Yoldaşlar, içtenlikle belirtmeliyim ki, bugün can
yoldaşım Yücel hakkında bu satırları yazmak hakikaten bana zor geliyor. Bu
zorluk, hem onun komünist özelliklerini iyi anlatamama korkumdan, hem de o
yoldaşın öldüğünü kabullenemeyişimdendir.
Yücel yoldaşla 1979 Haziran ayında, ikimizin de yeni
atanmış olduğu bir Hareket Komite toplantısında karşılaştık. Da ha önce
karşılaşmadığımız gibi, hakkında önceden hiçbir bilgiye de sahip değildim.
İlk dikkatimi çeken şey, toplantı yaptığımız evdeki
taraftarlarımızla olan ilişkileriydi. Yücel’in aileden biri ya da yakınları
olabileceğini düşündüm. Ama az bir zaman geçtikten sonra tahminlerimde
yanıldığımı, Yücel'in o aileden biri olmadığını fark ettim. O'nun ilk belirgin
olumlu özelliğini yakalamıştım. Bu, O’nun emekçi yığınlarla olan sıcak ve yakın
bağlantısı ve onlar üzerindeki dost ve yoldaşça etkisiydi. Tam da bir komünist
yönetici de aranması gereken iyi bir özelliğe sahipti.
Biz daha toplantıya başlamadan o yoldaşın yarattığı sıcak
iletişim ortamında, sanki yıllardır birlikte çalışmışız gibi bir ortamda
kendimi buldum. Ve o ölçüde de hemen yakınlaştık. Çok rahat bir ortamda,
yoldaşlık ilişkilerinin derin sıcaklığı içinde, toplantıya başlama imkânını
elde ettim. Toplantı başlangıcında yönetici yoldaşın verdiği bilgilerden anladım
ki, bu yoldaş, tüzüğümüze göre daha 6 aylık aday üyelik sürecini tamamlamadan,
MK özel kararıyla doğrudan üyeliğe alınmıştı.
Bu, o yoldaşın aldığı görevlerdeki başarısını ve
mücadeledeki istikrarlı ve yan ısıra hızlı gelişmesini simgeliyordu. Ben, o zaman
hem duygulandım, hem de böyle bir yoldaşla birlikte çalışma imkânına sahip
olduğum için gururlandım.
Yücel yoldaş hakkında verilen bilgilerden çıkardığım bir
başka gerçekte o yoldaşın çekirdekten sağlam bir devrimci kişilik edinerek
gelişmesidir. 0, daha ortaokul yıllarında Hareket'imiz kadro ve militanlarının
Malatya'da faşistlere karşı yürüttüğü mücadelede yer almış ve küçük yaşlardan
itibaren aldığı görevler içerisinde devrimci gelişimini sağlamıştı. Yücel
yoldaş komite toplantısında büyük bir bölgenin örgütlenmesinin sorunları ve
diğer siyasal sorunlar tartışılırken, fikirleriyle, önerileriyle ne kadar
ilgili olduğunu bu görevin üstesinden gelebilecek inisiyatif, kararlılık ve
örgütleyici yeteneklere sahip olduğunu gösteriyordu. O, yapılan bütün komite
toplantılarında, örgütün ve yoldaşların hatalarına karşı yapıcı bir
eleştiricilik tavrı göstermiş ve çalışmaların geliştirilmesi için yoğun bir
çaba içerisinde bulunmuştur.
Yücel yoldaşla olan birlikteliğimiz içerisinde ve kendisi
hakkında gelen bilgiler çerçevesinde, hatalarına karşı en ufak bir tutuculuk
örneği göstermediğini, son derece mütevazı ve hatalarına karşı mücadeleci
davrandığını yaşayarak gördüm. Ki, zaten bu tutumu onun hızlı gelişme
dinamiklerinden biriydi. Bu çalışmalarda gösterdiği çalışkanlığı, fedakârlığı
ve enerji dolu yapısıyla birleştiğinde geleceğin daha iyi bir örgütçüsü ve
önderi olacağını sergiliyordu. Yücel yoldaşla bir yılı aşkın bir süre birlikte
aynı komitede çalışma. İmkânına ve şansına sahip oldum. Çalışma alanlarımız her
ne kadar farklı da olsa nispeten sık sayılabilecek aralıklarla bir araya
gelebiliyorduk.
Yukarda belirttiğim gibi, Yücel yoldaş; Antep gibi örgüt
çalışmalarımız açısından büyük önem taşıyan bir alanın doğrudan başına
getirilmiş, Nisan Konferansı'nın çizdiği perspektif doğrultusunda işçi sınıfı
içinde yoğunlaşma çalışmasına bizzat önderlik etti. Bu çalışmanın bir ürünü
olarak Antep'te gerçekleşen birçok grevin, özellikle de Güneydoğu Birlikleri’nde
ki büyük grevin fiili önderliğini Hareket'imiz kadro ve taraftarlarıyla
birlikte üstlendi. Yücel yoldaş, ağır sıkıyönetim koşullarında, devrimci
yığınsal mücadelenin daha fazla geliştirilmesi için diğer yoldaşlarıyla
birlikte aktif siyasal etkinlikleri gerçekleştirebilmişti. O, resmi ve sivil
faşist güçlerin; örgütümüze ve halka karşı saldırılarına siper olmuş, dahası
faşist yuvaların ve mihrakların dağıtılması çalışmasını bizzat yönetmiştir.
Yoldaş, faşist güçlere karşı baş eğmez direnişi örgütlemeye çalışırken, PKK’nin
gerici silahlı saldırı ve komplolarıyla defalarca yüz yüze gelmiş, bu karşı
devrimci saldırılardan kıl payı sıyrılabilmişti.
Yücel yoldaşın yoldaşlarıyla olan ilişkileri,
yoldaşlarına ve davaya olan bağlılığı her şeyin üzerindeydi. O, en zor, en
tehlikeli görevler söz konusu olduğunda hemen kendisini önerir ve öne çıkartıp
Yoldaşı, yaşamında derin bir şekilde etkileyen en önemli olay, Hareket'imizin
önderlerinden Münir Dışkaya yoldaşın acı kaybıydı. O, herkesten çok, yıllarca
birlikte olduğu, birlikte savaştığı bir yoldaşı kaybetmenin acısını derinden yaşıyordu.
Münir yoldaşın yeri Yücel'in yanında farklıydı. O, O'nun için hem bir önder,
hem bir siper arkadaşı, hem de iyi bir dostuydu. Her fırsatta Münir yoldaşın
mezarını ziyaret eder, O'na saygı duruşunda bulunur ve kavga andı içerdi.
Yücel yoldaş, Marksizm-Leninizm 'e yaşamı boyunca bağlı
kaldığı gibi, Marksizm-Leninizm'e yönelik saldırılara karşı da kararlılıkla
mücadele etti. En başta ideolojik yozlaşma ve örgütsel mücadeleden kaçış
şeklinde kendisini ortaya koyan ve Antep'te de ortaya çıkan ''Tanrı arayıcılığı''
olmak üzere, Mao Zedung revizyonizmine, modern revizyonizme, reformizme,
maceracılığa ve Kürt milliyetçiliğine komünist bir bakış açısıyla karşı koydu,
mücadele etti. O, geniş çaplı görevlerin altında araştırma, incelemeye yeterli
zamanı bulamamasına rağmen her fırsatı değerlendirerek Marksist bilgisini
derinleştiriyor ve örgütümüzün kadro ve taraftarlarının eğitimine de özel bir
önem veriyordu.
Ben 1980 Ağustos ortalarında başka bir göreve atandım.
Bölgeden ayrılmadan önce uzun bir süre görüşme olanaklarının olamayacağı için
çeşitli yoldaşları ve Yücel yoldaşı görmeden ayrılmayacağımı söyledim. Yücel
yoldaş da, benim başka bir göreve atandığımı duyunca hüzün duymuş ve beni
gömmeye gelmişti. Birbirimizi uzun süre göremeyeceğimizi bildiğimizden olacak,
kol kola, sarmaş dolaş, son derece üzüntülü bir şekilde Düztepe sokakların da
bir süre dolaştık, sohbet ettik. Ayrılık anı geldiğinde, her ikimizin de
gözlerine yaşlar inmişti. Sımsıkı bir şekilde kucaklaştıktan sonra istemeyerek
de olsa birbirimizden ayrıldık. Yücel yoldaş ben gözden kayboluncaya kadar
olduğu yerde durup beni gözledi.. Ben ise fazlaca arkama bakmamaya cesaret
edemeden ağlamaklı ve çok karışık duygularla uzaklaştım. Uzun yolculuğum
boyunca Yücel'le ve diğer yoldaşlarla olan ilişkilerim bir film şeridi gibi
gözlerimin önünde geldi. Gece,18 saatlik yolculuk boyunca gözüme uyku da
düşmedi.
Yücel yoldaştan ayrıldıktan üç ay sonra acı ölüm haberini
öğrendim. Gerçek ismini bilmiyordum. Muzaffer öldürülmüş diye duymuştum. Muzo
diye hitap ettim, Yücel'in ölümü beni anlatamayacağım şekilde etkiledi. Kendime
hâkim olamayarak bir odaya çekilip, gözyaşlarımı diğer yoldaşlardan gizlemeye
çalıştım.
Yücel yoldaş, bir başka yoldaşla Antep'in bir köyünden
gelirken asker ve polislerin alçakça kurduğu pusuya takılıyor ve çatışmadan
sonra yaralı olarak ele geçiriliyor. Yarası ağır olmayan Yücel yoldaş,
polislerce hastaneye kaldırılıyor ve burada hemen sorguya ve işkenceye
alınıyor. Sorgudan bir şey çıkaramayacaklarını anlayan faşist katiller çıkar
yol olarak Yücel yoldaşın ki yoldaşımıza ihaneti kabul ettiremeyip, acze düşen
faşist iblisler yoldaşı öldürmeye kalktıklarında, O'nun gür sesiyle haykırdı ''Kahrolsun faşist diktatörlük”, Yaşasın
TKP-ML Hareketi!” şiarlarıyla bir defa daha komünist kararlılık karşısında
yenilgiyi tadıyorlardı. Yücel yoldaşın kurşun sesleri arasında haykırdığı
şiarlar, o günkü hastane personelinin zihinlerinde canlılığını korumaktadır.
12 Eylül gibi faşist karşı-devrimin şaha kalktığı
koşullarda, O, en ufak bir tereddüt göstermemiş, faşizme duyduğu nefreti
mücadeleye dönüştürmüş, iyi bir komünist yönetici gibi görevlerine dört elle
sarılmış ve bu uğurda yaşamını ortaya koymuş seçkin bir komünist ve kavga
adamıdır. Devrimin ve sosyalizmin başarısı yoldaşların varlığına ve mücadelesine
bugün her zaman- kinden daha çok ihtiyaç duymaktadır. Komünist kadrolar,
kendilerine Yücel Hazar yoldaşı örnek olarak almalıdırlar.
Yücel yoldaş, şehit olduktan sonra da yalnız bırakılmamış
faşist teröre karşın cenaze törenine yüzlerce emekçi ve yoldaşı katılmıştır.
Bugün Yücel yoldaş bir yakada Münir ve diğer yoldaşlar diğer yakada yükselen
devrimci kavgada, mücadeleleriyle anılarıyla, kararlılıkları ve baş eğmez
tutumlarıyla esin kaynağı olmaya devam ediyorlar.
Yoldaşlarımızın uğruna canlarını feda ettikleri devrim ve
sosyalizm bayrağı bugün de kavgada en önde yoldaşlarının elinde bütün
kızıllığıyla dalgalanıyor. Tek bir neferimiz kalıncaya dek utkumuzu yerine
getirmek için uğruna can bedeli bir mücadele yürüteceğimizi, yoldaşlarımızın
sıcak anılan önünde bir daha saygıyla eğiliyor ve onlardan aldığımız güçle
kavgayı büyütüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder