“Bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar. Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
Bitmedi daha sürüyor o kavga”
İnşamızın önceli TKP-ML Hareketi’nin önderlerinden İrfan
Çelik yoldaşı Davutpaşa zindanında katledilmesinin 38. yıldönümünde saygıyla
anıyor ve ondan öğrenerek daha iyisini kurmaya çalışıyor ve yarım bıraktığı
görevleri yerine getirmek için yoldaşları olarak ısrarlı bir savaşım
yürütüyoruz.
Bilindiği üzere asıl olan, bireyleri, içerisinde hareket
ettikleri, onları şekillendiren ya da fırsat ve olanakları yaratan tarihsel
çerçeve içerisinde kavramaktır. Bireyler ancak içerisinde hareket ettikleri
koşulları ve bu koşulların öne sürdüğü sorunları anladıkları ve bunların
üzerinde geldikleri ölçüde başarılı ve etkilidirler. Kendi rolünün bilincinde
olan birey, etkindir. Komünist hareketin yaşantısında ve gelişiminde belli
başlı büyük gelişme ve dönüşümün yaşandığı bir döneme damgasını vuran tarihsel
bir kişilik olarak önder komünist İrfan Çelik yoldaşın yaşam ve mücadelesinde
öğreneceğimiz çok şeyler vardır. Ama onun bütünlüklü portresini daha önceki
sayılarımızda yeri geldikçe verdiğimizden dolayı, burada kendimizi özel olarak,
irfan yoldaşın örgütçü niteliklerinden bazı yönleriyle sınırlı tutacağız.
İrfan yoldaş, her şeyden önce zor dönemlerin ve zor işlerin adamıydı.
İrfan yoldaş, her şeyden önce zor dönemlerin ve zor işlerin adamıydı.
İrfan Çelik yoldaş 1 Ocak 1950 yılında Yozgat’ın Yerköy
ilçesi Gültepe köyünde, yoksul ama milliyetçi ve muhafazakar bir ailenin çocuğu
olarak dünyaya geldi. İlk ve ortaöğrenimini Yerköy'de tamamladıktan sonra,
Tokat Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen okulu son sınıfından İzmir Yüksek
Öğretmen Okulu'na geçti. 1969'da İst. Üniversitesi Fen Fak. matematik-astronomi
bölümüne girdi. Devrimcileşmesi öğretmen okulu yıllarında başladı. Üniversite
yıllarında aynı zamanda aktif bir Dev-Genç'lidir. 1970’li yıllarda
Aydınlık-PDA saflarında mücadele eden İrfan yoldaş, 1972 yılında İbrahim
Kaypakkaya yoldaşın önderliğinde kurulan TKP-ML Hareketi saflarında mücadele
etti.
O, 1968'ler üniversite gençliğinin anti-emperyalist ve
faşist çetelere karşı devrimci kavgasında ilk sınavını verdi, ardından 12 Mart
faşizminin kara günlerinde, Kaypakkaya yoldaşın yaktığı komünist devrimci ateş
ışığına koştu ve 12 Mart döneminde, zindan ve mahkemelerde hareketimizin onuru
oldu. O, 12 Mart zindanlarında örgütümüzü yeniden toparlayıp ayağa kaldıran
öncü yoldaşlar arasındaydı. Zor dönemler ve zor işler, işkence ya da
cezaevleri mücadelesi olabileceği gibi 1976 dogmatik hizbi ve 1978 Ağustos
tasfiyeci hizip bölünme anıda olabilir.
O'nun kararlılığı ve kendine güveni, sabır, hoşgörü ve uzlaşmaz bir şekilde yürütülen sonuç alıcı bir mücadele olarak şekillenir. Mütevazi, alçak gönüllü ve çalışkandır, herkes gibidir, yani bizden biridir, ama saygınlığı ve inandırma gücüyle gerçek bir otoritedir. Nisan 1979 Konferansı'na önderlik eden yoldaş, konferansın ardından genel sekreterlik görevini üstlendi.
25 Haziran 1980 de İstanbul da yakalandı. Ağır işkencelere maruz kalmasına rağmen işkencede önderi Kaypakkaya’nın ser ver sır verme direniş hattını ileriye taşıdı. Tutuklanıp Davutpaşa zindanına kapatıldı. Zindanda devrimcilerin temsilcisi olarak yine ön saflarda direnişi örenlerdendi. 12 Eylül faşist askeri darbenin ardından Davutpaşa zindanında yeniden işkenceye alındı. 14 Eylül 1980 yılında Davutpaşa zindanında işkenceyle katledilerek intihar etti süsü verildi.
O'nun kararlılığı ve kendine güveni, sabır, hoşgörü ve uzlaşmaz bir şekilde yürütülen sonuç alıcı bir mücadele olarak şekillenir. Mütevazi, alçak gönüllü ve çalışkandır, herkes gibidir, yani bizden biridir, ama saygınlığı ve inandırma gücüyle gerçek bir otoritedir. Nisan 1979 Konferansı'na önderlik eden yoldaş, konferansın ardından genel sekreterlik görevini üstlendi.
25 Haziran 1980 de İstanbul da yakalandı. Ağır işkencelere maruz kalmasına rağmen işkencede önderi Kaypakkaya’nın ser ver sır verme direniş hattını ileriye taşıdı. Tutuklanıp Davutpaşa zindanına kapatıldı. Zindanda devrimcilerin temsilcisi olarak yine ön saflarda direnişi örenlerdendi. 12 Eylül faşist askeri darbenin ardından Davutpaşa zindanında yeniden işkenceye alındı. 14 Eylül 1980 yılında Davutpaşa zindanında işkenceyle katledilerek intihar etti süsü verildi.
TKP-ML Hareketi’nin 75-80 döneminde gerçekleştirdiği
bütün önemli dönüşüm ve ilerlemelere onun devrimci otoritesi sinmiştir, bu
süreci onsuz anlamak ve açıklamak olanaksızdır. İrfan yoldaş bir örgütçü olarak
her şeyden önce örgütü, kadro ve olanakları tanımaya borçludur. O, örgütü
avucunun içi gibi bilir, kadroları birer birer tanır ve daima kadrolara büyük
değer verirdi. İrfan yoldaşın başarısını hazırlayan özel niteliklerden birisi,
kuşkusuz daima bir örnek oluşturan kadrolarla ilişki tarzıdır. Kadroları anlama
ve çözümleme yeteneği, kadrolarda yarattığı güven duygusu belirleyicidir. İster
bireysel, ister özel olsun, ister siyasal mücadele ve örgüt çalışmasına dair
olsun, açamayacağınız, onunla tartışamayacağınız sorunlar olamaz, dahası onunla
tartışmada zevk alırdınız. Doğal olarak bir örgütçü birleştirici olmalıdır.
Birleştiricilik İrfan'ın, özel yeteneklerinden birisidir.
Birleştiricilik, etkin ve dönüştürücü bir kavramdır. İrfan yoldaş komünist bir
önder olarak bir kavga adamıdır, bir dava ve ilke adamıdır. Böyle olduğu
içindir ki, hata ve zaaflarla uzlaşması da beklenmez. İçerik ve biçimde
sektarizme düşmeksizin hata ve zaaflarla mücadeleciliği koruyan bir
birleştiricilik, etkin ve dönüştürücü olan birleştiricilik budur.
Ve bu İrfan yoldaşın özel yeteneğidir. Kadrolarla ilgilenen, örgütler kuran, örgütleri işleten, yani hazır materyali kalıba döken birey olarak, en geniş anlamıyla bir örgütçü olan İrfan yoldaş, genel olarak devrimci teoriye karşı ilgisiz olmadığı gibi, özel olarak hemen her dönemde örgütlenme ve çalışma tavrıyla ilgili sorunlarla teorik yönüyle uğraşmıştır. Yani onun örgütçülüğü bu alanda teorik ve pratik çalışmanın tamamlayıcısı kopmaz bir birliği olarak karşımıza çıkar.
Ve bu İrfan yoldaşın özel yeteneğidir. Kadrolarla ilgilenen, örgütler kuran, örgütleri işleten, yani hazır materyali kalıba döken birey olarak, en geniş anlamıyla bir örgütçü olan İrfan yoldaş, genel olarak devrimci teoriye karşı ilgisiz olmadığı gibi, özel olarak hemen her dönemde örgütlenme ve çalışma tavrıyla ilgili sorunlarla teorik yönüyle uğraşmıştır. Yani onun örgütçülüğü bu alanda teorik ve pratik çalışmanın tamamlayıcısı kopmaz bir birliği olarak karşımıza çıkar.
Örgüt bir araçtır. Politik çalışma ve mücadelenin öne
sürdüğü görevle gerçekleştirmenin aracı siyasal gelişmeleri anlama, yorumlama,
sonuçlar çıkarma ve siyasal liderliği anlama yeteneği göstermeyen bir kişi,
asla esaslı bir örgütçü olamaz. Politik bakımdan birleştirici de olamaz. İrfan
yoldaş ileri bir öngörüye ve sezgiye, siyasal olayları anlama ve analiz etme
gücüne sahiptir. O önce politik bir önderdi ve bir örgütçü olarakta dikkatini
asla politik önderlikten ayırmazdı.
Bir örgütçünün başarısının olmazsa olmaz koşulu
kadrolarla ilişki tarzı ve kadro politikasıdır. Doğrudan önderlikle görevli ya
da bir örgütçü liderle kadrolar arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde
kurulması, ancak kadro politikasının ve ilişki tarzının doğruluğu temelinde
olabilir.
İrfan yoldaş ister 76. dogmatik Partizan hizbi ve
bölünmesi, ister 78. tasfiyeci hizbi döneminde ve zaman zaman ortaya çıkan
küçük çaplı kopuşlarda bu alandaki özel nitelikleri nedeniyle adeta tek başına
bir örgüt gibi etkide bulunabilmiştir. Önyargısızlığı, kadroları dinleme ve
anlama yeteneği, çözümleme gücü, ilişkilerdeki hoşgörü, seviyelilik ve sabrı,
yoldaşlara karşı sevgi ve bağlılığı, onun ilkeli mücadelesiyle, bilgi ve
deneyimiyle birleştiğinde, başarılı bir örgütçünün en önemli aracı olan doğru
kadro politikası olarak şekilleniyor.
Kuşkusuz burada İrfan yoldaşın örgütçü yeteneklerinin
ancak bir bölümünü aktarabildik. Ancak irfan yoldaşın davasının sürdürücüleri
olarak ölümünün 38. yıldönümünde komünist önder İrfan Çelik yoldaşı bir kez daha
anarken, On’dan öğrenip ve O’nun gibi iyi örgütçüler olmayı başarmalıyız. Aksi
halde devrimci ve komünist hareketi kitlelerden koparılmış ve içe kapanmış
durumundan çıkarmanın çok zor olacağını belirtmeliyiz.
Komünist önder İrfan Çelik ölümsüzdür!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder