10 Eylül 1920 tarihi, Türkiye proletaryasının komünist partisinin kurulduğu gündür. Kemalistler izin vermediği için Kongre, Sovyetler Birliği'nin Bakü kentin de toplandı. Kuruluş Kongresi’ne 51’i İstanbul ve Anadolu’dan gelmek üzere toplam 72 delege katıldı. Bu delegeler 15 komünist örgütü temsil ediyorlardı.
Mustafa Suphi başkanlığında büyük bir coşku ile başlayan kongre, bütün komünist grupları birleştirdi; partinin tüzük ve programını onaylayarak TKP'ni kurdu. Parti Başkan'lığına Mustafa Suphi, Genel Sekreter'liğe Ethem Nejat yoldaşlar getirildiler.
Tüm dünyayı sarsan şanlı Ekim devriminin etkileri ülkemizde de hissedildi. Marksizm’in yayılmasını, büyük bir atılım kazandırdı. Türkiye'li komünistler proletaryanın bağımsız siyasetini sürdürecek komünist partisinin kuruluşu için harekete geçtiler. Kararlı, yoğun çalışmalar sonucu TKP kuruldu. Böylece proletarya kendi bağımsız öz örgütüne kavuşmuş oldu. TKP'nin kurulması ile komünist grup, çevre ve hücreler tek bir örgüt içinde birleştirildi. Komünist parti programı oluşturuldu. Böylece geniş yığınları kucaklama safhasına geçildi. Mustafa Suphi önderliğinde Marksizm-Leninizm'i yol gösteren düşünce olarak benimsedi. Lenin'in önderliğindeki 3. Enternasyonal'e bağlı olarak çalıştı. İşçi ve köylülerin, emperyalizmin, feodalizmin ve gericiliğin boyunduruğundan kurtuluşunun ancak devrimle mümkün olabileceğini kararlılıkla savundu. Proletaryanın kurtuluşunun kendi sınıf egemenliği ve sosyalizmde olduğunu ortaya koydu ve III. Enternasyonal'deki diğer komünist partileriyle birlikte, emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı kararlılıkla mücadele etti, TKP, ülkemiz proletaryası ve emekçi halklarının emperyalizme ve gericiliğe karşı aktif mücadelesini, örgütlemeye çalıştı. Emperyalist işgale karşı ulusal kurtuluş mücadelesinde, proletaryanın önderliğini ve emekçilerin iktidarını gerçekleştirmeyi başlıca güncel hedef aldı. Türkiye halklarının ulusal kurtuluş mücadelesine aktif olarak katıldı. Ancak bu mücadelenin önderliğini elinde bulunduran burjuvazinin temsilcisi Kemalistler TKP'nin gelişmesini önlemek ve dağıtılmasını sağlamak için önce sahte bir komünist partisi kurdular, sonra da Türkiye'ye gelmek için yola çıkan TKP'nin önder kadrolarını 28-29 Ocak 192l'de Karadeniz'de haince pusuya düşürerek kahpece katlettiler.
Mustafa Suphi ve yoldaşları Kemalist gericiliğe uzlaşıcı bir iyimserlik göstermelerinin bedelini yaşamlarıyla ödediler. Elbette bedel yalnızca bununla sınırlı kalmadı. Türkiye Komünist hareketi için uzun süre yeri doldurulamaz denli büyük bir kayıp ve ödünün ağır bedeli diğer yanı oldu. Mustafa Suphi ve yoldaşlarının erkence katledilmesi TKP’nin daha vücuda gelmeden örgütlenmesine onulmaz bir yara açtı ve TKP önderliksiz kaldı. TKP’nin organlarını oluşturup, örgütlerin kaynaşmasını sağlayamadan almış olduğu bu ağır darbe komünist hareketin 50.yıl daha kendisini toparlayamayacak düzeyde dağılmasını ve geriye savrulmasını koşulladı.