Faşist ve gerici düzen partilerinin yerel seçim
sahtekarlıkları başladı. AKP-MHP’nin başını çektiği faşist Cumhur İttifakı da,
CHP-İyi Parti’nin başını çektiği gerici faşist Millet İttifakı da yerel
seçimleri genel seçime dönüştürerek yığınları aldatıp yedeklemek için
“demokrasi komedisi” oynuyorlar. Dahası yerel seçimlerde işçi ve emekçiler, her
iki faşist gerici klik arasında birisini desteklemeye zorlanıyorlar.
Zaten göstermelik hale getirilmiş seçimler, içişleri ve
Valiliklere tanınan yetkilerle merkezi devletin çizdiği sınırların dışına
çıkmayan - çıkamayan belediye başkanları, muhtarlıklar ve belediye meclis
üyelerinin görevden alındığı, halkın iradesinin hiçe sayıldığı gerçeğini
dikkate aldığımızda, yerel seçimler düne göre daha fazla göstermelik bir hal
almıştır.
Kuşku yok ki, komünistler açısında burjuva düzen
partilerinin başrol oynadıkları gerek genel ve gerekse de yerel seçimler
ortamında asıl olan, iliklerine dek çürümüş, faşist baskı, zulüm, gözaltı ve
zindan terörüyle sürdürülebilen faşist diktatörlüğü, politik sistem ve halk
düşmanı devletin teşhiri, devrim ve sosyalizm propagandası yapılarak yığınların
uyandırılıp, örgütlenmesini geliştirip mücadeleyi ileriye taşımaktır. Haliyle
bu devrimci seçim taktiğinin, faşist gerici-sosyal-demokrat bilumum burjuva
düzen partilerinin mevcut taktiklerini bozacak, kapsam içerikte olması gerekir.
Bütün faşist AKP-MHP Cumhur İttifakı’ndan, CHP-İyi Parti Millet İttifakı’na,
Vatan Partisi’nden BBP’ye, SP’den BTP’ye burjuva düzeni ayakta tutmaya çalışan
faşist gerici partiler ve sol ve
sosyalist maskeli partileri ile kesin ayrım çizgileriyle ayrışmış devrimci bir
yerel seçim politikası ve taktiği izlenerek, sisteme sıkıca bağlanmaya ve
umutsuzluk içine itilmeye çalışılan işçi sınıfı ve emekçi milyonlara ve Kürt
yoksullarının düzenden kopuş süreçleri ilerletilebilir ve alternatif olmadıkları netçe ortaya konur.
Yerel seçimlerde burjuva düzen partilerin amacı ne?
Yerel seçimlerde burjuva düzen partilerin amacı ne?
Mevcut halde yerel seçimler, AKP-MHP merkezli faşist
“Cumhur ittifakı” ile CHP-İyi Parti öncülüğüne dayanan gerici-faşist “Millet
ittifakı” arasında süren bir iktidar savaşımına dönüşmüştür. Faşist Cumhur
İttifakı yerellerde seçimlerde başarıyla çıkarak, 20 Temmuz sivil faşist darbeyle
devleti yukarıdan aşağıya yeniden dizayn sürecini tamamlayarak, faşist şeflik
rejimini pekiştirmek istiyor. Bunun için yerel seçimleri “beka sorunu” olarak
gören faşist Cumhur İttifakı, seçimlerde devletin olanaklarını seferber ederek,
tüm muhalefeti “gayri milli, terörist, hain” vb. ilan ederek, Kürt düşmanlığını
körükleyerek yerel seçimlerde başarıyla çıkmayı düşlüyor.
Cumhur İttifakı’nın karşısına yakın dönemde MHP’den
kopanların oluşturmuş olduğu faşist ırkçı devrim ve Kürt düşmanlığı ve devleti koruyup
kollamada Cumhur İttifakı’ndan hiçte farklı bir kulvarda durmayan İyi Parti ile
-ki bir çok konuda Cumhur İttifakı’na omuz vermiş, yerel seçimlerde Iğdır ve
Ahlat’ta HDP’nin kazanmaması için açıktan Cumhur İttifakı’na destek vereceğini
açıklamış İyi Parti’nin içinde yer aldığı “Millet İttifakı”na Batı kentlerinde
HDP’nin fiili olarak destek vereceği tutumu ne demokrasiye ne de özgürlük
savaşımına katkı yapar- yine faşist
gericileri yerellerde aday gösteren, demokrasi ve özgürlük sorunları söz konusu
olduğunda Cumhur İttifakı’na payanda olmaktan geri durmayan, devleti
koruyup-kollamada, devrim ve Kürt düşmanlığında faşizme koltuk değneği rolünü
oynayarak yığınların gazı alıp sisteme bağlayan CHP’nin önderlik ettiği “Millet
İttifakı” sürülmektedir. Yani yıllardan bu yana amaçlanan iki partili seçim
sistemi içinde emekçiler boğulup alternatifsiz kılınmaya çalışılmaktadır.
Yakın dönemde yaşanan genel seçimlerde HDP’nin şemsiyesi
altında oluşturulmuş ve emekçiler için demokratik ve ilerici bir alternatif
olan, kurulu düzenden kopuşu hızlandıran emek ve demokrasi bloku önemli
başarılar elde etmişti. Yıllardır aşılamayan yüzde 10’luk seçim barajı,
devrimci - demokrat - sosyalist ve ilericilerin seçim blokuyla aşılmış ve HDP
parlamentoda üçüncü güç konumuna gelmişti. Bu durum hem işçi ve emekçiler, hem
de devrimci-demokrat, Alevi ve Kürt emekçileri arasında önemli bir moral motive
sağlamıştı.
Şunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor ki, HDP ne
devrimci ve nede sosyalist bir partidir. Ama mevcut halde açık alanda devrimci
- demokrat, ilerici ve Kürt yurtsever muhalefeti esas olarak etrafında
toplamış, demokrat sistemin sinir uçlarına dokunan, kurulu sistemi yerinden
oynatan bir partidir. Nitekim HDP’
demokrat reformist bir parti olsa bile, devlete dokunan, eşitlik, özgürlük
istemleri, ezilen ve sömürülenlerin taleplerini savunmakla faşist karşı
devrimin hedefi olmuştur.
Elbette değişik devrimci-demokrat güçler kendi çizgileri
doğrultusunda faşist diktatörlüğe karşı savaşım yürütüyorlar. Ne ki bu güçlerin
savaşımı hem dağınık, hem kitlesel karakterden uzak bir konumda. Böyle olunca
devrimci-demokrat-sosyalist ve Kürt yurtsever güçlerin asgari müştereklerde bir
arada bulunmalarını, güç ve eylem birliği içinde güçlerini birleştirip ortak
düşmana karşı birlikte hareket etmelerini gerekli kılıyor. Başka türlü faşist
dinci kuşatmayı yarmak, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin önündeki engelleri
kaldırmak bir yerde güçleşiyor.
Faşist AKP-MHP iktidarı 20 Temmuz darbenin ardından
devleti Türk İslam sentezi temelinden yeniden dizayn etmek için, HDP’yi
kriminalize ederek, devrimci - demokrat - sosyalist ve Kürt yurtsever güçlerin
ortak paydada buluşup birleşik bir savaşım içine girmesini önlemeyi
hedefliyordu. Nitekim 2005de başlayan ve daha sonraki yıllarda artarak süren
başta Kürt özgürlük hareketi olmak üzere diri-direnen demokrat-devrimci güçlere
ve bunun başını çeken HDP-DBP belediyelerine kayyum atanması, meclis
üyelerinin, muhtarların görevden alınması, eş başkanları vekiller ve binlerce
HDP kadrosunun tutuklanıp zindanlara kapatılması ya da sürgüne gitmek zorunda
kalması, Öcalan’a yönelik katı tecrit uygulanması, Kürt direnişine yönelik
saldırılar, katliamlar, kirli savaşın derinleştirilmesi, Efrin’in işgali ve
diğer Kürt kentlerinin kuşatma altına alınması vb. yerel seçimlerde HDP’nin hem
batıda ve hem de Kürdistan da güçlü bir yerel seçim çalışması yapmasını
dayatıyordu.
Seçimlerde
emekçiler için devrimci - demokratik alternatifin yükseltilmesi zorunludur
HDP’ye yönelik topyekün faşist baskı ve kuşatmanın
arttığı koşullarda yerel seçimler silkinip ayağa kalkmak ve iki faşist gerici
klik arasına sıkıştırılmaya çalışılan emekçi yığınlara demokratik - devrimci ve
emekten yana, emek ve demokrasi seçim blokunun alternatif olarak yükseltilmesi
her şeyden önem taşıyordu.
Ne ki HDP yönetimi yerel seçimlerde tüm Türkiye’yi
kucaklayacak demokrasi, eşitlik ve özgürlük istemlerini bayraklaştıracak,
faşist Cumhur İttifakı’nı darbeleyip, gerici faşist Millet İttifakı’nın
demokrasi ve halk düşmanı peçesini aşağıya indirmek ve bağımsız devrimci -
demokratik politik duruşu ortaya koyamadı. Seçim taktiğini, Kürdistan da
kayyumlarla gasp edilmiş belediyelerin yeniden kazanılması ve yeni
belediyelerin buna eklenmesi biçiminde sığ ve HDP’yi Türkiye’nin her yerinde
emekçileri ve devrimcileri kucaklayıcı bir hatta oturtamadı. İstanbul, İzmir,
Adana, Gaziantep, Adıyaman (bunlara Mersin, Ankara, Urfa’nın da eklenebileceği
belirtiliyor) gibi HDP’nin önemli bir oy potansiyeli olan büyük kentlerde,
yerel seçimlerde belediye başkanlığına aday göstermeyerek başka partilerinin
desteklenmesi için seçmen kitlesinin serbest bırakılması, bugüne kadarki
iddialarına gölge düşürücü olduğu gibi, burjuva düzen partilerinde kopan emekçi
yığınlara güvensizlik taşımıştır.
Faşist Cumhur İttifakı’nın geriletilmesi ve darbelenmesi
“Millet İttifakı” ya da şeriatçı SP gibi demokrasi ve özgürlükler düşmanı dinci
partilerin desteklenmesini gerektirmez.
Yine HDP’nin batıda öne sürdüğü “nasıl olsa seçimleri
kazanmayacağız o halde kötünün iyisini destekleyelim” yaklaşımı tamamıyla
emekçiler için bağımsız devrimci - demokratik politik duruştan uzaklaşan
pragmatik tutumdur. Üstelik faşist Cumhur İttifakı’nın karşısındaki Millet
İttifakı ne demokrat ve ne de devletin temel politikalarına dokunan bir
konumda. Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nın devleti savunma, bağımsızlık,
demokrasi, eşitlik, özgürlük ve Kürt sorununda hiçte farklı bir konumda
bulunmuyorlar. Al birini vur ötekine. Durum böyle olduğu halde HDP’nin gerici
faşist Millet İttifakı’nı demokrasi güçleri içinde görerek hem kendi savlarını
boşa çıkarmış ve hem de devrimci-demokrat ve emekçiler saflarında hayal
kırıklığı yaratmıştır.
HDP’nin batıda büyük kentlerde belediye başkanlığına aday
göstermeyen ve fiili olarak kendisini hiç bir biçimde kala almayan, her daima
faşizmin koltuk değnekçi rolünü oynayan CHP’yi fiili olarak desteklemesi,
demokrasi savaşımına güç verme yerine, düzenden kopan yığınların düzen
partilerine dönmesini sağlayarak, eşitlik ve özgürlük mücadelesine zarar
verecek ve yığınları iki faşist gerici klik arasında gelgitlere mahkum
edecektir.
Yerel seçimlerde
neden HDP desteklenmelidir?
Genel olarak yerel seçimlerde faşist baskı ve saldırıları
püskürtmek ve halkların ortak paydada buluşmasını sağlamak için yerel seçim taktiğimiz
HDP’yi destekleme ve ortak seçim çalışmasına omuz vermek biçiminde olmalıdır.
(Dersim de yerel seçim istisnası dışında) HDP’nin aday göstermediği büyük
kentlerde belediye başkanlığında taktiğimiz, bağımsız devrimci politikamıza
helal getirecek ve boşa düşürecek, emekçilere hatalı bilinç taşıyan ve Onları
sisteme bağlayan resmi ya da fiilide olsa, CHP ve Millet ittifakını destekleme
biçiminde değil, tersine teşhir ve tecrit ederek oy vermeme biçiminde
olacaktır. Kitle savaşımının önünde emniyet supabı rolünü oynayan CHP
desteklenerek yığınların düzenden kopuşu ve devrimcileşmesi asla sağlanamaz.
İstanbul, İzmir, Adana, Antep vb. gibi HDP’nin aday
göstermediği büyük kentlerde taktiğimiz, devrimci-demokrat güçlerle ortak aday
çıkarma ya da varsa devrimci adayları destekleme biçiminde olmalıdır. Her
durumda proletaryanın ve emekçilerin bağımsız politik duruşunda geriye
düşülmemelidir.
Kürdistan da izlenmesi gereken taktik AKP-MHP faşist “Cumhur
İttifakı” ve CHP-İyi Parti “Millet İttifakı”nın ortaklaştığı Kürt direnişini
ezip dağıtma, kazanımlarını tümden yok etme ve Batı’da olduğu gibi Kürt
kentlerinde devlet egemenliğini pekiştirme ve kayyum saldırılarını boşa çıkarma
amaçlı olmalıdır. Buradan hareket ettiğimizde Kürdistan da demokrat - ilerici
güçleri kucaklayan bir eylem birliği izlenmeli, benmerkezci-grupçu tutumlardan
uzak durulmalıdır.
Bu konuda HDP daha hoş görülü ve geniş kesimleri
kucaklayıcı olmalıdır. Kürt partilerle ittifakın yalanması yerel seçimler için
olumlu olmuştur. Bilindiği üzere “ben dedim oldu” yaklaşımı küskün ve
kırgınlıklara yol açtığı gibi, aynı zamanda değişik bölgelerde kitlelerin
eğilimleri dikkate alınarak hareket edilmelidir. PKK’nin izlemiş olduğu hatalı politikalar
bazı alanlarda Kürt emekçileri arasında bir küskünlük ve kırgınlık yaratmış. Bu
genel seçimlerde HDP’nin bu alanlarda oy kaybı biçiminde sandığa yansımıştır.
Tüm bunlara dikkate alınarak fedakarlıkta sınır tanımayan Kürt emekçilerinin bu
küskünlüğü ve kırgınlığı dikkate alınarak hareket edilmeli ve yerel seçim
sürecinde halka yönelik sıkı bir çalışma pratikleştirilmedir. Güven
ilişkilerinin pekişmesi ve faşist kuşatmanın yarılması için buna çok fazla
ihtiyaç olduğunu unutmayalım.
Dersim yerelinde
grupçuluk ve dayatmacılık aşılmalıdır
Dersimde yerel seçimlerde izlenen metot yeniden gözden
geçirilerek burada SMF ile HDP ortaklaşmayı yakalamalıdır. Eğer her şeyden
önemlisi emekçi yığınların devrim ve demokrasi istemleri ise, yaklaşım bunun
üzerinde bina edilmelidir. Dersim yerelinde aday belirlenmesinde SMF ile HDP
arasında yaşanan tartışmalar HDP’nin dayatmacı tutumu nedeniyle olumsuz
sonuçlanmış ve burada seçime bölünmüş olarak girilmektedir. HDP dayatmacı ve
benmerkezci yaklaşımından vaz geçerek, SMF ile ortaklaşmanın yollarını
aramalıdır.
Bizce Mehmet Fatih Maçoğlu’nun önderliğinde Ovacık
belediyesinde önemli bir halkçı belediyecilik örneği yaşanmıştır (Maçoğlu’nun SMF tarafında Dersim merkezinde
belediye başkanlığı için aday gösterilmesinin ardında yurtsever cenahtan kirli
bir kampanya başlamıştır. Bu devrimciliğe, yurtseverliğe yakışmayan kirli ve
kara propagandayı lanetliyoruz. Bende olmayan ve benim gibi düşünmeyen Kürt
düşmanı, halk düşmanı vb. sıfatlarının kullanılması, aslında devrimci ahlak ve
değerlerden yeterince nasiplenemediğini gösterir. Hatta bu kirli kara
propaganda kervanına HDP’li bazı milletvekili ve yöneticilerin de katılması,
yurtsever saflarda nasıl bir akıl tutulmasının olduğunu gösteriyor. CHP-İyi Parti
ittifakına oy verme çağrısına bu kadar eleştirel bakmayanların Maçoğlu’nun
adaylığına cepheden saldırıya geçmeleri bu kesimin ne kadar ilkesiz ve
tutarsızlık içinde olduğunu gösterir başka bir şeyi değil) tüm faşist
baskı, kuşatma, tehditlere karşın kısa dönemde olsa, yerelde halkçı
politikaların pratiğe geçirilmesi mümkün olabilmektedir. Bu durum haliyle
kitlelere dokunma ve onların arasında devrimcilere-sosyalistlere, sevgi ve
sempati, moral - motive yaratmak bakımından önemli bir işlev görmektedir.
Elbette yerel yönetimler son tahlilde merkezi devletin
denetiminde. Ama öylede olsa yerel iktidarlar halka hizmet anlamında
küçümsememek gerekiyor. Çünkü yerel iktidarlar; gıdadan suya, toplu
taşımacılıktan kültür sanat faaliyetine, kısacası söz, yetki, karar halka
şiarının pratikleştirilmesin de önemli toplumsal rol oynuyor. Buda
devrimcilerin, halka temas etmesinde, Onlarla bağ kurmasın, inandırıp ve güven
kazandırmasın da küçümsenmez etki yapacaktır.
Geçmişte Fatsa, Diyarbakır, Ağrı ve yakın dönemde Dersim
/ Ovacık deneyimleri unutulmaması gereken örneklerdir.
Buradan hareket ettiğimizde devrimci hareketin güçlü olduğu
ve devletin sistemli baskı ve saldırısı altında olan Dersim ve ilçelerinde
yerel seçimlerde, SMF ve HDP eylem ve güç birliğini sağlamaları ve seçimlere ortaklaşa
girmeleri gerekiyor. HDP grupçuluktan ve dayatmadan uzak durarak Dersim
merkezde Maçoğlu’nu aday göstermeli ve ilçelerde kim halktan daha fazla destek
alıyorsa onların HDP ittifakı olarak yerel seçimlerde aday gösterilmesi yerinde
olacaktır. Bu konuda dayatmacı ve küçük burjuva kibir aşılarak, Dersim ve
ilçelerinde devrimci demokratik güç birliği sağlanarak, SMF adaylarından
bazıları HDP aday olarak seçimlere katılmalı ve bölünmüşlüğe son verilmelidir.
Aksi halde SMF ve HDP’nin Dersim merkezi ve ilçelerinde seçimleri kaybetmeleri
ve başka burjuva düzen partilerinin seçimleri kazanması kaçınılmaz olacaktır.
Dahası, Dersim emekçileri bölünmüş halin sona ermesini ve
devrimci-demokrat güçlerin aynı hatta buluşmasını istiyor. Emekçilerin bu
istemine ne SMF ve nede HDP ittifak güçleri sessiz kalamaz. Aksi halde Dersim
yerel seçimlerinde kim ya da kimler, benmerkezci-grupçu, eylem ve güç
birliğinden uzak dayatmacı davranırsa, emekçiler sandıkta bunlara gereken
tutumu alarak oy vermemeli ve yerel seçimlerde emekçilerin çıkarlarını önde
tutan belediye başkanlarını desteklenmelidir.
Bütün bunların bir sonucu olarak kitlelerin faşist gerici
dinci düzen partilerinden kopuş sürecinin kesintiye uğramadan sürmesi
gerekiyor. Düzen partilerinden kopuş, ilk ama sembolikte olsa, HDP’ye ve
bağımsız devrimci-demokrat adaylara verilecek oylarda bulacaktır.
Devrimci - demokrat, sosyalist ve ilerici güçler, Türkiye
ve Kürdistan’ın politik gerçeklerini teşhir edebildikleri oranda, burjuva düzen
partilerinin yerelde vaat sahtekarlıklarını ve buraları nasıl birer rant
kapısına dönüştürdüklerini açığa çıkarabilecektir. Bu konuda faşist baskı,
yasak, gözaltı ve tutuklama terörüne rağmen, tek tek yada birleşik propaganda
ajitasyon materyallerinin kitlelere ulaştırılması, sayısız ev, kahve
toplantıları, sokak ajitasyonları, gece ve miting gibi etkinlikler, ulaşıldığı
her yerde ezilen ve sömürülen yığınların uyandırılmasın da önemli rol oynayacaktır.
Kitlerle tarafından sıcak ilgi ve beğeniyle karşılanacak bu seçim çalışmaları
aynı zamanda saflarda atıl halde çıkışı sağlayacak, komünist ve
devrimci-demokrat güçlerin ortak iş yapma yetenek ve becerilerini de
ilerletecektir. Buda dağınıklığı aşmak ve güçleri toparlamak bakımında önemli
bir kazanım sayılmalıdır.
Seçim çalışmalarının son surat devam ettiği sırada,
devrimci-demokrat güçlerin seçim çalışmalarına yönelik polis ve gözaltı-zindan
saldırıları tüm hızıyla sürüyor. İşçilere, emekçiler, Kürt ulusuna karşı
dizginlerinden boşanmış faşist baskı uygulayan AKP-MHP faşist diktatörlüğü,
Onların öncülerine karşıda aynı şeyi, ama daha çıplak bir şekilde
gerçekleştiriyor. Bu politik gerçeklik yığınlar nezdinden bir kez daha şeflik
rejimine karşı birleşik savaşımın zorunluluğunu gösteriyor.
Sonuç olarak yerelde iktidar olunsa bile, merkezi devlet,
işçi ve emekçilerin örgütlülüğüyle yani devrimci halk ayaklanmasıyla yıkılmadan,
kazanımlar kalıcı olmayacaktır. İşçi ve emekçi yığınların yaşamlarının her
bakımdan düzeltilebilmesi için, sermaye iktidarı son bulmalı; işbirlikçi
tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahiplerinin mülkiyetine el konmalı,
yaratılan zenginliklerin kaynağını alıp götüren emperyalist tekellere ve
devletlere bağımlılığa son verilmelidir.
Bilindiği üzere faşist AKP iktidarı son 17. yılda bir
dönem Gülen Cemaati, şimdi MHP-Generaller ile ittifak içinde önce parlamenter faşizmi
daha sonrasında şeflik rejimini uygulayarak işçi sınıfı, emekçi yığınlara ve
Kürt ulusuna yönelik sürekli faşist baskı ve saldırı uyguladı. OHAL rejimini
süreklileştirerek binlerce çalışanı işten attı, on binleri zindana kapattı,
grev ve direnişleri yasakladı, sendikaların altını oydu, gözaltı terörü ve
zindanla korku imparatorluğunu büyütmeye çalıştı. Dini gericiliği topluma
dayatarak ilerici ve devrimci fikirlere yasak koydu. 82 faşist anayasasının
faşist çemberini KHK’lerle ve yeni faşist yasalarla daha çok sıkmaya çalıştı.
2015’de itibaren kirli savaşı yeniden canlandırarak, polis ve jandarmaya
öldürme yetkisi vererek, devrimci ve Kürt direnişçilerinin kırılması için,
Suriye Kürdistan’ın da İsrailvari yayılma seferberliğine girişerek, eşitlik,
özgürlük ve hak alam mücadelesini ezmeye çalıştı.
Dahası işçi ve emekçilerin, sınıfsal çıkarlarını ifade
edebilmesi ve bu doğrultuda politikaya karışabilmesi için temel politik hak ve
özgürlüklerin kağıt üzerinde değil, gerçek ve tam olarak sağlanması gerekir.
Kuşku yok ki bütün bunlar, ancak ve ancak egemen sınıfların ekonomik ve politik
düzenlerine son vererek gerçekleşebilir. Bunlar işçi ve emekçi halkların kendi
iradesiyle ve kendisini ifade edecek temsilcilerinden oluşan, işçi ve emekçi
hak konseyleri iktidarının kurulmasıyla güvenceye alınabilir.
Kürt ulusunun boynuna geçirilmiş bağımlılık zinciri
kırılmalı, kirli savaşa son verilmeli, PÖH, JÖH dağıtılmalı, koruculuk
kaldırılmalı, zoraki birlik bozularak gönüllü birliğe ulaşmak için Kürt ulusuna
kendi kaderini özgürce belirleme hakkının tanınması gerekir.
Faşist AKP-MHP
faşist Cumhur İttifakı'na oy verme hesap sor
Faşist diktatörlüğün öncü partisi AKP-MHP kafatasçı
faşist çeteleri de yanına alarak, halklarımıza kirli savaşı ilan edip, işçi ve
emekçilere ve hak arayanlara azgınca saldırmak için iktidarlarını yerle
seçimlerde başarıyla çıkmak için, oy istiyor. Kendinden olmayan herkese düşman
olan, vurguncu-talancı-emekçilere yoksulluk ve sefaletten başka bir şey
vermeyen Türk İslam sentezci iktidarı pekiştirmeye çalışan, tek kişilik şeflik
rejimini güçlendirmeyi amaç edinen Nazi tipi faşist ırkçı partisi MHP katiller
sürüsünü toparlayarak devlet içinde yetkilere vererek, olası bir devrimci halk
hareketine karşı sermayenin vurucu gücü olarak hazırlanıyor. İşçilere,
emekçilere, devrimci ve Kürtlere daha fazla saldırının öncüsü olan
emperyalizmin uşağı faşist Cumhur İttifakı’na oy verme, hesap sor.
Burjuva reformcu
gerici CHP -faşist ırkçı İyi Parti- Millet İttifakı’nı teşhir ve tecrit et oy
verme
Sosyal demokrat geçinen CHP, kurulu düzeni, serbest
piyasa ekonomisini, özelleştirme, Kürt sorunu ve demokrasiyi savunmada
emperyalizm karşı durmada diğer burjuva düzen partilerinden geri kalmayarak
işbirlikçi tekelci kapitalist düzeni kutsuyorlar. İşçi ve emekçileri bazı küçük
reformlarla aldatarak devrimci halk hareketini engellemeye, kapitalist düzenini
ayakta tutmaya çalışıyor. Dahası faşizmle uzlaşıyor, terörü bitirme adı altında
ve Kürt ulusuna yönelik işgal ve ilhak saldırılarında faşizmle işbirliği
yapıyor. Toplumsal sorunların çözümünü daha çok sağ ve dinci politikalarda
bulmaya çalışıyor. Nitekim belediye başkanı adaylarının birçoğu sağdan
devşirilmiş kadrolardan oluşması da bu gerçeği gösteriyor.
Yakın dönemde MHP’den kopanların oluşturduğu İyi Parti,
demokrasi, özgürlük ve Kürt sorunu söz konusu olduğunda AKP-MHP’den çok farklı
bir hatta durduğu söylenemez. Terörün ezilmesinde ve Kürdistan’da yürütülen
kirli savaş ve Suriye-Irak Kürdistan’ının TC ordusunca işgal edilmesine en
aktif destek olan İyi Parti olmuştur.
Keza, HDP’yi terörüyle eşitleyerek, her adımda Cumhur
İttifakı’yla aynı hatta durması, HDP’nin büyük kentlerde belediye başkanlığında
aday göstermesine bile tahammül edemeyen, emperyalizme tutum almayan,
özelleştirmeleri savunan ve Iğdır ve Ahlat’ta HDP’nin kazanmaması için Cumhur
ittifakını destekleyeceği çağrısı yapan faşist kafatasçı İyi Parti’de demokrat
ve halkçı bir tutum beklemek havanda su dönemeye benzer. Buradan hareket
ettiğimizde ilkesiz, pragmatik ve tamamıyla devleti savunma zemini ve iktidar
bir adım daha yaklaşma hedefi üzerine oturan Millet ittifakı gerici faşist ve
halk düşmanı karakteri, emekçilerin sahte demokrasi ağusuyla zehirlenmesine
geçit vermemek adına faşizmin koltuk değneği rolünü oynayan CHP-İyi Parti Millet
İttifakı’na oy verme teşhir ve tecrit et hesap sor; yıllardan bu yana
emekçileri oy deposu olarak gören faşist gerici halk düşmanı BBP, dinci gerici
SP, BTP ve nasyonal sosyalist Vatan Partisi’ne oy verme hesap sor. Burjuva
düzen partilerine verilecek her oy emekçilere devlet terörünün, soygun ve
talanın, işsizliğin ve enflasyonun artmasına yarayacak ve umutsuzluğu
artıracaktır.
O halde: faşist dinci gerici ve reformcu düzen
partilerine oy yok, oyumuzu halkların eşitliği ve özgürlüğü için HDP’ye oy ver,
HDP’nin adayının olmadığı yerde bağımsız devrimci adayları, devrim ve sosyalizm
programını destekle.
Şubat – 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder