Ekim ayı, dünya proletarya devriminin ilk olarak pratikleştiği ve Rusya'da proletarya ve emekçilerin iktidarı alarak, dünya burjuvazisine karşı komünizmin sancağını daha da yukarı çektiği ay olduğu gibi aynı zamanda Ekim ayı, örgütümüz için de, kavga ve devrimci direnişin iç içe yaşandığı ve mücadelenin daha da ileri taşındığı ay olmuştur. Devrim ve sosyalizm yürüyüşümüzün hızlandırılması savaşımında, Kilis'te altı kızıl gülümüzü toprağa verdiğimiz aydır. İsviçre'nin Neuchetel şehrinde, Aydınlıkçı hainlerce yiğit yoldaşımız Mehmet Türk'ün katledildiği aydır. Yine Ekim ayı, gençlik önderlerinden Hüseyin Toraman yoldaşımızın katiller sürüsü sivil polislerce kaçırılarak, kaybedildiği aydır. Yine büyük Ölüm Orucu direnişinde feda eylemcisi Ali Ekber Barış yoldaşı ölümsüzlüğe uğurladığımız aydır Ekim ayı. Ondandır ki, Ekim ayı, örgütümüz için faşizm ve sermayeye karşı daha bir kinle dolup, kavgayı ileri taşımak için, görevlerimize sıkıca sarılıp, faşizmi devrimle ezme savaşımımızı daha güçlü körüklediğimiz ve görevlerimize sıkıca sarıldığımız ay olmuştur.
Ekim şehitlerimiz, her şeyleriyle kavganın engin denizine kendilerini attılar, devrim ve komünizm savaşımımızın zaferi için, örgütümüz KP-İÖ’nün önceli komünist öncü TKP/ML Hareketi’nin komünist programına yaşam buldurmak için, kanlarını güzelim ülkemizin toprağına kattılar.
Devrim ve sosyalizm mücadelesin yürekten bağlı, canlı, atılgan, militan özellikleri kendisinde toplamış. KP-İÖ’nün önceli TKP/ML Hareketi’nin komünist çizgisine yürekten inanmış bir kavga eri olan Mehmet Türk 14 Ekim 1989'da İsviçre'de karşıdevrimci İP – Aydınlık’a bağlı katiller çetesince pusuda katledildi. Gerçekleşen saldırı ve işlenen cinayet, İP – Aydınlık revizyonizminin uzantıları tarafından önceden planlanmış ve uygulamaya sokulmuş siyasal bir cinayetti. Açıktan yoldaşlarımız hedef alınmış ve Mehmet Türk yoldaşımız bu siyasal saldırı sonucu hunharca katledilmişti.
Mehmet Türk yoldaş, 1959 yılında, Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi Kantarma köyünde yoksul bir Kürt ailesinin 3. çocuğu olarak dünyaya geldi. Yoldaşın yaşamı yoksulluk ve sefalet içinde geçti. Yaşamını kazanmak ve ailesine destek sağlamak için daha küçük yaşlarda inşaatlarda çalıştı. Ekmeğini taştan çıkarmaya çalıştı.
Hem çevresinin devrimci olması, hem de ailesinin devrimci yapısından ötürü, küçük yaşlarda devrimci fikirlerle yüz yüze geldi. 1976-77'den itibaren örgütümüze sempati duydu. '78-'79'da Elbistan'da gecekondularda ve Termik'te gücü oranında çalışmalara katıldı.1980’de Termik Santralin’deki bir direnişten ötürü gözaltına alındı. Ağır işkencelere uğratıldı. Ama inancını asla yitirmedi. Daha sonra, 5 yıl cezaya çarptırıldı. 3 yıl cezaevinde kaldı. Cezaevlerindeki kötü yaşam koşullarından dolayı verem hastalığına yakalandı. Ancak yaşamını kazanmak zorundaydı.
Yaşam koşullarının çekilmez olması yoldaşı yurtdışına çıkmaya zorladı. 1987 yılında İsviçre'ye geldi. İsviçre'ye gelmesiyle birlikte ilk işi örgütle ilişki kurmak oldu. Yoldaş İsviçre’ye geldiğinden itibaren, örgüt çalışmalarına katılarak, tüm yeteneklerini sınıf mücadelesinin hizmetine sundu. İP – Aydınlık çetelerince hain bir pusuda katledildiği 14 Ekim 1989 tarihine kadar, örgütün ileri bir sempatizanı olarak faaliyetlerini sürdürdü. Zürih'te örgüt faaliyetlerinin ileri çekilmesinde önemli çalışmaları oldu. Çalışkanlığı, fedakârlığı, örgüte ve yoldaşlarına bağlılığıyla örnek bir yoldaştı. O, devrim ve sosyalizm, yüce komünizm ülküsü uğruna şehit düştü.
Mehmet Türk yoldaş, yoldaşlığın en güzel örneğini vererek, aydınlık hainlerinin saldırısına karşı en öne fırlayarak, bedenini yoldaşlarına siper edip, ortak utkumuz komünizm için nasıl da yoldaşça birbirimize kenetlenmemizin gerektiğini ölümü hiçe sayarak gösterdi. Hainlerin saldırısına ve pususuna, yoldaşlarını korumak güdüsüyle davranarak, hiç tanımadığı hainlerin saldırısına karşı durmak için, yoldaşça sahiplenme ve tek bir yumruk, tek bir yürek olarak davranmanın en ileri pratiğini göstererek, yoldaşlarına, örgütüne ve davasına ne kadar yürekten bağlı olduğunu gösterdi Mehmet Türk yoldaş. Bunun yanında, diğer devrimci erdemleriyle de kavgamızda yaşatacak ve hunharca katledilmesinin 19.yıl dönümünde hep bizimle, yoldaşça savaşımımızın içerisinde olacaktır.
26 Ekim 2011 Çarşamba
10 Ekim 2011 Pazartesi
Ekim Devrimi’nin ilkeleriyle donanma zamanı
Sınıfımızın ölümsüz öğretmeni Lenin 'in işaretiyle Stalin ve diğer yoldaşların komutasındaki ayaklanmayla o büyük kıvılcımın dünyayı sarstığı günden bu yana 94 yıl geçti. Geçen 94 yıllık süreçte, Ekim Sosyalist Devrimi'nin ilke ve kazanımları başta Troçki, Buharin, Kamenev'in olmak üzere, M-L 'e düşmanca saldırıları, Stalin yoldaşın ölümünden sonra, Lenin ve Stalin'in şanlı SBKP (B)’nin başına sinsice çöreklenen Kruşçev-Brejnev revizyonizmiyle sürdü ve Gorbaçov'la da doruğa ulaştı ve sosyalizmin sembolleri bile yok edilerek, ekim sosyalist devrimine haçlı seferleri açıldı. Ama devrim, sosyalizm öldü, M-L artık bir ütopya olmaktan öteye gitmez diyenler fena halde yanıldılar. Ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülen var olduğu sürece sınıflar savaşımını süreceği ve kurtuluşun sosyalizmin dışında başka bir yolda olmayacağı bir gerçekti. Sosyalizm yenildi ve bir dönem geriye çekili. Ama dipten gelen sınıflar savaşımı emperyalist kapitalizmin emekçilerin sorunlarına ve dertlerine çözüm bir yana daha vahşi ve acımasız bir savaş, yıkım, sömürü ve zulüm sistemi olduğunu yakıcı olarak açığa serdi ve son 20. yıllık sosyalizm öldü, devrimler dönemi kapandı yalanı tuzla buz oldu. Latin Amerika da yükselip diğer kıtalara yayılan ve Arap baharıyla Asya kıtasını etkisi altına alıp buradan dünyanın süper gücü ABD’ deyi etkisi altına alarak emekçilerin “artık yeter diyerek” ayağa kalkarak mücadeleye atıldığı yeni devrimlerin yolunu açan sınıflar savaşımı, Ekim sosyalist devriminin önemini bir kat daha artırdığı gibi, işçi ve emekçilerin, devrimci ve sosyalistlerin kendilerine olan güvenlerini güçlendirici olmuş ve tüm dünyada Ekim sosyalist devriminin ayak seslerini yükseltmiştir.
Yenilgi ruh hali aşılıyor ve yığınlar yeni devrim şiarlarıyla haklarını alma ve koruma savaşımına atılıyor. Burjuvazi ve kalemşorlarının “artık sosyalizm, devrimler öldü” yönlü uğursuz öngörüleri tuzla buz oluyor ve devrimin ayak sesleri her kıtada yeniden yükseliyor. Hem de yenilgiden dersler çıkararak ve daha ilerisi kurma iddiasıyla ileri atılarak.
6 Ekim 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)