Zorluklara karşı inatla ve ısrarla savaşım yürüterek
komünist hareketi yeniden ayakları üzerine dikme savaşımının üzerinde 23. yıl
geçti. Elbette bir kişinin yaşamı bakımından 23. yılın pek fazla olduğu
söylenemez. Ama örgütlü savaşım bakımından 23. yılın hiçte az bir zaman olmadığını
söyleyebiliriz. Kuşku yok ki İnşa'mız kitle mücadelesinin gelişip güçlendiği ve
yığınların devrimci harekete aktığı bir dönemde zincirleri kırarak ortaya
çıkmadı.
Bireylerin ve ezilen yığınların insan davranışının en yüksek biçimlerinden birisi olarak kendi özgürlüğünü ortaya koymasında somutlaşan özverinin en yüksek görüngüsü, tarihteki her önemli gelişme ve ilerlemenin altındaki imzadır. Mahirler, Denizler yaşamlarını ortaya koyarak devrimci idealleri için ölümlere meydan okumuşlar ve daha sonraki devrimci kuşakların eğitimi için etkili bir gelenek bırakmışlardır. İbrahimler, Ali Haydarlar, Meraller, Ahmet Muharremler, İrfanlar, vb. yakın tarihin bu ilk komünist kuşağı, komünist hareketin temelini aynı zamanda kendilerini ortaya koyarak da atmışlardır. Yetmişlerin devrimci kuşağı, devrimci ve komünist kahramanlar, kendilerinden sonrasının temellerini, devrimci eylemlerine bir bakıma damgasını da vuran kendini ortaya koyma, kendilerini feda etme ruh ve davranışıyla da, bükülmez devrimci iradeleriyle de döşemişlerdir.
Fedakarlık, her komünistin alnında taşıdığı onur nişanıdır. Devrimciliğin adıdır fedakarlık. Zira bizim gibi bir ülkede komünist devrimci, kavgayı omuzlayan, toplumsal idealleri uğruna daima kendinden veren insandır. Uykusundan, yemesinden, içmesinden, giyinmesinden, rahatından, çocuklarına, eşine, anne ve babasına ayırabileceği zamandan veren, sürekli ve daima fedakarlık örneği olma çizgisinde duran, vererek yükselen, insanlığı yükselten, bu yoldan tam olarak özgürleşen insandır.
Fedakarlık, komünist militanın devrimci moralini ve kararlılığını, mücadele ve çalışma gücünü yükseltmeye, öncelikli hedefleri arasında yer vermektedir. O halde, komünist hareketin yürütmekte olduğu fedakarlıkla çalışmayı geliştirme, devrimci çalışmanın her cephesinde devrimci çalışmanın bütün örgütçüleri ve yürütücüleri, kendi alanlarında çalışmayı planlama, olanaklarını en geniş çerçevede ve sıkı bir biçimde örgütleme ve sürdürmede, bireyci ve bencil yaklaşımlarla savaşmada, enerji ve alışkanlıklarıyla, fedakarlıklarıyla yığınlara örnek teşkil etmelidirler.
Çünkü güçlerin tam seferberliği olmadan politik olarak ileri gitmek, proleter ve emekçi yığınların önderi olarak gelişmek düşünülemez. Özveri taarruzunun siyasal sihri, fiili hareket tarzı olarak, eylemli davranış olarak İnşa’yla çeperi arasındaki ilişkiyi pekiştirip özdeşleşme düzeyine yükselterek, siyasal kuvvetini büyütmesinde yarıyor. Burada örgütlülük düzeyinin yükseltilmesinin oynayacağı rolün büyük önemi herkes tarafından açık olmalıdır. Öyle ki, özverinin zaferinde ulaşmadığı ilişkilerini düzenlemediği tek bir kişi kalmamalıdır. Dahası bütün ilişkilerin harekete geçirilmesi yoluyla komünist hareket daima geniş bir alana ulaşarak, bağlarını ayarak etkisini geliştirmelidir.
21 Ağustos 1995 yılında KP-İÖ bir avuç komünist tarafında
yokluk, yoksunluk ve zorluklar ortamında kuruldu. İnşa'mız kuruluşundan itibaren
hem faşizm ve hem de MLKP oportünist önderliğinde ağır saldırı, operasyon ve
baskılarıyla yüz yüze kaldı. Belki de hiç bir devrimci hareketin maruz
kalmadığı azgın saldırı ve pusularla yüz yüze kaldık. Her şeye rağmen bu faşist
ve gerici kuşatmayı komünist fedakarlık ve devrimci iradeyle püskürtüp, devrim
ve sosyalizm savaşımına sıkıca sarılarak, devrim ve sosyalizmde iddiasını
ortaya koydu. Hem içte yaşanana ihanetler, kaçkınlara ve düşkünlükler gerekse
faşizmin ve MLKP’nin bir birini tamamlayan gerici saldırıları daha hızlı
gelişip güçlenmemizi olumsuz yönde etkiledi. Ama her defasında darbeleri ve
ihanet yaralarını sarmasını başaran ve feda ruhu için canla başla sarılıp
komünist hareketi ete kemiğe büründürmeye çalışan KP-İÖ savaşçıları, asla
iddialılıklarında geri durmadılar.
Gelinen durumda İnşa'mız örgütsel pratik olarak geliştirip
büyütme ve devrimcin öncüsü konumuna yükseltme zamanıdır. Dahası, devrimci
hareket her bakımdan silkinip ayağa kalkma bakımından önemli bir eşikten
geçiyor. Devrimci hareket ölü toprağını üzerinde atması, silkinip ayağa
kalkması ve sınıflar savaşımına aktif olarak müdahale etmesi için her bakımdan
eski alışkanlıklara vurarak, bütün enerjisini açığa çıkarıp kamçılayarak feda
ruhunu canlandırması ve çalışmalarda kendiliğindenciliği yere çalarak, devrimci
iradeyi konuşturması gerekiyor. Bunun için feda ruhu içinde öne atılarak
kitlelerin arasına dalıp onları örgütleyip-mücadeleye seferber ederek yeni bir
soluk getirmek, devrimci ve komünist hareketin önünde acil bir görev olarak
duruyor.
Peki, "özveri" ya da "fedakarlığın", insanlık tarihinin gelişimindeki büyük ve belirleyici rolünü vurgulamak bir abartma olarak değerlendirilebilir mi? Bizce hayır. Çünkü bütün büyük devrimlerin patladığı nokta, yığınların kendilerini feda etmeye hazır oldukları tarihsel sıçrama anları olmuştur. Yığınların kendini feda etme bilinç ve iradesi, muazzam bir devrimci enerji, yaratıcılık ve kahredici bir kuvvet olarak on yılların tarihini ve gelişimini günlere ve hatta saatlere sıkıştırır. Bu kendini yok etme bilinç ve iradesi, yığınları muazzam şekilde özgürleştirir, eskiye bağlayan gelenek, alışkanlık, düşünce ve davranış kalıplarını parçalar atar ve toplumu her bakımdan yenileştirmede ön açıcı rolünü oynar.
Peki, "özveri" ya da "fedakarlığın", insanlık tarihinin gelişimindeki büyük ve belirleyici rolünü vurgulamak bir abartma olarak değerlendirilebilir mi? Bizce hayır. Çünkü bütün büyük devrimlerin patladığı nokta, yığınların kendilerini feda etmeye hazır oldukları tarihsel sıçrama anları olmuştur. Yığınların kendini feda etme bilinç ve iradesi, muazzam bir devrimci enerji, yaratıcılık ve kahredici bir kuvvet olarak on yılların tarihini ve gelişimini günlere ve hatta saatlere sıkıştırır. Bu kendini yok etme bilinç ve iradesi, yığınları muazzam şekilde özgürleştirir, eskiye bağlayan gelenek, alışkanlık, düşünce ve davranış kalıplarını parçalar atar ve toplumu her bakımdan yenileştirmede ön açıcı rolünü oynar.
Bireylerin ve ezilen yığınların insan davranışının en yüksek biçimlerinden birisi olarak kendi özgürlüğünü ortaya koymasında somutlaşan özverinin en yüksek görüngüsü, tarihteki her önemli gelişme ve ilerlemenin altındaki imzadır. Mahirler, Denizler yaşamlarını ortaya koyarak devrimci idealleri için ölümlere meydan okumuşlar ve daha sonraki devrimci kuşakların eğitimi için etkili bir gelenek bırakmışlardır. İbrahimler, Ali Haydarlar, Meraller, Ahmet Muharremler, İrfanlar, vb. yakın tarihin bu ilk komünist kuşağı, komünist hareketin temelini aynı zamanda kendilerini ortaya koyarak da atmışlardır. Yetmişlerin devrimci kuşağı, devrimci ve komünist kahramanlar, kendilerinden sonrasının temellerini, devrimci eylemlerine bir bakıma damgasını da vuran kendini ortaya koyma, kendilerini feda etme ruh ve davranışıyla da, bükülmez devrimci iradeleriyle de döşemişlerdir.
Fedakarlık, her komünistin alnında taşıdığı onur nişanıdır. Devrimciliğin adıdır fedakarlık. Zira bizim gibi bir ülkede komünist devrimci, kavgayı omuzlayan, toplumsal idealleri uğruna daima kendinden veren insandır. Uykusundan, yemesinden, içmesinden, giyinmesinden, rahatından, çocuklarına, eşine, anne ve babasına ayırabileceği zamandan veren, sürekli ve daima fedakarlık örneği olma çizgisinde duran, vererek yükselen, insanlığı yükselten, bu yoldan tam olarak özgürleşen insandır.
Devrimcinin yaşama korkunç bağlılığı ve büyük yaşam
sevgisi ile yaşamın küçük ya da büyük zevklerinden fedakarlık edebilme ruh ve
yeteneği arasında hiçbir çelişki yoktur. Elbette devrimci, çileci/çilekeş
değildir; ama yüksek toplumsal idealleri uğruna yürüttüğü mücadelenin
fedakarlık gerektirdiğini bilir ve hazırdır.
Devrimcilerin yaşam biçiminin temel bir çizgisi olarak,
idealleri uğruna savaşma özgürlük tutkusu ve komünist hareketi yükseltme ve
zaferi hazırlama çalışmasındaki fedakarlık, bir şeyler vererek mücadelenin
ilerletilmesine, düşmana darbeler indirilerek yenilgisini hazırlamasına katkı,
sevinç ve mutluluk kaynağıdır komünist devrimci için. Komünist devrimcilerin
kendi bireysel özvarlığını toplumsal devrim uğruna ortaya koyuşu, fedakarlığın
en yüksek biçimidir. Bu bilinç ve iradeye, bu yüksek moral gücüne sahip olan
komünist devrimci, er zor, en riskli görevleri omuzlama yeteneğine sahiptir
Onun kişilik ve davranış çizgisinde küçük hesapların birini bulamazsınız.
Ne çok insani bir ihtiyaç olarak görülen ama daima geri
çeken ve körelten günlük düzenli yaşam arayışının ve ne de bencilliğin aşağılık
belirtilerini bulabilirsiniz onda. Özveri özgürleştirir dedik. Devrimcileri
destekleyen, devrimci duygularını ifade eden, açıklamalarında "bu kavgada
ben de varım" diyen, ama en küçük bir bedel ödemeye bile hazır olmayan
adamın özgür olduğu söylenemez. Devrimci geçinen bu kişi, bir devrimci lafazan,
bir gevezeden başka bir şey olamaz. Belki ilk anda görünmeyen sayısız bağlarla
geri ve sıradan şeylere bağımlıdır. İşte bu bağımlılıklar ancak özveriyle
kırılabilir. Fedakarlık bilinç ve duygusu, bireyle amaçları arasında, yaşam
biçimi ve davranışlarında bir özdeşleşme yaratır.
Fedakar olmadan, bu özdeşleşme gelişemez ve kişinin
özgürleşmesi dumura uğrar. Yüksek toplumsal ideallerimiz uğruna yürüttüğümüz
devrimci kavganın gerektirdiği devrimci fedakarlık çizgisinde duran, özverinin
en yüksek biçimlerine kendini hazırlayan komünist devrimci, her bir konuda şu
ya da bu kaygının, korkunun tutsağı olmaz. Davranışlarını, sahip olduğu değer
yargıları, programatik ve teorik kavrayışı, politik analiz yeteneği yönetir;
düşmanı çatlatan, dostlarının sevgi ve sempatisini, hayranlığını kazanan müthiş
bir çalışma temposuna, tükenmez bir enerjiye ve çevresine ışık saçan yüksek bir
devrimci morale sahiptir.
İnşa'mız, bugünlere yoldaşlarımızın, işçi, emekçi ve
gençlerin özverileriyle taşınmıştır. Onu işçi sınıfı ve çalışan milyonların
gerçek politik lideri, devrimin hazırlayıcısı, örgütleyicisi ve önderi haline,
fedakar, iradi ve bilinçli çalışmalarımızla İnşa'nın kadroları getireceğiz. Buda
biz İnşacıları, burjuva toplumun ideolojik özü olan bireycilik ve bencilliğe
karşı her cephede savaşmakla yükümlü kılıyor. Komünist hareket, saflarında
devrimci fedakarlık bilinç ve ruhunu düşüren, devrimci morali bozan burjuva
bireyciliğin etkilerinin yeşermesine ve yaşam bulmasına asla izin veremez.
Fedakarlık, komünist militanın devrimci moralini ve kararlılığını, mücadele ve çalışma gücünü yükseltmeye, öncelikli hedefleri arasında yer vermektedir. O halde, komünist hareketin yürütmekte olduğu fedakarlıkla çalışmayı geliştirme, devrimci çalışmanın her cephesinde devrimci çalışmanın bütün örgütçüleri ve yürütücüleri, kendi alanlarında çalışmayı planlama, olanaklarını en geniş çerçevede ve sıkı bir biçimde örgütleme ve sürdürmede, bireyci ve bencil yaklaşımlarla savaşmada, enerji ve alışkanlıklarıyla, fedakarlıklarıyla yığınlara örnek teşkil etmelidirler.
Somut sınırları belli bir fedakarlık ruhu kitle
çalışmasında hücumunda, bağlantı kurulan, ulaşılan insan sayısı, rakamlarla
ifade edilen sonuçlar vb. önemsiz şeyler değildir. Ama bunları, gerçek
anlamlarına kavuşturan ve asıl önemli olan da, bu eylemin ideolojik ve siyasal
içeriği ve örgütleyiciliğidir. Komünist hareketi kuşatıp saran, sempati ve
sevgi duyan, destekleyen çeperinde, bireyci ve bencil yaklaşımlarla mücadelede
zayıf kalındığı, pek çok bakımdan düşük bir fedakarlık düzeyinin olduğu
bilinmektedir. Bunun içindir ki devrimci yığın çalışmasının ideolojik içeriği,
her şeyden önce, komünist hareketin içerisinde hareket ettiği çeperindeki
bencil ve bireyci yaklaşımlarla mücadele yoluyla, fedakarlık bilinç ve ruhunun
geliştirilmesini, çeperin İnşa'yı sahiplenme ve onunla özdeşleşme düzeyinin
yükseltilmesini kapsamalıdır.
İnşa'ya faydacı yaklaşanlarla, parazitlerle, İnşa’ya
adeta bir ekmek kapısı gibi görenlerle hesaplaşmak da buna dahildir. Şu yalın
ve katı gerçek, İnşa'yı sarıp kuşatan herkese kavratılmalıdır; küçük ya da
büyük, az ya da çok, öncünün geliştirilebilmesi ve mücadelenin ilerletilmesi,
çok değişik biçimlerde sayısı bedeller ödenmesini gerektiriyor. İnşa, herkesten
kendine düşeni tereddütsüz yapmasını, mücadeleye bütün olanaklarını sunmasını,
olanakları, ilişki ve bağlantılarıyla olduğu gibi yetenekleriyle de
verebileceğinin en fazlasını vermesini istiyor.
Çünkü güçlerin tam seferberliği olmadan politik olarak ileri gitmek, proleter ve emekçi yığınların önderi olarak gelişmek düşünülemez. Özveri taarruzunun siyasal sihri, fiili hareket tarzı olarak, eylemli davranış olarak İnşa’yla çeperi arasındaki ilişkiyi pekiştirip özdeşleşme düzeyine yükselterek, siyasal kuvvetini büyütmesinde yarıyor. Burada örgütlülük düzeyinin yükseltilmesinin oynayacağı rolün büyük önemi herkes tarafından açık olmalıdır. Öyle ki, özverinin zaferinde ulaşmadığı ilişkilerini düzenlemediği tek bir kişi kalmamalıdır. Dahası bütün ilişkilerin harekete geçirilmesi yoluyla komünist hareket daima geniş bir alana ulaşarak, bağlarını ayarak etkisini geliştirmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder