynı biçimde, fakat çok daha cüretli,
fedakarca ve sık sabotajlar gereklidir.
Bu durumda, çok değerli bir yardımcıya, yani ilgili bölgelere kadar
inebilen ve sivil örgüt üyelerine görevlerini yapmalarında yardımcı olan
gerillanın uçan devriyelerine güvenilebilir. Burada da, sabotaj daha çok ulaşım
yollarına yöneliktir. Düşmanın halk güçlerine karşı saldırısını sürdürmek için
ihtiyaç duyduğu nesneleri sağlayan bütün fabrikaları, üretim merkezleri tahrip
edilmelidir.
Gerillalar düşmanın stoklarına el koymalı, ikmalini kesmeli, ürünlerini ve
hayvanlarını düşmana satacağını ileri süren büyük toprak sahiplerini gerekirse
korkutmalı, yollarda gidip gelen araçları yakmalı, bundan, yolların
kesilmesinde yararlanmalıdır. Her türlü sabotaj eyleminde, eylemin yer aldığı
noktadan az çok uzakta, önceden saptanan yerlerde, daima vurup kaçmaya dayanan
sistem uygulanarak düşmanla üst üste kapışmalar düzenlenmelidir. Çok büyük bir
direnç göstermek gerekli değildir. Yalnızca, düşmana bir sabotajın ortaya
çıktığı her yerde, savaşmaya hazır gerilla güçleri olduğunu göstermek ve
düşmanı ancak güçlü olduğu zaman ve önlemler alarak yer değiştirmeye zorlamak
lazımdır.
Böylelikle yavaş yavaş gerilla harekat bölgesine yakın bütün şehirlerde
hayat felce uğratılır.
VI. SAVAŞ ENDÜSTRİSİ
VI. SAVAŞ ENDÜSTRİSİ
Gerilla savaşı içinde, savaş sanayii, gerillanın uygun coğrafik durumda bulunduğunu
kanıtlayan oldukça uzun bir evrimin ürünüdür. Daha önce de söylemiştik:
kurtarılmış ya da düşmanın tam bir ikmal ablukası uyguladığı bölgeler varsa,
çeşitli zorunlu sanayiler kurulmalıdır. Bu sanayilerden ikisi esastır:
kunduracılık ve saraçlık. Bir birlik, ormanlık, sarp, taş ve diken dolu
bölgelerde ayakkabısız yürüyemez. Bu koşullarda yer değiştirmek çok zordur ve
ancak o bölgede doğup büyüyenler -onların da hepsi değil- bu işi yapabilirler.
Diğerlerinin ayakkabı giymesi gereklidir. Bu endüstri iki dala ayrılır: yeni
ayakkabı üretimi ve eskimiş ayakkabılara pençe vurulması ve onarımı. Bu
zanaatın endüstrisi ayakkabıcılığın her türlü araç-gerecini gerekli kılar. Buna
ek olarak, saraçlık sanayii her gün kullanılan her türlü eşya imal eder: fişeklikler,
ketenden veya deriden yapılabilen, temel madde olmasa da, birliğin rahatı için
gerekli olan ve ona kendi kendine yettiği duygusunu veren sırt çantaları.
Silahçılık, bir başka temel endüstri dalıdır. İşlevleri çeşitlidir: tüfek
ve diğer silahların aşınan parçalarının basit tamirinden, bazı tip savaş
silahlarının üretimine, halkın yaratıcı ruhunun varlık bulmasına ve çeşitli
düzeneklerle harekete geçirilen mayınların yapımına kadar. Koşullar hazırsa, bu
sanayi dalı barut imal eden bir ekip tarafından tamamlanır. Patlama
kapsüllerinden başka, kurtarılmış bölgelerde, patlayıcı maddeler de imal
edilebilirse, bu çok önemli alanda parlak başarılara ulaşılır: gerçekten de,
mayınların doğru kullanılması yolları tümüyle kullanılmaz hale
getirebilir.
Bir başka imalat serisinin de kendine göre önemi vardır: demircilik ve
tenekecilik. Nalbantta katırlar nallanır; nallar ve demirden yapılan başka
aletler de üretilir; tenekecide, tabaklar ve özellikle bidonlar için teneke
üzerinde çalışmalar yapılır. Bu tenekecilik endüstrisine ek olarak, dökümcülük
kesimi de yaratılabilir. Yumuşak madenleri eritme olanağı varsa, birliğin
silahlanmasında birinci planda katkıda bulunacak bir el bombası fabrikası
kurulabilir. İyice belirlenen çeşitli işlevleri yerine getiren bir onarım ve
genel yapım teknik ekibi bulunmalıdır; kışlalarda buna "hizmet bataryası"
denir, fakat burada her türlü bürokratik düşünceden kurtulmuş olacak ve her
çeşit ihtiyaca gerçekten karşılık vermekle yükümlendirilecektir.
Haberleşmeden sorumlu bir kimse de bulunacaktır. Yalnız radyo aracılığıyla
dışarıya propaganda yapmaktan değil, telefonlardan, yollardan da sorumlu olacak
ve sivil örgütle bağlantı halinde çalışacaktır. Savaşta olduğumuz, saldırıya
uğrayabileceğimiz ve bazen pek çok hayatın zamanında iletilen bir habere bağlı
olduğu unutulmamalıdır.
Birliğin tatmin olması için, sigara ya da puro fabrikaları da olması
iyidir. Bu amaçla, tütün yaprakları satın alınıp, tüketilmeye hazır malzeme
haline dönüştürülmek üzere kurtarılan bölgeye iletilir. Dericilik de çok önemli
başka bir endüstridir. Bu endüstriler, gerilla koşullarına uyularak nerde
olursa olsun kusursuz gerçekleştirilebilen basit girişimlerdir. Dericilik,
çimentodan birkaç küçük yapı ve çok miktarda tuz gerektirir, fakat
ayakkabıcılık endüstrisine hemen orada hazır hammadde sağlar, bu ise önemli bir
avantajdır. Tuz, büyük miktarda yoğunlaştırılarak orada hazırlanmalıdır. Bunun
için tuz yoğunluğu fazla yerlere ulaşmak ve suyu buharlaştırmak gereklidir.
Deniz, elbette ki, en iyi kaynaktır fakat başkaları da vardır ve bir arada
bulunan bütün diğer tuzları temizlemek de gerekli değildir, ilk anda tadı pek
hoş olmamakla birlikte olduğu gibi kullanılabilir.
Et tuzlu olarak saklanabilir, bu oldukça basit bir işlemdir ve zor
durumlarda pek çok hayat kurtarabilir. Tuz dolu büyük fıçılarda oldukça uzun
zaman saklanabilir ve koşullar ne olursa olsun böyle kullanılabilir.
VII. PROPAGANDA
VII. PROPAGANDA
Devrimci düşüncelerin yayılması olanaklar elverdiği ölçüde uygun
yöntemlerle yapılmalıdır. Bu durum, bunu omuzlamak için bütün bir ekibin ve bir
örgütün katkısını gerektirir.
Bu örgüt birbirini tamamlayan, bütün ulusal topraklara yayılan iki kesimden
oluşmalıdır.
Propaganda hem dışta, yani ulusal sivil örgüt içinde, hem de içte, yani
gerillanın bağrında yapılmalıdır. Birbirine sıkıca bağlı bu iki propagandayı
eş güdümle yönetmek için, yalnız bir tek yönetici alt örgüt bulunmalıdır.
Kurtarılmış bölgenin dışında yer alan sivil örgütlerden başlayan ulusal
tipteki propaganda, gazeteler, bültenler ve bildiriler yoluyla yapılmalıdır. En
büyük gazeteler, ülkenin genel sorunlarıyla uğraşacak ve gerçeğin eninde
sonunda daima halka yararlı olduğu ilkesini unutmaksızın, kamuyu, gerilla
güçlerinin kesin durumundan haberdar edecektir. Genel karakterdeki bu
yayınların yanında, daha özel olan diğerleri halkın çeşitli kesimlerine
yöneltilir. Köylülere yönelik yayınlar, bu sınıfa, devrimin iyi etkilerini
şimdiden sezmiş olan kurtarılmış bölgelerdeki yoldaşlarından mesajlar iletmeli,
köylülerin isteklerini duyurmalıdır. İşçi gazetesi de aynı temel özellikleri
taşır; fakat daima bu sınıftan savaşçıların mesajlarını iletemez, çünkü son
aşamadan önce, gerilla savaşı kadrosunda işçi örgütü bulunmaması olasılığı
vardır.
Devrimci hareketin büyük sloganları açıklanmalıdır: elverişli bir anda genel
grev sloganı, direniş güçlerine yardım, birlik sloganları, vs. Diğer savaş
gazeteleri, örneğin, gerillada savaşmayan, fakat çeşitli sabotaj ve suikast
eylemleriyle uğraşan ülkenin öteki elemanlarının görevlerini açıklamalıdır.
Örgütün içinde, düşman askerlerine yönelik, onların bilmedikleri gerçekleri
açıklayan gazeteler olabilir. Hareketin hayatıyla ilgili bülten ve bildiriler
çok faydalıdır.
Gerilla bölgesi içindeki, bölge sakinleriyle ilgili ve onlara, yalnız
pratiğini bildikleri bir ayaklanmanın teorisini açıklayan propaganda en etkili
olanıdır. Bu kesim, radyodan başka, köylü gazetelerinden, bültenlerden,
bildirilerden ve bütün gerilla güçlerinin merkez organından yararlanır.
Radyo aracılığı ile bütün sorunlar, hava saldırılarına karşı korunmanın
yolları, bilinen adlar sayılarak düşman güçlerinin bulunduğu yerler açıklanır.
Ulusal tipteki propaganda, okuyucuyu yakından ilgilendiren olayları, savaşları
ayrıntılarıyla açıklayan benzer gazeteler dağıtır; bunlara çok daha yeni ve
daha kesin bilgiler eklenir. Uluslararası haberalma örgütlerine verilecek
haberler sadece kurtuluş mücadelesiyle doğrudan doğruya ilgili olan olayları
sıralamaktan ibarettir.
En etkili, bütün ulusal topraklar üzerinde serbestçe kendini duyuran,
halkın aklına ve duygularına nüfuz eden propaganda, radyo aracılığıyla kulaktan
yayılanıdır.
Radyonun önemi en başta gelir. Bir bölgenin ya da bir ülkenin halkı az ya
da çok hararetli bir biçimde savaşma ateşiyle yanarken, sözlerin gücü
gelecekteki savaşçıların her birinde bu ateşi yükseltir. Dost ve düşmanlara
gelecekteki tutamlarını açıklar, öğretir, kışkırtır ve belirler. Fakat radyo,
halk için propagandanın temel ilkesine uymak zorundadır, bu ise gerçeklere
bağlı kalmaktır. Etkisi az da olsa, küçük bir gerçek, sahte sırmalara bürünmüş
büyük bir yalana yeğ tutulmalıdır. Radyo, her şeyden önce, savaşlar, her türlü
çarpışmalar, baskı güçlerinin işlediği cinayetlerle ilgili canlı bilgiler
vermelidir.
Öte yandan sivil halka, ideolojik yönelim ve pratik bilgiler sağlamalı,
zaman zaman devrimin şeflerinin söylevleri verilmelidir.
Hareketin başlıca gazetesine, büyüklük ve birliğin sembolü olacak bir isim,
örneğin kahramanlarından birinin adını vermenin yararlı olacağını düşünüyoruz.
Makalelerde, daima silahlı hareketin amaçları açıklanmalı, bir seri sütun,
sektör için daha acil çıkarlara ay nurken, büyük ulusal sorunların bilinci
verilmelidir.
VIII. HABERALMA
VIII. HABERALMA
“Kendini ve
düşmanını iyi tanı, böylelikle hiç bozguna uğramadan yüz savaş kazanabilirsin.”
Gerilla için bu Çin atasözü, kutsal kitaptan bir mezamir gibi değerlidir.
Savaşçı güçlerin, doğru haberalmadan daha değerli bir yardımcıları olamaz.
Haberalma kendiliğindendir: dostları olan orduya, müttefiklerine, her yerde
olup biten her şeyi anlatmaya gelen bölge sakinlerinden pek çok bilgi edinilir;
fakat bu haberalma çok iyi örgütlü de olmalıdır. Gerekli bağlantıları sağlamak
için olduğu kadar, malları taşımak için de postalar gibi, haberciler de gerilla
bölgesinin içinde olsun, dışında olsun gereklidir, aynı şekilde, haberalma
servisi düşman cephesiyle de doğrudan doğruya ilişkide olmalıdır. Erkek ve
kadınlar ve özellikle kadınlar, askerlerle sürekli temas halinde olmak ve olup
biten her şeyi doğru olarak öğrenmek için düşman cephesine sızmalıdırlar.
Düşman hatlarını geçişin kazasız olması için işbirliği sistemi
geliştirilmelidir.
Bu gerçekleşirse ve yetenekli ajanlar varsa, ayaklananların kampı daha
rahat uyuyabilir.
Daha önce de söylediğim gibi, bu haberalma servisinin temel hedefi en
öndeki ateş hattı ya da cepheler arasında kimseye ait olmayan bölgenin
sınırındaki ilk düşman kamp yerleridir. Gerilla geliştiği ölçüde, haberalma
servisi de gelişmeli, gerilla birliğinin, düşmanın artçılarına varana kadar
genişlemiş hareketlerinin öngörülebilmesi için rolü büyümelidir. Gerillanın egemen
olduğu ya da dolaştığı her yerde, bütün bölge sakinleri haberalma ajanlarıdır. Fakat
askerlik dilinin kesinliğine pek alışık olmayan, her şeyi abartma eğilimindeki
köylünün sözleriyle yetinilemeyeceği için, özellikle haberalmayla
görevlendirilmiş adamlara sahip olmak iyidir. Halkın işbirliğinin kendiliğinden
biçimlerinin tasarlanması ve örgütlenmesi başarılırsa, haberalma aygıtı
yalnızca en önemli yardımcı olmakla kalmaz, çünkü zaten öyledir, fakat örneğin “korku
saçanlar” sayesinde bir karşı-saldırı unsuru halini alır. Bunlar, asker takımı
arasında, onların moralini bozan bilgileri yayabilirler ve suç ortaklarıymış
gibi görünerek, düşman birlikleri içinde korku ve güvensizlik tohumları
ekebilirler. Baş ilke olan hareketlilik son derece geliştirilmelidir; düşmanın
saldırmaya hazırlandığı yerleri bilince, bu saldırıyı önlemek ve en beklenmedik
noktalarda, karşı saldırıda bulunmak kolaydır.
IX. TALİM VE SİYASİ EĞİTİM
IX. TALİM VE SİYASİ EĞİTİM
Kurtuluş ordusunun bir eri için, en iyi talim, gerilla hayatının
kendisidir. Her günkü silahlı talimlerle kendi güç mesleğini öğrenmemiş olan
bir şef, gerçek bir şef değildir. Bir asker, ona biraz silahların
kullanılmasını öğretecek, bazı siyasi yöneliş kavramları kazandıracak, sivil
halka karşı nasıl davranacağını, nasıl savaşacağını, vs. gösterecek bir grup
arkadaşı tarafından eğitilebilir. Fakat gerillanın kıymetli zamanı, metodik
talimlerle harcanmamalıdır. Bu, ancak geniş bir kurtarılmış bölge varsa ve
savaşçıların sayısı büyük ölçüde artırılmak isteniyorsa mümkündür. Bu durumda,
er eğitim okulları kurulur.
Bu okullar çok önemli bir rol oynar. Bunlar, henüz, savaşçı hayatının
yapıcı, güç yoksunluklarına katlanmamış yeni askeri yaratırlar. Bu er,
yoksunluklara katlanan, geçtiği yerde hiçbir iz bırakmayan bu gezici orduya
katılmasını sağlayan zor denemeleri geçirdikten sonra, tam bir seçkin asker
olur. Eğitim okullarında, bedeni alıştırmalar iki çeşittir: bir yandan, komando
çalışmaları, saldırıda hız ve geri çekilme alıştırmaları ile yumuşatıcı
jimnastik; öte yandansa yeni askere alınanın bünyesini sertleştirmek için
yorucu hatta tüketici yürüyüşler. Yeni askeri, açık havada yaşatmalı, hava
değişikliklerine katlanması, gerilla hayatında olduğu gibi, doğayla sıkı temas
halinde yaşaması öğretilmelidir.
Er eğitim okulları gerilla bütçesini ağır masraflara sokmamak için kendi
ikmallerini sağlayabilmeli, ahırlara, çiftliklere, sebze bahçelerine,
süthanelere, kendilerine gerekli olan herşeye sahip olmalıdır, öğrenciler
sırayla ağır işlere sokulabilirler, bu işler ya ceza olarak en kötülerine ya da
gönüllülere yaptırılır.
Bütün bunlar, okulun kurulacağı bölgeye özgü, belirleyici özelliklere
bağlıdır. Ağır işler için gönüllülerin alınmasının ve bunların gerekirse
davranışlarından en az memnun kalınanlar ya da savaş öğrenimi için en az
yeteneği olanlar tarafından tamamlanmasının iyi bir ilke olduğunu
sanıyoruz.
Okulun kendi sağlık örgütü, olanaklara göre, yeni askerleri olanaklar
elverdiğince yakından izleyecek bir doktoru ya da hastabakıcısı
olmalıdır.
Atış, eğitimin temelidir. Bu alanda gerilla çok iyi talim görmüş bir insan
olmalıdır, çünkü elverdiğince az cephane kullanmak söz konusudur. Nişan
tahtasına atışlardan başlanır. Bunun için tüfek herhangi bir destek üzerine
sağlam biçimde tespit edilir. Acemi askerler, tüfeği kımıldatmaksızın sabit bir
zemin üzerinde hareket eden bir kartona nişan alırlar. Üç atış aynı noktaya
isabet ederse, mükemmeldir. Bu ilk atışlarda silah, olanak varsa 22 kalibrelik
karabina tüfeğidir. Özel koşullarda -fazla cephane olması, askerlerin hızlı
eğitilmesi zorunluluğu gibi- eğitim gerçek mermilerle yaptırılır.
Hava saldırılan, eğitim okullarının geçirdiği en önemli denemelerden
biridir. Okulumuz, havadan çok iyi biçimde teşhis edilmişti ve düşman her gün
kamp üzerine iki üç kez hava saldırısında bulunuyordu. Öğrencilerin bu
bombardımanların yarattığı sarsıntılara karşı gösterdikleri dayanıklılık, hemen
çocukları geleceğin savaşçıları olarak sınıflandırıyordu.
Er eğitim okulları, asla politik eğitimi savsaklamamalıdır. Çünkü bu insanlar,
onları iten nedenler hakkında açık bir görüşe sahip olmadan orduya
katılmışlardır. Temelsiz olarak, özgürlük, basın özgürlüğü vs. gibi konularda
çok bulanık görüşler kazanmış olarak gelirler. Bu eğitim, en büyük bir özenle,
olanaklar elverdiğince ileriye götürülmelidir. Eğitim, ekonomik olguları, her
tarihi olayın kaynağını oluşturan nedenler çok açık anlatılarak, ülkenin
tarihiyle ilgili ilk bilgileri içermelidir. Ulusal kahramanlardan, onların
adaletsizliğin kesin biçimleri karşısındaki tepkilerinden söz-etmeli sonra,
ulusal durumun ya da bölgenin durumunun tahliline geçilmelidir. Direniş
ordusunun bütün üyelerine, çok yakından inceleyecekleri ve geleceklerinde
şemaları olacak, çok basit birer el kitabı verilmelidir.
Ayrıca, öğretmenlerin, birlikte okutacakları metinleri seçtikleri ve eğitim
konusunda karşılıklı katkılarını koordine edecek kendi ihtisas okulları
olmalıdır.
Öğrenciler, zaman kaybettirmeyen, yeni askere kültür ve büyük ulusal
sorunlar konusunda görüş kazandıran kitaplar seçmeye çalışılarak, durmadan
okumaya özendirilmelidir. Yeni asker ya kendiliğinden daha çok okuma eğilimine
sahiptir, ya da çevresi önüne yeni sorunlar serip onu buna iter. Bu ruh hali,
çok çalışmayla ve yavaş yavaş eğitim okulları Öğrencilerinin, durumun analizi
konusunda olsun, disiplinde olsun, birlikteki adamlara göre üstünlüklerini
kanıtladığı ölçüde yaratılır.
Disiplin her zaman kusursuz biçimde yerinde olmalıdır: eğer mekanik
değilse, savaş anında şaşırtıcı sonuçlar verir.
X. BİR KURTULUŞ HAREKETİ ORDUSUNUN YAPISI
X. BİR KURTULUŞ HAREKETİ ORDUSUNUN YAPISI
Harekat alanı hangisi olursa olsun, gerilla savaşı yapan bir devrimci ordu,
daha önce de söylediğimiz gibi, fazladan, desteği çok önemli olan, savaşmayan
bir örgüte güvenmek zorundadır. Silahlı savaş kesinlikle başarının temel etkeni
olduğundan, bu örgüt tamamıyla ordu ve onun desteğinin ekseni etrafında
yönetilir.
Askeri örgüt bir şefe dayanır; Küba deneyinde, bu, bölgelerini yönetmek,
kol komutanlarını ya da daha alt rütbelileri atamak için tam yetkiye sahip
çeşitli bölge komutanlarım atayan bir başkomutandır. Başkomutandan daha alt
kademelerde rolleri koşullara göre değişen kol komutanlarını emirleri altında
bulunduran bölge komutanları bulunabilir. Kol komutanlarından daha alt
kademelerde yüzbaşılar ve bizim gerilla örgütümüzde en alt rütbe olan teğmenler
yer alır. Diğer bir deyişle, erlikten sonra teğmen rütbesi gelir.
Bu, bir model değil, bir gerçeğin, bu örgütlenmenin oldukça iyi örgütlü ve
teçhizatlı bir orduya karşı zafer kazanmayı sağladığı bir ülkede kullanılan
yöntemin tanımıdır. Hiçbir şekilde ve hele bu konuda diğerlerinde olduğundan
daha da kesinlikle, hakim bir örnek olması söz konusu değildir. Yalnızca,
olayların nasıl zincirlendiğini ve bir silahlı gücün nasıl örgütlenebileceğim
göstermek söz konusudur. Sözün kısası, rütbelerin önemi yoktur, önemli olan,
gerçeğe uymayan, ahlak ve adaletle uyuşmayan, mücadele ve fedakarlığın
eleğinden geçmiş olmayan hiçbir terfiinin yaptırılmamasıdır.
Daha önce yaptığımız tanım, önemli, ciddi çarpışmaları göğüsleyebilmiş bir
orduya aittir, yoksa şefi istediği rütbeyi taşıyabilen fakat ancak küçük bir
gruba komuta edebilen başlangıç halindeki bir gerilla birliği söz konusu
değildir.
Askeri örgütün en önemli önlemlerinden birisi disiplin cezalandır. Disiplin
(bunu daima hatırlatmak gereklidir)
gerillanın temellerinden biri olmalıdır, içten gelen, akla uygun bir kanıdan
doğan ve böylelikle bireye bir iç disiplin kazandıran bir güç olmalıdır. Bu
disiplin çiğnendiğinde, rütbesi ne olursa olsun, suçluyu daima ciddi bir
biçimde, derinden duyulan bir ceza uygulayarak cezalandırmalıdır.
Önemli bir gözlem: gerilla, kışla askeriyle aynı cezalara karşı duyarlı
değildir. Bir askeri on gün hücreye kapama cezası, gerilla için olağanüstü bir
dinlenmedir. Yiyip içebileceği, istediği kadar uyuyabileceği, okuyabileceği ve
dinlenebileceği bir yerde, yürümeksizin, çalışmaksızın, günlük nöbetleri
tutmaksızın on gün. O halde, gerillada özgürlükten yoksun etmenin ceza olarak
salık verilemeyeceği çok iyi anlaşılır.
Bireyin devrimci ahlakı, onuru yüksek düzeydeyse, silah taşıma hakkından
yoksun edilme bazı durumlarda olumlu bir tepki yaratabilir ve gerçek bir ceza
olabilir. Öyleyse bunu uygulamak yerindedir.
Las Villas eyaletinin şehirlerinden birine yaptığımız bir saldırıda, şehrin
ortasında yer alan mevzilere saldırı sırasında koltuğunda uyuyan birine
rastladık. Sorguya çekilince, adam silahı elinden alındığı için uyuduğunu
söyledi. Bunun doğru bir davranış olmadığını belirttik. Tedbirsizliği için
cezalandırıldı (bir darbeyi kaçırmıştı),
silahım geri almak zorundaydı, fakat uyuyarak değil, en öndeki ateş
hattında.
Birkaç gün geçti. Santa Clara şehrine karşı yaptığımız son bir saldın
sırasında, kan nakil merkezini ziyaret ettiğimizde, can çekişmekte olan bir
hasta, bize elini uzattı ve bu olayı hatırlatarak, yeniden silahını taşıma
hakkını kazandığını ekledi. Az sonra öldü.
İşte, silahlı mücadelenin sürekli eğitiminin güçlerimizin devrimci ahlakını
ne dereceye kadar yükselttiğini gösteren bir olay. Başlangıçta, çoğunun henüz
korktuğu, birçok öznel akımın devrimin etkisini önlediği sıralarda, bu dereceye
ulaşılamaz, ancak, sonradan çok çalışma ve örnek olmayla bu düzeye
erişilebilir. Uzun gece nöbetleri ve zoraki yürüyüşler de ceza olabilir, fakat
yürüyüşler pratik değildir, çünkü cezalı gibi ona nezaret edenleri de
cezalandırır ve yorar. Gece nöbetlerine gelince zayıf bir devrimci ahlaka sahip
cezalıları bekleyecek askerler gerektirdiğinden elverişsizdir.
Doğrudan doğruya benim emrime verilmiş olan güçler arasında, küçük suçlar
için, şekerleme ve tütünden yoksun edilerek tutuklama ve daha ağır olaylar
karşısında tam aç bırakma cezası uyguluyordum. Ceza korkunç olmakla birlikte,
sonuçlar mükemmeldi, ancak bu ceza, çok ender olarak uygulanmalıdır.
4| İLK GERİLLANIN OLUŞUMUNDAN KAZANILAN ZAFERİN SAVUNULMASINA
I. BAŞLANGIÇTAKİ GERİLLANIN
GİZLİLİK İÇİNDE ÖRGÜTLENMESİ
4| İLK GERİLLANIN OLUŞUMUNDAN KAZANILAN ZAFERİN SAVUNULMASINA
I. BAŞLANGIÇTAKİ GERİLLANIN
GİZLİLİK İÇİNDE ÖRGÜTLENMESİ
Gerilla savaşının, savaşın genel yasalarından çıkan kuralların tümüne ve
kendine özgü daha başka ilkelere uymasına rağmen, dış ülkelerden ya da uzak
bölgeler, den başlayarak bir silahlı mücadeleye girişmek isteniyorsa, ilk
zamanlardaki örgütlenme çalışması küçük bir başlangıç çekirdeğiyle sınırlı
olmalıdır. Gerilla hareketi, herhangi bir zorlayıcı yöntem karşısında tepki
gösteren bir birey grubunun kendiliğinden eyleminden doğuyorsa, bu gerilla
çekirdeğinin yok edilmemesi için daha sonra örgütlenmesi yetebilir. Fakat,
genellikle, gerilla savaşını halkının kurtuluşu için başlatan prestij sahibi
bir şeftir ve bu adamın önce, yabancı ülkelerde, zor koşullar içinde kendini
hazırlaması gereklidir.
Son zamanlarda, diktatörlere karşı girişilen hemen hemen bütün halk
hareketleri, yetersiz hazırlanmadan ileri gelen bu temel hata yüzünden zarar
gördüler. Beceriklilik, özen ve gizli bir çalışma gerektiren örgütlenme
yöntemleri uygulanmadı. İktidar, çoğu kez, gizli servisler sayesinde, grubun ya
da grupların niyetlerini biliyordu. Buna bazen tedbirsizlik, bazen de,
ülkemizde Fidel Castro'nun “1956'da ya özgür ya da şehit olacağız,” şeklindeki
cümlesinin çıkarmayı kamuoyuna duyurması gibi doğrudan doğruya bildiriler neden
olmaktadır.
Hareketin birinci temel ilkesi mutlak gizlilik, düşman için haber almanın
tam olanaksızlığı, ikinci ve yine çok önemli bir başka ilkeyse, insan
malzemesinin seçimidir. Bu seçim bazen kolaylıkla yapılabilir, fakat el altında
bulunanlardan yani, çağrı üzerine gelen ve her biri için tam bir araştırma
yapma imkanı olmayan eski sürgünlerden başka kimse hesaba katılamadığına göre
bazen son derece zordur. Harekete geçmeden önce, bütün katılanlar, bir ya da
iki kişinin bildiği gizli ' yerlerde gruplaşmak zorunda olduklarına, şefleri
tarafından sıkı bir biçimde izleneceklerine ve dış dünya ile hiçbir ilişkileri
olmayacağına göre hasım rejim alanları sızdığında bile, bunların haber
toplamaları affedilmez bir hatanın işlenmesi demektir. Hazırlıklar sırasında,
talim süresince, polisten kaçıldığında, yeni elemanlar, çok iyi tanınmayanlar,
kilit noktalardan uzak tutulmalıdır.
Yasadışı olarak kalındığı sürece, hiç kimse, mutlak biçimde hiç kimse, son
derece zorunlu olanın dışında hiçbir şey bilmemeli, asla gevezelik etmemelidir.
Belirli bir kuruluş aşamasına gelindiğinde, herkesin ilişkilerinin bilinmesi
için mektuplara varıncaya kadar her şeyin kontrol edilmesi gereklidir. Hiçbir
üye yalnız yaşamamalı, hatta yalnız sokağa bile çıkmamalı, kurtuluş ordusunun
gelecekteki üyesinin kişisel ilişkileri ne türden olursa olsun, her yola
başvurularak önlenmelidir. Bu aşamada ne kadar olumsuzsa, mücadele aşamasında
da o kadar olumlu bir rol oynayan ve üzerinde ısrarla durulması gereken bir
etken, kadınlarla olan ilişkilerdir. Yalnızca psikolojik açıdan bile olsa,
alışılagelmiş çevrelerinden uzaklaşan, olağanüstü durumlarda yaşayan genç
erkeklerin kadınlara karşı zayıflıkları, bu zayıflığın diktatörlerce ne kadar
iyi bilindiği ve casus kadınlar kullanmaya kalkışıldığı açık bir gerçektir.
Bazen bu kadınların onları kullananlarla olan bağları kolayca ortaya çıkarılır,
fakat çoğu kez, küçük ilişkilerinin keşfedilmesi güçtür; kadınlarla olan
yakınlaşmaları önleme zorunluluğu buradan ileri gelir.
Gizlilik içinde savaş için kendini hazırlayan devrimci tam bir çilekeş
olmalıdır, bu, onun daha sonra otoritesinin temeli olacak bir niteliğini, yani
disiplinini geliştirmesini sağlar. Bir adam, üstlerinin emirlerine birçok kez
karşı geliyor, kadınlarla buluşuyor, izin verilmeyen arkadaşlıklar kuruyorsa,
yalnız bu ilişkilerin doğurabileceği tehlike nedeniyle değil, sadece devrimci
disiplini çiğnediğinden dolayı bile derhal bu kimseden uzaklaşmak gereklidir.
Hiç bir zaman, toprakları üzerinde harekatta bulunulan bir hükümetin
kayıtsız şartsız yardımcılığına, müttefikliğine hatta sadece kayıtsızlığına
bile güvenil-memelidir: daima mutlak biçimde düşman bir kamp içinde bulunuyormuşçasına
davranılmalıdır. Bu kampta, tabii ki istisnalar bulunabilir; fakat bunlar genel
kuralı bozmazlar.
Burada, hazırlanacak adam sayısından söz edemeyiz. Bu, pek çok etkene
bağlıdır. Yalnızca, gerilla savaşını başlatabilmek için, asgari bir sayıdan söz
edebiliriz. Bana göre, kaçınılmaz kusurlar ve zayıflıklar hesaba katılarak,
katı bir seçime rağmen, otuz-kırk kişilik bir tabana güvenilebilir. Bu sayı,
herhangi bir Latin Amerika ülkesinde, arazi elverişli, köylülerde toprak arzusu
ateşli ve adalet sürekli olarak çiğnenmişse başlangıç için yeterlidir.
Silahlar, daha önce de belirttiğimiz gibi, düşman tarafından
kullanılanlarla aynı modelden olmalıdır. Ayrıntılara girmeden belirtelim ki,
toprağında başlatılan bir askeri harekat için daima bütün hükümetleri düşman
kabul ederek, hazırlanan gruplar, birlik başına elli-yüz kişiyi geçmemelidir.
Savaşın örneğin beşyüz kişiyle başlamasında hiçbir sakınca yoktur, fakat bunlar
bir araya toplanmış olmamalıdırlar. Önce, çokluk olunca dikkati çekerler,
sonra, ihanet durumunda bütün grup ele geçer. Oysaki, aynı anda birçok yeri
birden işgal etmek güçtür.
Merkez toplantı yerini oluşturan ev az ya da çok bilinir, sürgünler burada
her türden toplantılar düzenlemek üzere buluşurlar. Şeflerse çok istisnai
durumların dışında buralarda gözükmemelidirler, bu evlerde, tehlikeli
olabilecek hiçbir belge bulunmamalıdır. Şefler, mümkün olduğu ölçüde çok
barınma yerine sahip olmalı, bunlar elverdiğince gizli olmalıdır. Silah
depoları bir ya da iki kişiden fazlası tarafından bilinmemeli, çeşitli yerlere
dağıtılmış durumda olmalıdır.
Silahlar, daima onları kullanmak zorunda olanların eline son anda
verilmelidir; çünkü talim yapanlara karşı uygulanan bir baskı hareketi,
yalnızca bunların hapse atılmasına neden olmakla kalmaz, elde edilmesi o kadar
zor olan silahların tümden kaybedilmene yol açar ki bu, halk güçlerinin razı
olmaması gereken bir kayıptır.
Güçlerin arkadan gelecek zorlu mücadeleye hazırlanmasına büyük önem
verilmelidir: sert bir disiplin, yüksek bir moral düzeyi, ne övünmelere, ne
aldatıcı hayallere, ne de kolay bir zafer umuduna yer verilerek,
gerçekleştirilecek görevin tam bir biçimde kavranması, esastır. Çünkü mücadele
uzun ve amansız olacaktır. Birlik, tersliklerle karşılaşacak, felaketlerle
burun buruna gelecek ve ancak moral düzeyi, disiplini ve son zafere olan
inancı, şefinin olağanüstü nitelikleri sayesinde kurtulabilecektir. Bu, on iki
adamın bir ordunun çekirdeğini oluşturabildiği, çünkü bu koşulları yerine
getirdikleri ve yöneticilerinin Fidel Castro adını taşıdığı, bizim Küba
deneyimizdir.
İdeolojik ve moral hazırlığın yanı sıra, titiz bir beden eğitimi de
zorunludur. Elbette ki, gerillalar, harekatta bulunmak için dağlık bir bölge
seçeceklerdir; arazi nasıl olursa olsun, hantal ve yorgun adamları içine
alamayan gerilla için yürüyüş temel unsurdur. Etkili bir eğitim her seferinde
uzaklığı artırarak, adamları oldukları yere yığılacak hale getirerek, bütün
gayreti hız ekseni etrafında toplayarak yaptırılan yorucu gece ve gündüz
yürüyüşlerinden oluşur. Hız ve dayanıklılık, başlangıçtaki gerilla grubunun
temel fiziksel özellikleridir. Aynı zamanda, politik yöneliş, harita okuma,
sabotaj tekniği gibi teorik bilgiler de kazandırılır. Olanaklar elveriyorsa, her
şeyden önce nişan tahtası ve savaş tüfeğiyle, mermileri kullanma biçimi
üzerinde ısrarla durularak pekçok atış talimi yaptırılır.
Gerilla şunu dinsel bir kural gibi kafasına yerleştirmelidir: cephane
tutumlu kullanılmalıdır. Sonuncusuna varıncaya kadar her mermiyi
değerlendirmeyi bilmelidir. Bütün bu dersler uygulanırsa, gerilla güçleri
kolaylıkla amaçlarına ulaşabilirler.
II. KAZANILAN İKTİDARIN SAVUNULMASI
II. KAZANILAN İKTİDARIN SAVUNULMASI
Eski rejimi destekleyen ordu tam olarak dağıtılmadıkça, zafer elbette ki,
kesinleşmiş olamaz. Üstelik bu rejimi koruyacak her türlü kurum sistematik
biçimde ortadan kaldırılmalıdır. Fakat bir gerilla el kitabından başka bir şey
olmayan bu kitapta, yeni rejime karşı saldın halinde ulusal savunma görevlerini
incelemekle yetineceğiz.
Her şeyden önce dünya kamuoyuyla karşı karşıya gelinir: Amerika Birleşik
Devletleri ve tekellerin diğer vatanlarının "tarafsız" basın ajanlarının “büyük
basını”, sert ve sistematik saldırılara başlar. Bu nedenle eski ordu yapısının
en ufak bir izi bile kalmamalıdır. Militarizm, mekanik itaat, askeri görev ve
eski ahlak anlayışları bir hamlede kökünden koparılıp atılamaz, savaş deneyimi
kazanmış fakat çoğu kez genel kültürü hemen hemen hiç olmayan galiplerle, yenik
fakat askeri bilgileri nedeniyle kibirli, var gücüyle kültürsüz gerillalardan
nefret eden düşmanın bir arada yaşaması daha da olanaksızdır.
Geçmişleriyle bütün bağlarını koparan askerlerin, mutlak bir işbirliği
ruhuyla yeni sisteme katıldığı tek tek olaylar vardır. Bunlar, halkın davasına
olan bağlılığıyla, yeni halk ordusunun yapılışını gerçekleştirmek için gerekli
bilgilerini bağdaştırdıklarından iki kat yararlıdırlar. Bütün görevlerin yeni
ordu tarafından ele alınmasıyla eski ordunun dağıtılması ve parçalanmasının
arkasından, yeni ordunun derhal yeniden örgütlenmesi zorunludur. Bireyselleşmiş,
hemen hemen tamamı hiçbir planlama olmaksızın her bir şefin inisiyatifine
bırakılmış eski gerilla yapısı değiştirilebilir; fakat halk ordusuna organik
yapısı kazandırılarak yani, gerilla ordusuna kendisini rahat hissedeceği ölçüde
bir örgütlenme kazandırılarak gerillanın harekat görüşlerinden başlanarak
yeniden örgütlenmesi çok önemlidir. Ordunun eski disiplin ve askeri örgütlenme
çerçevesi içine sokulacağı ileri sürülerek bizim ilk ay içinde düştüğümüz
hataya benzer bir yanlış yapılmamalıdır. Bu, tam bir düzensizliğe yol açacak
önemli ayrılıklara neden olabilir.
Bu andan başlayarak, her silahlı gruba büyük bir inisiyatif tanıyan ortak
mücadelenin çerçevesi içinde büyük bir manevra serbestliğine alışık halk
ordusunun yürütmek zorunda olacağı yeni savunma savaşına hazırlanmalıdır. Bu
ordu, iki acil sorunla karşı karşı bulunacaktır: Önce, zafer dalgası içinde,
son anda devrimci saflara katılan iyi kötü binlerce devrimci, orduya
gireceklerdir. Bunları gerilla hayatının güç deneylerinden geçirmeli ve devrimci
oluşumları için hızlı ve yoğun dersler vermelidir. Halkın ordusuna zorunlu olan
ideolojik birliği kazandıran devrimci oluşum, kısa süre için olduğu gibi uzun
bir süre için de ulusal güvenliğin temelidir. Öteki sorun ise, yeni yapıya
uymanın güçlüğü yüzünden ortaya çıkar.
Derhal kurulan özel bir askeri birlik, bütün silahlı birimler içinde,
devrimin yeni gerçeklerini açıklamalıdır: Asker, işçi ve köylülere, bütün
devrimci olguların haklılık ve doğruluğu, devrimin özlemleri, ne için
savaşıldığı, zaferi göremeyen bütün yoldaşların ne için öldükleri
anlatılmalıdır. Buna paralel olarak, hızlı biçimde verilen ilk bilgiler,
devrimci orduyu dereceli olarak sağlam bir ideolojik oluşumun, tam bir savaş
yeteneğinin mükemmel teknik aracına dönüştürmek için bilgisizliği yenmeyi
sağlayacaktır.
Bu üç nitelik zamanla, yavaş yavaş kazanılır. Daha sonra tecrübeli
savaşçıların özel dersler sayesinde profesyonel askerler olabilmeleri ve
kendilerinin de gönüllü ya da zorunlu olarak göreve çağrılan halkın eğitimini
sağlayabilmeleri için askeri aygıt geliştirilmelidir. Bunlar, ulusal
özelliklere bağlıdır, genel kurallar konulamaz.
Bu noktada ve bunu izleyecek olan sözlerimizde, şimdiki aşamada, yani\1959
sonuyla 1960 başlarında, bir yabancı işgali tehlikesinin somutlaşması
durumunda, Direniş Ordusu yönetiminin, Küba'nın izleyeceği politika konusundaki
görüşünü anlatmak istiyoruz: Düşmanımız bilinmekte, gücü ölçülmekte, korkusuzca
beklenmektedir. Artık, herkesin yararına, geçmişteki kendi deneyimiz üzerine teori
kurmayacak, tersine, ulusal savunmamız için başkalarının deneyleri üzerine
temellenmeye çalışacağız.
Küba'nın durumunu ele almak, Amerika'nın gerçeklerinin ortaya çıkardığı
koşullarla ilgili varsayımımızı açıklamak, bu gerçeklerin birbirine uygunluğunu
göstermek söz konusu olduğundan, sonsöz olarak, Küba'nın durumunun, bugününün
ve geleceğinin bir tahlilini veriyoruz.
III. KÜBA'NIN ŞİMDİKİ ve GELECEKTEKİ DURUMUNUN TAHLİLİ
III. KÜBA'NIN ŞİMDİKİ ve GELECEKTEKİ DURUMUNUN TAHLİLİ
Küba halkının uzun silahlı mücadelesinin sonucunda diktatörün kaçışı
üzerinden bir yıl geçti bile. Toplumsal, ekonomik ve politik alanlarda
hükümetin gerçekleştirdikleri muazzamdır. Kuşkusuz, bir tahlil yapmak, her
terime tam değerini vermek, halka Küba Devrimimizin kesin boyutlarını göstermek
gereklidir. Çünkü temelde tarımsal olmakla birlikte, bu devrim, işçilerin, orta
sınıfların katılmasını ve bugünse sanayicilerin desteğini sağladı. Halkın
sarsılmaz kararı ve onu harekete getiren amaçlar, devrime kıta çapında, hatta
dünya ölçüsünde bir önem kazandırdı.
Burada, ne kadar özet halinde olursa olsun, hepsi de inkar edilmez biçimde
halkın yararına olan, onaylanan bütün yasaların sentezini yapmak söz konusu
değildir. Bizi ilkinden sonuncusuna ilerici ve zorunlu bir yürüyüşle götüren
mantıki zincirlenişi göstererek, devletin Küba halkının ihtiyaçlarına
gösterdiği dikkati kanıtlayarak, bu yasalar içinden bazıları üzerinde durmamız
yetecektir.
Hükümet, her şeyden önce, hızlı bir tempo ile kira yasası, elektrik ve
telefon ücretlerinde düşüş kararnameleri çıkartarak asalak sınıfların
umutlarını suya düşürmeye önem vermiştir. Fidel Castro'nun ve bu devrimi
yapanların eski tarzda politikacılardan ya da parmak ucunda oynatması kolay
budalalardan başka bir şey olmadıklarını, yalnız başkalarından ayrı olmak için
sakal bıraktıklarını sananlar, Küba halkının içinde daha derin bir takım
olayların olup bittiğini, üstünlük haklarının kaybolma tehlikesiyle karşı
karşıya bulunduğunu anladılar. Komünist kelimesi, yönetici çevrelerin, galip
gerillaların etrafında dolaşmaya ve tersine anti-komünist deyimi, haksız
ayrıcalıklarından yoksun edilenleri birleştirmeye başladı.
Ekilmemiş topraklar, kredili satışlar üzerine çıkarılan yasalar tefeci
sermayelerde huzursuzluk yarattı. Fakat gericilik, henüz ufak tefek
çarpışmalardan fazlasına kalkışmıyordu, her şey olasıydı, çünkü “bu deli çocuk”,
bu Fidel Castro, bir Dubois ya da Porter'den akıl alırsa, doğru, “demokratik”
yola yöneltilebilirdi. Henüz, geleceğe güvenle bakılabilirdi.
Tarım reformu yasası ağır bir darbe oldu. Etkilenenlerin çoğu, durumu açık
seçik gördüler. Onlardan önce, gericilerin sözcüsü Gaston Baquero olacakları
kesinlikle anladı ve İspanyol diktatörlüğünün daha sakin sularına doğru çekildi
gitti. Henüz bazıları "yasa, alt tarafı yasadır" diye düşünüyor, başka hükümetlerin
halk için kuramsal bakımdan iyi, daha başka yasaları ilan ettiğini, fakat
bunların yürürlüğe konmasının başka birşey olduğunu öne sürüyorlardı. Ve
varlığı yalnızca kısa ismi INRA (Ulusal Tarım Reformu Enstitüsü) ile bilinen bu
gürültücü patırtıcı, anlaşılmaz çocuk, başlangıçta, gerillaların kültürsüz
zihinlerinin alamayacağı toplumsal doktrinler ve saygıdeğer kamu maliyesi
teorilerinin tanrı vergisi biliminin yüksek duvarlarından başlayarak biraz
nahoş ve duygulandırıcı babaca davranışlarla kabul edildi. Fakat INRA traktör
ya da tank gibi ilerledi, çünkü aynı zamanda hem traktör hem de tanktır";
yolu üzerindeki latifundiya engellerini yıktı, yeni toprak mülkiyeti toplumsal
ilişkilerini yarattı. Bu Küba tarım reformu, Amerika için önemli bir kısım özellikleri
bir araya getiriyordu. Latifundiyaların ortadan kaldırılmasından (Küba koşullarında) başka her türlü
toprak rantlarının ödenmesini zorunlu kılan bütün sözleşmeleri yürürlükten
kaldırdığından, büyük tarım üretimimizde, özellikle kahve ve tütün plantasyonlarında
süregelmiş olan kölelik ilişkilerini yok ettiğinden anti-feodaldi. Fakat bu
reform, aynı zamanda ayrı ayrı yaşayan ya da ortaklaşa çalışmak için toplu
halde bulunan köylülerin topraklarını namusluca işletmelerini ve alacaklıdan,
toprak sahibinden korkmadan üretmelerini engelleyen tekellerin baskısını
yıktığından kapitalist düzen içeresinde yapılıyordu. Daha başlangıçta,
köylülerle tarım işçilerine toprak gibi kalifiye personel ve malzemeyle gerekli
teknik yardımı ve INRA devlet bankaları, “Halk mağazaları birliği” sayesinde
mali destek de sağlıyordu. “Halk Mağazaları Birliği” batı bölgesinde çok
gelişmiş ve ürüne tam değerini ödeyen devlet mağazalarının, eski tefecilerin
yerini aldığı diğer bölgelerde de gelişmektedir.
Amerika'daki diğer üç toprak reformundan (Meksika, Guatemala ve Bolivya'da) kendisini ayıran belirleyici
özellikleri arasından en önemlisi hiçbir şekilde ödün verilmeksizin sonuna
kadar götürülmesi iradesidir. Bu toprak reformu halkın hukukundan başka hiçbir
şeye boyun eğmez, hiçbir sınıfa, hiçbir milliyete karşı değildir: yasa, United
Fruit Company ve King Ranch ile yerli latifundiyacılara karşı aynı ağırlıkta
uygulanır.
Bu koşullarda, ülkenin pirinç, yağ çıkarılan bitkiler, pamuk gibi üretimi
hızla gelişiyor ve planlama sürecinin merkezi halini alıyorlar. Fakat ulus
henüz tatmin olmuş değildir, bütün zenginliklerini geri alacaktır. Tekeller
arası mücadelelerin merkezi, hırslarının kaynağı olan zengin toprak altı
servetleri, petrol yasasıyla geri alındı. Devrimin getirdiği bütün yasalar gibi
bu yasa da yan çizilemeyecek ihtiyaçlara, özgür ekonomisine egemen, mutlu ve
zengin olmak, daima daha yüksek bir gelişme düzeyine yükselmek isteyen, artık
oyalanamayacak bir halkın acil isteklerine cevap verir. Yalnız bununla bile,
kıta için, petrolcü tekelleri korkutan bir örnektir. Küba, petrolcü tekelleri
doğrudan doğruya ve esaslı olarak güç duruma düşürmemektedir, çünkü iç
ihtiyaçları karşılamayı başarmak haklı olarak umut edildiği halde, bu ülkenin bu
değerli yakıtın merkezlerinden biri olarak kabul edilmesi için hiçbir sebep
yoktur. Fakat yasasının örneğiyle, çoğu bu tekellerin yemi olan, diğerleri ise
rakip tröstlerin iştahlarını tatmin etmek için iç savaşlara itilen kardeş
Amerikan halklarına bunun yapılabileceğini göstermiştir. Böylece büyük tekeller
endişeli bakışlarını Küba' ya çevirdiler: Karaiblerin bu küçük adasında, yalnız
M. Foster Dulles'un mirasçılarına bıraktığı güçlü bağışı, yani United Fruit
Co.'yu tasfiye etmek cesaretini göstermekle kalmamışlar, Küba Halk Devrimi,
Rockefeller ve Royal Dutch grubunun imparatorluğuna da darbe indirmişti.
Madenlerle ilgili olanı gibi, bu yasa da, kuvvet gösterileriyle, havadan
istilayla, çeşitli cezalarla kendine baş eğdireceğini iddia edenlere halkın
cevabıdır. Kimileri, maden yasasının tarım reformu yasası kadar önemli olduğunu
kabul ediyor. Genel biçimde, maden yasasının ülkenin ekonomisinde bu denli önem
kazandığını düşünmüyoruz. Fakat yeni bir olay karşımıza çıkıyor: madenimizi
dışarıya satan şirketlerin ödemek zorunda olduğu %25 vergiler (başka şeyleri şimdilik bir yana bırakalım)
yalnız Küba'nın refahına katkıda bulunmakla kalmıyor, Kanadalı tekelleri,
nikelimizin bugünkü işletmecilerine karşı savaşlarında üstün duruma getiriyor.
Böylece, latifundiyaları ortadan kaldıran Küba Devrimi, tekellerin ve yabancı
aracıların kazançlarını sınırlıyor, maden tröstlerinin tekelci statülerini
yıkma cesaretini kendinde bularak Amerika'da yeni bir politika ortaya atıyor.
Bu, tekellerin en büyük vatanlarından birinin komşularının dikkatine bir çağrı
ve aynı zamanda tüm Amerika'da geniş bir yankı anlamına gelir. Küba devrimi,
haberalma örgütlerinin bütün engellerini yıkıyor, daha iyi bir hayata susayan
Latin Amerikan kitleleri arasında gerçeğini toz serpintisi gibi yayıyor. Küba,
yeni milliyetin sembolü, Fidel Castro ise kurtuluşun sembolüdür.
114.000 km2’lik ve 6,5 milyon nüfusa sahip bu küçük ada, ciddi
eksikliklerin, kahraman, muzaffer ve tehlikeli öncü rolünün ona bırakılmasına
yol açtığı Amerika'da, sömürgecilere karşı mücadelenin yönetimini üstleniyor.
Yabancı tekellere karşı bazen çok şiddetli bir mücadeleyle, düşe kalka ulusal
kapitalizmlerini geliştirmeye çalışan, hükümetlerinin gücü mücadeleyi iyiye
götürmeye yetmeyen sömürge Amerika'nın ekonomik bakımdan daha zayıf ulusları,
yavaş yavaş özgürlüğün yeni şampiyonu önünde saygı duyuyorlar. Çünkü, bu
mücadele basit, güçlüklerden ve tehlikelerden uzak bir iş değildir, Amerika'da
bizim karşı karşıya bulunduğumuz tecrit koşullarında kazanmak için bütün halkın
desteğini, pek çok idealizm, fedakarlık ruhu gerektirir. Şimdiden başlayarak
küçük ülkeler bu mücadeleyi yürütmeye çalışıyorlar: Guatemala, quetzal'in,
kafese konursa ölen kuşun ülkesi, sömürgecilerin doğrudan doğruya saldırısı
sonucu düşen Kızılderili Tecum Uman'ın ülkesi Guatemala. Küba devrimi için
değerli bilgileri, yani ordunun varlığını ortadan kaldırma, tarım reformu ve en
büyük zenginliklerin ve en büyük dramların kaynağı olan madenlerin
millileştirilmesinden oluşan üçlü örneği vermeye başladığı sırada, savaşın
korkunç sertliği karşısında yenilen, Amerikan bağımsızlığının ilk şehidi
Morillo'nun Bolivya'sı.
Küba, geçmişin deneylerini, güçlük ve başarısızlıklarını biliyor, fakat
yeni bir çağın şafağında olduğunu da biliyor. Asya'da olduğu gibi Afrika'da da
sömürgecilerin kaleleri ulusal savaşlar ve halk savaşlarının atılımıyla
süpürülüp yerle bir edildi. Bu halklar arasındaki birlik artık dinden,
geleneklerden, istek ve niyetlerden, ırk benzerliği ya da farklılıklarından
ileri gelmemektedir, bu birlik, ekonomik ve toplumsal koşulların aynı
olmasıyla, aynı ilerleme isteğiyle perçinlenmektedir, Asya ve Afrika,
Bandoeng'de birbirlerine ellerini uzattılar, buraya, Havana'ya ise Küba
aracılığıyla, Latin ve Kızılderili Amerika'ya ellerini uzatmaya
geliyorlar.
Ayrıca, büyük sömürgeci güçler mücadele eden halklar önünde, çekilip
gittiler. Belçika ve Hollanda, iki imparatorluk karikatürüdürler; Almanya ve
İtalya sömürgelerini yitirmişlerdir. Fransa, şimdiden kaybettiği bir savaşın
hırçınlığı içinde çırpmıyor, kurnaz İngiltere, ekonomik bağları sürdürmekle
birlikte siyasi iktidarı tasfiye ediyor.
Kuzey Amerikan kapitalizmi, bağımsız bir hayatın başladığı ülkelerde eski
sömürgeci kapitalizmlerden bazılarının yerini alıyor, fakat bunun geçici
olduğunu ve mali spekülasyonlar için bu alanda gerçek bir yayılma olamayacağını
da biliyor. Birleşik Devletler hâlâ ahtapot gibi kan emebilir, fakat
vantuzlarını eskisi kadar yapıştıramazlar. Kartalın pençeleri törpülenmiştir.
Sömürgecilik dünyanın her köşesinde ölmüş ya da doğal bir ölümle ölmek
noktasındadır.
Amerika'da durum başkadır, İngiliz aslanı obur ağzını Amerikamızdan çekeli,
genç ve sevimli yankee kapitalistleri İngiliz kulüplerinin “demokratik”
biçimlerini kuralı, yirmi cumhuriyetin her birinde egemenliklerini kabul
ettireli uzun zaman geçti.
Bu ülkeler, kuzey Amerikan tekelinin sömürgeci etki alanı, “evinin arka
bahçesi”, yaşamasının nedeni ve geçim aracıdır. Küba gibi bütün Latin Amerikan
halkları nelere kadir olduklarını gösterse, tekeller titrer, yeni bir politik
ve ekonomik duruma kendini uydurmak, kârlarından kısıntı yapmak zorunda
kalırlar.
Fakat tekeller kârlarının azaldığını görmekten hiç hoşlanmaz ve Küba örneği
-ulusal ve uluslararası yararlılığın bu “kötü örneği”- Latin Amerika ülkeleri
arasında yayılmaktadır. Bir halkın kurtuluş çığlığı attığı her seferinde Küba
suçlanır ve gerçekten de bazı bakımlardan Küba suçludur; çünkü ünlü yenilmez
ordulara karşı silahlı halk savaşı yolunu, gerilla savaşı yolunu, tek kelimeyle
yüceliğin yolunu gösteren odur.
Küba örneği kötü, çok kötü bir örnektir! Bu kötü örnek tehlikelere karşı ve
geleceğe doğru yürüyerek ayakta durdukça tekeller rahat uyuyamaz. Sözcüleri, “onu
yok etmek gerekir” derler; Mecliste temsilci kılığına girmiş tekellerin
hizmetkarları “bu 'komünist' kalesine müdahale gerekir” derler. Tröstlerin en
hilekar savunucuları, “Küba'nın durumu bize çok endişe veriyor” diye
fısıldarlar, fakat biz onların ne demek istediklerini biliriz: “Onu yıkmak
gerekir.”
Bu ortaya konduktan sonra, bu kötü örneği yıkmak için saldın olanakları
nelerdir? Bunlardan biri salt ekonomiktir: Küba Ulusal Bankası dahil, Kübalı
olan her şey için bankaların ve Kuzey Amerikalı tüccarların kredilerini
kısıtlamak. Ortaklar sayesinde, tüm batı Avrupa ülkelerine yayılan bir
kısıtlama. Fakat, tek başına bu yeterli değildir.
Kredi açılmasının reddedilmesi, ülkenin ekonomisine, önce çok ağır bir
darbe indirir, fakat ülke günü birlik yaşamaya alıştığında, her şey yoluna girer
ve ticaret dengesi yükselir. Baskı sürdürülmelidir. Şeker kotası sahneye çıkar:
evet, hayır, evet, hayır. Çarçabuk, tekel ajanslarının hesap makinaları Küba
kotasının düşürmesinin çok tehlikeli, ortadan kaldırılmasınınsa olanaksız
olduğu sonucunu çıkarırlar. Niçin çok tehlikeli? Çünkü, bunun yaratacağı
politik yanılgının dışında, bu durum on-onbeş üretici ülkenin iştahını
kamçılayacak ve her biri kendini daha çok haklara sahip sayarak aralarında
derin bir huzursuzluk yaratacaklardır. Vazgeçilmesi ise olanaksızdır, çünkü
Küba ABD'nin en iyi ve en ucuz şeker üreticisidir, doğrudan doğruya şeker
üretimiyle ticaretine bağlı kârların % 60'ı bu ülkeden
sağlanır. Üstelik de, ticaret dengesi ABD'nin lehinedir. Satmayan, satın da
alamaz ve bir anlaşmayı bozmak kötü örnek olmak demektir. Fakat her şey bununla
bitmez: Kuzey Amerika'nın pazar fiyatından üç centavo fazla ödemesi ve bunu sözüm
ona bir hediye gibi sunması, aslında şekeri düşük fiyata üretmede gösterdiği
yetersizlikten ileri gelir. Ücretlerin yüksek düzeyi ve toprağın düşük
üretkenliği, büyük gücün Küba'daki fiyata şeker üretmesini engeller"; bir
ürüne Ödedikleri yüksek fiyatın arkasına sığınarak yalnız Küba'ya değil, bütün kan
olanlara masrafı ağır anlaşmaları zorla kabul ettirmeye çalışırlar. Bu nedenle,
Küba kotasını kaldırmak olanaksızdır.
Tekellerin, üretimde darlık yaratmak için şeker kamışı tarlalarını
bombardıman etme olasılığı iddiaları üzerinde ciddi olarak durmayacağız. Bu,
daha çok devrimci hükümet içinde korku tohumları saçmak için uydurulmuş bir
çareye benzer (fakat parayla tutulmuş
Amerikan askerinin parçalanmış cesedi Küba evlerini kanla lekelemekle kalmıyor,
bütün bir politikayı da lekeliyor, ya Direniş Ordusuna yönelik silah
patlamalarına ne demeli?) (La Coubre yük gemisindeki patlamadan söz ediliyor.)
Küba ekonomisine darbe indirilebilecek başka zayıf noktalar, örneğin pamuk gibi ham maddelerin alımı da vardır. Bununla birlikte dünyada pamuğun aşın üretiminin olduğunu, bu çeşit bir güçlük çıkarmanın etkisinin geçici olacağını bilmez değillerdir. Ya yakıt? Yakıttan yoksun edilmek bir ülkeyi felce uğratabilir, Küba ise çok az petrol üretir; buhar kazanlarını beslemek için biraz katranı ve araçlarını yürütebilecek az miktarda alkolü var. Ayrıca, dünyada petrol çok. Mısır, Sovyetler Birliği satabilir, hatta yakında Irak da petrol satabilecektir. O halde, yalnız bir tek ekonomi stratejisi uygulamakla yetinilemez.
Bu ekonomik türden saldın olanaklarının yanına, bir cep “gücü”nün, örneğin
Saint-Domingue'in müdahalesini ekleyebilirlerse biraz can sıkıcı olur, fakat
sonunda, Birleşmiş Milletler işe karışır ve bundan da somutta bir şey
çıkmaz.
Rastlantı eseri imiş gibi, OEA (Amerika Devletleri Örgütü)'nın izlediği
yeni yollar, müdahale konusunda tehlikeli bir örnektir. Trujillist diktatörlük
bahanesi arkasına saklanan tekeller başka saldırılar da hazırlıyorlar. Bu işte,
Venezuela demokrasisi, bizi Trujillo'ya karşı müdahale ilkesine karşı çıkmak
gibi elem verici, sıkıntılı bir duruma soktu. Kıtanın korsanlarına iyi bir
hizmet doğrusu!
Yeni olanaklar arasında, tekellerin öfkesinin hedefi halini alan şu “genç
deli”nin, Fidel Castro'nun fiziksel varlığını ortadan kaldırmak da vardır.
Diğer iki tehlikeli "uluslararası ajan"a karşı da tedbir almak elbette ki
gereklidir. Biri Raul Castro, ötekisiyse bu satırların yazarıdır, bunların yok
edilmesi lazımdır. Eğer aynı anda yapılan üçlü bir eylem gerçekleştirilebilir
ya da hiç değilse yönetici başa ulaşılabilir ve tatmin edici sonuçlar alınırsa,
bu gericilik için arzu edilen bir çözüm ve bir kazanç olur. (Fakat tekelci baylar ve onların içteki
uşakları baylar, böyle bir cinayet karşısında. Devrimin şeflerine karşı
suikaste doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak kalkışanları ezmesine kimsenin, hiçbir
şeyin engel olamayacağı, gücü her şeye yeten halkı unutmayınız.)
Guatemala örneğinin diğer bir yönü, Küba'ya silah sağlayanlara baskı yapıp
ülkemizi komünist ülkelerden silah satın almaya zorlamak ve yapılan suçlamaların
daha da şiddetlenmesine yol açmaktır. Fakat hükümetimizdekilerden birinin
söylediği gibi: “Bize komünist olduğumuz bahanesiyle saldırabilirler, fakat
bizi yok edemezler, çünkü budala değiliz.”
Böylece, tekeller için doğrudan saldın zorunluluğu kesinkes belirir (birçok olanaklar, bütün ayrıntılarıyla
tartışılmış ve IBM hesap makinelerinde incelenmiştir.) Fakat aklımıza
İspanya örneğini uygulayacakları geliyor: başlangıçta, kuşkusuz, deniz ve hava
güçleriyle iyice desteklenen, paralı askerlerden oluşan gönüllülerin yardıma
koştuğu sürgünleri bahane edeceklerdir. Yine bu adamlarından, kardeşlerimizden
bazılarını ve çok sayıda paralı askeri kıyılarımızda ölmeye gönderip, bununla,
tekellerin mutlu vatanlarını, bu “yıkıcı”, kardeşkanı döken savaşa müdahale
etmek istemediklerini, yalnızca Amerika'nın bu parçasının göklerini ve
denizlerini zırhlı gemileriyle, kruvazörleriyle, torpido botlarıyla,
denizaltılarıyla, uçak gemileri ve uçaklarıyla kontrol altında, bulundurmakla
yetineceklerini açıklamaya zorlayacak bir durum yaratmayı amaçlayan
Saint-Domingue gibi bir ülkenin doğrudan saldırısı da olabilir. Kıtadaki
barışın bu kıskanç gardiyanlarının Küba'ya faydalı olabilecek hiçbir geminin
geçmesine izin vermemesi ve "sağlam" uyanıklıklarının, Trujillo'nun bahtsız
ülkesinin taraftan olanlardan çoğu hatta hepsi tarafından yıkıldığını görmeleri
de olanaksız değildir. Aynı şekilde, “prestij sahibi bir Amerika devletleri
örgütü aracılığıyla -komünizmin- adamızda çıkardığı bu çılgınca savaşa” bir son
vererek ya da doğrudan doğruya örgüt adına barış getirerek, yeni bir Kore
örneği yaratıp kendilerine bağımlı olanların çıkarlarını koruyabilirler.
Belki de ilk darbeleri, bize değil, kıtadaki son desteğimizi ortadan
kaldırmak için Venezuela anayasal hükümetine indirirler. Böyle olursa,
sömürgeciliğe karşı savaşın merkezinin Küba olmayıp Bolivar'ın büyük yurdu
olması söz konusudur. Venezuela halkı, özgürlüklerini savunmak için, kesin bir
savaş verdiklerini, bozgunun en karanlık bir zorbalık yönetimi, zaferinse,
boyunduruk altındaki kardeş cumhuriyetlerin şimdiki durumu olan tekelci
mezarlıklarının sessizliğini halk savaşlarının alevinin parçalayabileceği
Amerikamızın geleceği olduğunu bilenlerin coşkusuyla ayaklanacaktır.
Düşmanın zafere erişmesi olasılığına karşı pek çok neden ileri sürülebilir;
fakat bunlardan ikisi en önemlileridir: bir dış sebep, 1960 yılındayız, bu
az gelişmiş, özgür halkların yılıdır. Bu yıl, baskı araçları ve zenginliklerin
sahipleri tarafından yönetilmekten başka bir geleceği olmayan milyonlarca
insanın seslerinin, sonunda, her zaman için kendini dinleteceği yıldır. Yine bu
yıl -bu, daha da güçlü bir iç sebeptir- Kübalıların altı milyonluk bir
ordusunun, toprağını ve devrimini savunmak için tek bir insan gibi silaha
sarılacağı yıldır. Savaş alanında, Direniş Ordusu, ülkenin her köşesinde
savaşan silahlı halkın bir parçasından başka bir şey olmayacaktır. Şehirlerde,
işçiler fabrikalarının önünde ölüm saçacak, kırlarda köylüler her ağacın,
devrimin onlara bağışladığı yeni sabanların bıraktığı her izin arkasından
istilacıların üzerine ölüm yağdıracaktır.
Bütün dünyada, uluslararası dayanışma, saldırıya karşı çıkan yüz
milyonlarca insanın göğsüyle barikat yapacaktır. Tekeller kurtlanıp kemirilmiş
temel direklerinin nasıl sarsılacağını, basın ajanslarınca hazırlanan
yalanlarının ördüğü örümcek ağının nasıl bir üflemeyle süpürülüp gittiğini
göreceklerdir. Fakat uluslararası halk öfkesini hesaba katmadıklarını
varsayalım, burada, içte ne olup bitecektir?
Göze çarpan ilk unsur ağır silahları olmayan hava ve deniz güçleri çok
zayıf olan, kolayca yara alabilecek olan adanın durumu bilindiğine göre, gerilla
kavramının ulusal savunma mücadelesine uygulanmasıdır. Kara birimlerimiz, Küba
devriminin çocuklarının bu şanlı yıllarında göstermeye yeterli oldukları bir
coşku ve şevkle, kararlılıkla savaşacaklardır. Fakat en kötü durumda, savaş
cephesinde ordumuzun parçalanmasından sonra, savaşçı birimler halinde
mücadeleyi sürdürmeye hazırız. Başka bir deyişle, bizim güçlerimizi yıkabilecek
büyük bir düşman gücü yığılması karşısında, ordumuz derhal, çok hareketli, kol
düzeninde, şeflerinin otoritesi sınırsız, merkez komutanlığının ülkenin herhangi
bir noktasından gerekli emirleri verdiği ve genel stratejiyi saptadığı gerilla
ordusuna dönüşecektir. Halkın bu örgütlü öncüsünün, yani Direniş Ordusu'nun son
savunma yeri dağlar olacak, büyük artçı ordu, yani tüm halk, kasabaların her
evinde, her yol üzerinde, ulusal toprağın her parçasında savaşmaya devam
edecektir.
Piyade birimlerimizin ağır silahı olmadığından eylemleri tanksavar savunma
ve hava saldırılarına karşı savunma üzerinde yoğunlaşacaktır. Çok sayıda mayın,
bazukalar ya da tanksavar el bombalan, çok hareketli uçaksavar toplar: yalnızca
bunlar, biraz güçlü olan silahlardır; bazı havan topları da unutulmamalıdır.
Otomatik silahlı piyadeler cephanelerinin değerini bilecek, buna büyük özen
göstereceklerdir. Ordumuzun her birimine, fişek doldurmak için özel yardımcılar
eşlik edecek, bunlar en güvenilmez durumlarda bile cephaneyi
koruyacaklardır.
Büyük bir yabancı gücün, ya da gizlice olsun, açıkça olsun bu büyük güç
tarafından desteklenen herhangi bir küçük gücün paralı askerlerinin eseri olan
bu tür bir işgalin ilk anlarında hava güçlerimiz büyük bir olasılıkla ağır
hasar görecektir. O halde, ulusal hava gücü tahrip edilecek, geride çalışabilir
durumda kalan uçaklar, keşif ya da ulaşım uçakları, her şeyden önce
helikopterler olacaktır.
Deniz gücünün yapısı da bu hareketli stratejiye göre yeniden
uygulanacaktır: küçük filikaların yüzeyi daha dardır ve hareketlilikleri
fazladır. Daha öncekilerde olduğu gibi bu durumda da düşmanın umutsuzluğu,
savaşabilecek sağlam bir şeye rastlamamaktan doğacaktır. Görünürde, yumuşak,
hareketli, içine nüfuz edilmez, geri çekilen ve her yönden darbe indirmekle
birlikte sağlam bir cephe oluşturmayan bir kitleden başka bir şey
olmayacaktır.
Bir cephe çatışmasında yenilse bile, halkın ordusunu bozguna uğratmak kolay
değildir. Halkın iki önemli unsuru, köylüler ve işçiler ondan yanadır.
Şimdiden, köylüler Pinar del Rio çevresinde dolaşan bir çeteyi durdurarak
etkili olduklarını kanıtladılar. Bunlar yerinde eğitilecek fakat takım şefleri
ve üstleri şimdi nasılsa öyle, yani askeri üslerde yetiştirilecektir. Buradan,
sayıları kadar kırsal mücadele merkezi oluşturmak üzere' ülkeyi bölümlere
ayıran otuz tarım geliştirme bölgesine dağılacaklardır. Köylüler, topraklarını,
toplumsal kazançlarını, yeni evlerini, kanallarını, su bentlerini,
bağımsızlıklarını, kısaca yaşama haklarını savunacaklardır.
Derhal, düşmanın ilerlemesine karşı kesin bir direnme gösterecekler, fakat
bu çok güçlü görünmeyecek, dağılacaklar ve her köylü gündüz sakin bir çiftçi,
gece ise düşman güçlerini korkutan faal bir gerilla olacaktır. Aynı süreç
işçiler için de tekrarlanacak; içlerinden en iyileri, sonradan arkadaşlarının
komutanlığını üstlenmek ve onlara savunma kavramlarını öğretmeyi yükümlenmek üzere
eğitilecektir. Kuşkusuz, her toplumsal kategori farklı görevler alacaktır:
köylü, klasik gerilla savaşı yürütecektir: iyi atış yapmayı, arazinin
engebelerinden yararlanmayı, hiçbir zaman cepheden savaşmadan kaybolmayı
öğrenmelidir. Modern şehrin oluşturduğu muazzam kalenin içinde bulunmak şansına
sahip olan fakat hareketliliği olmayan işçi, sokaklarda barikat kurmayı, içten
duvarlar delinerek açılan gedikler yardımıyla birbiriyle bağlantılı her ev
topluluğundan kale gibi yararlanmayı, "Molotof kokteyli" denilen müthiş silahı
kullanmayı, modern şehrin evlerinin oluşturduğu sayısız mazgallardan ateş
etmeyi öğrenmelidir.
Ulusal Polis'in ve şehirlerin savunulmasıyla yükümlü kuvvetlerin
desteğindeki işçi kitlesi, çok yıpratılacak bir silahlı güç oluşturacaktır.
Şehirlerdeki savaş kolaylık ve esneklik bakımından kırsal mücadeleye benzemez.
Bu halk savaşında pek çoğu -ya da pek çoğumuz- düşecektir. Düşman, halk artık
onlardan korkmamayı ve zayıf noktalarını öğrendiğinde hızla yok edilecek olan
tanklar kullanacaktır, fakat yine de bundan önce, yığınlarca kurban
verilecektir.
İşçi ve köylü örgütleriyle başka örgütler birleşecektir: Ön planda, direniş
ordusunun koordine ettiği ve yönettiği, öğrenci gençlik içinde en iyilerini
bağrında toplayan öğrenci milisleri, savaşa katılan genel gençlik örgütleri,
kadının varlığıyla önemli katkıları olan kadın örgütleri. Kadınlar, savaş
arkadaşları için çok büyük önemi olan yardımcı hizmetlerde çalışırlar: yemek
pişirmek, yaralılara bakmak, can çekişenlerin son kez rahat etmesini sağlamak
gibi. Silah arkadaşlarına, devrimin güç anlarında onları asla yalnız
bırakmayacaklarını kanıtlayacaklardır. Bütün bunlar geniş bir kitle
Örgütlenmesi çalışmasının, kitlelerin sabırla, tam anlamıyla eğitilmesinin
sonucudur. Bu eğitim ilk bilgiler üzerine kuruludur, fakat devrimin
gerçeklerinin mantıklı ve doğru açıklanması etrafında merkezlenir. Devrimci
yasalar incelenmeli, açıklanmalı, her kurulda, devrimin sorumlularının bir
araya geldiği her yerde, her toplantıda ele alınmalıdır. Kitleleri yönlendirmek
için, sürekli olarak okumak, şeflerin söylevlerini incelemek ve tartışmak
gereklidir, özellikle bizler için tartışılmaz şefin söylevleri önemlidir.
Kırda, ilk başkanımızın her zaman verdiği harikulade halk derslerini izlemek
üzere radyoların ya da televizyonların başında toplanılmalıdır.
Halkın politikayla, yani halkın artık yasa, kararname ve karar halini almış
olan kendi en aziz isteklerinin ifadesiyle olan ilişkisi, sürekli olmalıdır.
Karşı devrimin her türlü belirtisine karşı, devrimci uyanıklık sürekli
olmalıdır. Devrimci kitlelerin içinde kendi davranışlarına karşı uyanıklık,
devrimci olmayan ya da ilgisiz olanlarınkine karşı olduğundan daha katı ve
kesin olmalıdır. Devrimin oportünizmin tehlikeli yoluna girmesini görmek pahasına,
mevki ne olursa olsun, görüşleri ne olursa olsun, bir devrimci, dürüstlük ve
ahlaka karşı işlediği ağır suçlardan dolayı bağışlanamaz, çünkü o bir
devrimcidir. Cezası hafifletilebilir, daha önceki yararlılıkları da göz önüne
alınabilir, fakat suçu daima cezalandırılmalıdır.
Çalışmaya karşı büyük bir saygı kültü, özellikle ortak amaçlarla ortak
çalışmaya karşı saygı geliştirilmelidir. Yollar, köprüler, rıhtımlar, arklar
yapan, bu eylemleriyle devrime olan sevgilerini kanıtlayan okullu grupların gönüllü
müfrezeleri, büyük bir teşvik görmelidir.
Halkla uyum içinde bulunan, içinde kendisini yaratan işçi ve köylülerin
içtenlikle kaynaştığı, üstelik savaşın bütün özel tekniğini bilen, en kötü
olasılıklara karşı psikolojik bakımdan hazır olan bir ordu yenilmezdir, ölümsüz
Camilo Cienfuegos'umuzun şu doğru cümlesi: "ordu üniformalı halktır" sözü ordu
içinde cisimleştikçe ve haklı çıktıkça daha da yenilmez olacaktır. Bütün bunlar
sayesinde, tekellerin Küba "kötü örneğini" ortadan kaldırmak zorunluluğuyla
karşı karşıya bulunmalarına rağmen, geleceğimiz her zamankinden daha
aydınlıktır.
1960
1960
Ernesto Che Guevara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder