Karadeniz’in devrimci çocuğu Kazım Koyuncu’yu kahrolası
kanser hastalığından kaybedişimizin üzerinden 14 yıl geçti. Koyuncu genç
yaşında yakalandığı kanser hastalığından dolayı 25 Haziran 2005’te yaşamını
gözlerini yumdu.
Kazım Koyuncu açık net bir devrimci duruşa sahip olan
enternasyonalist bir devrimci sanatçıydı.
Kazım koyuncu, 1972 Artvin Hopa’da Laz bir ailenin çocuğu
olarak yaşama merhaba dedi, Küçük yaşlarda devrimci düşüncelerde etkilendi ve
üniversite yılları kavgaya daha güçlü atıldığı ve devrimci sanatıyla
kitlelere gerçekleri taşımaya çalışan Kazım Koyuncu başka bir dünya düşü olan,
Karadeniz müziğini, etnik müziği kendine özgü düzenlemelerle güzel bir şekilde
icra eden, kurduğu Lazca Rock Grubu Zugasi Berepe ile de bir ilke imza atan bir
sanatçıydı.
Lazca söylemesi üzerine şöyle diyordu: “Bu milliyetçilik
mi derseniz; bu başka bir şey derim. Milliyetçiliğin her türlüsüne karşıyım,
ama babaannemin kullandığı dilin yeryüzünden silinmesine karşı durma
duyarlılığına da sahibim... Yani Laz olmam bir tesadüf. Evrensel düşünen bir
insanım, müziğim de böyle olmalı. Ayrıca müziğe sadece müzik olarak bakmıyorum.
Hangi akılla, hangi duygularla yapıldığı da önemli. Benim hayata karşı
söyleyecek şeylerim var.”
Yaşama ve sanata devrimci bakışını kısaca şöyle anlatır:
“Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine,
ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere,
neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe,
tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara,
Donkişotlar’a, ateş hırsızlarına, Ernesto ‘Çe’ Guevara’ya,
yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz
olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve
tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü
şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi
dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan
köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler,
babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz
de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler
dünya.”
Kanser hastalığından dolayı 33. yaşında yaşama gözlerini
kapayan Koyuncu da Karadeniz’de çok sayıda insanın yaşamına mal olan Çernobil
faciasına karşı mücadele edenler arasındaydı. Ölümü de “doğal” değil, Çernobil
sonrası bölgeye yayılan radyasyonun sonucu kanserdi. “Neredeyse her ailede bir
kanser vakası var ve bu tesadüf değil. Adamlar pişkin pişkin çıkıp çay içti
karşımızda. Bunu yapan insan ya geri zekalıdır ya da çıkar gruplarına hizmet
ediyordur. Şimdi bunlar cinayet değil mi?”
Kuşku yok ki Karadeniz’in devrimci çocuğu Koyuncu, sadece
müzisyen kimliğini müzik icrası ile sınırlandırmayan, yaşadığı çağa, topluma ve
taşıdığı insani vicdani değerlere karşı da devrimci sorumluluk taşıyan bir
sanatçıydı.. Bu anlamda coğrafyamızda gelecek güzel günlere olan inancı
güçlendirerek, birlikte yaşamı müzikle güzelleştirme çabasında ısrar etmektir
Kazım Koyuncu'yu anmak. Farklı ve özgün üretimlerle müziğe dair bir değer
yaratırken, yeni, yaratıcı ve sanatına emek vererek kendini geliştiren bir
müzisyen kişiliği olma yönünde adım atarken aynı zamanda sözünü ve ezgilerini,
barışa, kardeşliğe, doğayı koruyarak, sınıfsız ve sömürüsüz bir yeni bir dünya
yaşamını savunmaya dönük bir özne olarak hayata katmaktır Kazım'ı anmak.
Anısını önünde saygıyla eğiliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder